Irak’ın işgalinin 20. yıldönümünde Mesud Barzani, Şarku'l Avsat'a konuştu… Türk yetkililer o dönem ABD’ye dört talepte bulundu

Barzani, Bremer ile Selahaddin'de, 2003 yazı (Getty Images)
Barzani, Bremer ile Selahaddin'de, 2003 yazı (Getty Images)
TT

Irak’ın işgalinin 20. yıldönümünde Mesud Barzani, Şarku'l Avsat'a konuştu… Türk yetkililer o dönem ABD’ye dört talepte bulundu

Barzani, Bremer ile Selahaddin'de, 2003 yazı (Getty Images)
Barzani, Bremer ile Selahaddin'de, 2003 yazı (Getty Images)

Irak’ın işgalinin 20. yıldönümünde Şarku’l Avsat Genel Yayın Yönetmeni Gassan Şerbil’e özel açıklamalarda bulunan Mesud Barzani, “Gizli görüşmeye gittiğimizde Amerikalılar Saddam'ı devirme kararı aldıklarını söylediler” dedi.
2002 yılı yazı başlarında ABD’nin Saddam rejimini devirme kararından vazgeçmiş ya da bu konudaki hazırlıklarını yavaşlatmış olabileceğine dair birtakım işaretler vardı. Aynı sıralarda Hoşyar Zebari ve Neçirvan Barzani, ABD’de kapsamlı görüşmeler yürütüyorlardı. Takvimler 21 Temmuz 2002’yi gösterdiğinde, ‘Sam’ olarak bilinen Charles Fettis başkanlığında ABD’li uzmanlardan oluşan bir heyet Erbil'e gitti.
Heyetle yapılan görüşmeler, Türkiye'nin Irak'taki değişimin bir Kürt devletinin kurulmasına yol açmasından korktuğunu ortaya koyuyordu. Durum değerlendirmesi yapmaya geldiklerini belirten ABD’li yetkili, Türkiye'nin bölgenin iç işlerine hiçbir şekilde müdahale etmesine izin verilmeyeceklerinin altını çizdi. Ancak ABD’nin askeri müdahalesinin tarihi yaklaştıkça Türkiye’nin kaprisleri de daha görünür hale gelmeye başlayacaktı.
Aradan geçen zamanın ardından ABD savaşa girme kararı aldı. ABD basını, Amerikan ve uluslararası kamuoyunu Baas rejimini Usame bin Ladin liderliğindeki El Kaide ile ilişkilendirmeye ikna edecek bahaneler üretmekle meşguldü. Saddam rejimi, kitle imha silahları bulundurmakla suçlandı. Gezici nükleer laboratuvarların varlığından söz ediliyordu. Mesud Barzani, partisinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) yanı sıra basında geçen bu tür bahanelere yakından uzaktan hiçbir katkısının olmadığını savunuyor.

Türkiye düğümü
ABD’nin Irak’a giriş tarihi yaklaştıkça Türkiye'nin endişeleri de artıyordu. Bir kaynak, Barzani'ye dönemin ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Tommy Franks ile Türk yetkililer arasında yapılan bir görüşmenin içeriğinden söz etti. Buna göre Türk yetkililer, CENTCOM Komutanı ile yapılan görüşmede dört talepte bulundular. Bu talepler şunlardı:
1- Kesinlikle herhangi bir Kürt devleti kurulmamalı
2- Kürtlerin Musul ve Kerkük'ü kontrol etmesine izin verilmemeli
3- Türkiye Irak’ta kurulacak yeni yönetimde söz sahibi olmalı
4- Kürtler, mevcut Irak rejiminin düşürülmesinde yer almamalı
ABD'nin eski Irak Büyükelçisi Zalmay Halilzad, Türkiye'nin Saddam rejimini devirecek koalisyona katılmasının önemli ve gerekli olduğunu Kürtlere aktardı. ABD’nin planına göre Saddam rejimine güneyden ve kuzeyden aynı anda saldırılacaktı. Bu da Türkiye topraklarından girileceği ve Zaho üzerinden ilerleneceği anlamına geliyordu. Kürtlerin tutumu ise açıktı. Gerek İran olsun gerekse Türkiye olsun, bölge ülkelerinden askeri bir katılıma karşıydılar. Görüşmeler, özellikle Türkiye'nin Saddam rejiminin düşürülmesi ve ABD ordusunun topraklarını kullanmasına izin vermesi için Musul ve Kerkük'e Türk askeri göndermesi gerektiğini bildirmesinin ardından çetrefilli bir hal aldı. Görüşmelerden birinde Barzani’ye dönemin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı'ndan Türk ordusunun Kuzey Irak'a girip peşmerge güçlerini silahsızlandıracağı mesajının yer aldığı bir kağıt verildi.
Mesud Barzani, buna yanıtı sert oldu. Barzani ABD tarafına hitaben şunları söyledi:
“İster sizinle ister kendi başlarına gelsinler onlarla (Türk askerleriyle) savaşacağız. Başta terörizmle suçlanacağız, ardından çatışan taraflardan biri olacağız.”
Türkiye'nin bir devlet ve güçlü bir orduya sahip olduğunu bildiğini ancak peşmerge güçlerinin silahlarını teslim etmektense cesetlerini teslim etmeyi tercih ettiğini söyleyen Barzani, tek başına kalsa bile Türk askeriyle savaşacağını ve onları Zaho'da bekleyeceğini söyleyecek kadar ileri gitti.
Türkiye ile karşı karşıya gelinmedi. Çünkü ABD, Türkiye’nin şartlarını kabul etmedi. Buna karşılık TBMM, ABD güçlerinin Türkiye topraklarını kullanmasına izin vermedi. Türkiye kıyılarında gemilerde konuşlandırılan ABD güçleri varış noktalarını değiştirmek zorunda kaldı.
Savaş yaklaşıyordu, ama ABD yönetimi, müttefiklerine saldırı günü bildirmemişti. Ancak 2003 yılında 19 Mart’ı 20 Mart’a bağlayan gece hem Irak'ın çehresini hem de bölgedeki tüm dengeleri değiştirecek savaş patlak verdi.

RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN…



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.