Sudan’da ordu ve sivillerin gündeminde hükümetin kurulması var

Hartum 14 Mart’ta sivil yönetim çağrısı yapılan protestolara sahne oldu. (AFP)
Hartum 14 Mart’ta sivil yönetim çağrısı yapılan protestolara sahne oldu. (AFP)
TT

Sudan’da ordu ve sivillerin gündeminde hükümetin kurulması var

Hartum 14 Mart’ta sivil yönetim çağrısı yapılan protestolara sahne oldu. (AFP)
Hartum 14 Mart’ta sivil yönetim çağrısı yapılan protestolara sahne oldu. (AFP)

Sudanlılar, geçici bir sivil hükümetin kurulacağı nihai bir siyasi anlaşmaya varma yönünde hızla ilerliyor. Siviller ile ordu dün, nihai siyasi anlaşmanın imzalanmasının hemen ardından, yeni hükümetin kurulmasını tartışmak üzere yoğun toplantılar yapmaya başladı. Şarku'l Avsat'a konuşan kaynaklar, hükümetin birkaç gün içinde kurulacağını umuyor.
Siyasi süreç sözcüsü Halid Ömer Yusuf, basına yaptığı açıklamada, aylar süren siyasi süreci nihayete erdirme yönünde imzalanacak nihai anlaşmanın hazırlanması ile ilgili siyasi mekanizmaya yönelik ilk toplantıların Cumhuriyet Sarayı'nda düzenlendiğini söyledi. Bu kapsamda ordu ile siviller arasında 15 Mart'ta yapılan toplantıda varılan ana mutabakatların tamamlanması, geçiş döneminde sürecin önünde duran engellerin aşılması, Ekim 2021'de Başbakan Abdullah Hamduk hükümetinin devrilmesi ardından kötüleşen siyasi, güvenlik ve ekonomik krizlerin çözümünün temellerinin atılması üzerinde durulduğunu da sözlerine ekledi. 
Kaynakların aktardığına göre bir başka toplantıda da nihai anlaşmayı hazırlayacak komitenin oluşturulması, siyasi sürecin tamamlanması için gerekli adımların atılacağı tarihlerin belirlenmesi ve sivil geçiş hükümetinin kurulmasının hızlandırılması ele alınacak.
Sudan ordusu liderleri 5 Aralık’ta, Özgürlük ve Değişim koalisyonu ve geçiş sürecini destekleyen siyasi güçler, ordunun siyasi gücü bırakarak sivil liderliği olan bir geçiş hükümetine devretmesini ve kışlaya geri dönüşünü şart koşan bir Çerçeve Anlaşma imzalamıştı. Ancak siviller ile ordu arasında daha fazla istişare için beş ana konunun ertelenmesine karar verildi. Bu yöndeki konferansların bu hafta içinde tamamlanması, kaydedilen tavsiyelerin çok yakında nihai anlaşmaya dahil edilmesi bekleniyor.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre dün Cumhurbaşkanı Sarayı’nda yapılan söz konusu toplantıda geçtiğimiz çarşamba günü düzenlenen görüşmede varılanların takibi yapıldı. Görüşmede, siyasi sürecin hızlandırılması, sivil ve askeri taraflara verilen görevlerin tamamlanması, Çerçeve Anlaşma’yı imzalamayan güçlerin de dahil edilmesi talebinde bulunulmuştu.
Çerçeve Anlaşma, uygulanması hususundaki Silahlı Kuvvetler Komutanı Abdulfettah el-Burhan ile Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Muhammed Hamdan Daklu arasındaki anlaşmazlıklardan kaynaklanan çeşitli zorluklarla karşı karşıya. Daklu, çerçeve anlaşmaya tam desteğini açıkça beyan etmişti. Burhan ve yardımcılarından bazıları ise anlaşmanın uygulanması yönünde, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin orduya entegrasyonu, bir sonraki hükümette ordu liderliğine sadık bir gücün yer alması gibi yeni koşullar belirledikleri açıklamalarda bulunmuştu. Bazı gözlemciler, bu şartları taahhütlerden kaçınma girişimi olarak değerlendiriyor.
Nitekim iki taraf arasındaki anlaşmazlıklar açıkça bir sözlü çatışmaya dönüştü. Anlaşmayı desteklediğini, tartışmasız bir şekilde yeni sivil hükümetin yanında yer aldığını söyleyen Daklu, 25 Ekim 2021'de önceki sivil hükümeti devirerek iktidara gelen ordu liderliğine atıfla, bazı tarafları iktidarı bırakmak istememekle suçladı. Ekim olaylarını ‘devrimin gidişatı için düzeltici önlemler’ olarak tanımlamaktan vazgeçen her iki taraf, bunun askeri bir darbe olduğunu, amaçlarına ulaşamadığını itiraf etti. Yapılan açıklamalarda aynı  zamanda bundan geri adım atmak, serbest ve demokratik seçimlerin ardından iki yıllık bir geçiş döneminde ülkeyi yönetecek sivil bir hükümete iktidarı devretmeyi amaçlayan siyasi sürece geri dönmek yönündeki istekler de dile getirildi.
Ordunun halktan, uluslararası ya da bölgesel herhangi bir taraftan destek görmeyen darbesi, ilk gününü itibariyle protestolarla karşı karşıya kaldı. Afrika Birliği (AfB), bu sebeple Sudan'ın üyeliğini dondurdu. Uluslararası ve bölgesel güçler, bir borç kurtarma programı dahil olmak üzere Sudan'a vaat edilen ekonomik ve mali yardımı askıya aldı.
Darbe liderleri barışçıl gösterilere aşırı şiddete başvurarak, gerçek mühimmat, ses, gaz ve sersemletici bombalar kullanarak, sopalar ve polis arabaları ile protestocuları ezerek karşılık verdi. Nitekim 125 barışçıl protestocunun öldürüldüğü, bazıları ağır olmak üzere yüzlerce kişinin yaralandığı, binlerce protestocuyu keyfi olarak gözaltına alındığı kaydedildi. Bazılarının askerlerin öldürülmesine ilişkin uydurma ‘suçlamalar’ dolayısıyla tutuklandığı aktarıldı. Ancak mahkemeler daha sonra bu suçlamaların geçersiz olduğuna karar verdi.



Trablus'taki çatışmalar, Dibeybe'nin Libya'daki nüfuzunun arttığını gösteriyor

Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
TT

Trablus'taki çatışmalar, Dibeybe'nin Libya'daki nüfuzunun arttığını gösteriyor

Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)

 

Trablus'ta gece saatlerinde rakip silahlı gruplar arasında çıkan şiddetli çatışmalarda en az altı kişi ve güçlü bir silahlı grubun lideri öldürüldü. Çatışmalar dün salı günü şafak vakti “istikrarın yeniden sağlandığının” duyurulmasıyla sona erdi.

Acil Durum ve Tıp Merkezi salı günü yaptığı açıklamada, “Güney Trablus'taki yoğun nüfuslu Ebu Selim bölgesi civarındaki çatışmaların yaşandığı yerden altı kişinin cesedinin çıkarıldığını” söyledi.

Pazartesi günü başlayan ve saatlerce süren, makineli tüfekler ve roketatarlar da dahil olmak üzere ağır silahların kullanıldığı çatışmalarda başka olası can kayıpları ve yaralanmalar bildirilmedi.

Yerel medya araçları Ganiva lakaplı Abdulgani el-Kikli’nin öldürüldüğünü bildirdi. İstikrarı Destekleme Birimi Başkanı olan Kikli, 2011'den bu yana Trablus'un önemli bölgelerini kontrol eden en önemli silahlı grupların kilit liderlerinden biri.

Muhammed el-Menfi başkanlığındaki Başkanlık Konseyi'ne bağlı gibi görünen İstikrarı Destekleme Birimi, İçişleri ve Savunma Bakanlıkları tarafından güvenliğinin sağlanması gereken devlet kurumları ve hayati öneme sahip tesisler üzerinde kontrolünü zorla dayatan en önemli silahlı gruplardan biri.

AFP'nin doğruluğundan emin olamadığı görüntüler, Kikli'nin yerde yattığını ve yakın mesafeden vurulduğu gösteriyor.

Analist Celal Harşavi, Ganiva'nın yeğeninin, “Trablus'taki silahlı grupların en güçlü ve etkili liderlerinden biri” olan adamın pusuya düşürüldüğünü söylediğini aktardı.

Harşavi, “Kikli’nin bankalar, telekomünikasyon, idareler ve hatta üst düzey diplomatik görevler gibi kilit pozisyonlara kendisine sadık kişileri atayabildiğini” açıkladı.

Salı günü okullar ve Trablus Üniversitesi güvenlik önlemleri kapsamında ikinci bir duyuruya kadar eğitime ara verdiler. Daha sonra Üniversite çarşamba gününden itibaren eğitime yeniden başladığını duyurdu. İçişleri Bakanlığı, “Vatandaşlar ile memurlara işlerine dönme” çağrısı yaparak, durumun “güvenli ve istikrarlı” olduğunu vurguladı.

Pazartesi akşamı uçaklar Trablus Havalimanı'ndan başkentin 200 kilometre doğusunda bulunan Misrata'daki güvenli bir yere nakledildi ve çok sayıda uçuş bu şehre yönlendirildi. Daha sonra havalimanına uçuşlar yeniden başlatıldı ve Mitiga Uluslararası Havalimanı hava sahası da açıldı.

Nüfuz haritasındaki değişim

Pazartesi akşamı Libya'nın başkentinde güçlü bir silahlı grubun liderinin öldürülmesi, saatlerce süren şiddetli çatışmalara ve grubunun kalesinden çıkarılmasına yol açtı. Bu durum, Trablus hükümetiyle ittifak halindeki silahlı grupların nüfuzunun güçlenmesiyle sonuçlanabilir.

Yıllardır Trablus'un geniş bir bölümünü kontrol eden Kikli'nin öldürülmesi, bundan daha geniş bir bölgenin istikrarı açısından da sonuçlar doğurabilir.

Libya önemli bir enerji ihracatçısı olup uzun süredir rakip doğulu ve batılı silahlı gruplar arasında bölünmüş durumda. Akdeniz'i geçerek Avrupa'ya ulaşmak isteyen göçmenler için bir hareket noktası ve bölgedeki rakip güçlerin mücadele alanı konumunda. Libya çatışması Rusya, Türkiye, Mısır ve BAE'yi de kendine çekti.

Kikli'nin öldürülmesinin ardından Ulusal Birlik Hükümeti, Başbakan Abdulhamid Dibeybe'nin düzensiz silahlı gruplar olarak adlandırdığı gruplara karşı güvenlik operasyonunun tamamlandığını duyurdu. Kikli'ye bağlı militanlar cezaevlerini yönettiler ve bakanlıklarda, devletin mali kuruluşlarında görevler üstlendiler.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nden Tarık Megerisi, “Ganiva, Trablus'un fiilen kralıydı. Takipçilerinin bir kısmı İç Güvenliği kontrol ederken, diğer bir kısmı da Merkez Bankası'ndan yapılan nakit transferlerinin dağıtımını kontrol ediyorlardı. Ayrıca birçok kamu şirketi ve bakanlık da kontrolleri altındaydı” dedi.

Trablus'ta otoritenin güçlenmesi, son yıllardaki kendisini zorla görevden alma girişimlerinin ardından Türkiye'nin müttefiki ve Ulusal Birlik Hükümeti'nin Başkanı Dibeybe’yi de güçlendirecek. Aynı zamanda Doğu Libya'daki silahlı gruplarla kapsamlı çatışmadaki pozisyonunu destekleyecek.

Dibeybe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümeti'ne bağlı silahlı gruplar, Kikli başkanlığındaki İstikrarı Destekleme Birimi'nin uzun süredir elinde tuttuğu bölgeleri ve üsleri hızla ele geçirdi. Ele geçirilen bölgeler arasında örgütün kalesi olan Ebu Selim bölgesi de yer alıyordu.

Kikli'nin devrilmesiyle birlikte Savunma Bakanlığı'na bağlı ve Dibeybe ile müttefik grupların, özellikle de Mahmud Hamza komutasındaki 444. Tugay ile 111. Tugay ve Misrata'dan gelen Ortak Harekât Gücü’nün daha büyük bir rol üstlenmesi mümkün.

Dibeybe'nin müttefiklerinin birleşmesi, Batı Libya'nın, komutan Halife Hafter'in on yıl önce rakiplerini tasfiye ederek ve diğer grupları kendi kontrolüne girmeye zorlayarak iktidarı ele geçirdiği Doğu Libya’ya benzemesine yol açabilir.

Atlantik Konseyi araştırmacılarından İmadeddin Badi, “Bu, Trablus'ta daha önce görülmemiş düzeyde bir saha kontrolünün önünü açıyor ve silahlı grupların sayısının azaltılmasını sağlıyor” dedi.

Libya, Muammer Kaddafi rejiminin 2011 yılında devrilmesinden bu yana bölünmelerle boğuşuyor. Ülke iki hükümet tarafından yönetiliyor: Biri uluslararası toplum tarafından tanınan ve Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Trablus'taki hükümet, diğeri ise doğuda Usame Hamad’ın başkanlık ettiği ve Meclis ile Mareşal Halife Hafter tarafından desteklenen hükümet.