İmân el-Hâşimî: Aşk ve müzik bana hem yumuşaklık hem sertlik kazandırıyor

BAE’li Sanatçısı, Abu Dabi Festivali’nde "İnci Balıkçısının Kızı" adlı eserini sundu

 İmân el-Hâşimî, "2022 Dünya Müzik Konferansı Elçisi" (Şarku’l Avsat)
İmân el-Hâşimî, "2022 Dünya Müzik Konferansı Elçisi" (Şarku’l Avsat)
TT

İmân el-Hâşimî: Aşk ve müzik bana hem yumuşaklık hem sertlik kazandırıyor

 İmân el-Hâşimî, "2022 Dünya Müzik Konferansı Elçisi" (Şarku’l Avsat)
İmân el-Hâşimî, "2022 Dünya Müzik Konferansı Elçisi" (Şarku’l Avsat)

Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) Müzisyen ve Bestekâr İmân el-Hâşimî, Allah’ın tüm insanları eşit şekilde yarattığını ve farkın, yetenekleri keşfedip geliştirmekte yattığını düşünüyor. Yeteneği, bir kişinin bir başkasına çiçek vermesine benzetiyor. Çiçeği alan kişi ya onu ihmal eder ya da sulayıp büyütür veya eker ki bahçe olsun. Abu Dabi’den, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada İmân, “Hepsi bu kadar” diyor. İmân, müziği hayatının ilk dönemlerinde kendisinin seçmediğini de itiraf ederek, “Aksine, ‘çocukluğumda babam bana oyuncak olarak küçük bir piyano verdiğinde müzik beni seçti ve ben ona bayıldım” açıklamasında bulundu.
Hâşimî, sanatçı bir aileden gelmediğini bilerek müziği terk etmeyi reddetti. Müzikte uzmanlaşmadı ama kendini eğiterek onu, "ruhunun akıcı olmayan dili" haline getirdi. Merakı onu resim yapmaya ve yatırım için içindeki yetenekleri keşfetmeye itti. Yazmaya gelince; Bunu hevesli bir okuyucu olan babasından miras aldı. Şiir, nesir ve hikaye yazmaya ve sanatı bir araya getirmek için müzik hakkında makale yazmasını (Al Halic dergisinde yazıyor) sağlayan keşiflere karşı tutkulu. İman annesini de unutmuyor ve onun, kendisini bugün olduğu kişi olmaya iten "gerçek ve gizli güç" olarak tanımlıyor.
Ona yazmanın, beste yapmanın ve diğer sanatların bir dilin farklı bir lehçesi olduğu öğretildi. Bu sanatsal vurgu ne olursa olsun, burada "2022 Dünya Müzik Konferansı Elçisi" unvanını kazanan ilk BAE müzisyenini görüyoruz. Her şey zihinde olanı ve dilin söyleyemediğini ifadelere dökmekten ibaret. Hâşimî, bu konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Bu yüzden kalbimden ellerime geçen dalgalara göre parmaklarımın bana söylediklerini çoğu zaman hissederek yazıp bestelediğimi görüyorum. Ben her zaman seviyorum. Duygusuz sanat, aşksız hayat olmaz. Ne olursa olsun, olumlu veya olumsuz her türlü duygu ve ifade biçimi için sanat en iyi araç olmaya devam ediyor.” Güzellik, hüzünlü bir nameden, hiciv şiirinden, karanlık bir tablodan yayılır. Bir cümleyle özetlemek gerekirse, “Sanatta güzellik kusursuzdur.”
İmân el-Hâşimî aynı zamanda bir gelişim koçu. Kendisine insan başkalarına nasihat edecek olgunluğa ne zaman ulaşır diye soruluyor. Zira bu kolay bir görev değil. İletişim siteleri, öyle olmadıkları halde kendilerine “gelişim koçu” diyenlerle dolu. İmân el-Hâşimî, bu alanda nasıl çalışıyor? Sanatçı şöyle yanıtlıyor: “Yaklaşık iki yılda kişisel gelişim eğitmeni olarak uluslararası geçerliliği olan bir sertifika aldım. Bu gerçek bir sertifika ve kendi müfredatı ve yoğun eğitim saatleri var. Bir sorunun cevabını bilen herkes, onu doğru bir şekilde iletme yeteneğine sahip değil. Değişime ve ilerlemeye ihtiyaç duyanlara gerçekten yardım etmek için en önemli motivasyonum buydu.
Hâşimî bu işe kendisiyle başladı ve içinden daha iyiye doğru gitti. O, hâlâ öğrenmekte olduğunu vurguluyor. Hayat bir öğrenme yolculuğu. İmân el-Hâşimî “Tam bir olgunluk yok ve deneyim ve uzmanlık olmadan kişi olgunlaşamaz. Hâşimî, “Deneyim, öğrendiğimiz bir grup başarılı ve başarısız deneyimdir. Bu, doğumdan başlayıp son nefesle biten tam bir döngü” diyor.
Müziği "mutluluğa giden mükemmel yol" olarak gören İmân el-Hâşimî, her şeyin içindeki en üst mertebeyi sevgiye vererek "O, mutluluğun ta kendisi" diyor. Ona göre hayat sevgiye bağlı. Sevgi ile ilgili olarak İman, “Allah onu bizim için hayatı kolaylaştırsın ve onunla yeryüzünü bir cennet parçası yapalım diye yarattı” ifadelerini kullanıyor.
Ama hangi tür sevgiden, bu büyük duygular için hangi kavramdan bahsediyorsun? Sorumuza karşılık İman, sevgi ile her türden sevgiyi kastediyor. Bunların başında merhamet, insanlık, takdir ve saygı geliyor. İman’a göre sevgi, “Hayata olumlu bakma listesinin başında yer alıyor. Hiçbir olumlu şey, sevgi ve dinginlik olmadan bu özelliğe sahip olmayacak.” Güzelliği bir başka şey ile ilişkilendiriyor ve bu, aklına müziği getiriyor. İman, şunları söyledi: “Onlar aramızda yaşayan iki varlık ve biz onları çıplak gözlerimizle görmüyoruz. Kendi dünyalarında ayrılmaz birer dost olmaları doğal. Kendi dünyaları, bizim dünyamıza girdiğinde, onun zorluklarını hafifletiyor. Böylece daha esnek, sağduyumuza ve masumiyetimize daha yakın ve aynı zamanda etrafımızda olup bitenlere daha dayanıklı hale geliyoruz.”
Haşimi’ye göre aşk ve müzik, "Hayatın sefalete rağmen devam edebilmesi için kalplerimizi nazikçe yumuşatan el" gibi. Dolayısıyla o, bunları iç içe geçmiş şeyler olarak değil, iki temel direk ve her şeyi yapabilecek asıl güç olarak görüyor.
İmân el-Hâşimî’nin, Abu Dabi Kültür ve Sanat Koleksiyonu'nun bir parçası olan eserleri var. İman, yirminci versiyonunda "Abu Dabi Festivali" ve ABD Büyükelçiliği tarafından ortaklaşa üretilen bir dans performansında dünyada ilk kez "İnci Balıkçısının Kızı" parçasını besteleyen ve düzenleyen ilk BAE müzisyeni. Gösterilerin sondan bir önceki gecesinde “Kültür Vakfı” ve izleyicileri bu müzik şölenine tanık oldu. Festivalin kurucusu ve Sanat Yönetmeni Huda el-Hamis Kanu, ailesinin dışından onu destekleyen ilk kişi. İman, "Kendisine ve tüm erkek ve kadın sanatçılara altın bir tabakta harika fırsatlar" yarattığı için ülkesine karşı minnet hissediyor.
“Sanat tutkunu bir Arap kadını olarak, yaratıcılığınızın özgürce yelken açmasını engelleyebilecek kısıtlamalar hissediyor musunuz?” şeklindeki soruyu İman şöyle yanıtladı: “Kısıtlamalar her yerde ve her zaman mevcut. Başarı ve başarısızlık, hedefe giden yolun önemli bir parçası.”
İmân el-Hâşimî söyleşimizde son olarak “Gücüm, kararlılığım ve inancımla devam ediyorum. Aşkın ve müziğin önünde hiçbir şeyin durmayacağına eminim. Ailenin, arkadaşların ve ülkenin desteği imkansızı yener” ifadelerini kullandı.



Trump'ın “tarihi” ziyareti ve Riyad'da Körfez-ABD zirvesi

TT

Trump'ın “tarihi” ziyareti ve Riyad'da Körfez-ABD zirvesi

Trump'ın “tarihi” ziyareti ve Riyad'da Körfez-ABD zirvesi

ABD Başkanı Donald Trump Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar'ı kapsayan ziyaret turunu ‘tarihi’ olarak nitelendirdi. Trump, 13-16 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek resmi ziyaretlerinin başlangıcında Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a gitmek üzere yol çıkmadan önce Beyaz Saray'da bir basın toplantısı düzenledi.

Bugün Riyad'a ulaşan Trump, ilk başkanlık döneminde başlattığı yurtdışı ziyaretlerini 2017 yılının aynı ayında Suudi Arabistan'a gerçekleştirdiği ziyareti yine tarihi bir ziyaretle tekrarlamış oldu. Trump, önceki ziyareti sırasında Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz ile görüşmüştü. Ziyaret sırasında iki ülke arasında bir dizi önemli anlaşma imzalandı.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, Başkan Trump'ın Suudi Arabistan, Katar ve BAE'yi kapsayan ziyarete büyük önem verdiğini belirtti.

Leavitt, cuma günü düzenlediği basın toplantısında “Başkan Trump Ortadoğu ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirmek istiyor” dedi.

Beyaz Saray Sözcüsü, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Başkan Trump, sekiz yıl sonra ABD ve Ortadoğu ülkelerinin iş birliğine dayalı ilişkilere sahip olduğu, radikalizmin yenilgiye uğratıldığı ve yerini kültürel alışveriş ve ticarete bıraktığı müreffeh ve başarılı bir Ortadoğu vizyonunu yeniden teyit etmek üzere bölgeyi bir kez daha ziyaret edecek.”

Trump’ın toplantılarla dolu bir programı var

Beyaz Saray'ın aktardığı ABD Başkanı'nın ziyaret programına göre Trump, iş adamları ve yatırımcılarla ikili görüşmelerin yanı sıra Suudi Arabistan-ABD Yatırım Forumu'na katılacak.

ujı
Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'daki bir köprüde Suudi Arabistan ve ABD bayrakları dalgalanıyor (Reuters)

Trump yarın Riyad’da düzenlenecek beşinci Körfez İşbirliği Teşkilatı (KİK)-ABD zirvesi için KİK üyesi ülkelerin liderleriyle bir araya gelecek.

ABD Dışişleri Bakanlığı Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada ziyaretin, Suudi Arabistan’ın Ukrayna'daki savaşla ilgili müzakerelere ev sahipliği yapmasının yanı sıra Sudan ve Yemen'in istikrara kavuşturulmasında oynadığı rolü göz ardı edilmeyeceğini vurguladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı Bölge Sözcüsü Samuel Warburg, ülkesinin, Suudi Arabistan’ın çatışmalara yönelik siyasi çözümleri destekleme girişimlerini, küresel enerji piyasalarını güvence altına almaya yönelik devam eden çabalarını ve bölgesel ve uluslararası diplomatik araçlar yoluyla bölgesel istikrara yaptığı katkıları takdir ettiğini söyledi.

Masada yer alan dosyalar

ABD Başkanının ziyareti sırasında ele alınması beklenen dosyalarla ilgili olarak bunların bölgesel güvenlik, savunma iş birliği, teknoloji ve yenilenebilir enerji yatırımlarıyla ilgili stratejik dosyaları içereceğini belirten Warburg, Kızıldeniz'deki seyrüsefer güvenliğine yönelik tehditlerin yanı sıra Gazze, Lübnan, Yemen, Sudan, Libya, Lübnan, Irak'taki gelişmeler ve İran'ın istikrarı bozucu davranışlarıyla mücadele konularında koordinasyonu arttıracaklarını vurguladı.

Warburg, sözlerine şöyle devam etti:

“Başkan Trump'ın Suudi Arabistan'a yapacağı ziyaret, Riyad ve Washington arasındaki ikili ilişkiler açısından savunma, güvenlik, yatırım ve enerji gibi alanlarda iki ülke arasındaki stratejik ortaklığın güçlendirilmesi için önemli bir fırsat teşkil ediyor.”

fgrty
Suudi Arabistan Veliaht Prensi’nin ABD ziyareti sırasında ABD Başkanı ile çekilen bir fotoğrafı (SPA)

ABD’nin bölgesel ve uluslararası zorluklarla yüzleşmek ve ortak çıkarlara dayalı daha fazla çeşitlendirilmiş ve sürdürülebilir ekonomik ilişkiler kurmak için bu iş birliğini derinleştirme çabasına işaret eden Warburg, bu ziyaretin aynı zamanda Washington'un Ortadoğu'daki önemli ortaklarıyla ittifaklarını güçlendirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını da gösterdiğini söyledi. Görüşmelerin yatırım ve savunma konularını içermesinin muhtemel olduğunu ifade eden Warburg, “ABD, Suudi Arabistan ile özellikle yenilenebilir enerji ve teknoloji alanlarında ekonomik ortaklıkları güçlendirmenin yanı sıra bölgesel tehditler karşısında ortak çıkarları korumak için savunma iş birliğini genişletmeyi hedefliyor” diye ekledi.

Tüm bu görüşmeler, bölgedeki müttefik ve ortakların savunma kabiliyetlerini güçlendirmelerini ve ekonomilerini geliştirmelerini sağlamaya yönelik daha geniş bir yaklaşım çerçevesinde gerçekleştiriliyor.

Sekizinci başkan ve 14’üncü ziyaret

ABD Dışişleri Bakanlığı verilerine göre Başkan Donald Trump, ABD başkanları Richard Nixon, Jimmy Carter, George H.W. Bush, Bill Clinton, George W. Bush, Barack Obama ve Joe Biden'ın ziyaretlerinin ardından son elli yılda Suudi Arabistan'ı ziyaret eden sekizinci ABD başkanı olurken, Trump'ın bugün başlayan ziyareti bir ABD başkanının Suudi Arabistan'a yaptığı on dördüncü ziyaret olacak.

rgtbhnj
Eski ABD Başkanı George Bush, 2008 yılında Suudi Arabistan'ı iki kez ziyaret etti (SPA)

Suudi Arabistan'ı iki kez ziyaret eden ABD başkanları George H.W. Bush ve oğlu George W. Bush'un yanı sıra resmi rakamlara göre iki dönemlik başkanlığı sırasında Suudi Arabistan'ı dört kez ziyaret eden eski Başkan Barack Obama gibi bazı ABD başkanları da Suudi Arabistan ziyaretlerini birden fazla kez tekrarladı. Başkan Trump da 2017 yılında, ilk başkanlık döneminde Suudi Arabistan'ı ziyaret etmişti. Şimdi ikinci döneminde dış gezilerine başlamak üzere Suudi Arabistan’ı yeniden ziyaret ediyor.

ABD Başkanı'nın Suudi Arabistan'a gelişi öncesinde Suudi Arabistan İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanı Mühendis Abdullah es-Sevaha dün Beyaz Saray Yapay Zeka ve Dijital Para Birimleri Kıdemli Danışmanı David Sachs ile yapay zeka alanında iki ülke arasındaki stratejik ortaklığı güçlendirmenin yollarını görüştü.

Şarku’l Avsat’a konuşan ABD'li ve Suudi üst düzey yetkili, ziyaretle birlikte düzenlenecek olan ve ABD yönetiminden bazı yetkililerin de katılacağı Suudi Arabistan-ABD Yatırım Forumu'nda hayati alanlarda önemli anlaşmaların yapılacağını belirttiler.

“Siyasi açıdan belirleyici bir an”

Şarku’l Avsat'a konuşan gözlemciler, ABD Başkanı Donald Trump'ın ziyaretinin iki ülke arasındaki ilişkilerde bir dönüm noktasını temsil ettiğini, stratejik ortaklığı güçlendireceğini ve her iki tarafın çıkarlarını yerine getirmek için güvenlik, ekonomi ve yatırım alanlarına ivme kazandıracağını düşünüyor. Aynı gözlemciler, Filistin meselesi ve İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını durdurmanın önemi, iki devletli bir çözüm için baskı yapılması ve Trump'ı Netanyahu'nun ABD'nin bölgedeki çıkarlarına ulaşmada gerçek bir engel olduğuna ikna etmenin Riyad ve Washington arasındaki başlıca tartışma dosyaları arasında yer alacağına inanıyorlar.

ABD'nin eski Riyad Büyükelçisi Michael Alan Ratney, Başkan Trump'ın mayıs ayı ortalarında Riyad'a yapacağı ziyaretin ABD-Suudi Arabistan ortaklığının gücünün açık bir göstergesi ve Washington'ın Riyad ile stratejik ittifakına duyduğu güvenin somut bir örneği olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Şarku’l Avsat'a yaptığı özel açıklamada Ratney, Başkan Trump'ın ikinci döneminin ilk durağı olarak Suudi Arabistan'ı seçmesinin sadece iki ülke arasındaki ilişkilerin stratejik boyutunu değil, aynı zamanda Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile olan şahsi bağlarının derinliğini de yansıttığını söyledi.