ABD’den üst düzey bir heyet, seçim tarihini belirlemek için Trablus’ta

Libya’da faaliyet gösteren paralı askerlere tepki gösterildi.

Dibeybe, ABD heyetiyle başkent Trablus’ta bir araya geldi. (Birlik Hükümeti)
Dibeybe, ABD heyetiyle başkent Trablus’ta bir araya geldi. (Birlik Hükümeti)
TT

ABD’den üst düzey bir heyet, seçim tarihini belirlemek için Trablus’ta

Dibeybe, ABD heyetiyle başkent Trablus’ta bir araya geldi. (Birlik Hükümeti)
Dibeybe, ABD heyetiyle başkent Trablus’ta bir araya geldi. (Birlik Hükümeti)

ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Yardımcısı Barbara Leaf liderliğindeki üst düzey bir ABD heyeti, ertelenen cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin tarihini belirlemek amacıyla Libya’daki tüm aktif siyasi taraflarla görüştü.
ABD Büyükelçisi ve Özel Temsilcisi Richard Norland ile ABD’nin Trablus Maslahatgüzarı Leslie Ordman’ın da yer aldığı heyet, Libya’nın doğusundan başkent Trablus’a hareket ederek, burada geçici Birlik Hükümeti Başkanı Abdulhamid Dibeybe ile bir araya geldi. Heyetin daha sonra Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri’nin yanı sıra Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile de bir araya gelmesi bekleniyor.
Dibeybe, ofisi tarafından yapılan kısa bir açıklamaya göre 21 Mart’ta ABD heyeti ile Trablus’ta yaptığı toplantıda Libya’daki siyasi gelişmeleri, ayrıca seçimleri düzenlemek için uluslararası ve yerel çabaları birleştirmenin ve Birleşmiş Milletler (BM) Libya Misyonu’nun çabalarını desteklemenin önemini ele aldı.
Diğer yandan ABD’li yetkili, Dibeybe ile yaptığı görüşmede ülkesinin BM misyonu başkanı Abdullah Bathiliy’nin çabalarına verdiği tam desteği dile getirdi ve bu yılki seçimler için anayasal bir çerçeve ve takvim geliştirmek üzere Libyalı liderler ve kurumlarla yaptığı çalışmalara övgüde bulundu.
Dibeybe hükümetinde Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş da geçen pazartesi günü ABD heyetiyle yaptığı görüşmeyi, ABD’nin seçimlerin yapılmasına yönelik uluslararası ve yerel çabalara verdiği desteğin bir parçası olarak nitelendirdi.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Leaf ile ülkenin doğusunda konuşlu Ulusal Ordu Başkomutanı Mareşal Halife Hafter arasında Libya’daki yabancı paralı askerler konusunda bir anlaşmazlık baş gösterdi. Toplantıya ilişkin olarak Hafter’in ofisinden yapılan açıklamada bu konuya değinilmezken, Barbara Leaf ise tüm yabancı savaşçı, güç ve paralı askerlerin ülkeyi terk etmesi gerekliliği çerçevesinde Libya’nın egemenliğini korumanın önemini görüştüklerini açıkladı. Wagner’in uluslararası bir suç örgütü olarak sınıflandırıldığına dikkati çeken Leaf, grubun Libya ve bölgedeki istikrarsızlaştırıcı ve fırsatçı rolüne vurgu yaptı.
ABD Büyükelçiliği’nden yapılan açıklamaya göre Leaf, Bathiliy’nin tüm Libya kurumlarını ve siyasi aktörleri yıl sonuna kadar seçimler için net bir yol belirlemeye dahil etmeyi amaçlayan girişimini desteklemenin önemini de ele aldıklarını söyledi.
Diğer yandan Muhammed el-Menfi, Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi’nin bu yılki seçimleri tamamlamaya yönelik bir adım olarak Anayasa Beyannamesi’ndeki 13. değişikliğe dair uzlaşısına övgüde bulundu. Twitter üzerinden açıklama yapan Menfi, iki konseye hızla 12’ler komitesini oluşturma ve hedeflenen fikir birliğine varmak için onu toplama çağrısı yaptı. Libya mülkiyeti altında seçim süreciyle ilgili her şeye katılımın genişletilmesi çağrısını yineleyen Menfi, ‘petrol gelirlerini yönetmek, harcama önceliklerini belirlemek ve bunları takip etmek için kapsamlı bir mekanizma uygulamak’ amacıyla Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) tavsiye ve kararlarının uygulanması çerçevesinde herhangi bir siyasi veya ekonomik süreçte Libya kurumlarının egemenliğine saygı gösterilmesi gerektiğini vurguladı.
Diğer taraftan Dibeybe, geçen pazartesi akşamı Menfi ile yaptığı görüşmede Bathiliy’nin bu yıl içinde seçimlerin düzenlenmesine yönelik çabalarına verilen desteği ve çabaları birleştirme ve bunun başarısı yolunda Başkanlık Konseyi ile hükümetten gerekli desteği sağlama gerekliliğini ele aldıklarını açıkladı. Bu yılın ilk çeyreği için siyasi işler ve hükümet harcamalarını görüştüklerine dikkati çeken Dibeybe, yaptığı açıklamada “İlk çeyrek için kamu harcamaları izlenmiş, harcamalara ilişkin veri ve bilgilerin tüm yönleriyle Maliye Bakanlığı aracılığıyla yayınlanmasına ağırlık verilmiştir” dedi. İki yetkili ayrıca, birleştirilmiş maaş skalasının uygulanması ve eş ve çocuklar için ödeneğin Ramazan ayından önce ödenmesi için gösterilen çabalara övgüde bulundu.
Aynı şekilde Bathiliy de “Seçimler sadece seçim yasalarının uygulanması anlamına gelmez. Aksine toplumun gelecek vizyonunu ve vatandaşların liderliklerinden beklentilerini içerir” diyerek, nasıl ilerleneceğine dair tartışmaya sadece Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi’nin değil, her düzeydeki ülke liderlerinin dahil edilmesi gerektiğini vurguladı.
BM misyonu, Bathiliy’nin Trablus’ta farklı siyasi yelpazelerden en az 21 siyasi partinin temsilcileriyle, ülkede bu yıl seçimlerin yapılmasına yönelik girişimini ve partilerin seçim sürecini desteklemede beklenen rolünü görüştüğünü bildirdi.
Temsilciler Meclisi Sözcüsü Abdullah Bileyhik’in yaptığı açıklamaya göre Temsilciler Meclisi, doğudaki Bingazi şehrinde bulunan genel merkezinde bu yıl için devlet bütçesi yasa tasarısını görüşmek üzere kapalı bir oturum başlattı.



Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia
TT

Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia

James Jeffrey

ABD Başkanı Joe Biden'ın 31 Mayıs'ta İsrail'in yeni ateşkes planını onaylaması, Gazze'deki savaşın tüm dinamiğini değiştirdi. O tarihten bu yana yapılan yorumların çoğu, İsrail'in Gazze Şeridi’ne yönelik stratejisinde algılanan değişimden ziyade Hamas Hareketi’nin kısa süre önce açıkladığı yanıta ve önerinin ayrıntılarına yönelikti. Biden tarafından açıklanan ve İsrail'in Gazze Şeridi’nden tamamen çekilmesini ve kalıcı ateşkes yapılmasını öngören teklif, 'ertesi gün' için kapsamlı bir planlama yapılması ihtiyacını daha da belirgin hale getirdi. Ancak ertesi gün ile ilgili ne İsrail'de ne de Washington'da henüz detaylı bir planlama yapılmış değil.

Birkaç aydır, düşünce kuruluşları ve medyadan meslektaşlarla birlikte Gazze'de savaş sonrası uluslararası bir yapının oluşturulmasına ilişkin bir plan üzerinde çalışıyorum. Bu plan, yerel yetkililer belirli düzenlemeler altında yeni bir hükümet ve hem Gazzelilere hem de İsraillilere barış getirecek umut verici bir güvenlik yapısı kurmadan önce, Gazze'nin yeniden ayağa kalkmasına yardımcı olunması gerektiğine dikkati çekmeyi amaçlıyor. Geçtiğimiz mayıs ayında Wilson Centre Forumu'nda tartışılan ve resmi internet sitesinde yer alan plan, İsrailli ve Amerikalı hükümet yetkilileri ve çeşitli Arap taraflarla görüşülerek hazırlandı. Planın göze çarpan unsurlarına geçmeden önce İsrail'in ateşkes önerisinde nelerin yeni olduğuna ve bu planın buna nasıl uyduğuna bir göz atalım.

İsrail, ateşkesle ilgili düşüncesinin detaylarını şimdiye kadar kamuoyuna açıklamadı. Bu yüzden (dört buçuk sayfa olduğu söylenen) teklifin yapısal çerçevesini anlamamız için Başkan Biden'ın açıklamalarını ve İsrail'in farklı ve bazen de çelişkili tepkilerini masaya yatırmalıyız. İsrail'in öncelikle, müzakerelerin başarılı olması halinde, teklifin ikinci aşamasının sonunda İsrail Savunma Kuvvetlerinin Gazze'den tamamen çekilmesini kabul ettiği açıkça görülüyor.

Plan, ilk etapta Gazze'yi yönetecek çok uluslu bir idarenin kurulmasını ve bu idarenin Uluslararası Temas Grubu’na rapor vermesine odaklanıyor.

İkinci olarak, İsrail, Gazze Şeridi için daha sonra gelecek üçüncü aşamada kapsamlı bir yeniden inşa planını kabul etmeye hazır görünüyor. Bu önemli bir gelişme, zira Başkan Biden'ın da kabul ettiği üzere İsrail'de bazıları halen Gazze Şeridi'nin İsrail’in yarı kalıcı işgali altında olmasını bekliyor. Üstelik, herhangi bir büyük yeniden inşa planı, güvenlik kaygıları, birçok kilit öneme sahip sınır kapısını kontrol etmesi ve su, elektrik, iletişim gibi temel hizmetleri sağlaması göz önünde bulundurulduğunda İsrail'in desteğinin alınması gerekiyor. Senatör Lindsey Graham da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesinin hemen ardından 9 Haziran'da Face the Nation adlı televizyon programında, İsrail'in ateşkes önerisi doğrultusunda Gazze'nin yeniden inşasına ve yönetimine ilişkin bir planı olduğunu ifade etmişti. Bu, edindiğim başka bilgilerle de tutarlı.

Geliştirdiğimiz plan, 11 Haziran'da ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından açıklanan ve Arap devletlerinin ‘Gazze'nin istikrara kavuşturulması ve yeniden inşasında rol oynayacağı geçici bir güvenlik oluşumu ile idari yapı oluşturmasını’ öneren ABD yönetiminin görüşüyle de oldukça uyumlu.

Çok uluslu bir idari yapı

Planımız ilk etapta Gazze'yi yönetecek ve belirli bir ülke veya bölgedeki barış ve güvenlik krizini yönetmek amacıyla uluslararası aktörlerin çabalarını koordine etmek için özel amaçlarla kurulmuş gayri resmi ve daimî olmayan uluslararası bir organ olan Uluslararası Temas Grubu'na (ICG) rapor verecek, çok uluslu bir idari yapı kurulmasını öngörüyor. Bu iki oluşum ABD, İsrail, Mısır, önde gelen diğer Arap ülkeleri ve G7 üyesi ülkeler tarafından ortaklaşa hazırlanan uluslararası bir tüzük çerçevesinde kurulacaktır. Filistin Yönetimi ile istişare için bir mekanizmaya sahip olacak ve mümkünse, 10 Mayıs’taki ateşkes kararını takiben BMGK’da alınacak bir kararla desteklenecektir. İsrail'in önerisinin ikinci aşaması için ateşkes müzakerelerinde başka hukuki temeller de atılabilir.

Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Çok uluslu yönetim, üst düzey bir temsilci tarafından yönetilecek ve ICG’ye katılan ülkelerin yanı sıra, diğer ülkelerden gelen bağışlarla finanse edilecek. Finans, güvenlik, ulaşım, bakanlıklarla koordinasyon, kamuoyu yoklaması ve halkla ilişkiler için özel ekipleri olacak ve İsrail, Mısır ve diğer ülkelerden lojistik destek alacak. Kapsamlı yönetim ve güvenlik gözetiminden başlayarak işleyişinde merkezi yetkilere sahip olacak.

ABD ve ICG üyesi ülkeler, Hamas sonrası güvenlikle ilgili sorumlulukları üstlenecek sivil polis ve jandarma güçleri (sivil halk arasında konuşlu hafif silah kolluk kuvveti) eğitilene kadar güvenlik devriyeleri gerçekleştirmek için çok uluslu yönetime bağlı çok uluslu bir polis gücü oluşturacaklar. Aralarında az sayıda da olsa ABD'li sivil ve askeri yetkili de yer alacak. Ateşkesin ikinci aşaması için yapılacak müzakerelerde, özel güvenlik düzenlemeleri üzerinde yeniden çalışılması gerekiyor.

Bu yapı aynı zamanda Gazze'ye insani yardımların ulaştırılması, istikrarın sağlanması, kalkınma, yeniden inşa ve diğer her türlü yardımın erişiminde yer alan uluslararası, hükümet ve hükümet dışı kurum ve kuruluşların faaliyetlerini harekete geçirme, koordine etme ve birleştirme yeteneğine de sahip olacak.

Merkezi kontrol

Güvenlik, yeniden yapılanma ve diğer uluslararası destek türlerinin ateşkese uyulmasıyla bağlantılı olmasını sağlamak için merkezi kontrol gerekiyor. Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının, halk ya da yerel yetkililer güvenliği engellerse yahut radikalleşmenin önlenmesi ve uzun vadeli istikrar için gerekenlerin yapılmasına engel olursa diye, yeniden yapılanma ve diğer hizmetlerin sağlanması için (Dayton Anlaşmalarında öngörüldüğü üzere) resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Hiçbir uluslararası polis teşkilatı ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Son olarak plan, bunların her biri ve yukarıda belirtilen diğer çeşitli gündemler için ayrıntılı eylemler içeriyor. Bunlar modüler bir temelde düzenlenmiştir ve Gazze için planlamaya dahil olan hükümetler unsurları seçmekte özgürdür.

Bu planla (ya da Gazze'ye yönelik neredeyse tüm diğer planlarla) ilgili akla birtakım sorunlar gelebilir. Bunların başında, Biden yönetiminin ‘sahada Amerikan askeri bulunmayacağı’ açıklaması açısından başta askeri personel olmak üzere ABD’li personelin Gazze’deki varlığı yer alıyor. Ancak bazen Başkan tarafından yapılan açıklamaların yerine getirilmesi gerekir. ABD'nin halihazırda Gazze kıyısında inşa ettiği yüzer iskelede konuşlanmış askerleri var. Washington'ın yaklaşık 25 ülkede konuşlandırılmış askeri birlikleri bulunuyor. Bu birliklerden bazıları son zamanlarda sahillerde ya da suda saldırıya uğradı. Hiçbir uluslararası polis teşkilatı, ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Yönetim ve Hamas

İkinci konu ise Filistin Yönetimi'nin rolü. Plan, yukarıda belirtilen ICG ve Filistin Yönetimi arasındaki koordinasyonun ötesinde, maaşların ödenmesi, yerel hizmetlerin finanse edilmesi ve seyahat belgelerinin verilmesi de dahil olmak üzere Filistin Yönetimi'nin dahil olacağı alanları ortaya koyuyor. Özellikle çok uluslu yönetimin çekilmesinin ardından Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi’nin yönetimindeki rolüyle ilgili olarak tüm taraflar arasında daha fazla müzakere yapılması gerekecektir.

Siyasi bir çözüm, Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir.

Üçüncü konu, Hamas'ın geleceğidir. Planın kendisi Gazze'de kalan Hamas üyelerinin rolünü tartışmıyor. Ancak ne bu planın ne de Gazze'de yönetim, güvenlik ve yeniden yapılanmaya yönelik başka herhangi bir planın, İsrail karşıtı gündemiyle Hamas'ın etkin bir şekilde kontrolü elinde tutması halinde başarılı olamayacağını söyleyebiliriz. İsrail Başbakanı Netanyahu, Başkan Biden’ın İsrail'in önerisini tartışmasına cevaben, bu öneri altında bile Hamas'ın yenilgiye uğratılması gerektiğini vurguladı. Aynı şekilde Başkan Biden da ‘Gazze'nin Hamas'ın iktidarda olmadığı daha güzel günler göreceğinin’ altını çizdi. Siyasi bir çözüm,- Başkan Biden'ın atıfta bulunduğu ateşkes çerçevesinde - Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir. Tüm bunlar İsrail'in teklifinin ikinci aşamasının müzakerelerinde ele alınacaktır.

Bu aşamada yukarıda belirtilen hususlar, Gazze Şeridi’nde savaşın ertesi günü için geçici çözüm kapsamında en ciddi olan konulardır. Gazze’deki savaşın, bölgenin güvenliğine yönelik oluşturduğu olağanüstü tehdit, sadece Gazze ve İsrail vatandaşları için değil tüm bölge halkları için daha iyi bir gelecek arayışındaki tüm tarafların olağanüstü çaba sarf etmesini ve büyük riskler almasını gerektiriyor.

*Bu yazı Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.