Cumhuriyetçilerin önde gelen başkan adayları Ukrayna'yı desteklemekten neden uzaklaşıyor?

Eğer başkanlık yarışını Trump ya da DeSantis kazanırsa, Ukrayna büyük bir müttefikini kaybedecek

Trump ve DeSantis’in, Beyaz Saray Kovid-19 ile Mücadele Görev Gücü Koordinatörü Doktor Birx ile yaptıkları görüşmeden bir kare, 28 Nisan 2020 (AFP)
Trump ve DeSantis’in, Beyaz Saray Kovid-19 ile Mücadele Görev Gücü Koordinatörü Doktor Birx ile yaptıkları görüşmeden bir kare, 28 Nisan 2020 (AFP)
TT

Cumhuriyetçilerin önde gelen başkan adayları Ukrayna'yı desteklemekten neden uzaklaşıyor?

Trump ve DeSantis’in, Beyaz Saray Kovid-19 ile Mücadele Görev Gücü Koordinatörü Doktor Birx ile yaptıkları görüşmeden bir kare, 28 Nisan 2020 (AFP)
Trump ve DeSantis’in, Beyaz Saray Kovid-19 ile Mücadele Görev Gücü Koordinatörü Doktor Birx ile yaptıkları görüşmeden bir kare, 28 Nisan 2020 (AFP)

Tarık eş-Şami
ABD’de 2024 yılında yapılması planlanan başkanlık seçimi için mevcut ve müstakbel Cumhuriyetçi adayların çoğunluğu Rusya'ya karşı savaşında Ukrayna'yı desteklese de, Cumhuriyetçi adayların öne çıkan isimleri; eski Başkan Donald Trump ve baş rakibi Florida Valisi Ron DeSantis, Cumhuriyetçilerin ‘ABD’nin düşmanları’ ile savaşan müttefiklerine yönelik kucaklayıcı geleneği reddediyorlar. Peki bunun sebebi ne? Bu tutum, seçimlerde daha fazla destek kazanmalarını sağlar mı?

Farklı yönelimler
ABD’nin önceki başkanı Donald Trump'ın bu ay Fox News sunucusu Sean Hannity’e verdiği bir röportajda, tekrar tekrar Rusya ile Ukrayna'nın belirli bölgelerini kontrol etmesine izin verecek bir anlaşmayı müzakere edeceğini söyledi. Ardından, Fox News sunucusu Tucker Carlson'ın başkan aday adayları arasında yaptığı bir ankette yer alan sorulara verdiği bir yanıtta, Ukrayna'da Rusya'ya karşı çıkmanın ABD’nin değil Avrupa için hayati bir stratejik çıkar meselesi olduğunu, bu yüzden de Avrupa’nın Kiev’e ABD’den çok daha fazla ya da eşit ödeme yapması gerektiğini belirtti. Trump’ın bu açıklamalarla ortaya koyduğu Ukrayna savaşına ilişkin tutumları kimseyi şaşırtmadı. Ancak gerçek sürpriz, 2024’teki başkanlık seçimleri için Cumhuriyetçi Parti’den aday adayı olması beklenen Florida Valisi Ron DeSantis'ten geldi. DeSantis, ‘ABD'nin Rusya'ya karşı Ukrayna'ya vermeyi sürdürdüğü desteğin ABD için hayati bir ulusal çıkar olmadığını’ söyledi.
Açıklamasında, ABD'nin sınır ve enerji güvenliği, ordunun hazırlık durumunu yükseltme, Çin'in ekonomik, kültürel ve askeri gücünün kontrolü gibi hayati ulusal çıkarlarını ilgilendiren öncelikli sorunları olduğunu söyleyen DeSantis, “Ukrayna ile Rusya arasındaki toprak anlaşmazlığına daha fazla karışmak bunlardan biri değil” dedi.

Şaşırtıcı değişim
Fox News sunucusu Carlson'ın sorularını yanıtlayan DeSantis, Biden’ın Ukrayna’ya yardım etme taahhüdünü ABD’nin öncelikli sorunlarından uzaklaşma amaçlı olduğunu, ancak asıl amacın barış olması gerektiği eleştirisinde bulundu. Ukrayna'ya gelişmiş silahlar temin etmenin ABD'yi çatışmanın içine sürükleyeceğini söyleyen DeSantis, “Bu da bizi dünyanın en büyük iki nükleer gücü arasındaki sıcak savaşa yaklaştıracaktır” şeklinde konuştu.
Ancak 2017 yılında Rusya'ya karşı katı tutumuyla bilinen eski Başkan Ronald Reagan’ın ekolünden geldiğini söyleyen DeSantis'in tutumundaki bu değişiklik şaşırtıcıydı. DeSantis, 2014 yılında ise dönemin ABD Başkanı Barack Obama'yı, Rusya'nın Kırım'ı ilhakından sonra Ukrayna'ya yardım etmediği için eleştirmiş ve bunu ‘ölümcül bir hata’ olarak nitelendirmişti. O dönemde ABD Kongresi üyesi olan DeSantis, Kongre’deki bir oylamada Rus yetkililere karşı yaptırım uygulanması ve Ukrayna'ya ekonomik yardım sağlanması yönünde oy kullandı. Hatta Rusya ordusu Ukrayna topraklarından tamamen ayrılana kadar Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması’nın (NPT) uygulanmasını engelleyecek bir Savunma Yasası değişikliğini de destekledi.

Trump ve DeSantis'in Ukrayna’ya destek verilmesine karşı olmaları ne anlama geliyor?
Bununla birlikte, anketin sonuçları, Ukrayna'ya destek konusunda Cumhuriyetçi Parti içindeki bölünme durumunu ortaya çıkarırken, geri kalan potansiyel başkan adaylarının Kiev'i destekleyen konumları için onaylanması göz önüne alındığında.
Fox News sunucu Carlson'ın diğer Cumhuriyetçilerle de yaptığı röportajlar, başkanlık seçimlerine girmesi olası diğer aday adaylarının Kiev'i desteklemesinden ötürü Ukrayna'ya verilen destek konusunda Cumhuriyetçi Parti içinde bir bölünme olduğunu ortaya çıkardı. Trump ve DeSantis'in Ukrayna’ya destek verilmesine karşı olmaları, ikisinden birinin başkanlık yarışını kazanması ve ABD başkanı olması halinde Ukrayna'ya verilen desteğin geleceğine ilişkin soruları gündeme getirdiği için özel bir önem taşıyor. İkisinden birinin seçilmesini olası kılan ise Trump ve DeSantis'in destekçilerinin 2024 başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi seçmenin yüzde 75'inden fazlasını oluşturması. Bu da eski Başkan George W. Bush'un Irak ve Afganistan'daki savaşlarda neo-muhafazakarların tutumlarının tamamen farklı olduğu bir dönemde dayattığı müdahaleci yaklaşımdan tamamen uzaklaşmaya işaret ediyor.
ABD Kongresi’nin 2022 yılında Ukrayna’ya Ukrayna'nın savaş öncesi gayri safi yurtiçin hasılasının (GSYİH) yarısından fazlasına eş değer bir meblağ olan 112 milyar doların üzerinde askeri ve askeri olmayan yardımı onaylamasıyla ABD, Ukrayna'ya askeri, ekonomik ve insani yardımın önde sağlayıcısı oldu ve olmaya devam ediyor. Sorumlu Federal Bütçe Komitesi'nin (CRFB) bir raporuna göre 112 milyar dolar, savunma alanına 67 milyar dolar, insani ve ekonomik yardıma 46 milyar dolar olarak dağılıyor. Ancak Kongre’deki bölünmüşlük ve Trump ile DeSantis'in Kiev’e ‘açık çek’ vermeyi reddeden tutumları çerçevesinde ve ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy’nin geçtiğimiz Ekim ayında, Cumhuriyetçi Parti’nin Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu elde etmesi halinde Cumhuriyetçilerin Ukrayna'ya açık çek vermeyeceğini söylemesinden sonra başka bir yardım paketinin Cumhuriyetçilerin liderliğindeki Temsilciler Meclisi'nden geçip geçemeyeceği ise belirsiz.

Diğer isimlerin tutumları
Mevcut ve potansiyel diğer adaylar, daha fazla adayın yarışa girmesiyle ve önümüzdeki aylarda seçim yarışı daha da kızıştıkça, özellikle de bazı ağır isimler henüz seçim sahasına inmediklerinden, hepsi Trump ile tezat gösterdiklerinden ve DeSantis gibi Trump ile uyumlu tutumlar sergilemediklerinden Kongre'de Ukrayna yanlısı bir atmosfer yaratılmasında rol oynayabilirler. Eski Başkan Yardımcısı Mike Pence, Carlson'ın anketi çerçevesinde sorularına verdiği yanıtlardan birinde, “Düşmanlarımızla savaşanları destekleyerek onlarla savaşmak zorunda kalmadığımızı söyleyip Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin için bahaneler üretenlerin Cumhuriyetçi Parti'de yeri yok” ifadelerini kullandı. ABD'nin eski Birleşmiş Milletler (BM) Büyükelçisi Nikki Haley ise Ukrayna'ya yardım etmenin ABD'nin ulusal çıkarı olduğunu, çünkü Rusya kazanırsa Ukrayna'da duracağını düşünmek için hiçbir neden olmadığını’ söyledi. Potansiyel adaylardan biri olan Cumhuriyetçi Senatör Tim Scott, “Rusya ordusunu küçük düşürmenin ABD’nin hayati ulusal çıkarına olduğunu’ kaydetti. Bir diğer potansiyel aday eski New Jersey Valisi Chris Christie, savaşı ‘Rusya'nın müttefiki olan Çin'in ABD'ye karşı yürüttüğü bir vekalet savaşı’ olarak nitelendirdi.
Önceki tutumu nedeniyle görüşleri özel bir önem taşıyan eski Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ise bu hafta Twitter hesabından paylaştığı bir tweette, Ukrayna’nın Putin’in işgalini sona erdirmesine yardım etmenin ekonomisi ve ulusal güvenliği için kesinlikle ABD’nin hayati çıkarı olduğuna inandığını ifade etti. Pompeo, “Çünkü Putin'in zaferi sadece Çin Komünist Partisi'ni güçlendirecek” diye ekledi.
Öte yandan New Hampshire Valisi Chris Sununu, Trump ve DeSantis'in görüşlerini de eleştirdi. Sununu, kaleme aldığı bir makalede, ABD’nin Ukrayna’ya yardım etmesine karşı çıkmanın uygulanabilir bir dış politika olmadığını, çünkü Ukrayna'yı terk etmenin ABD'nin içeride ve dışarıda çeşitli çıkarları olduğundan olumsuz bir olaylar zincirinin başlamasına yol açacağını yazdı. Eski Arkansas Valisi Asa Hutchinson da Sununu’ya katılarak, “ABD, Ukrayna'nın tökezlemesine izin verirse bu, ABD’nin NATO’daki müttefiklerini, burunlarının dibindeki düşman bir Rusya ile karşı karşıya bırakır” dedi.
Potansiyel adayların yanı sıra ABD Senatosu Azınlık Lideri Cumhuriyetçi Mitch McConnell ve Senatör Marco Rubio ve Senatör Lindsey Graham gibi Kongre’deki Cumhuriyetçilerin önde gelen isimlerinin çoğu, Ukrayna savaşını, ‘İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra uluslararası güvenlik çerçevesini savunma savaşı’ olarak tanımlıyorlar.

Trump ve DeSantis'in muhalefetinin nedeni
Ancak Kongre’deki etkili çoğunluğun ve potansiyel adayların büyük bir bölümünün Ukrayna'nın desteklenmeye devam edilmesini vurgulamasına rağmen Trump ve DeSantis’in Ukrayna'ya verilen desteğe karşı olmaları, doğrudan kamuoyundaki halk tabanı ile Cumhuriyetçi Parti arasındaki kaymadan kaynaklanıyor. Pew Araştırma Merkezi tarafından geçtiğimiz ocak ayında yapılan bir anket, Cumhuriyetçi ve Cumhuriyetçi eğilimli bağımsız seçmenlerin yüzde 40'ının ABD'nin Ukrayna'ya çok fazla destek sağladığına inandığını gösterdi. Ankete göre seçmenlerin sadece yüzde 17'si ABD'nin yeterince çaba göstermediğini düşünüyor.
Başka anketler de Cumhuriyetçilerin Ukrayna’ya verilen desteğe karşı benzer eğilimlere sahip olduklarını ortaya koydu. Associated Press’e (AP) göre 2022 yılının mayıs ayında yapılan bir ankette Cumhuriyetçilerin yüzde 53'ü Ukrayna'ya silah sağlanmasını desteklerken anketine göre bu sayı 2023 yılının ocak ayında yüzde 39'a geriledi. Bunun yanında 2022’nin mayıs ayındaki bir ankete göre Cumhuriyetçilerin yüzde 28'i Ukrayna'ya doğrudan mali yardımı desteklerken, 2023'ün ocak ayında yalnızca yüzde 21'i desteklemeye devam ettiklerini söyledi.

Parti tabanının yatıştırılması
Şarku’l Avsat’ın The Atlantic gazetesinden aktardığı habere göre Cumhuriyetçi Parti tabanının çekirdeğini oluşturan MAGA (Make America Great Again / Amerika'yı yeniden büyük yap) seçmeninin büyük çoğunluğu Fox News’ta yayınlanan Carlson Show'un düzenli izleyicileri. Carlson’ın anketi, adaylar için bir tür erken münazara fırsatı oldu. Bu yüzden DeSantis, şuan Trump'ı destekleyen MAGA seçmenini kendine çekmek amacıyla bir izolasyonist gibi konuşmak istedi. Bunu özellikle de bir sonraki karşılamaları yalnızca yarışın sonunda olabileceğinden yaptı. Bu yüzden Cumhuriyetçi tabanın isteklerine uygun bazı tutumlara sahip olmak onun için en iyisi olabilir.
Bundan dolayı Trump, DeSantis'in açıklamalarını eleştirerek, Iowa'ya yaptığı bir kampanya gezisinin ardından beraberindeki gazetecilere, Florida Valisi’nin kendisini taklit ettiğini ve yolunu izlediğini söyledi. Trump, bu yüzden DeSantis'in önceki tutumlarına kıyasla tam bir değişikliğin gözlemlendiğini de sözlerine ekledi. Cumhuriyetçi Senatör John Cornyn ise Politico dergisine yaptığı açıklamada, DeSantis'in tutumlarının onu seçim kaygılarını güvenlik faktörleri pahasına dile getirmeye itmiş olabileceğine inandığını söyledi.
Tüm bunlara karşın DeSantis, bu yolda tek başına ilerliyor gibi görünmüyor. Senatör Josh Hawley ve Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy gibi bazı Cumhuriyetçi isimler de enflasyon oranlarını artırabileceği ve ABD'nin Pekin'in Tayvan'a karşı başlatması muhtemel savaşı püskürtme yeteneğini zayıflatabileceğini söyleyerek Ukrayna'ya çok fazla yardım yapılmaması konusunda uyardılar.
Muhafazakarlar ise ABD'nin dikkatini Avrupa'dan Çin'e karşı savaşmaya odaklamasını istiyorlar. ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) eski üst düzey yetkililerinden Elbridge Colby, DeSantis'in Çin ve sınırlardaki uyuşturucu kaçakçılığı gibi ABD’nin şu an karşı karşıya olduğu büyük tehditlere öncelik vermekte haklı olduğunu söyledi. Ukrayna meselesinin, ABD’nin dikkatini bu büyük sorunlardan uzaklaştırdığına inandığını ifade eden Colby, bir süre tarafsız kaldıktan sonra ABD’yi Birinci Dünya Savaşı'na sürükleyen Başkan Woodrow Wilson'ın ‘ilerici radikalizm’ yaklaşımına karşı olduğunu belirterek “Daha önce felakete neden olan bir politika bugün izlenirse yine felaket olur” dedi.

Cumhuriyetçiler arasındaki bölünme gelecek için ne anlama geliyor?
Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Michael McCaul gibi Temsilciler Meclisi’ndeki üst düzey Cumhuriyetçiler, Biden yönetiminin Ukrayna'ya daha fazla askeri yardım sağlaması gerektiğini, Matt Gaetz gibi Trump yanlısı Temsilciler Meclisi üyeleri ise içeriye daha fazla kaynak yönlendirilmesi gerektiğini savunuyorlar.
Cumhuriyetçilerden bazılarının duyduğu endişelerin ileride Kongre’nin desteğinde bir gerilemeye dönüşüp dönüşmeyeceği ise merak konusu olmaya devam ediyor. Kongre, geçtiğimiz aralık ayında bazı Cumhuriyetçilerin ret oyuna rağmen yıllık ödenek tasarıları çerçevesinde Ukrayna'ya yapılacak 45 milyar dolarlık yardımı onayladı. Geçtiğimiz mayıs ayında ise Temsilciler Meclisi’nin 57 üyesi, Ukrayna'ya yardım konusundaki başka bir yasa tasarısına karşı oy kullandılar. Fakat Cumhuriyetçilerin bir bölümü, Ukrayna’ya yapılan yardımlara karşı çıkmaya devam etmesi halinde ABD’nin Ukrayna’ya yönelik yardımları tehlikeye girebilir. Aynı zamanda  Temsilciler Meclisi Başkanı McCarthy'nin Temsilciler Meclisi’nin daha muhafazakar üyelerine karşısında geri adım atmaya ne kadar istekli olduğuyla yakından ilişkili olacak.
Başkan Joe Biden'ın geçtiğimiz yıldan bu yana Ukrayna'ya verdiği destekte herhangi bir değişiklik olmamasına ve savaşın devam etmesiyle Ukrayna'nın Rusya'ya karşı aldığı en önemli destek olmasına rağmen 2024 başkanlık seçimlerini izolasyonist bir Cumhuriyetçinin kazanması halinde Ukrayna, büyük bir müttefikini kaybedecek.



ABD başkanlığı için yarışan iki zayıf aday

9 Mart'ta Georgia eyaletinde düzenlenen seçim mitingi sırasında Başkan Joe Biden aleyhine pankart tutan bir Trump destekçisi. (Reuters)
9 Mart'ta Georgia eyaletinde düzenlenen seçim mitingi sırasında Başkan Joe Biden aleyhine pankart tutan bir Trump destekçisi. (Reuters)
TT

ABD başkanlığı için yarışan iki zayıf aday

9 Mart'ta Georgia eyaletinde düzenlenen seçim mitingi sırasında Başkan Joe Biden aleyhine pankart tutan bir Trump destekçisi. (Reuters)
9 Mart'ta Georgia eyaletinde düzenlenen seçim mitingi sırasında Başkan Joe Biden aleyhine pankart tutan bir Trump destekçisi. (Reuters)

Robert Ford

Demokrat Parti en mutlu günlerini yaşamıyor. ABD ekonomisinin büyümesine, Wall Street borsasının en iyi durumda olmasına ve işsizlik oranının en düşük seviyelerde seyretmesine rağmen Demokratları endişelendiren başka bir şey var. Bu da Başkan Biden'ın birçok ulusal kamuoyu yoklamasında popülaritesinin düşmesi. Geçtiğimiz Şubat ayında The New York Times ve Siena tarafından yapılan bir ankette kayıtlı seçmenlerin yüzde 59'unun Biden hakkında olumsuz görüş bildirmesi de kayda değer endişe kaynaklarından biri.

Tarih, başkan adaylarının seçmenlerin çoğunluğunun kendileri hakkında olumsuz görüşe sahip olduğu durumlarda seçim kazanmalarının çok zor olduğunu gösteriyor. Bahsi geçen ankette seçmenlerin yüzde 65'i ABD'nin yanlış yönde ilerlediğini söyledi. Bu da seçmenlerin yön değiştirme konusunda büyük bir istek duyduğunu gösteriyor ki bu Beyaz Saray'daki başkan için iyiye işaret değil. Son zamanlarda yapılan tüm anketlerde olduğu gibi, söz konusu ankette de seçmenlerin neredeyse dörtte üçü Joe Biden'ın etkili bir başkan olmak için çok yaşlı olduğunu belirtti.

O halde, son zamanlarda yapılan tüm ulusal anketlerin, aradaki fark çok büyük olmasa da, Donald Trump'ı Biden'ın biraz önünde göstermesi şaşırtıcı değil. Times/Siena anketinde Trump yüzde 48’le öndeyken Biden ise yüzde 44’te kaldı. Wall Street Journal'ın Şubat ayının son haftasında yaptığı bir anket de Trump'ın yüzde 47, Biden'ın ise yüzde 45 oy aldığını gösterdi. Mart ayı başında CBS News tarafından yapılan bir diğer anket ise seçmenlerin yüzde 52'sinin Trump'ı desteklediğini, buna karşılık Biden'ın yüzde 48'de kaldığını gösterdi. Anketler ayrıca Trump'ı Arizona, Nevada, Georgia, Kuzey Carolina, Michigan, Wisconsin ve Pensilvanya gibi kararsız eyaletlerde sürekli olarak Biden'ın önünde gösteriyor. Bir analist geçen hafta, Trump'ın Georgia ve Arizona'daki liderliğinin giderek arttığını ve Biden'ın Beyaz Saray'ı elinde tutmak için Kasım ayında Michigan, Wisconsin ve Pensilvanya'da başarılı olmasının kesinlikle gerekli olduğunu belirtti.

Ekonomik koşulların iyileştirilmesi Biden'ın seçmen nezdindeki konumunu güçlendirebilir.

Michigan eyaletinin Biden için yaklaşan seçimlerdeki kritik önemi, özellikle de Arap-Amerikan toplumunun Biden'ın adaylığına ilişkin çekinceleri göz önünde bulundurulduğunda, göz ardı edilemez. Biden'ın 2020'de Michigan'daki kıl payı zaferi (150 bin oy), özellikle de eyaletteki ön seçimlerde 100 bin Demokratın kendisini desteklememeyi tercih ettiği düşünüldüğünde, her bir oyun önemini gözler önüne seriyor. Gazze politikasını değiştirme konusundaki tereddüt, Kasım ayında bu 100 bin seçmeni etkilemeye yardımcı olmayabilir. Demokrat Parti, bazı siyahi ve Latin seçmenlerin giderek Trump'a kaymasından endişe duyuyor. Söz konusu grupların uzun bir süre boyunca partinin ana tabanını oluşturduğu göz önüne alındığında bu endişe verici bir eğilim. Donald Trump'a karşı oy kullanmak ve Biden'ı desteklemek için 2020'de büyük sayılarda ortaya çıkan genç seçmenlerden bahsetmiyorum bile. Michigan gibi eyaletlerde yapılan son anketler ve sahadaki kanıtlar, genç seçmenlerin artık Biden’a oy verme konusunda hevesli olmadığını gösteriyor.

Demokrat Parti'nin alternatifi yok

Biden'ın seçim kampanyasını yönetenler uyandı ve mitinglerde Gazze ile ilgili protestoları dikkate alıp taktiklerini değiştirmeye başladı. NBC News, Biden'ın Gazze protestolarını önlemek için seçmenlerle küçük toplantılarda konuşacağını bildirdi. Ayrıca Başkan'ın Gazze protestolarının sıkça yaşandığı üniversitelere yapacağı ziyaretler de azaltılacak. Bu da Biden'ın genel olarak daha az seçmenle ve örneğin 2016'da Hillary Clinton'a kıyasla daha az genç seçmenle karşılaşacağı anlamına geliyor.

dfvdfev
Donald Trump, 16 Mart'ta Ohio eyaletindeki Vandalia şehrinde düzenlenen Cumhuriyetçi Parti mitinginde konuşuyor. (AFP)

Biden'ın seçim kampanyasının liderliği iyimserliğini koruyor ve seçime daha sekiz ay olduğunu ve iyileşen ekonomik koşulların Biden'ın seçmenler nezdindeki itibarını artırabileceğini ifade ediyor. Buna ek olarak, Demokrat Parti şu anda Biden'a uygun bir alternatif görmüyor. Kongre üyesi Dean Phillips ön seçimlerde bir rakipti, ancak Biden ön seçimlerde kesin zaferler kazanarak partinin muhtemel adayı olarak konumunu sağlamlaştırdı. Zamanlama göz önüne alındığında, yeni bir adayın ortaya çıkması ve yaklaşan ön seçimler için rekabetçi bir kampanya oluşturması için çok geç. Dolayısıyla Biden, 2024'te yeniden seçilme niyetiyle, kampanyasının karşı karşıya olduğu zorluklara ve endişelere rağmen Demokrat Parti'nin adayı olmaya hazırlanıyor.

Kimin çantasında yarım milyar dolar nakit var?

Biden'ın seçim kampanyası, Cumhuriyetçi Parti'nin karşı karşıya olduğu iç zorluklara işaret ederek, özellikle Arizona, Georgia ve Michigan gibi kritik eyaletlerde karşı karşıya olduğu mali kısıtlamaları ve bölünmeleri vurguluyor. Çoğunlukla Trump yanlıları ile ılımlı Cumhuriyetçiler arasında yaşanan bu iç mücadeleler giderek Trump'ın lehine dönüyor. Ancak eyalet düzeyindeki bu bölünmeler, Cumhuriyetçi Parti'nin kongre ve eyalet çapındaki adayları için kampanya fonu toplama çabalarını engelleyebilir. Eyalet düzeyindeki bu bölünmelerin Trump'ın ulusal başkanlık kampanyası üzerinde daha az etkisi olacak. Çünkü kaynak yaratma konusundaki basit yaklaşımı, büyük ölçüde sadık destekçilerden oluşan sağlam bir tabanın çevrimiçi bağışlarına dayanıyor.

Mali baskılar, devam eden hukuk mücadelelerinin ortasında Trump'ın seçim kampanyası için büyük bir zorluk teşkil ediyor.

Bununla beraber Biden tarafı, Trump'ın New York'taki iki davada da mahkûm edilerek büyük mali cezalara çarptırılmasının nakit akışı sorunlarını daha da kötüleştirdiğini ve eski iş adamı Trump'ın nakit sıkıntısı çektiğini iddia ettiğinde haklıydı. Bu cezaların en önemlisi, 355 milyon dolar ve 98 milyon dolar da faizi olmak üzere toplamda yaklaşık 454 milyon dolar ticari dolandırıcılık mahkumiyetine bağlı son ödeme tarihi 25 Mart olan para cezasıdır. Bu ceza vade tarihine kadar da her gün 112 bin dolar artıyor. Buna ek olarak, bir başka mahkeme Trump'ı yazar Jean Carroll'a hakaret ettiği gerekçesiyle 83 milyon dolar tazminata mahkûm etti ve son ödeme tarihini 10 Mart olarak belirlendi. Bu nedenle Trump'ın önümüzdeki haftalarda bu cezaları ödemek için yarım milyar dolardan fazla para bulması gerekiyor. Trump her iki davayı da temyize götürürken, New York yasalarına göre, Carroll'ın davası için ek yüzde 10 da dahil olmak üzere, toplam taahhüdünü 545 milyon dolara çıkaran depozitonun tamamını peşin ödemesi gerekiyor. Bu mali baskılar, Trump'ın devam eden yasal mücadeleleri arasında seçim kampanyası ve kişisel mali durumu için büyük bir zorluk teşkil ediyor.

Trump'ın milyarder olduğu doğru, ancak Amerikalı bir finans analistinin belirttiği gibi Jeff Bezos, Elon Musk ve Donald Trump gibi büyük finansörlerin hiçbiri banka hesabında yarım milyar dolar nakit bulundurmuyor. Trump, Nisan 2023'te yaklaşık 400 milyon dolar nakit paraya sahip olduğunu iddia etti, ancak buna dair kanıt sunmadı. Şubat ayının sonlarında, avukatları dolandırıcılık davasındaki hâkimden ilk ödeme olarak 104 milyon doları kabul etmesini istedi, ancak yargıç 28 Şubat'ta bu talebi reddetti ve Trump'ın 454 milyon doların tamamını ödemesi gerektiğinde ısrar etti. Bu arada, eğer Trump, Carroll davasında 9 Mart'a kadar 91 milyon dolar yatırmazsa, tutarın ödenmesi için Trump'ın mali veya gayrimenkul varlıklarına el koyma süreci başlatılacak. Trump'ın büyük ölçüde gayrimenkule odaklanan iş imparatorluğu büyük bir nakit sorunuyla karşı karşıya ve Mart ayında derhal çözülmesi gerekiyor.

Trump hukuki sorunlarını, ABD yargısı ve Demokrat yönetimin siyasi zulmünün kurbanı olduğunu iddia etmek için kullanıyor.

Bu krizi çözmek için Trump, New York'taki binalar gibi bazı gayrimenkul varlıklarını satmaya çalışabilir. Ancak hızlı bir şekilde satması gerekecek ve alıcıların öncelikle binaların değerine ilişkin doğru değerlendirmelere ihtiyacı olacak. Buna ek olarak, Trump'ın hızlı bir şekilde satma ihtiyacı alıcılara pazarlıklarda avantaj sağlayacak. Trump'ın avukatları, eski başkanın cezaları nakit olarak ödeyemeyeceğini ve bunun yerine bir bono göndermeye çalışacağını kabul ettiler. Bu senet, Trump'ın yasal itirazlarının başarısız olması halinde mahkeme kararının ödeneceğine dair bir finans şirketinden alınan garantidir. Ancak finans şirketleri, sonuçta finans şirketinin mahkemeye ödeme yapması gerekirse, Trump'ın hisse senetleri, devlet tahvilleri, şirket tahvilleri ve nakit gibi hızlı bir şekilde satılabilecek varlıklarına erişim talep edecektir. Finans şirketi mülklerin şartlı tapusunu alabilir. Bu noktada söz konusu mülklerin finansal değerlemesi konunun özünü oluşturacak. Zira finans şirketi yüklü bir ücret talep edecektir. New York Times'ta 1 Mart'ta yayınlanan bir makalede bu ücretin en az yüzde üç olacağı tahmin ediliyor. Bu adli teminatın boyutu normalden çok daha yüksek olduğu için ücretlerin daha da yüksek olması muhtemel. Trump'ın avukatları bu kadar ağır para cezalarının Trump'ın işlerine kalıcı zarar vereceğini düşünüyor.

Trump'ın iş imparatorluğuna zarar veren likidite krizi bununla da kalmayacak ve Trump'ın başkanlık kampanyasına da zarar verecek. ABD seçim yasası uyarınca Trump, kampanyasını çoğunlukla internet üzerinden bağış toplayarak finanse etmek üzere ‘Amerika'yı Kurtar’ ve ‘Amerika'yı Yeniden Büyük Yap’ (MAGA) adlı iki siyasi eylem komitesi kurdu. Bu komiteler 2023 yılının son altı ayında 36 milyon dolardan fazla bağış topladı. Kampanya bağışlarının büyük bir kısmının (24 milyon dolar) yasal masrafları karşılamak üzere yönlendirilmesi, Trump'ın doğrudan kampanya faaliyetlerine kaynak ayırma kabiliyetini kısıtladı. Bu siyasi eylem komiteleri aracılığıyla önemli miktarda fon toplanmasına rağmen, artan yasal zorluklar arasında önemli bir kısmın yasal harcamalara ayrılması, kampanya kaynakları üzerindeki mali baskıyı vurguluyor.

dsfvdfe
ABD Başkanı Joe Biden, 18 Mart'ta Beyaz Saray'da kadın sağlığına ilişkin araştırmaların genişletilmesine yönelik bir kararname imzaladı. (Reuters)

Bu sadece hukuk davalarını ilgilendiren bir konu, ancak ceza davaları başka bir hikâye. Çünkü Trump bu yıl Washington, New York ve Georgia'da dört farklı ceza davasında duruşmalarla karşı karşıya kalacak. Trump hukuki sorunlarını kullanarak Amerikan yargı sistemi ve Demokrat yönetimin siyasi zulmünün kurbanı olduğunu iddia ediyor ve destekçileri de bu iddiaya inanıyor ve ona yardım etmek için milyonlarca dolar bağışlamaya devam ediyor. Ancak hukuki sorunlar Trump'ın kampanya kaynakları üzerinde ciddi bir yük oluşturuyor. Bu noktada Trump'ın Cumhuriyetçi Ulusal Komite'nin başına kendisine sadık birini atadığını belirtmekte fayda var. Cumhuriyetçi Parti ön seçimlerdeki eski rakibi, eski Birleşmiş Milletler (BM) Büyükelçisi Nikki Haley, Trump'ın partinin parasını yalnızca seçim kampanyasına harcamak yerine avukatlarına ödeme yapmak için kullanacağı konusunda uyarmıştı.

Biden'ın geniş çaplı seçim kampanyasını başlatmak için hâlâ bolca vakti var.

ABD seçim kampanyasında sekiz ayın uzun bir süre olduğu doğrudur. Aynı zamanda ABD kamuoyu yoklamalarının seçimlerin kesin sonucunu tahmin etmede güvenilir bir kaynak olmadığı da doğrudur. Çünkü bunlar yalnızca geniş eğilimlerin genel bir göstergesidir. Dolayısıyla Biden'ın, muhtemelen maliyetli reklam çabalarını gerektirecek büyük ölçekli bir kampanya başlatmak için hâlâ bolca vakti var. Ancak yaşıyla ilgili endişeler, Gazze'ye yönelik tutumu ve güney sınırındaki yasadışı göçle ilgili zorluklar, kampanyasının ivme kazanmasında engel teşkil edebilir. Buna karşılık Trump, 6 Ocak 2021'de Kongre Binası'ndaki ayaklanmalarla ilgili tartışmalara rağmen 4 Mart'ta Yüksek Mahkeme'nin tüm eyaletlerde seçime girmesine izin veren kararından iyimserlik duyabilir. Ancak artan mali baskılar, devam eden dört ceza davasındaki mahkûmiyet tehdidiyle birlikte kampanyasını etkileyebilir. Tüm bunların ortasında, ikna edici bir üçüncü taraf adayının yokluğu, birçok ABD’linin yaklaşan seçimlerde Trump ve Biden arasında seçim yapmak zorunda kalmasına neden oluyor.

* Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisi tarafından çevrilmiştir.