ABD Kongresindeki kritik ifade öncesi "TikTok" tartışması alevlendi

Uzmanlar, TikTok'un Çin için "Truva Atı" mı yoksa ABD'nin Çin'le rekabetinin "günah keçisi mi" olduğunu tartışıyor

ABD Kongresindeki kritik ifade öncesi "TikTok" tartışması alevlendi
TT

ABD Kongresindeki kritik ifade öncesi "TikTok" tartışması alevlendi

ABD Kongresindeki kritik ifade öncesi "TikTok" tartışması alevlendi

Son günlerde ABD'de yasaklanması gündemde olan ve üst yöneticisi (CEO) 23 Mart'ta ABD Kongresinde ifade vermeye hazırlanan TikTok, bir kesim için Çin'in "Truva Atı" olarak nitelendirilirken, bazı kesimler de uygulamanın ABD-Çin rekabetinde "günah keçisi" olduğunu belirtiyor.
Çin merkezli teknoloji şirketi ByteDance tarafından geliştirilen sosyal medya platformu TikTok, dünya üzerinde 1 milyardan fazla kullanıcıya ulaşırken, "Çin'in casusluk aracı" suçlamalarını da beraberinde getirdi.
ABD'de federal hükümet, bazı eyaletler ve üniversiteler, TikTok'un resmi cihazlara indirilmesini yasaklarken, Kongrede yasağın genişletilmesi için Biden yönetimine yetki veren tasarılar da gündemde.
Tüm bu tartışmalar sürerken TikTok Üst Yöneticisi Shou Zi Chew, 23 Mart'ta ABD Kongresinde ifade verecek.

- TikTok neden yasaklanmak isteniyor?
Batı ve ABD, TikTok yasağına en büyük gerekçe olarak TikTok ve ana şirketi ByteDance'in konum gibi hassas kullanıcı verilerini, Çin hükümetine verdiğini savunuyor. Buna gerekçe olarak ise Çin'de hükümetin şirketlerden veri talep etme hakkı olduğuna işaret ediliyor.
Batılı ve Amerikalı siyasetçiler, Çin'in TikTok'taki içerik önerilerini dezenformasyonu yaymakta da kullanabileceğini belirtiyor.
TikTok'un yasaklanması için ABD Kongresine sunulan yasa tasarılarının sponsoru Missouri Senatörü Josh Hawley, uygulamaya ilişkin yaptığı açıklamada, "TikTok, Çin Komünist Partisi için bir Truva Atıdır." nitelendirmesinde bulundu.
FBI Direktörü Chris Wray de Kasım 2022'de katıldığı Temsilciler Meclisi oturumunda, TikTok'un "ulusal güvenlik tehdidi" teşkil ettiğini" söyledi.
Uygulama, 3 yıldır ABD Ordusu, Donanması, Hava Kuvvetleri ve Kıyı Güvenliği birimlerinin telefonlarında yasak. Mart ayının başında Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi ABD Başkanı'na uygulamayı tamamen kısıtlama hakkı veren bir yasa tasarısını onayladı.
Bazı uzmanlar da uygulamanın ulaştığı verilerin, ABD menşeili Facebook ya da Twitter gibi uygulamalardan bir farkı bulunmadığına işaret ederek TikTok'un "günah keçisi" ilan edildiğini belirtiyor.

- Diğer ülkelerde durum ne?
ABD, TikTok konusunda "mahremiyet" ve "ulusal güvenlik" endişelerini gerekçe göstererek bu uygulamayı kısıtlayan ilk ülke olmayacak.
İngiltere, Kanada, Avrupa Birliği (AB) ve Yeni Zelanda, uygulamanın resmi cihazlarda kullanılmasını yasaklarken, TikTok'u yasaklayan ilk ülke 2020'de Hindistan oldu.
Hindistan hükümeti, uygulamayı kullanıcıların verilerini Çin hükümetine aktarmakla suçladı ve Çin merkezli 59 uygulamayı yasakladı. TikTok, böylece dünya üzerindeki en büyük pazarlarından birini kaybetmiş oldu.

- TikTok ve Çin'in yanıtı ne oluyor?
TikTok yöneticileri ise bu suçlamaları reddederek ABD'nin ve Batı'nın bunu Çin'in elini zayıflatmak için kullandığını savunuyor.
TikTok, genellikle bu yasakları "siyasi tiyatro" olarak nitelendirerek bu konuda çaba harcayan siyasetçilerin, Amerikan halkını sansürlemek istediğini öne sürüyor.
TikTok'tan yapılan açıklamada, "TikTok'la ilgili herhangi bir ulusal güvenlik endişesini ele almanın en hızlı ve en eksiksiz yolu, ABD'deki Yabancı Yatırım Komitesinin kendileriyle yaklaşık 2 yıldır üzerinde çalıştığımız önerilen anlaşmayı kabul etmesidir." ifadesi kullanıldı.

- Amerikan hükümeti, TikTok'u tamamen yasaklayabilir mi?
Birçok uzmana göre, uygulamanın tamamen yasaklanması, ülkede ifade özgürlüğünü öngören Anayasa'nın 1. Ek Maddesi'ne aykırı.
Amerikan medyası da dahil birçok ABD merkezli kuruluş, TikTok üzerinden içerikler de üretiyor.
Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi araştırmacılarından Caitlin Chin, New York Times gazetesine yaptığı açıklamada, "Demokratik hükümetlerde, hükümet, çok güçlü ve uygun gerekçeler olmadan ifade özgürlüğünü öylece yasaklayamaz ve buna sahip olup olmadığımız henüz net değil." değerlendirmesinde bulundu.

- TikTok yasağına karşı çıkanlar
"Fight For the Future" isimli kar amacı gütmeyen dijital haklar grubu, "#DontBanTikTok" kampanyasını başlatarak TikTok'a uygulanan kısıtlamaların tüm büyük teknoloji firmalarına uygulanmasını talep etti.
"Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği" isimli grup da TikTok'u yasaklamaya yönelik yasanın Amerikalıların ifade özgürlüğü hakkını ihlal edeceğin belirterek yasa tasarısını protesto amacıyla şubat sonunda Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesine mektup gönderdi.
Eski ABD Başkanı Donald Trump, 2020'de TikTok'un Amerikalı bir şirkete devredilmesini önermiş ancak bu süreç nihayete ermedi.
Son olarak 16 Mart'ta ABD, TikTok'un sahibi ByteDance'den hisselerini satmasını talep ederek aksi halde uygulamanın ülkede kullanımına yasak getirilebileceğini bildirdi.
TikTok Üst Yöneticisi Shou Zi Chew, uygulamanın ana şirketi ByteDance'i, TikTok'u satmaya zorlamanın ABD ve diğer ülkelerin ulusal güvenlik endişelerini gidermeyeceğini iddia etti.

- Uzmanlar, TikTok yasağını değerlendirdi
Amerikalı uzmanlar, TikTok yasağı ve TikTok Üst Yöneticisi'nin Kongredeki ifadesine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Washington DC merkezli "Data Innovation" isimli merkezde Politika Analisti olarak çalışan Gillian Diebold, ABD'nin TikTok'u yasaklamak istemesinde hem veri güvenliği endişelerinin hem de Çin ile rekabetin etkili olduğunu söyledi.
Kongre üyelerinin TikTok konusunda birçok gizli brifing yaptığına işaret eden Diebold, şu ifadeleri kullandı:
"Kongre üyeleri, bu brifinglerin sonunda ortada ciddi ulusal güvenlik endişeleri olduğunu belirtti. Ve ne yazık ki ben de dahil Amerikan halkı olarak biz, bu detayları bilemiyoruz. Bence ortada büyük bir ulusal güvenlik tehdidi olsaydı, biliyorsunuz başka uygulamalar da yasaklandı, Kongre şu anda ABD'deki uygulama mağazalarını bu uygulamayı hemen kaldırmaya zorlardı.
Bunun anlamı, uygulamayı yasaklamak zorunda değilsiniz, mağazadan kaldırabilirsiniz. Ve biz böyle bir eylem görmedik. Bu durum da bizi ortada başka bir neden olduğunu ve bu nedenin de Çin ile rekabet olabileceğini düşünmeye itiyor."

- "Üst Yönetici'nin çok açık sözlü olacağını sanmıyorum"
ABD'nin TikTok'un hisselerinin satılmasını talep ettiğini anımsatan Diebold, "Bu işin iki yönü var, birisi doğrudan Çin ile rekabet, diğeri de eğer var ise ulusal güvenlik endişesi." dedi.
Diebold, Twitter, Facebook gibi ABD merkezli platformlar hakkında da mahremiyet ihlallerine ilişkin endişeler olduğunu vurgulayarak "Bu yüzden ben ve diğer birçok kişi, bunun nedeninin çevrim içi güvenlik ya da gizlilikten ziyade özellikle Çin olduğunu düşünüyoruz. Gerçekten bununla mücadele etmek istiyorsak, ulusal mahremiyet yasamızın olması gerekiyor." diye konuştu.
TikTok Üst Yöneticisi'nin ABD Kongresinde vereceği ifadede farklı bir şey çıkıp çıkmayacağı sorusuna Diebold, "Bence ne yazık ki çok bir şey öğrenemeyeceğiz. İşler çok hızlı ilerliyor. Yasa tasarısı sunuldu ve şimdi Biden yönetimi de açık şekilde 'ya satış ya yasak' diyor. Bu konuda CEO'nun çok açık sözlü olacağını sanmıyorum. Yani çok fazla yeni bilgi vermeyecektir." yanıtını verdi.

- "ABD ve başka ülkeler, Çin'i TikTok üzerinden casusluk yaparak yakaladı"
Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS) Başkan Yardımcısı James Andrew Lewis, Çin'in TikTok üzerinden casusluk yaptığını belirterek "Ne yazık ki ABD ve başka ülkeler, Çin'i TikTok üzerinden casusluk yaparak yakaladı. Çin'in tercih ettiği tekniklerden birisi de internet üzerinden korsanlık yapmak. Dolayısıyla Çin merkezli bir ağa bağlı her şey casusluk malzemesi haline gelebilir." görüşünü paylaştı.
TikTok'un şanssızlığının Çin'in "casus balon" olayıyla aynı döneme denk geldiğini ve insanların Çin'in casusluk operasyonlarının gücünü gördüğünü belirten Lewis, "TikTok CEO'su, Kongrenin hiçbir sosyal medya şirketini, ki buna Twitter, Facebook, Google da dahil, bilgi topladıkları için sevmediğini fark edecek. Bazı insanlar, bunu 'ticari takip' olarak nitelendiriyor. TikTok'taki sorun şu ki; buradaki izleme amacı ticari değil, burada bir devlet takibi var." uyarısında bulundu.
Çin'in, Çin merkezli firmalardan verilerini paylaşmalarını talep etme hakkı olduğuna işaret eden Lewis, "TikTok, bu yönden diğer sosyal medya uygulamalarından farklı. ABD'nin böyle bir yasası yok. ABD, gidip Facebook'a 'bizimle verileri paylaşın' diyemiyor. Bu da Çinli uygulamaları farklı kılıyor. TikTok, Facebook ya da Spotify'ın olamayacağı bir şekilde Çin için casusluk aracı olabilir." değerlendirmesinde bulundu.

- "TikTok'u yasaklayamazsınız"
Lewis, TikTok'un diğer Çin menşeili uygulamalardan en önemli farkının, küresel çapta kitlesi olduğunun altını çizerek diğer Çin menşeili uygulamaların böyle bir kitlesi bulunmadığını vurguladı.
TikTok Üst Yöneticisi'nin, ABD Kongresindeki oturuma katılmayı kabul etmesine şaşırdığını ve bunun birkaç nedeni olduğunu söyleyen Lewis, şunları kaydetti:
"İlki; balon olayı Çin ile ilişkileri zehirledi. Şüphesiz ki bu olay abartıldı ancak şimdi insanlar, Çin casusluğundan eskisinden daha çok korkuyor. İkinci olarak; Kongre, mahremiyete saygı göstermedikleri için sosyal medya şirketlerinden nefret ediyor. Geçen yaz, büyük teknoloji firmalarının katıldığı oturumu hatırlarsanız Kongre üyeleri, CEO'lara bağırıyordu. Üçüncü olarak da kimse Çin'i sevmiyor. Bu iyi bir fikir değil."
Lewis, TikTok'un tamamen yasaklanmasının Anayasa'nın 1. Ek Maddesi'yle koruma altına alınan ifade özgürlüğü hakkına aykırı olduğunu ve bu nedenle de bunun yapılamayacağını belirterek "Finansal işlemleri yasaklayabilirsiniz, Amerikan kredi kartı kullanımını yasaklayabilirsiniz. Bu uygulamaya zarar verebilir ama TikTok'u yasaklayamazsınız." dedi.



Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia
TT

Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia

James Jeffrey

ABD Başkanı Joe Biden'ın 31 Mayıs'ta İsrail'in yeni ateşkes planını onaylaması, Gazze'deki savaşın tüm dinamiğini değiştirdi. O tarihten bu yana yapılan yorumların çoğu, İsrail'in Gazze Şeridi’ne yönelik stratejisinde algılanan değişimden ziyade Hamas Hareketi’nin kısa süre önce açıkladığı yanıta ve önerinin ayrıntılarına yönelikti. Biden tarafından açıklanan ve İsrail'in Gazze Şeridi’nden tamamen çekilmesini ve kalıcı ateşkes yapılmasını öngören teklif, 'ertesi gün' için kapsamlı bir planlama yapılması ihtiyacını daha da belirgin hale getirdi. Ancak ertesi gün ile ilgili ne İsrail'de ne de Washington'da henüz detaylı bir planlama yapılmış değil.

Birkaç aydır, düşünce kuruluşları ve medyadan meslektaşlarla birlikte Gazze'de savaş sonrası uluslararası bir yapının oluşturulmasına ilişkin bir plan üzerinde çalışıyorum. Bu plan, yerel yetkililer belirli düzenlemeler altında yeni bir hükümet ve hem Gazzelilere hem de İsraillilere barış getirecek umut verici bir güvenlik yapısı kurmadan önce, Gazze'nin yeniden ayağa kalkmasına yardımcı olunması gerektiğine dikkati çekmeyi amaçlıyor. Geçtiğimiz mayıs ayında Wilson Centre Forumu'nda tartışılan ve resmi internet sitesinde yer alan plan, İsrailli ve Amerikalı hükümet yetkilileri ve çeşitli Arap taraflarla görüşülerek hazırlandı. Planın göze çarpan unsurlarına geçmeden önce İsrail'in ateşkes önerisinde nelerin yeni olduğuna ve bu planın buna nasıl uyduğuna bir göz atalım.

İsrail, ateşkesle ilgili düşüncesinin detaylarını şimdiye kadar kamuoyuna açıklamadı. Bu yüzden (dört buçuk sayfa olduğu söylenen) teklifin yapısal çerçevesini anlamamız için Başkan Biden'ın açıklamalarını ve İsrail'in farklı ve bazen de çelişkili tepkilerini masaya yatırmalıyız. İsrail'in öncelikle, müzakerelerin başarılı olması halinde, teklifin ikinci aşamasının sonunda İsrail Savunma Kuvvetlerinin Gazze'den tamamen çekilmesini kabul ettiği açıkça görülüyor.

Plan, ilk etapta Gazze'yi yönetecek çok uluslu bir idarenin kurulmasını ve bu idarenin Uluslararası Temas Grubu’na rapor vermesine odaklanıyor.

İkinci olarak, İsrail, Gazze Şeridi için daha sonra gelecek üçüncü aşamada kapsamlı bir yeniden inşa planını kabul etmeye hazır görünüyor. Bu önemli bir gelişme, zira Başkan Biden'ın da kabul ettiği üzere İsrail'de bazıları halen Gazze Şeridi'nin İsrail’in yarı kalıcı işgali altında olmasını bekliyor. Üstelik, herhangi bir büyük yeniden inşa planı, güvenlik kaygıları, birçok kilit öneme sahip sınır kapısını kontrol etmesi ve su, elektrik, iletişim gibi temel hizmetleri sağlaması göz önünde bulundurulduğunda İsrail'in desteğinin alınması gerekiyor. Senatör Lindsey Graham da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesinin hemen ardından 9 Haziran'da Face the Nation adlı televizyon programında, İsrail'in ateşkes önerisi doğrultusunda Gazze'nin yeniden inşasına ve yönetimine ilişkin bir planı olduğunu ifade etmişti. Bu, edindiğim başka bilgilerle de tutarlı.

Geliştirdiğimiz plan, 11 Haziran'da ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından açıklanan ve Arap devletlerinin ‘Gazze'nin istikrara kavuşturulması ve yeniden inşasında rol oynayacağı geçici bir güvenlik oluşumu ile idari yapı oluşturmasını’ öneren ABD yönetiminin görüşüyle de oldukça uyumlu.

Çok uluslu bir idari yapı

Planımız ilk etapta Gazze'yi yönetecek ve belirli bir ülke veya bölgedeki barış ve güvenlik krizini yönetmek amacıyla uluslararası aktörlerin çabalarını koordine etmek için özel amaçlarla kurulmuş gayri resmi ve daimî olmayan uluslararası bir organ olan Uluslararası Temas Grubu'na (ICG) rapor verecek, çok uluslu bir idari yapı kurulmasını öngörüyor. Bu iki oluşum ABD, İsrail, Mısır, önde gelen diğer Arap ülkeleri ve G7 üyesi ülkeler tarafından ortaklaşa hazırlanan uluslararası bir tüzük çerçevesinde kurulacaktır. Filistin Yönetimi ile istişare için bir mekanizmaya sahip olacak ve mümkünse, 10 Mayıs’taki ateşkes kararını takiben BMGK’da alınacak bir kararla desteklenecektir. İsrail'in önerisinin ikinci aşaması için ateşkes müzakerelerinde başka hukuki temeller de atılabilir.

Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Çok uluslu yönetim, üst düzey bir temsilci tarafından yönetilecek ve ICG’ye katılan ülkelerin yanı sıra, diğer ülkelerden gelen bağışlarla finanse edilecek. Finans, güvenlik, ulaşım, bakanlıklarla koordinasyon, kamuoyu yoklaması ve halkla ilişkiler için özel ekipleri olacak ve İsrail, Mısır ve diğer ülkelerden lojistik destek alacak. Kapsamlı yönetim ve güvenlik gözetiminden başlayarak işleyişinde merkezi yetkilere sahip olacak.

ABD ve ICG üyesi ülkeler, Hamas sonrası güvenlikle ilgili sorumlulukları üstlenecek sivil polis ve jandarma güçleri (sivil halk arasında konuşlu hafif silah kolluk kuvveti) eğitilene kadar güvenlik devriyeleri gerçekleştirmek için çok uluslu yönetime bağlı çok uluslu bir polis gücü oluşturacaklar. Aralarında az sayıda da olsa ABD'li sivil ve askeri yetkili de yer alacak. Ateşkesin ikinci aşaması için yapılacak müzakerelerde, özel güvenlik düzenlemeleri üzerinde yeniden çalışılması gerekiyor.

Bu yapı aynı zamanda Gazze'ye insani yardımların ulaştırılması, istikrarın sağlanması, kalkınma, yeniden inşa ve diğer her türlü yardımın erişiminde yer alan uluslararası, hükümet ve hükümet dışı kurum ve kuruluşların faaliyetlerini harekete geçirme, koordine etme ve birleştirme yeteneğine de sahip olacak.

Merkezi kontrol

Güvenlik, yeniden yapılanma ve diğer uluslararası destek türlerinin ateşkese uyulmasıyla bağlantılı olmasını sağlamak için merkezi kontrol gerekiyor. Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının, halk ya da yerel yetkililer güvenliği engellerse yahut radikalleşmenin önlenmesi ve uzun vadeli istikrar için gerekenlerin yapılmasına engel olursa diye, yeniden yapılanma ve diğer hizmetlerin sağlanması için (Dayton Anlaşmalarında öngörüldüğü üzere) resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Hiçbir uluslararası polis teşkilatı ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Son olarak plan, bunların her biri ve yukarıda belirtilen diğer çeşitli gündemler için ayrıntılı eylemler içeriyor. Bunlar modüler bir temelde düzenlenmiştir ve Gazze için planlamaya dahil olan hükümetler unsurları seçmekte özgürdür.

Bu planla (ya da Gazze'ye yönelik neredeyse tüm diğer planlarla) ilgili akla birtakım sorunlar gelebilir. Bunların başında, Biden yönetiminin ‘sahada Amerikan askeri bulunmayacağı’ açıklaması açısından başta askeri personel olmak üzere ABD’li personelin Gazze’deki varlığı yer alıyor. Ancak bazen Başkan tarafından yapılan açıklamaların yerine getirilmesi gerekir. ABD'nin halihazırda Gazze kıyısında inşa ettiği yüzer iskelede konuşlanmış askerleri var. Washington'ın yaklaşık 25 ülkede konuşlandırılmış askeri birlikleri bulunuyor. Bu birliklerden bazıları son zamanlarda sahillerde ya da suda saldırıya uğradı. Hiçbir uluslararası polis teşkilatı, ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Yönetim ve Hamas

İkinci konu ise Filistin Yönetimi'nin rolü. Plan, yukarıda belirtilen ICG ve Filistin Yönetimi arasındaki koordinasyonun ötesinde, maaşların ödenmesi, yerel hizmetlerin finanse edilmesi ve seyahat belgelerinin verilmesi de dahil olmak üzere Filistin Yönetimi'nin dahil olacağı alanları ortaya koyuyor. Özellikle çok uluslu yönetimin çekilmesinin ardından Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi’nin yönetimindeki rolüyle ilgili olarak tüm taraflar arasında daha fazla müzakere yapılması gerekecektir.

Siyasi bir çözüm, Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir.

Üçüncü konu, Hamas'ın geleceğidir. Planın kendisi Gazze'de kalan Hamas üyelerinin rolünü tartışmıyor. Ancak ne bu planın ne de Gazze'de yönetim, güvenlik ve yeniden yapılanmaya yönelik başka herhangi bir planın, İsrail karşıtı gündemiyle Hamas'ın etkin bir şekilde kontrolü elinde tutması halinde başarılı olamayacağını söyleyebiliriz. İsrail Başbakanı Netanyahu, Başkan Biden’ın İsrail'in önerisini tartışmasına cevaben, bu öneri altında bile Hamas'ın yenilgiye uğratılması gerektiğini vurguladı. Aynı şekilde Başkan Biden da ‘Gazze'nin Hamas'ın iktidarda olmadığı daha güzel günler göreceğinin’ altını çizdi. Siyasi bir çözüm,- Başkan Biden'ın atıfta bulunduğu ateşkes çerçevesinde - Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir. Tüm bunlar İsrail'in teklifinin ikinci aşamasının müzakerelerinde ele alınacaktır.

Bu aşamada yukarıda belirtilen hususlar, Gazze Şeridi’nde savaşın ertesi günü için geçici çözüm kapsamında en ciddi olan konulardır. Gazze’deki savaşın, bölgenin güvenliğine yönelik oluşturduğu olağanüstü tehdit, sadece Gazze ve İsrail vatandaşları için değil tüm bölge halkları için daha iyi bir gelecek arayışındaki tüm tarafların olağanüstü çaba sarf etmesini ve büyük riskler almasını gerektiriyor.

*Bu yazı Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.