ABD Kongresindeki kritik ifade öncesi "TikTok" tartışması alevlendi

Uzmanlar, TikTok'un Çin için "Truva Atı" mı yoksa ABD'nin Çin'le rekabetinin "günah keçisi mi" olduğunu tartışıyor

ABD Kongresindeki kritik ifade öncesi "TikTok" tartışması alevlendi
TT

ABD Kongresindeki kritik ifade öncesi "TikTok" tartışması alevlendi

ABD Kongresindeki kritik ifade öncesi "TikTok" tartışması alevlendi

Son günlerde ABD'de yasaklanması gündemde olan ve üst yöneticisi (CEO) 23 Mart'ta ABD Kongresinde ifade vermeye hazırlanan TikTok, bir kesim için Çin'in "Truva Atı" olarak nitelendirilirken, bazı kesimler de uygulamanın ABD-Çin rekabetinde "günah keçisi" olduğunu belirtiyor.
Çin merkezli teknoloji şirketi ByteDance tarafından geliştirilen sosyal medya platformu TikTok, dünya üzerinde 1 milyardan fazla kullanıcıya ulaşırken, "Çin'in casusluk aracı" suçlamalarını da beraberinde getirdi.
ABD'de federal hükümet, bazı eyaletler ve üniversiteler, TikTok'un resmi cihazlara indirilmesini yasaklarken, Kongrede yasağın genişletilmesi için Biden yönetimine yetki veren tasarılar da gündemde.
Tüm bu tartışmalar sürerken TikTok Üst Yöneticisi Shou Zi Chew, 23 Mart'ta ABD Kongresinde ifade verecek.

- TikTok neden yasaklanmak isteniyor?
Batı ve ABD, TikTok yasağına en büyük gerekçe olarak TikTok ve ana şirketi ByteDance'in konum gibi hassas kullanıcı verilerini, Çin hükümetine verdiğini savunuyor. Buna gerekçe olarak ise Çin'de hükümetin şirketlerden veri talep etme hakkı olduğuna işaret ediliyor.
Batılı ve Amerikalı siyasetçiler, Çin'in TikTok'taki içerik önerilerini dezenformasyonu yaymakta da kullanabileceğini belirtiyor.
TikTok'un yasaklanması için ABD Kongresine sunulan yasa tasarılarının sponsoru Missouri Senatörü Josh Hawley, uygulamaya ilişkin yaptığı açıklamada, "TikTok, Çin Komünist Partisi için bir Truva Atıdır." nitelendirmesinde bulundu.
FBI Direktörü Chris Wray de Kasım 2022'de katıldığı Temsilciler Meclisi oturumunda, TikTok'un "ulusal güvenlik tehdidi" teşkil ettiğini" söyledi.
Uygulama, 3 yıldır ABD Ordusu, Donanması, Hava Kuvvetleri ve Kıyı Güvenliği birimlerinin telefonlarında yasak. Mart ayının başında Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi ABD Başkanı'na uygulamayı tamamen kısıtlama hakkı veren bir yasa tasarısını onayladı.
Bazı uzmanlar da uygulamanın ulaştığı verilerin, ABD menşeili Facebook ya da Twitter gibi uygulamalardan bir farkı bulunmadığına işaret ederek TikTok'un "günah keçisi" ilan edildiğini belirtiyor.

- Diğer ülkelerde durum ne?
ABD, TikTok konusunda "mahremiyet" ve "ulusal güvenlik" endişelerini gerekçe göstererek bu uygulamayı kısıtlayan ilk ülke olmayacak.
İngiltere, Kanada, Avrupa Birliği (AB) ve Yeni Zelanda, uygulamanın resmi cihazlarda kullanılmasını yasaklarken, TikTok'u yasaklayan ilk ülke 2020'de Hindistan oldu.
Hindistan hükümeti, uygulamayı kullanıcıların verilerini Çin hükümetine aktarmakla suçladı ve Çin merkezli 59 uygulamayı yasakladı. TikTok, böylece dünya üzerindeki en büyük pazarlarından birini kaybetmiş oldu.

- TikTok ve Çin'in yanıtı ne oluyor?
TikTok yöneticileri ise bu suçlamaları reddederek ABD'nin ve Batı'nın bunu Çin'in elini zayıflatmak için kullandığını savunuyor.
TikTok, genellikle bu yasakları "siyasi tiyatro" olarak nitelendirerek bu konuda çaba harcayan siyasetçilerin, Amerikan halkını sansürlemek istediğini öne sürüyor.
TikTok'tan yapılan açıklamada, "TikTok'la ilgili herhangi bir ulusal güvenlik endişesini ele almanın en hızlı ve en eksiksiz yolu, ABD'deki Yabancı Yatırım Komitesinin kendileriyle yaklaşık 2 yıldır üzerinde çalıştığımız önerilen anlaşmayı kabul etmesidir." ifadesi kullanıldı.

- Amerikan hükümeti, TikTok'u tamamen yasaklayabilir mi?
Birçok uzmana göre, uygulamanın tamamen yasaklanması, ülkede ifade özgürlüğünü öngören Anayasa'nın 1. Ek Maddesi'ne aykırı.
Amerikan medyası da dahil birçok ABD merkezli kuruluş, TikTok üzerinden içerikler de üretiyor.
Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi araştırmacılarından Caitlin Chin, New York Times gazetesine yaptığı açıklamada, "Demokratik hükümetlerde, hükümet, çok güçlü ve uygun gerekçeler olmadan ifade özgürlüğünü öylece yasaklayamaz ve buna sahip olup olmadığımız henüz net değil." değerlendirmesinde bulundu.

- TikTok yasağına karşı çıkanlar
"Fight For the Future" isimli kar amacı gütmeyen dijital haklar grubu, "#DontBanTikTok" kampanyasını başlatarak TikTok'a uygulanan kısıtlamaların tüm büyük teknoloji firmalarına uygulanmasını talep etti.
"Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği" isimli grup da TikTok'u yasaklamaya yönelik yasanın Amerikalıların ifade özgürlüğü hakkını ihlal edeceğin belirterek yasa tasarısını protesto amacıyla şubat sonunda Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesine mektup gönderdi.
Eski ABD Başkanı Donald Trump, 2020'de TikTok'un Amerikalı bir şirkete devredilmesini önermiş ancak bu süreç nihayete ermedi.
Son olarak 16 Mart'ta ABD, TikTok'un sahibi ByteDance'den hisselerini satmasını talep ederek aksi halde uygulamanın ülkede kullanımına yasak getirilebileceğini bildirdi.
TikTok Üst Yöneticisi Shou Zi Chew, uygulamanın ana şirketi ByteDance'i, TikTok'u satmaya zorlamanın ABD ve diğer ülkelerin ulusal güvenlik endişelerini gidermeyeceğini iddia etti.

- Uzmanlar, TikTok yasağını değerlendirdi
Amerikalı uzmanlar, TikTok yasağı ve TikTok Üst Yöneticisi'nin Kongredeki ifadesine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Washington DC merkezli "Data Innovation" isimli merkezde Politika Analisti olarak çalışan Gillian Diebold, ABD'nin TikTok'u yasaklamak istemesinde hem veri güvenliği endişelerinin hem de Çin ile rekabetin etkili olduğunu söyledi.
Kongre üyelerinin TikTok konusunda birçok gizli brifing yaptığına işaret eden Diebold, şu ifadeleri kullandı:
"Kongre üyeleri, bu brifinglerin sonunda ortada ciddi ulusal güvenlik endişeleri olduğunu belirtti. Ve ne yazık ki ben de dahil Amerikan halkı olarak biz, bu detayları bilemiyoruz. Bence ortada büyük bir ulusal güvenlik tehdidi olsaydı, biliyorsunuz başka uygulamalar da yasaklandı, Kongre şu anda ABD'deki uygulama mağazalarını bu uygulamayı hemen kaldırmaya zorlardı.
Bunun anlamı, uygulamayı yasaklamak zorunda değilsiniz, mağazadan kaldırabilirsiniz. Ve biz böyle bir eylem görmedik. Bu durum da bizi ortada başka bir neden olduğunu ve bu nedenin de Çin ile rekabet olabileceğini düşünmeye itiyor."

- "Üst Yönetici'nin çok açık sözlü olacağını sanmıyorum"
ABD'nin TikTok'un hisselerinin satılmasını talep ettiğini anımsatan Diebold, "Bu işin iki yönü var, birisi doğrudan Çin ile rekabet, diğeri de eğer var ise ulusal güvenlik endişesi." dedi.
Diebold, Twitter, Facebook gibi ABD merkezli platformlar hakkında da mahremiyet ihlallerine ilişkin endişeler olduğunu vurgulayarak "Bu yüzden ben ve diğer birçok kişi, bunun nedeninin çevrim içi güvenlik ya da gizlilikten ziyade özellikle Çin olduğunu düşünüyoruz. Gerçekten bununla mücadele etmek istiyorsak, ulusal mahremiyet yasamızın olması gerekiyor." diye konuştu.
TikTok Üst Yöneticisi'nin ABD Kongresinde vereceği ifadede farklı bir şey çıkıp çıkmayacağı sorusuna Diebold, "Bence ne yazık ki çok bir şey öğrenemeyeceğiz. İşler çok hızlı ilerliyor. Yasa tasarısı sunuldu ve şimdi Biden yönetimi de açık şekilde 'ya satış ya yasak' diyor. Bu konuda CEO'nun çok açık sözlü olacağını sanmıyorum. Yani çok fazla yeni bilgi vermeyecektir." yanıtını verdi.

- "ABD ve başka ülkeler, Çin'i TikTok üzerinden casusluk yaparak yakaladı"
Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS) Başkan Yardımcısı James Andrew Lewis, Çin'in TikTok üzerinden casusluk yaptığını belirterek "Ne yazık ki ABD ve başka ülkeler, Çin'i TikTok üzerinden casusluk yaparak yakaladı. Çin'in tercih ettiği tekniklerden birisi de internet üzerinden korsanlık yapmak. Dolayısıyla Çin merkezli bir ağa bağlı her şey casusluk malzemesi haline gelebilir." görüşünü paylaştı.
TikTok'un şanssızlığının Çin'in "casus balon" olayıyla aynı döneme denk geldiğini ve insanların Çin'in casusluk operasyonlarının gücünü gördüğünü belirten Lewis, "TikTok CEO'su, Kongrenin hiçbir sosyal medya şirketini, ki buna Twitter, Facebook, Google da dahil, bilgi topladıkları için sevmediğini fark edecek. Bazı insanlar, bunu 'ticari takip' olarak nitelendiriyor. TikTok'taki sorun şu ki; buradaki izleme amacı ticari değil, burada bir devlet takibi var." uyarısında bulundu.
Çin'in, Çin merkezli firmalardan verilerini paylaşmalarını talep etme hakkı olduğuna işaret eden Lewis, "TikTok, bu yönden diğer sosyal medya uygulamalarından farklı. ABD'nin böyle bir yasası yok. ABD, gidip Facebook'a 'bizimle verileri paylaşın' diyemiyor. Bu da Çinli uygulamaları farklı kılıyor. TikTok, Facebook ya da Spotify'ın olamayacağı bir şekilde Çin için casusluk aracı olabilir." değerlendirmesinde bulundu.

- "TikTok'u yasaklayamazsınız"
Lewis, TikTok'un diğer Çin menşeili uygulamalardan en önemli farkının, küresel çapta kitlesi olduğunun altını çizerek diğer Çin menşeili uygulamaların böyle bir kitlesi bulunmadığını vurguladı.
TikTok Üst Yöneticisi'nin, ABD Kongresindeki oturuma katılmayı kabul etmesine şaşırdığını ve bunun birkaç nedeni olduğunu söyleyen Lewis, şunları kaydetti:
"İlki; balon olayı Çin ile ilişkileri zehirledi. Şüphesiz ki bu olay abartıldı ancak şimdi insanlar, Çin casusluğundan eskisinden daha çok korkuyor. İkinci olarak; Kongre, mahremiyete saygı göstermedikleri için sosyal medya şirketlerinden nefret ediyor. Geçen yaz, büyük teknoloji firmalarının katıldığı oturumu hatırlarsanız Kongre üyeleri, CEO'lara bağırıyordu. Üçüncü olarak da kimse Çin'i sevmiyor. Bu iyi bir fikir değil."
Lewis, TikTok'un tamamen yasaklanmasının Anayasa'nın 1. Ek Maddesi'yle koruma altına alınan ifade özgürlüğü hakkına aykırı olduğunu ve bu nedenle de bunun yapılamayacağını belirterek "Finansal işlemleri yasaklayabilirsiniz, Amerikan kredi kartı kullanımını yasaklayabilirsiniz. Bu uygulamaya zarar verebilir ama TikTok'u yasaklayamazsınız." dedi.



ABD başkanlığı için yarışan iki zayıf aday

9 Mart'ta Georgia eyaletinde düzenlenen seçim mitingi sırasında Başkan Joe Biden aleyhine pankart tutan bir Trump destekçisi. (Reuters)
9 Mart'ta Georgia eyaletinde düzenlenen seçim mitingi sırasında Başkan Joe Biden aleyhine pankart tutan bir Trump destekçisi. (Reuters)
TT

ABD başkanlığı için yarışan iki zayıf aday

9 Mart'ta Georgia eyaletinde düzenlenen seçim mitingi sırasında Başkan Joe Biden aleyhine pankart tutan bir Trump destekçisi. (Reuters)
9 Mart'ta Georgia eyaletinde düzenlenen seçim mitingi sırasında Başkan Joe Biden aleyhine pankart tutan bir Trump destekçisi. (Reuters)

Robert Ford

Demokrat Parti en mutlu günlerini yaşamıyor. ABD ekonomisinin büyümesine, Wall Street borsasının en iyi durumda olmasına ve işsizlik oranının en düşük seviyelerde seyretmesine rağmen Demokratları endişelendiren başka bir şey var. Bu da Başkan Biden'ın birçok ulusal kamuoyu yoklamasında popülaritesinin düşmesi. Geçtiğimiz Şubat ayında The New York Times ve Siena tarafından yapılan bir ankette kayıtlı seçmenlerin yüzde 59'unun Biden hakkında olumsuz görüş bildirmesi de kayda değer endişe kaynaklarından biri.

Tarih, başkan adaylarının seçmenlerin çoğunluğunun kendileri hakkında olumsuz görüşe sahip olduğu durumlarda seçim kazanmalarının çok zor olduğunu gösteriyor. Bahsi geçen ankette seçmenlerin yüzde 65'i ABD'nin yanlış yönde ilerlediğini söyledi. Bu da seçmenlerin yön değiştirme konusunda büyük bir istek duyduğunu gösteriyor ki bu Beyaz Saray'daki başkan için iyiye işaret değil. Son zamanlarda yapılan tüm anketlerde olduğu gibi, söz konusu ankette de seçmenlerin neredeyse dörtte üçü Joe Biden'ın etkili bir başkan olmak için çok yaşlı olduğunu belirtti.

O halde, son zamanlarda yapılan tüm ulusal anketlerin, aradaki fark çok büyük olmasa da, Donald Trump'ı Biden'ın biraz önünde göstermesi şaşırtıcı değil. Times/Siena anketinde Trump yüzde 48’le öndeyken Biden ise yüzde 44’te kaldı. Wall Street Journal'ın Şubat ayının son haftasında yaptığı bir anket de Trump'ın yüzde 47, Biden'ın ise yüzde 45 oy aldığını gösterdi. Mart ayı başında CBS News tarafından yapılan bir diğer anket ise seçmenlerin yüzde 52'sinin Trump'ı desteklediğini, buna karşılık Biden'ın yüzde 48'de kaldığını gösterdi. Anketler ayrıca Trump'ı Arizona, Nevada, Georgia, Kuzey Carolina, Michigan, Wisconsin ve Pensilvanya gibi kararsız eyaletlerde sürekli olarak Biden'ın önünde gösteriyor. Bir analist geçen hafta, Trump'ın Georgia ve Arizona'daki liderliğinin giderek arttığını ve Biden'ın Beyaz Saray'ı elinde tutmak için Kasım ayında Michigan, Wisconsin ve Pensilvanya'da başarılı olmasının kesinlikle gerekli olduğunu belirtti.

Ekonomik koşulların iyileştirilmesi Biden'ın seçmen nezdindeki konumunu güçlendirebilir.

Michigan eyaletinin Biden için yaklaşan seçimlerdeki kritik önemi, özellikle de Arap-Amerikan toplumunun Biden'ın adaylığına ilişkin çekinceleri göz önünde bulundurulduğunda, göz ardı edilemez. Biden'ın 2020'de Michigan'daki kıl payı zaferi (150 bin oy), özellikle de eyaletteki ön seçimlerde 100 bin Demokratın kendisini desteklememeyi tercih ettiği düşünüldüğünde, her bir oyun önemini gözler önüne seriyor. Gazze politikasını değiştirme konusundaki tereddüt, Kasım ayında bu 100 bin seçmeni etkilemeye yardımcı olmayabilir. Demokrat Parti, bazı siyahi ve Latin seçmenlerin giderek Trump'a kaymasından endişe duyuyor. Söz konusu grupların uzun bir süre boyunca partinin ana tabanını oluşturduğu göz önüne alındığında bu endişe verici bir eğilim. Donald Trump'a karşı oy kullanmak ve Biden'ı desteklemek için 2020'de büyük sayılarda ortaya çıkan genç seçmenlerden bahsetmiyorum bile. Michigan gibi eyaletlerde yapılan son anketler ve sahadaki kanıtlar, genç seçmenlerin artık Biden’a oy verme konusunda hevesli olmadığını gösteriyor.

Demokrat Parti'nin alternatifi yok

Biden'ın seçim kampanyasını yönetenler uyandı ve mitinglerde Gazze ile ilgili protestoları dikkate alıp taktiklerini değiştirmeye başladı. NBC News, Biden'ın Gazze protestolarını önlemek için seçmenlerle küçük toplantılarda konuşacağını bildirdi. Ayrıca Başkan'ın Gazze protestolarının sıkça yaşandığı üniversitelere yapacağı ziyaretler de azaltılacak. Bu da Biden'ın genel olarak daha az seçmenle ve örneğin 2016'da Hillary Clinton'a kıyasla daha az genç seçmenle karşılaşacağı anlamına geliyor.

dfvdfev
Donald Trump, 16 Mart'ta Ohio eyaletindeki Vandalia şehrinde düzenlenen Cumhuriyetçi Parti mitinginde konuşuyor. (AFP)

Biden'ın seçim kampanyasının liderliği iyimserliğini koruyor ve seçime daha sekiz ay olduğunu ve iyileşen ekonomik koşulların Biden'ın seçmenler nezdindeki itibarını artırabileceğini ifade ediyor. Buna ek olarak, Demokrat Parti şu anda Biden'a uygun bir alternatif görmüyor. Kongre üyesi Dean Phillips ön seçimlerde bir rakipti, ancak Biden ön seçimlerde kesin zaferler kazanarak partinin muhtemel adayı olarak konumunu sağlamlaştırdı. Zamanlama göz önüne alındığında, yeni bir adayın ortaya çıkması ve yaklaşan ön seçimler için rekabetçi bir kampanya oluşturması için çok geç. Dolayısıyla Biden, 2024'te yeniden seçilme niyetiyle, kampanyasının karşı karşıya olduğu zorluklara ve endişelere rağmen Demokrat Parti'nin adayı olmaya hazırlanıyor.

Kimin çantasında yarım milyar dolar nakit var?

Biden'ın seçim kampanyası, Cumhuriyetçi Parti'nin karşı karşıya olduğu iç zorluklara işaret ederek, özellikle Arizona, Georgia ve Michigan gibi kritik eyaletlerde karşı karşıya olduğu mali kısıtlamaları ve bölünmeleri vurguluyor. Çoğunlukla Trump yanlıları ile ılımlı Cumhuriyetçiler arasında yaşanan bu iç mücadeleler giderek Trump'ın lehine dönüyor. Ancak eyalet düzeyindeki bu bölünmeler, Cumhuriyetçi Parti'nin kongre ve eyalet çapındaki adayları için kampanya fonu toplama çabalarını engelleyebilir. Eyalet düzeyindeki bu bölünmelerin Trump'ın ulusal başkanlık kampanyası üzerinde daha az etkisi olacak. Çünkü kaynak yaratma konusundaki basit yaklaşımı, büyük ölçüde sadık destekçilerden oluşan sağlam bir tabanın çevrimiçi bağışlarına dayanıyor.

Mali baskılar, devam eden hukuk mücadelelerinin ortasında Trump'ın seçim kampanyası için büyük bir zorluk teşkil ediyor.

Bununla beraber Biden tarafı, Trump'ın New York'taki iki davada da mahkûm edilerek büyük mali cezalara çarptırılmasının nakit akışı sorunlarını daha da kötüleştirdiğini ve eski iş adamı Trump'ın nakit sıkıntısı çektiğini iddia ettiğinde haklıydı. Bu cezaların en önemlisi, 355 milyon dolar ve 98 milyon dolar da faizi olmak üzere toplamda yaklaşık 454 milyon dolar ticari dolandırıcılık mahkumiyetine bağlı son ödeme tarihi 25 Mart olan para cezasıdır. Bu ceza vade tarihine kadar da her gün 112 bin dolar artıyor. Buna ek olarak, bir başka mahkeme Trump'ı yazar Jean Carroll'a hakaret ettiği gerekçesiyle 83 milyon dolar tazminata mahkûm etti ve son ödeme tarihini 10 Mart olarak belirlendi. Bu nedenle Trump'ın önümüzdeki haftalarda bu cezaları ödemek için yarım milyar dolardan fazla para bulması gerekiyor. Trump her iki davayı da temyize götürürken, New York yasalarına göre, Carroll'ın davası için ek yüzde 10 da dahil olmak üzere, toplam taahhüdünü 545 milyon dolara çıkaran depozitonun tamamını peşin ödemesi gerekiyor. Bu mali baskılar, Trump'ın devam eden yasal mücadeleleri arasında seçim kampanyası ve kişisel mali durumu için büyük bir zorluk teşkil ediyor.

Trump'ın milyarder olduğu doğru, ancak Amerikalı bir finans analistinin belirttiği gibi Jeff Bezos, Elon Musk ve Donald Trump gibi büyük finansörlerin hiçbiri banka hesabında yarım milyar dolar nakit bulundurmuyor. Trump, Nisan 2023'te yaklaşık 400 milyon dolar nakit paraya sahip olduğunu iddia etti, ancak buna dair kanıt sunmadı. Şubat ayının sonlarında, avukatları dolandırıcılık davasındaki hâkimden ilk ödeme olarak 104 milyon doları kabul etmesini istedi, ancak yargıç 28 Şubat'ta bu talebi reddetti ve Trump'ın 454 milyon doların tamamını ödemesi gerektiğinde ısrar etti. Bu arada, eğer Trump, Carroll davasında 9 Mart'a kadar 91 milyon dolar yatırmazsa, tutarın ödenmesi için Trump'ın mali veya gayrimenkul varlıklarına el koyma süreci başlatılacak. Trump'ın büyük ölçüde gayrimenkule odaklanan iş imparatorluğu büyük bir nakit sorunuyla karşı karşıya ve Mart ayında derhal çözülmesi gerekiyor.

Trump hukuki sorunlarını, ABD yargısı ve Demokrat yönetimin siyasi zulmünün kurbanı olduğunu iddia etmek için kullanıyor.

Bu krizi çözmek için Trump, New York'taki binalar gibi bazı gayrimenkul varlıklarını satmaya çalışabilir. Ancak hızlı bir şekilde satması gerekecek ve alıcıların öncelikle binaların değerine ilişkin doğru değerlendirmelere ihtiyacı olacak. Buna ek olarak, Trump'ın hızlı bir şekilde satma ihtiyacı alıcılara pazarlıklarda avantaj sağlayacak. Trump'ın avukatları, eski başkanın cezaları nakit olarak ödeyemeyeceğini ve bunun yerine bir bono göndermeye çalışacağını kabul ettiler. Bu senet, Trump'ın yasal itirazlarının başarısız olması halinde mahkeme kararının ödeneceğine dair bir finans şirketinden alınan garantidir. Ancak finans şirketleri, sonuçta finans şirketinin mahkemeye ödeme yapması gerekirse, Trump'ın hisse senetleri, devlet tahvilleri, şirket tahvilleri ve nakit gibi hızlı bir şekilde satılabilecek varlıklarına erişim talep edecektir. Finans şirketi mülklerin şartlı tapusunu alabilir. Bu noktada söz konusu mülklerin finansal değerlemesi konunun özünü oluşturacak. Zira finans şirketi yüklü bir ücret talep edecektir. New York Times'ta 1 Mart'ta yayınlanan bir makalede bu ücretin en az yüzde üç olacağı tahmin ediliyor. Bu adli teminatın boyutu normalden çok daha yüksek olduğu için ücretlerin daha da yüksek olması muhtemel. Trump'ın avukatları bu kadar ağır para cezalarının Trump'ın işlerine kalıcı zarar vereceğini düşünüyor.

Trump'ın iş imparatorluğuna zarar veren likidite krizi bununla da kalmayacak ve Trump'ın başkanlık kampanyasına da zarar verecek. ABD seçim yasası uyarınca Trump, kampanyasını çoğunlukla internet üzerinden bağış toplayarak finanse etmek üzere ‘Amerika'yı Kurtar’ ve ‘Amerika'yı Yeniden Büyük Yap’ (MAGA) adlı iki siyasi eylem komitesi kurdu. Bu komiteler 2023 yılının son altı ayında 36 milyon dolardan fazla bağış topladı. Kampanya bağışlarının büyük bir kısmının (24 milyon dolar) yasal masrafları karşılamak üzere yönlendirilmesi, Trump'ın doğrudan kampanya faaliyetlerine kaynak ayırma kabiliyetini kısıtladı. Bu siyasi eylem komiteleri aracılığıyla önemli miktarda fon toplanmasına rağmen, artan yasal zorluklar arasında önemli bir kısmın yasal harcamalara ayrılması, kampanya kaynakları üzerindeki mali baskıyı vurguluyor.

dsfvdfe
ABD Başkanı Joe Biden, 18 Mart'ta Beyaz Saray'da kadın sağlığına ilişkin araştırmaların genişletilmesine yönelik bir kararname imzaladı. (Reuters)

Bu sadece hukuk davalarını ilgilendiren bir konu, ancak ceza davaları başka bir hikâye. Çünkü Trump bu yıl Washington, New York ve Georgia'da dört farklı ceza davasında duruşmalarla karşı karşıya kalacak. Trump hukuki sorunlarını kullanarak Amerikan yargı sistemi ve Demokrat yönetimin siyasi zulmünün kurbanı olduğunu iddia ediyor ve destekçileri de bu iddiaya inanıyor ve ona yardım etmek için milyonlarca dolar bağışlamaya devam ediyor. Ancak hukuki sorunlar Trump'ın kampanya kaynakları üzerinde ciddi bir yük oluşturuyor. Bu noktada Trump'ın Cumhuriyetçi Ulusal Komite'nin başına kendisine sadık birini atadığını belirtmekte fayda var. Cumhuriyetçi Parti ön seçimlerdeki eski rakibi, eski Birleşmiş Milletler (BM) Büyükelçisi Nikki Haley, Trump'ın partinin parasını yalnızca seçim kampanyasına harcamak yerine avukatlarına ödeme yapmak için kullanacağı konusunda uyarmıştı.

Biden'ın geniş çaplı seçim kampanyasını başlatmak için hâlâ bolca vakti var.

ABD seçim kampanyasında sekiz ayın uzun bir süre olduğu doğrudur. Aynı zamanda ABD kamuoyu yoklamalarının seçimlerin kesin sonucunu tahmin etmede güvenilir bir kaynak olmadığı da doğrudur. Çünkü bunlar yalnızca geniş eğilimlerin genel bir göstergesidir. Dolayısıyla Biden'ın, muhtemelen maliyetli reklam çabalarını gerektirecek büyük ölçekli bir kampanya başlatmak için hâlâ bolca vakti var. Ancak yaşıyla ilgili endişeler, Gazze'ye yönelik tutumu ve güney sınırındaki yasadışı göçle ilgili zorluklar, kampanyasının ivme kazanmasında engel teşkil edebilir. Buna karşılık Trump, 6 Ocak 2021'de Kongre Binası'ndaki ayaklanmalarla ilgili tartışmalara rağmen 4 Mart'ta Yüksek Mahkeme'nin tüm eyaletlerde seçime girmesine izin veren kararından iyimserlik duyabilir. Ancak artan mali baskılar, devam eden dört ceza davasındaki mahkûmiyet tehdidiyle birlikte kampanyasını etkileyebilir. Tüm bunların ortasında, ikna edici bir üçüncü taraf adayının yokluğu, birçok ABD’linin yaklaşan seçimlerde Trump ve Biden arasında seçim yapmak zorunda kalmasına neden oluyor.

* Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisi tarafından çevrilmiştir.