Husilere Sana'daki 500 tarihi yapıyı yıkma planını durdurma çağrısı yapıldı

Tarihi Sana şehrinde UNESCO’nun listesinde olan birçok yapı var. (EPA)
Tarihi Sana şehrinde UNESCO’nun listesinde olan birçok yapı var. (EPA)
TT

Husilere Sana'daki 500 tarihi yapıyı yıkma planını durdurma çağrısı yapıldı

Tarihi Sana şehrinde UNESCO’nun listesinde olan birçok yapı var. (EPA)
Tarihi Sana şehrinde UNESCO’nun listesinde olan birçok yapı var. (EPA)

Yemenli aydınlar ve aktivistler, Husi milislerin Sana’nın ‘eski şehir’ bölgesinde bulunan ve UNESCO Kültür Mirası listesinde yer alan 500 tarihi yapıyı yıkma planını durdurma çağrısında bulundu. Husiler, mezheplerine uygun bir türbe inşa etmek amacıyla şehirdeki en önemli zanaat çarşılarından dördünü yıkmayı planlıyor.
Husilerin yüzlerce ailenin geçim kaynaklarını hedef alan bu planlarının antik kent Sana’nın UNESCO Kültür Mirası Listesi'nden çıkarılmasına yol açacağından korktuklarını dile getiren Yemenli aydınlar, milislerin kaçırılan Yemen başkentinin demografik yapısını değiştirmeyi hedeflediği görüşünde. Onlarca Yemenli yazar, sanatçı ve aktivist tarafından imzalanan bir bildiride, Husi milislerin kadim Sana şehrindeki bir dizi ev ve pazarı mezheplerine uygun bir türbe inşa etmek amacıyla yıkma niyetine dikkat çekildi. Grubun liderlerinin yıllardır şehrin göbeğinde bulunan evleri ve dükkanları yıkmak istediklerine de değinildi.
Açıklamada, Husi liderlerine türbenin inşası fikrini uygulamaktan kaçınma çağrısında bulunuldu. Zira böyle bir gelişmenin insanların evleri ve ticaret yerlerinin zarar görmesine yol açacağını vurgulayan Yemenli aydınlar, Sana sakinleriyle dayanışma içerisinde olduklarını kaydettiler.
Konuyu yakından takip eden Yemenli kaynaklar, Husilerin toplamda 500 dükkanın yer aldığı el-Halaka, el-Mancara, el-Mahdada ve el-Mankala çarşılarını tamamıyla ortadan kaldırmayı amaçladığını doğruladı. İslam’ın ‘Altın Çağ’ olarak adlandırılan döneminde, Ali bin Ebu Talib'in burada durduğunu iddia eden Husiler, bu sebeple burada kubbe şeklinde bir bina inşa etmek istiyor. Bu planı Yemen'in topraklarına, tarihine ve mirasına karşı yeni bir Husi ihlali olarak nitelendiren Sana sakinleri, bu fikri şehri hedef alarak demografik yapısını değiştiren diğer hamleleri tamamlayıcı bir adım olarak görüyor. Zira Husi milisler daha önce ise devlete ait dükkan ve evlerin kiralarını ikiye katlamış, kamu malı veya evkaf olduğu bahanesiyle diğer yapılara ve şehri çevreleyen yüksek arazilere de el koymuştu.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre bu hususta uyarıda bulunan Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-İryani, konuyla ilgili resmi açıklamasında, milislerin, dört kadim çarşıyı İran tarzına uygun bir şekilde türbeye dönüştürmek için inşaat planları hazırlamaya başladığını duyurdu. Husilerin şehrin 1981'den bu yana UNESCO Kültür Mirası listesinde, Temmuz 2015'ten bu yana ise Tehlike Altındaki Dünya Mirasları Listesi'nde yer aldığı gerçeğiyle ilgilenmediklerine de dikkat çekti.
Husi milislerinin daha önce de tarihi Nehreyn Camii'ni yıkarak yerle bir ettiğini, paha biçilmez malzemelerle inşa edilen, dünyanın en eski camilerinden biri olan bu yapıyı tahrif ettiğini hatırlattı. Sana şehrinin en önemli tarihi eserlerinden biri olan Nehreyn Camii’nin hicri birinci yüzyılda, bir sahabe tarafından yaptırıldığı biliniyor.
Husi milislerin arkeoloji ve miras alanlarını sistematik olarak hedef almasının Yemen'in kimliğini, kültürel ve tarihi mirasını yok etme, yerine İran’dan ithal edilen yabancı kimliği getirme planlarını temsil ettiğini vurgulayan İryani, Husilerin tüm uluslararası yasaları ve sözleşmeleri açık bir şekilde ihlal ettiklerini, radikal terörist uygulamaları yeniden ürettiklerini söyledi.
Uluslararası toplumu, Birleşmiş Milletler, UNESCO ve Arap Birliği Eğitim, Kültür ve Bilim Örgütü (ALECSO) liderliğindeki ilgili uluslararası kuruluşları, ayrıca özel ilim ve araştırma merkezlerini, kendi deyimiyle, Husilerin bu ‘tiksindirici suçlarını’ kınamaya çağıran Bakan İryani, Husi milislerin uluslararası koruma altındaki bu dünya mirasına karşı gerçekleştirmeyi planladıkları katliamı durdurmak için müdahale edilmesi gerektiğini vurguladı. Zira bu kadim bölgenin tüm insanlığa ait olduğunu, insanlık tarihi ve kimliğinin bir parçası sayıldığını kaydetti. 
Öncesinde ise Yemen'in Cevf ilinde darbecilerin kontrolü altındaki bölgede bulunan, kadim Naşan Krallığı’na ait arkeolojik sit alanında benzeri görülmemiş bir yağma ve tahrifat yaşandı. Milattan önce 7’nci ve 8’inci yüzyıllarda yaşayan, Saba Krallığı ile Main Krallığı'nın kontrolü altına giren Naşan Krallığı’nın bulunduğu bölgeye buldozerler sokuldu. Darbeci otorite, hazine arayışı içerisinde iki farklı tapınağı kazdı.
Kaynakların ifade ettiğine göre, arkeolojik alan Aster Zu Rasaf tanrısı ile Arneyda’ya ait iki farklı tapınağı içeriyor. Burada Antik Güney Arap alfabesi ve ez-Zebur alfabesinin kullanıldığı birçok önemli yazıtın bulunduğu, duvarlarda eşsiz levhalar ve sanat eserlerinin yanı sıra antik tanrı betimlemelerinin yer aldığı biliniyor.
Arkeolojik alana dair ilk tasvirler, seyyah Joseph Halevy ve rehberi Yemenli Yahudi tarihçi Hayyim Habşuş’un 1870 baharında 70 yılı aşkın süreyle yaptıkları yolculuklara dayanıyor. Mısırlı oyuncu Muhammed Tevfik 1945'te, Mısırlı arkeolog Ahmed Fahri ise 1947'de burayı ziyaret etmişti. Bölgede 1988’de bir arkeolojik kazı projesi başlatılmış ancak çalışma yalnızca bir yıl sürmüştü.



Pedersen: Suriye'yi çatışmaya sürüklememek gerekiyor

Sebbag ve Pedersen'in Suriye Dışişleri Bakanlığı genel merkezinde görüşmesi, 24 Kasım 2024 (Bakanlığın Facebook hesabı)
Sebbag ve Pedersen'in Suriye Dışişleri Bakanlığı genel merkezinde görüşmesi, 24 Kasım 2024 (Bakanlığın Facebook hesabı)
TT

Pedersen: Suriye'yi çatışmaya sürüklememek gerekiyor

Sebbag ve Pedersen'in Suriye Dışişleri Bakanlığı genel merkezinde görüşmesi, 24 Kasım 2024 (Bakanlığın Facebook hesabı)
Sebbag ve Pedersen'in Suriye Dışişleri Bakanlığı genel merkezinde görüşmesi, 24 Kasım 2024 (Bakanlığın Facebook hesabı)

BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen dün Şam'da Suriye Dışişleri Bakanı Bessam el Sebbag ile görüştükten sonra yaptığı açıklamada, “Gazze ve Lübnan'da derhal ateşkes sağlanması ve Suriye'nin bölgedeki çatışmalara sürüklenmesinin önlenmesi kesinlikle elzemdir” ifadelerini kullandı.

Suriye Dışişleri Bakanlığı ise Pedersen'in Sebbag ile yaptığı görüşmenin sonuçları hakkında herhangi bir açıklama yapmadı ve sadece görüşmeyi duyuran kısa bir açıklama yayınlamakla yetindi. Şarku’l Avsat’ın yerel kaynaklardan aldığı bilgiye göre Pedersen'in bu yıl Şam'a yaptığı ikinci ziyaretin amacı, Rusya'nın, Rusya-Ukrayna savaşı konusunda İsviçre'nin tutumunu gerekçe göstererek Cenevre'de yapılmasını kategorik olarak reddetmesinin ardından toplantı yeri konusundaki anlaşmazlık nedeniyle iki yılı aşkın bir süredir durmuş olan Suriye krizinin çözümüne yönelik “Anayasa Komitesi” toplantılarının yeniden başlatılması olasılığını görüşmekti. Anayasa Komitesi sekiz oturum gerçekleştirmiş, dokuzuncu oturum ise Rusya'nın görüşme yerinin değiştirilmesi talebinin ardından ertelenmişti.