Britanya belgeleri, İran’ın Türkiye ile Kürtler arasında çelişkili tavrını ortaya koyuyor

Kuveyt’in kurtarılmasından sonra Amerikalıların endişesi, çoğunlukla Tahran’ın bölgesel hareketlerine ilişkindi.

Eski Dışişleri Bakanı olan İranlı yetkili Ali Ekber Velayeti, İran Dini Rehberi Ali Hamaney’in resmi önünde yürüyor (AFP)
Eski Dışişleri Bakanı olan İranlı yetkili Ali Ekber Velayeti, İran Dini Rehberi Ali Hamaney’in resmi önünde yürüyor (AFP)
TT

Britanya belgeleri, İran’ın Türkiye ile Kürtler arasında çelişkili tavrını ortaya koyuyor

Eski Dışişleri Bakanı olan İranlı yetkili Ali Ekber Velayeti, İran Dini Rehberi Ali Hamaney’in resmi önünde yürüyor (AFP)
Eski Dışişleri Bakanı olan İranlı yetkili Ali Ekber Velayeti, İran Dini Rehberi Ali Hamaney’in resmi önünde yürüyor (AFP)

Hamid el-Kenani
İran tarihinin farklı aşamalarında bu ülkenin siyasetçilerinin bazı tutumları dikkat çekici olmuştur. Bununla birlikte 1979 yılında din adamlarının Humeyni liderliğinde iktidara gelmesinden sonra çelişkiler hızını artırdı. Britanya Arşivi’nin 90’lı yıllarda dönemin İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayeti hakkındaki belgeleri söz konusu tutumlara örnek teşkil ediyor.
Britanya belgesi, 1992 yılında Türkiye’de yaşanan olayların detaylarını içeriyor. Belgedeki en ilgi çekici unsur, o dönemde Irak’taki durumu tartışmak üzere başkent Ankara’da bölge ülkelerinin dışişleri bakanları için düzenlenen konferansa katılan Velayeti ile ilgiliydi.


İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayeti, İran’ın, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki askerî operasyonlarıyla ilgili endişelerini Türkiye’ye bildirdiğini iddia etti (Britanya Arşivi)

Yakın zamanda gün yüzüne çıkan belgeye göre dönemin İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayeti , Türkiye’den döndükten sonra Tahran’da bir basın toplantısı düzenleyerek tartışmaya sebep olan bir açıklamada bulundu ve Türk ve İngiliz yetkililer başta olmak üzere toplantıya katılan ülkeleri şaşkına çevirdi. Zira bu açıklamasında İran’ın, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki askeri operasyonlarına ilişkin endişelerini Türkiye’ye resmi olarak bildirdiğini ve bu operasyonları Irak’ın ulusal egemenliğine yönelik bir ihlal olarak tanımladığını iddia etti. Bu iddialar, İranlı yetkilinin bu konuya hiçbir şekilde değinmediğini belirten Türk yetkililer tarafından yalanlandı.

Türkiye ve İran’ın çelişen anlatıları
Belge metninde şu ifadeler yer alıyor: “16 Kasım 1992’de Ankara’dan döndükten sonra gerçekleştirdiği bir basın toplantısında İran Dışişleri Bakanı Velayeti, bölge ülkelerinin dışişleri bakanlarının Irak konulu toplantısının sonuçlarından büyük bir memnuniyet duyduğunu dile getirdi ve Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasının önemi ve Irak sınırları içinde bağımsız herhangi bir devlet kurulmasının önlenmesi konusunda fikir birliğine varıldığını vurguladı. Bununla birlikte Türkiye’nin açıklamasının aksine Velayeti, ülkesine döndüğünde İran’ın, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki askeri operasyonlarına ilişkin endişesini resmi olarak bildirdiğini ve bu operasyonları ulusal egemenliğin ihlali olarak nitelendirdiğini iddia etti.”
Londra’ya bir telgraf gönderen Britanya Büyükelçisi, Velayeti’nin konuşmasını Türk mevkidaşına sunduğunu belirtiyor. Bunun üzerine Türk mevkidaşı da Türklerin ‘İran Dışişleri Bakanı’nın açıklamasından ötürü şaşırdıklarını, zira ne İran ne de Suriye’nin Ankara’da bu konuyu gündeme getirdiğini, Türkiye’nin onları (açıklama hakkında) tam olarak bilgilendirdiğini ve iki tarafın da saygıyla dinlediğini, Velayeti’nin açıklamalarının muhtemelen sadece yerel tüketim için olduğu’ ifade edildi.
Körfez Savaşı ve Ağustos 1990’da Kuveyt krizinin patlak vermesinden sonraki dönemde Türkiye, genel olarak Batı ile işbirliği, özel olarak ise Irak’a karşı ABD ile sıkı ilişki içindeydi. Türkiye’nin Temmuz 1991’de topraklarında çok uluslu bir Batılı gücün konuşlanmasına izin verme kararı, o dönemdeki gözlemciler tarafından Başkan George H. W. Bush’un tutumuna destek olarak değerlendirildi. Kara kuvvetlerinin Silopi Üssü’nde, hava kuvvetlerinin İncirlik Üssü’nde konuşlanmasına onay verilmesi ve Ankara’nın çok uluslu bu güce katılmayı kabul etmesi, Türkiye’nin bölgedeki Amerikan projesine dahil olma isteğinin göstergeleriydi. Tahran’ı endişelendiren şey ise muhtemelen bu olabilir.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre, Britanya belgesi ayrıca, İran eski Dışişleri Bakanı’nın, Irak’ın güvenliği ve toprak bütünlüğü konusunda oldukça endişeli olduğunu da açıklıyor. Yine belgeye göre o dönemdeki bazı İranlı kaynaklar Türk siyasetinin, ABD’nin Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurmaya ilişkin gizli planıyla uyumlu olabileceğinden bahsediyordu.
Kuveyt’i kurtarma operasyonlarından sonraki döneme ait Britanya belgeleri daha sonra, Irak muhalefetinin faaliyetlerini Avrupa ve ABD sahalarında yoğunlaştırdığına işaret ediyor. Buna göre Irak muhalefeti, uluslararası toplumun tutumundan ve Irak’ın 2 Ağustos 1990’da Kuveyt’i işgalinden kaynaklanan bölgesel öfkeden faydalanarak faaliyetlerini Britanya başta olmak üzere Batı sahasına kaydırdı.


İran, silahlı Irak muhalefetini destekledi (Britanya Arşivi)

Irak muhalefetinin faaliyetleri büyük oranda askeri nitelikli olup, İran destekli Iraklı milislerin kamplarının bulunduğu İran-Irak sınırı yakınlarında gerçekleşiyordu. O aşamadan sonra bu durum değişerek Batı dünyasının başkentlerinde muhalif siyasi ve diplomatik faaliyet başladı.

Ali Ekber Velayeti kimdir?
Ali Ekber Velayeti, 1945 yılında Tahran’ın Şemiran bölgesinde yer alan Rüstemabad köyünde dünyaya geldi. Tıp eğitimi gördükten sonra Tahran Üniversitesi’nde doktora eğitimi alarak çocuk sağlığı alanında uzmanlaştı. Daha sonra bir Amerikan üniversitesinde enfeksiyon hastalıkları alanında eğitim aldı. 1979 yılındaki meclis seçimlerinde milletvekili seçildi.
Muhammed Ali Recai hükümetinde Sağlık Bakanı Yardımcısı olarak görev yaptı. Ali Hamaney, 1981’de İran Dini Lideri olmasının ardından Velayeti’yi Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdi, ancak başarılı olamadı.
16 yıl boyunca Dışişleri Bakanlığı koltuğunda oturan Velayeti bugün Hamaney’e oldukça yakın ve halen uluslararası ilişkiler danışmanlığını yapıyor.
 



İran’da suikast planlayan İsrail bağlantılı bir ‘terör hücresi’ çökertildi

Başkent Tahran’daki İran polisi (Arşiv-Reuters)
Başkent Tahran’daki İran polisi (Arşiv-Reuters)
TT

İran’da suikast planlayan İsrail bağlantılı bir ‘terör hücresi’ çökertildi

Başkent Tahran’daki İran polisi (Arşiv-Reuters)
Başkent Tahran’daki İran polisi (Arşiv-Reuters)

İran, suikast yapma sürecinde olan ve "terör hücresi" olarak nitelendirilen bir grubun gözaltına alındığını duyurdu.

Tasnim haber ajansına göre, Batı Azerbaycan Eyaleti Emniyet Müdürlüğü'nün yargıyla koordinasyon içinde bir "terör hücresini" gözaltına almayı başardığı bildirildi.

Açıklamada, gözaltına alınanların sayısının 14 olduğu, İsrail ile bağlantıları olduğu, bazı kişileri tespit edip suikastlar gerçekleştirme sürecinde oldukları aktarıldı.


Rus silah üreticisi ‘drone’a monte edilen keskin nişancı sistemi’ geliştiriyor

Rus silah üreticisi ‘drone’a monte edilen keskin nişancı sistemi’ geliştiriyor
TT

Rus silah üreticisi ‘drone’a monte edilen keskin nişancı sistemi’ geliştiriyor

Rus silah üreticisi ‘drone’a monte edilen keskin nişancı sistemi’ geliştiriyor

Rus silah üreticisi Lobaev Arms, şu anda, ‘savaş operasyonlarının doğasını değiştirebilecek’ olan, drone üzerine monte edilmiş keskin nişancı tüfeğinden oluşan bir sistem geliştiriyor.

Şirketin kurucusu Vladislav Lobaev, “Bu, şu anda geliştirmekte olduğumuz projelerden biri. Eğer bu sorunu çözebilirsek, taktik muharebe alanındaki savaş operasyonlarının doğası kaçınılmaz olarak değişecektir” dedi.

Lobaev Arms, uzun menzilli ve hiper isabetli keskin nişancı tüfeği üretiminde uzman bir şirket olarak biliniyor.


Mali’den Washington'a dezenformasyonu durdurma çağrısı

Mali askerleri. (Arşiv-Reuters)
Mali askerleri. (Arşiv-Reuters)
TT

Mali’den Washington'a dezenformasyonu durdurma çağrısı

Mali askerleri. (Arşiv-Reuters)
Mali askerleri. (Arşiv-Reuters)

Mali'de iktidarda olan askeri konsey, Washington'ın iki Malili subayı 2022'de ülkenin merkezinde bir katliama karışmakla suçlayarak yaptırım uygulamasının ardından ABD'yi kendisine karşı yürüttüğü dezenformasyon kampanyasını durdurmaya çağırdı.

Mali Hükümeti Sözcüsü Albay Abdullah Maiga, hükümetin ABD yönetiminin ‘yalnızca Birleşmiş Milletler raporuna dayanarak’ cezalandırma yönündeki tek taraflı kararını ‘şaşkınlıkla karşıladığını’ vurguladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı geçtiğimiz hafta Paraşüt Komando Alayı Komutanı Albay Mustafa Sangari ve özel kuvvetler taburu komutanı Binbaşı Lasin Togola'ya vize kısıtlaması getirdi.

Şarku’l Avsat’In edindiği bilgilere göre Bakanlık, iki kişinin Mora'daki operasyonları yürüten Mali silahlı kuvvetlerinin unsurlarından sorumlu olduğunu bildirdi.

Birleşmiş Milletler (BM) mayıs ayı başlarında Mali ordusunu ve ‘yabancı’ savaşçıları Mart 2022'de Mora'daki aşırılık yanlılarına yönelik düzenlenen operasyon sırasında en az 500 kişiyi infaz etmekle suçladı.

Başta ABD olmak üzere Batı yönetimleri, söz konusu yabancı savaşçıların, eylemleri birçok ülke tarafından kınanan Rus özel askeri Wagner grubunun üyeleri olduğunu iddia ediyor.

Sözcü, Mali Dışişleri Bakanlığı'nın 25 Mayıs'ta ABD Büyükelçisi Rachna Korhonen'i ‘Mali Cumhuriyeti'ne karşı yanlış suçlamaların tehlikesi’ konusunda uyarmak için çağırdığını belirtti.

Maiga, hükümetin ikili iş birliğini olumsuz etkileyen bu önlemlerden memnun olmadığını vurgulayarak ABD hükümetini Mali'ye yönelik dezenformasyon kampanyasını durdurmaya çağırdı.


Birleşik Krallık'ta temel gıdalara tavan fiyat planı kabinede çatlak yarattı

Birleşik Krallık'ta nisanda gelen yüzde 19,1'lik gıda enflasyonu son 45 yılın en yüksek ikinci rakamı olarak kayıtlara geçti (Reuters)
Birleşik Krallık'ta nisanda gelen yüzde 19,1'lik gıda enflasyonu son 45 yılın en yüksek ikinci rakamı olarak kayıtlara geçti (Reuters)
TT

Birleşik Krallık'ta temel gıdalara tavan fiyat planı kabinede çatlak yarattı

Birleşik Krallık'ta nisanda gelen yüzde 19,1'lik gıda enflasyonu son 45 yılın en yüksek ikinci rakamı olarak kayıtlara geçti (Reuters)
Birleşik Krallık'ta nisanda gelen yüzde 19,1'lik gıda enflasyonu son 45 yılın en yüksek ikinci rakamı olarak kayıtlara geçti (Reuters)

Birleşik Krallık'ta Başbakan Rishi Sunak'ın temel gıda maddelerine tavan fiyat uygulaması getirilmesi yönündeki planı bakanların ve süpermarketlerin tepkisini çekti.

Kabinedeki bakanlar, ekmek ve süt gibi gıdalarda uygulanması düşünülen "1970'ler tarzı" kısıtlamanın gıda kıtlığına yol açacağı uyarısında bulundu.

Büyük süpermarketlerin de tepki gösterdiği plan, kabinede görev alan iki bakan itirazıyla karşılaştı. Bakanlar piyasaya bu kadar müdahale etmenin doğru olmadığını ve böyle bir uygulama durumunda tedarikçilerin mallarını yurtdışına gönderebileceğini söyledi.

Telegraph'a konuşan bir bakan, tavan fiyat uygulamasının Britanya'da son olarak 70'lerde kullanıldığı ve "bugüne ve bu çağa" uygun olmadığını belirtti. Gazetenin ismini paylaşmadığı bakan, süpermarketlerin fiyatı artırmaması durumunda üreticilerin mallarını dünyadaki herhangi bir yerde satabileceğini vurguladı.

Britanya Parakendeciler Konsorsiyumu (BRC) geçen günlerde yaptığı açıklamada uygulamanın fiyatlarda büyük fark yaratmayacağını söylemiş ve Sunak'ı 70'ler modeli fiyat kontrollerini yeniden uygulamaya geçirmekle suçlamıştı. BRC'nin açıklamasına Britanya'da büyük süpermarketler destek vermişti.

Bir süpermarket patronu konuyla ilgili, "Bu saçma bir fikir. Hükümet süpermarket fiyatlarına müdahale etmek yerine, enflasyonun temelindeki nedenlerle ilgili daha iyi bilgilendirilmeli" diye konuştu.

Başbakan Sunak Hazine'den, Ukrayna savaşıyla birlikte Birleşik Krallık'ta keskin şekilde artan yaşam maliyetlerini kontrol altına almanın yollarını bulmasını istemiş ve 2023 sonuna kadar enflasyonu yüzde 5 seviyesine düşürme hedefi koymuştu.

Sunak'ın yüzde 5 hedefi koymasının ardından geçen sürede Birleşik Krallık'ta enflasyon yüzde 10,1'den yüzde 8,7'ye gerilemiş ancak nisanda yüzde 19,1'e yükselen gıda enflasyonu rekor seviyelere yakın bir düzeye yükselmişti.

Independent Türkçe, Telegraph, BBC


Calais açıklarında 63 göçmen kurtarıldı

4 Ağustos 2021 tarihinde Manş Denizi'ni geçmeye çalışan göçmenler. (Reuters-Arşiv)
4 Ağustos 2021 tarihinde Manş Denizi'ni geçmeye çalışan göçmenler. (Reuters-Arşiv)
TT

Calais açıklarında 63 göçmen kurtarıldı

4 Ağustos 2021 tarihinde Manş Denizi'ni geçmeye çalışan göçmenler. (Reuters-Arşiv)
4 Ağustos 2021 tarihinde Manş Denizi'ni geçmeye çalışan göçmenler. (Reuters-Arşiv)

Fransız yetkililer, hafta sonu küçük teknelerle İngiltere’ye ulaşmaya çalışan 63 göçmenin kurtarıldığını duyurdu.

Cap Gris-Nez’deki Bölgesel Gözetleme ve Kurtarma Operasyon Merkezi, cumartesi gecesi Calais Boğazı’nda iki kurtarma operasyonunun koordine edildiğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Denizcilik İdaresi’nden yapılan açıklama şöyle oldu:

“Calais açıklarında ‘motoru suda kaybolan’ bir tekne, Ulusal Deniz Kurtarma Derneği’nin teknesi tarafından kurtarıldı. 46 kişi sahile çıkarıldı.”

Diğer yandan, arama ve kurtarma operasyonlarını güçlendirmek için nisan ayından bu yana Fransa devleti tarafından kiralanan bir destek gemisi, Oye-Plage açıklarında ikinci bir teknedeki 17 kişiyi kurtardı.

Söz konusu operasyonlar, 2021 sonunda teknelerinin batması sırasında 27 göçmenin ölümüne ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, Gris-Nez’deki Bölgesel Gözetleme ve Kurtarma Operasyon Merkezi’nden beş asker hakkında açılan davadan birkaç gün sonra günler sonra gerçekleşti.

Üçü kadın beş asker perşembe günü Paris’te düzenlenen duruşmada tehlikede olanlara yardım etmemekle suçlandı ancak daha sonra serbest bırakıldı.

Söz konusu olayda Fransız makamlarının teknenin battığı gece 15 imdat çağrısı aldığı ve göçmenlere yardım etmediğinden şüpheleniliyor.

2022’de çoğu Afgan, İranlı ve Arnavut olmak üzere yaklaşık 46 bin sığınmacı Manş Denizi’ni geçti ve sekiz bin sığınmacı Fransa sularında kurtarıldı.


Çin Devlet Başkanı Şi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı kutladı

AA
AA
TT

Çin Devlet Başkanı Şi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı kutladı

AA
AA

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı yeniden seçilmesi dolayısıyla kutladı.

Çin Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Şi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a gönderdiği tebrik mesajında, Türkiye ve Çin'in gelişmekte olan iki büyük ülke ve yükselen piyasalar olarak geniş çaplı ortak çıkarları paylaştığını belirtti.

İki ülke arasındaki stratejik işbirliği ilişkisinin son yıllarda istikrarlı gelişim gösterdiğine ve farklı alanlardaki pratik işbirliğinin olumlu ivme sağladığına dikkati çeken Şi, "İki ülkenin, temel çıkarlarını ve kaygılarını ilgilendiren meselelerde birbirini anlayıp destekleyerek sağlıklı, sürdürülebilir ve istikrarlı işbirliği ilişkisi geliştirmesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte çalışmaya hazırım." ifadesini kullandı.


İsrail Başbakanı Netanyahu'dan Erdoğan'a seçim tebriği

Fotoğraf: Şarku'l Avsat
Fotoğraf: Şarku'l Avsat
TT

İsrail Başbakanı Netanyahu'dan Erdoğan'a seçim tebriği

Fotoğraf: Şarku'l Avsat
Fotoğraf: Şarku'l Avsat

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Cumhurbaşkanı Seçimi'nin ikinci turunda yeniden seçilmesinden dolayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kutladı.

İsrail Başbakanlığına ait sosyal medya hesabından Erdoğan'ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesine ilişkin tebrik mesajı paylaşıldı.

Mesajda, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yeniden seçildiği için tebrikler. Ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin iki ülkenin yararına gelişmeye devam etmesi dileğiyle." ifadeleri kullanıldı.

Paylaşımda ayrıca, Türkiye ve İsrail bayraklarının sembollerine yer verildi.


İran Dini Lideri Hamaney, Umman Sultanı ile Mısır ile diplomatik ilişkilerin gelişimini görüştü

İran Dini Lider Ali Hamaney (Ali Hamaney'in internet sitesi)
İran Dini Lider Ali Hamaney (Ali Hamaney'in internet sitesi)
TT

İran Dini Lideri Hamaney, Umman Sultanı ile Mısır ile diplomatik ilişkilerin gelişimini görüştü

İran Dini Lider Ali Hamaney (Ali Hamaney'in internet sitesi)
İran Dini Lider Ali Hamaney (Ali Hamaney'in internet sitesi)

İran resmi basını bugün, Dini Lider Ali Hamaney'in Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile görüşmesinde Tahran'ın Mısır ile diplomatik ilişkilerin gelişmesini memnuniyetle karşıladığını söylediğini bildirdi.

Kahire ve Tahran arasındaki ilişkiler, iki ülkenin diplomatik temasları sürdürmesine rağmen, son on yılda gergin kaldı.

Hamaney'in açıklaması Mısır dahil olmak üzere Ortadoğu'daki ülkelerin bölgedeki gerilimi azaltmak için adımlar atmasıyla aynı zamana denk geldi. Geçtiğimiz Mart ayında Suudi Arabistan ve İran yıllarca süren husumeti sona erdirdi ve Çin'in aracılık ettiği bir anlaşma kapsamında diplomatik ilişkileri yeniden kurma konusunda anlaştı.

İran ve Umman Sultanlığı, çeşitli alanları kapsayan stratejik bir işbirliği belgesi hazırlama konusunda fikir birliğine vardı. Bu, Umman Sultanı'nın Tahran ziyaretinin sonunda yayınlanan bir açıklama sırasında geldi. Mehr haber ajansına göre, Umman Sultanı ve beraberindeki heyet, Hamaney, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve çok sayıda İranlı yetkili ile bir araya geldiği iki günlük ziyaretinin ardından bugün ülkesine dönmek üzere Tahran'dan ayrıldı. Umman ve İran tarafından yapılan açıklamada, Tahran ve Maskat liderleri, iki kardeş ülke arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi, bu güçlü ilişkilerin temellerinin atılması, sürekliliğinin sağlanması ve imzalanması çerçevesinde çeşitli alanlarda stratejik işbirliği belgesi hazırlanması için hükümet yetkililerine gerekli adımları atma çağrısında bulunduğu bildirildi. İki ülke arasında ekonomik ve yatırım işbirliğine yönelik 4 belge imzalandı.


Belarus lideri Lukaşenko: Nükleer silah isteyen ülkeler Rusya ve Belarus'a katılmalı

Belarus Devlet Başkanı (Reuters)
Belarus Devlet Başkanı (Reuters)
TT

Belarus lideri Lukaşenko: Nükleer silah isteyen ülkeler Rusya ve Belarus'a katılmalı

Belarus Devlet Başkanı (Reuters)
Belarus Devlet Başkanı (Reuters)

Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, "Rusya ve Belarus Birlik Devleti'ne katılan" ülkelere nükleer silah verileceğini söyledi.

Rusya devlet televizyonu Rossiya-1'e konuşan Lukaşenko, "Kimse Kazakistan'ın veya başka bir ülkenin bizimle benzer şekilde Rusya Federasyonu'yla yakın ilişkilere sahip olmasına karşı değil. Endişe duyuyorsanız, çözümü çok basit. Rusya ve Belarus Birlik Devleti'ne katılın. Hepsi bu kadar. Herkese yetecek kadar nükleer silah olacak" diye konuştu.

Lukaşenko bunun Rusya'nın resmi düşüncesi değil kendi fikri olduğunu sözlerine ekledi.

Belarus liderinin sözlerine yanıt veren Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev ise, "Bu şakayı takdir ediyorum" ifadelerini kullanırken, Kazakistan'ın zaten Rusya'nın öncülük ettiği daha geniş bir ticaret bloğuna dahil olduğunu hatırlattı.

Rusya ve Belarus arasında 1999'da imzalanan Birlik Devlet anlaşması iki ülkenin ekonomiden teknolojiye, tarımdan sınır güvenliğine kadar oluşturduğu ittifaka yasal zemin sağlıyor.

Lukaşenko'nun Birlik Devleti'ne katılma çağrısının hangi ülkeleri kapsadığıysa bilinmiyor.

Kremlin yönetimi geçen hafta, bazı taktik nükleer silahları hem Rusya hem de Ukrayna'ya komşu olan Belarus'a yerleştirme kararını uygulamaya geçirmeye başlamıştı. 

Lukaşenko nükleer silahların transferiyle ilgili, "Depolama yerlerinin hazırlanması gibi bazı işlerin yapılması gerekiyordu. Hepsini yaptık. Bu yüzden nükleer silahların transferi başladı" diye konuşmuştu.

Nükleer silahların güvenliğine ilişkin soruları da yanıtlayan Belarus lideri, "Bu bir tartışma konusu bile değil. Nükleer silahlarla ilgili endişelenmeyin. Bundan biz sorumluyuz. Bunlar ciddi konular. Her şey yolunda gidecek" dedi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Batı'dan tepki alan Belarus'a nükleer silah yerleştirme kararını ABD'nin bazı Avrupa ülkelerinde nükleer silah tutmasına benzetmiş ve Belarus'taki silahların tüm kontrolünün Moskova'da olacağını söylemişti.


Papa Francis ve Rabıta Genel Sekreteri, radikalizme karşı koymanın yollarını el aldı

Papa, Rabıta Genel Sekreterini kabul etti (Şarku’l Avsat)
Papa, Rabıta Genel Sekreterini kabul etti (Şarku’l Avsat)
TT

Papa Francis ve Rabıta Genel Sekreteri, radikalizme karşı koymanın yollarını el aldı

Papa, Rabıta Genel Sekreterini kabul etti (Şarku’l Avsat)
Papa, Rabıta Genel Sekreterini kabul etti (Şarku’l Avsat)

Papa Francis Saint Martha’daki konutunda Dünya İslam Birliği (Rabıta) Genel Sekreteri Dr. Muhammed el- İsa ile yaptığı görüşmede, Rabıta’nın etkili diyalog bağlarını güçlendirmede üstlendiği role yönelik takdirini ifade etti.

PAPA

Dinlerin ve kültürlerin takipçileri arasında şeffaf ve optimum anlayış ve olumlu işbirliği olan bu özel görüşme, Papa'nın ofisinde yapılan bir önceki toplantının ardından geldi.

RABITA

Görüşmede ortak değerler ve medeniyetler arası köprüler kurma konuları başta olmak üzere uluslararası sahnede birçok konuda samimi sohbetler ve görüş alışverişinde bulunulurken, ayrıca nefret, ırkçılık, marjinalleştirme ve dışlama yöntemleri dahil olmak üzere, kimlikleri ve bahaneleri ne olursa olsun, dini ve entelektüel aşırılık eğilimleriyle yüzleşmenin yolları ele alındı.