Britanya belgeleri, İran’ın Türkiye ile Kürtler arasında çelişkili tavrını ortaya koyuyor

Kuveyt’in kurtarılmasından sonra Amerikalıların endişesi, çoğunlukla Tahran’ın bölgesel hareketlerine ilişkindi.

Eski Dışişleri Bakanı olan İranlı yetkili Ali Ekber Velayeti, İran Dini Rehberi Ali Hamaney’in resmi önünde yürüyor (AFP)
Eski Dışişleri Bakanı olan İranlı yetkili Ali Ekber Velayeti, İran Dini Rehberi Ali Hamaney’in resmi önünde yürüyor (AFP)
TT

Britanya belgeleri, İran’ın Türkiye ile Kürtler arasında çelişkili tavrını ortaya koyuyor

Eski Dışişleri Bakanı olan İranlı yetkili Ali Ekber Velayeti, İran Dini Rehberi Ali Hamaney’in resmi önünde yürüyor (AFP)
Eski Dışişleri Bakanı olan İranlı yetkili Ali Ekber Velayeti, İran Dini Rehberi Ali Hamaney’in resmi önünde yürüyor (AFP)

Hamid el-Kenani
İran tarihinin farklı aşamalarında bu ülkenin siyasetçilerinin bazı tutumları dikkat çekici olmuştur. Bununla birlikte 1979 yılında din adamlarının Humeyni liderliğinde iktidara gelmesinden sonra çelişkiler hızını artırdı. Britanya Arşivi’nin 90’lı yıllarda dönemin İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayeti hakkındaki belgeleri söz konusu tutumlara örnek teşkil ediyor.
Britanya belgesi, 1992 yılında Türkiye’de yaşanan olayların detaylarını içeriyor. Belgedeki en ilgi çekici unsur, o dönemde Irak’taki durumu tartışmak üzere başkent Ankara’da bölge ülkelerinin dışişleri bakanları için düzenlenen konferansa katılan Velayeti ile ilgiliydi.


İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayeti, İran’ın, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki askerî operasyonlarıyla ilgili endişelerini Türkiye’ye bildirdiğini iddia etti (Britanya Arşivi)

Yakın zamanda gün yüzüne çıkan belgeye göre dönemin İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayeti , Türkiye’den döndükten sonra Tahran’da bir basın toplantısı düzenleyerek tartışmaya sebep olan bir açıklamada bulundu ve Türk ve İngiliz yetkililer başta olmak üzere toplantıya katılan ülkeleri şaşkına çevirdi. Zira bu açıklamasında İran’ın, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki askeri operasyonlarına ilişkin endişelerini Türkiye’ye resmi olarak bildirdiğini ve bu operasyonları Irak’ın ulusal egemenliğine yönelik bir ihlal olarak tanımladığını iddia etti. Bu iddialar, İranlı yetkilinin bu konuya hiçbir şekilde değinmediğini belirten Türk yetkililer tarafından yalanlandı.

Türkiye ve İran’ın çelişen anlatıları
Belge metninde şu ifadeler yer alıyor: “16 Kasım 1992’de Ankara’dan döndükten sonra gerçekleştirdiği bir basın toplantısında İran Dışişleri Bakanı Velayeti, bölge ülkelerinin dışişleri bakanlarının Irak konulu toplantısının sonuçlarından büyük bir memnuniyet duyduğunu dile getirdi ve Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasının önemi ve Irak sınırları içinde bağımsız herhangi bir devlet kurulmasının önlenmesi konusunda fikir birliğine varıldığını vurguladı. Bununla birlikte Türkiye’nin açıklamasının aksine Velayeti, ülkesine döndüğünde İran’ın, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki askeri operasyonlarına ilişkin endişesini resmi olarak bildirdiğini ve bu operasyonları ulusal egemenliğin ihlali olarak nitelendirdiğini iddia etti.”
Londra’ya bir telgraf gönderen Britanya Büyükelçisi, Velayeti’nin konuşmasını Türk mevkidaşına sunduğunu belirtiyor. Bunun üzerine Türk mevkidaşı da Türklerin ‘İran Dışişleri Bakanı’nın açıklamasından ötürü şaşırdıklarını, zira ne İran ne de Suriye’nin Ankara’da bu konuyu gündeme getirdiğini, Türkiye’nin onları (açıklama hakkında) tam olarak bilgilendirdiğini ve iki tarafın da saygıyla dinlediğini, Velayeti’nin açıklamalarının muhtemelen sadece yerel tüketim için olduğu’ ifade edildi.
Körfez Savaşı ve Ağustos 1990’da Kuveyt krizinin patlak vermesinden sonraki dönemde Türkiye, genel olarak Batı ile işbirliği, özel olarak ise Irak’a karşı ABD ile sıkı ilişki içindeydi. Türkiye’nin Temmuz 1991’de topraklarında çok uluslu bir Batılı gücün konuşlanmasına izin verme kararı, o dönemdeki gözlemciler tarafından Başkan George H. W. Bush’un tutumuna destek olarak değerlendirildi. Kara kuvvetlerinin Silopi Üssü’nde, hava kuvvetlerinin İncirlik Üssü’nde konuşlanmasına onay verilmesi ve Ankara’nın çok uluslu bu güce katılmayı kabul etmesi, Türkiye’nin bölgedeki Amerikan projesine dahil olma isteğinin göstergeleriydi. Tahran’ı endişelendiren şey ise muhtemelen bu olabilir.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre, Britanya belgesi ayrıca, İran eski Dışişleri Bakanı’nın, Irak’ın güvenliği ve toprak bütünlüğü konusunda oldukça endişeli olduğunu da açıklıyor. Yine belgeye göre o dönemdeki bazı İranlı kaynaklar Türk siyasetinin, ABD’nin Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurmaya ilişkin gizli planıyla uyumlu olabileceğinden bahsediyordu.
Kuveyt’i kurtarma operasyonlarından sonraki döneme ait Britanya belgeleri daha sonra, Irak muhalefetinin faaliyetlerini Avrupa ve ABD sahalarında yoğunlaştırdığına işaret ediyor. Buna göre Irak muhalefeti, uluslararası toplumun tutumundan ve Irak’ın 2 Ağustos 1990’da Kuveyt’i işgalinden kaynaklanan bölgesel öfkeden faydalanarak faaliyetlerini Britanya başta olmak üzere Batı sahasına kaydırdı.


İran, silahlı Irak muhalefetini destekledi (Britanya Arşivi)

Irak muhalefetinin faaliyetleri büyük oranda askeri nitelikli olup, İran destekli Iraklı milislerin kamplarının bulunduğu İran-Irak sınırı yakınlarında gerçekleşiyordu. O aşamadan sonra bu durum değişerek Batı dünyasının başkentlerinde muhalif siyasi ve diplomatik faaliyet başladı.

Ali Ekber Velayeti kimdir?
Ali Ekber Velayeti, 1945 yılında Tahran’ın Şemiran bölgesinde yer alan Rüstemabad köyünde dünyaya geldi. Tıp eğitimi gördükten sonra Tahran Üniversitesi’nde doktora eğitimi alarak çocuk sağlığı alanında uzmanlaştı. Daha sonra bir Amerikan üniversitesinde enfeksiyon hastalıkları alanında eğitim aldı. 1979 yılındaki meclis seçimlerinde milletvekili seçildi.
Muhammed Ali Recai hükümetinde Sağlık Bakanı Yardımcısı olarak görev yaptı. Ali Hamaney, 1981’de İran Dini Lideri olmasının ardından Velayeti’yi Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdi, ancak başarılı olamadı.
16 yıl boyunca Dışişleri Bakanlığı koltuğunda oturan Velayeti bugün Hamaney’e oldukça yakın ve halen uluslararası ilişkiler danışmanlığını yapıyor.
 



Maduro: Venezuela'nın ABD tehditlerine karşı koymak için 5 bin uçaksavar füzesi var

 28 Ağustos 2025'te çekilen bir fotoğrafta, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro başkent Karakas'taki bir eğitim kampında askerlere hitap ediyor. (AFP)
28 Ağustos 2025'te çekilen bir fotoğrafta, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro başkent Karakas'taki bir eğitim kampında askerlere hitap ediyor. (AFP)
TT

Maduro: Venezuela'nın ABD tehditlerine karşı koymak için 5 bin uçaksavar füzesi var

 28 Ağustos 2025'te çekilen bir fotoğrafta, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro başkent Karakas'taki bir eğitim kampında askerlere hitap ediyor. (AFP)
28 Ağustos 2025'te çekilen bir fotoğrafta, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro başkent Karakas'taki bir eğitim kampında askerlere hitap ediyor. (AFP)

Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, dün ülkesinin ABD askeri tehditlerine karşı koymak için 5 bin Rus yapımı uçaksavar füzesine sahip olduğunu duyurdu.

ABD'nin eylül ayında Venezuela açıklarında uyuşturucu kaçakçılığı için kullanıldığını iddia ettiği tekneleri hedef alan saldırılar düzenlemesinin ardından Maduro, "Dünyadaki her askeri güç Igla-S füzelerinin gücünü anlar ve Venezuela en az 5 bin Igla-S füzesine sahiptir" ifadesini kullandı.


Trump: Wall Street Journal'ın ABD'nin Ukrayna'nın Rusya'da füze kullanmasına izin verdiği yönündeki haberi 'yanlış'

ABD Başkanı Donald Trump (EPA)
ABD Başkanı Donald Trump (EPA)
TT

Trump: Wall Street Journal'ın ABD'nin Ukrayna'nın Rusya'da füze kullanmasına izin verdiği yönündeki haberi 'yanlış'

ABD Başkanı Donald Trump (EPA)
ABD Başkanı Donald Trump (EPA)

ABD Başkanı Donald Trump dün akşamı yaptığı açıklamada, Wall Street Journal'ın (WSJ) ABD'nin Ukrayna'nın Rusya topraklarında uzun menzilli füzeler kullanmasına izin verdiğine dair haberinin "yanlış" olduğunu söyledi.

Trump, ABD'nin bu füzelerle, bunların nereden geldiğiyle veya Ukrayna'nın bunlarla ne yaptığıyla hiçbir ilgisi olmadığını ifade etti.

Trump, Truth Social'da, "Wall Street Journal'ın, ABD'nin Ukrayna'nın Rusya'nın derinliklerinde uzun menzilli füzeler kullanmasına izin verdiği haberi yalan haber!"dedi. Trump ayrıca, "ABD'nin bu füzelerle, nereden geldikleriyle veya Ukrayna'nın bunlarla ne yaptığıyla hiçbir ilgisi yok!" ifadesini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre WSJ daha önce ABD'li yetkililerin, Trump yönetiminin Ukrayna'nın Batılı müttefikler tarafından sağlanan belirli uzun menzilli füzeleri kullanmasına yönelik temel kısıtlamaları kaldırdığını ve bunun Kiev'in Rusya içindeki saldırılarını ve Moskova üzerindeki baskıyı artırmasına olanak sağladığını söylediğini belirtmişti.

Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın salı günü İngiltere'den tedarik edilen Storm Shadow füzesini kullanarak, Bryansk bölgesinde patlayıcı ve roket yakıtı üreten bir Rus fabrikasını vurduğunu duyurdu.

Saldırı "başarılı" olarak nitelendirildi ve Rus hava savunma sistemlerini deldiği belirtildi. WSJ, ABD'nin duyurulmayan bu hamlesinin amacının Ukrayna'nın füzeyi Rusya'da kullanabilmesini sağlamak olduğunu bildirdi. Bu değişiklik, Trump'ın ekim ayı başlarında Kremlin'e savaşı sona erdirmek için görüşmelere başlaması yönünde baskı yapma çabalarıyla aynı zamana denk geldi. Bu görüşmelerde, menzili bin 600 kilometreden fazla olan ABD yapımı Tomahawk füzelerinin Kiev'e tedarikini onaylama imasında da bulunulmuştu.


ABD, Rus petrol şirketleri Rosneft ve Lukoil'e yaptırım uyguluyor

Avrupa Birliği bayrakları Brüksel'deki Avrupa Komisyonu genel merkezinde dalgalanıyor (Arşiv-Reuters)
Avrupa Birliği bayrakları Brüksel'deki Avrupa Komisyonu genel merkezinde dalgalanıyor (Arşiv-Reuters)
TT

ABD, Rus petrol şirketleri Rosneft ve Lukoil'e yaptırım uyguluyor

Avrupa Birliği bayrakları Brüksel'deki Avrupa Komisyonu genel merkezinde dalgalanıyor (Arşiv-Reuters)
Avrupa Birliği bayrakları Brüksel'deki Avrupa Komisyonu genel merkezinde dalgalanıyor (Arşiv-Reuters)

ABD Hazine Bakanı Scott Beswent, dün Rusya'nın en büyük iki petrol şirketine yaptırımlar uygulanacağını açıkladı. Açıklamada, Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna'daki "anlamsız savaşı sona erdirmeyi reddetmesi" gerekçe gösterildi.

 Bessent, Rosneft ve Lukoil'e yönelik yaptırımların, ABD Başkanı Donald Trump'ın Moskova'nın Şubat 2022'de komşusunu işgal etmeye başlamasından bu yana devam eden çatışmayı sona erdirmeye çalışması nedeniyle, bu şirketlerin "Kremlin'in savaş makinesini finanse etmesinden" kaynaklandığını söyledi.

ABD Hazine Bakanı, Rusya Devlet Başkanı'nın Amerikalı mevkidaşıyla yaptığı görüşmelerde "dürüst" davranmaması nedeniyle ABD'nin Moskova'ya karşı şimdiye kadarki en büyük yaptırım paketlerinden birini uygulayacağını söyledi. Fox Business'a konuşan Bakan, "Başkan Putin masaya umduğumuz dürüst ve açık sözlü şekilde gelmedi," dedi ve Trump'ın "bu görüşmelerin seyrinden hayal kırıklığına uğradığını" ifade etti.

Aynı bağlamda, Avrupa Birliği’nin (AB) dönem başkanlığını yapan Danimarka'dan yapılan açıklamaya göre AB, Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşta Kremlin'in kaynaklarını kurutmayı amaçlayan on dokuzuncu önlem paketinin bir parçası olarak, Rus enerji kaynaklarına yönelik yaptırımları sıkılaştırma konusunda dün anlaşmaya vardı. 

Yıl sonuna kadar AB dönem başkanlığını yürütecek olan Danimarka'nın açıklamasına göre önlem paketi, Rusya'dan sıvılaştırılmış doğalgaz ithalatının tamamen durdurulmasını ve Moskova'nın Batı yaptırımlarını delerek petrol ihraç etmesini sağlayan Rus gizli filosuna karşı ilave önlemler içeriyor.