ABD baskısı sonrası İsrail’de misyonerlik yasaklanmayacak

Netanyahu, ABD’li Hristiyanlara misyonerliği yasaklayan bir yasayı geçirmeme sözü verdi

Bilal Abu Nab, Pazar günü İsraillilerin Kudüs'teki Kutsal Kabir Kilisesi'ne düzenlediği saldırının ardından konuşurken (AFP)
Bilal Abu Nab, Pazar günü İsraillilerin Kudüs'teki Kutsal Kabir Kilisesi'ne düzenlediği saldırının ardından konuşurken (AFP)
TT

ABD baskısı sonrası İsrail’de misyonerlik yasaklanmayacak

Bilal Abu Nab, Pazar günü İsraillilerin Kudüs'teki Kutsal Kabir Kilisesi'ne düzenlediği saldırının ardından konuşurken (AFP)
Bilal Abu Nab, Pazar günü İsraillilerin Kudüs'teki Kutsal Kabir Kilisesi'ne düzenlediği saldırının ardından konuşurken (AFP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD ve Birleşik Krallık’ın baskılarına yanıt verdi. Ultra-Ortodoks Yahudi dini hareketindeki müttefikleri tarafından önerilen, Hristiyanların misyonerlik faaliyetlerini yasaklayan yasanın çıkarılmasını engelleyeceğini ve bunu yapanlara hapis cezası vereceğini duyurdu.
Netanyahu, resmi Twitter hesabından yaptığı bir açıklamada, hükümetinin Hristiyanlık veya Hristiyanlara zarar vermeyi amaçlayan herhangi bir yasanın çıkarılmasına izin vermeyeceğini söyledi.
Yahudi bir din adamı olan temsilci Moshe Gafni, mali teşvikler karşılığında herhangi bir vatandaşın dinini değiştirmeyi yasaklayan yasayı değiştirme projesini Knesset'in (Parlamento) gündemine almıştı. Değişiklik, maddi teşvik olmaksızın her türlü din tebliğini yasaklıyor ve vaaz 18 yaşından büyüklere bir yıl, 18 yaşından küçüklere ise iki yıl hapis cezası öngörüyor.
Gafni, yasa değişikliğinin gerekçesi olarak, “İsrail'de özellikle Hristiyan partiler tarafından gerçekleştirilen dini misyonerlik faaliyetleri tarafından artıyor. Faaliyetlerinde yoksullara, sıradan insanlara ve ihtiyaç sahiplerine odaklanırlar. Onlara Yahudi dinlerini terk etmeleri ve Hristiyanlığı benimsemeleri için cezbetmeye çalışıyorlar. Bu durum, konu birçok Yahudi ailede psikolojik rahatsızlıklara neden oluyor” dedi.
Teklifin açıklanmasının ardından ABD, Birleşik Krallık, Avustralya, Kanada ve diğer ülkelerdeki Anglikan liderler İsrail'e protesto mektupları gönderdiler ve bunlardan bazıları İsrail ile ilişkilere zarar verme tehdidi içeriyordu. Dünya genelindeki 600 milyon insanın Hristiyan dinini benimsediği biliniyor. Bu rakamın onda biri ABD'de yaşıyor ve İsrail destekçisi olarak kabul ediliyor. Birçoğu, ‘din ve inanç özgürlüğünün ciddi bir ihlali’ olarak gördükleri şeyi protesto ederek Netanyahu'ya gitti ve yasanın kaldırılması için müdahale etmesini talep etti.
ABD Başkanı Donald Trump yönetiminde eski bir yetkili olan Sam Brownback, İsrail'in gerçekten demokrasinin temellerinden bir geri çekilmeye ve Batılı değerleri terk etmenin yeni tezahürlerine tanık olduğunu ifade etti. Yeni değişikliğin buna ifade özgürlüğü, insan hakları ve dini inanç özgürlüğünü ihlal ettiğine işaret etti. Brownback, “Bu, İsrail'i seven ve savunan herkes için çok rahatsız edici" dedi. ABD'li yetkili, Netanyahu hükümetine İsrail'in imzaladığı ve ibadet özgürlüğüne her türlü müdahaleyi yasaklayan Uluslararası Dini İnanç Şartı'nın 18. Maddesini hatırlattı.
Bunun üzerine Milletvekili Gafni, yasa teklifinin etkisini hafifletmeye çalıştığı bir bildiri yayınladı. Bu yasa teklifini, hemen değil, daha sonra, şartlar olgunlaştıktan sonra görüşülmek üzere gündeme aldığını ifade etti.
Yurtdışındaki İsrailli diplomatların görev yaptıkları ülkelerdeki durumları hakkında karamsar raporlar gönderdiklerini belirtmekte fayda var. Kongre'deki Demokrat Parti'nin Yahudi üyelerinin dün İsrail’in Washington büyükelçisi Mike Herzog ile yaptığı görüşmeyi ortaya çıkaran raporda söz konusu diplomatların İsrail hükümetinin planının ‘İsrail demokrasisine’ zarar vereceğine dair ‘derin endişe’ duyduklarını dile getirdikleri, böyle bir durumda ABD'de İsrail'i savunmakta zorluk çekecekleri belirtildi.
Şarku’l Avsat’ın İsrail merkezli Walla internet sitesinden aktardığı habere göre toplantıya Kongre'de 20 Yahudi milletvekilinin katıldı. Toplantı kapalı bir şekilde gerçekleşti ve içeriğine ilişkin detaylar yayınlanmadı. Sonuçları, Demokrat Parti'deki İsrail destekçileri arasında, özellikle de aralarındaki Yahudiler arasında, hükümetin planına ve İsrail ile ABD arasındaki ilişkiler üzerindeki olumsuz etkiye ilişkin yüksek düzeyde paniğe işaret ediyor. Görüşmenin içeriği hakkında bilgi sahibi olan İsrailli iki yetkili yaptıkları açıklamada, “Kongre'nin Yahudi temsilcileri, yargıyı zayıflatma planını şiddetle eleştirdi. Zor bir görüşme oldu" şeklinde konuştu.
Walla’ya göre Kongre Üyesi Brad Schneider'in Yahudi seçmenlerinin çok endişeli olduğunu söyledi. Schneider, “Tartışılan bazı değişikliklerin aşırı bir noktaya varacağından ve İsrail demokrasisini olumsuz etkileyeceğinden endişe duyuyoruz” dedi. ABD’li yetkili, toplantıya katılanların hepsinin İsrail ile yakın ilişkileri olan ve İsrail-Amerikan ilişkilerine bağlı Kongre üyeleri olduğuna dikkat çekti.
Schneider, İsrail'i diğerlerinden ayıran özelliğin ‘Yahudi ve demokratik bir devlet’ olması olduğunu ve ‘bu konunun İsrail ile ABD arasındaki ilişkilerde her zaman özel bir yeri olduğu’ değerlendirmesinde bulundu. Kongre üyelerinin Herzog'a bir ültimatom vermediğine dikkat çeken Schneider, ancak yargı planını ‘değiştirmeden’ uygulamanın kendilerinin ‘İsrail hakkında aynı şekilde konuşmalarını’ zorlaştıracağını vurguladı.

https://aawsat.com/home/article/4229891/%D9%86%D8%AA%D9%86%D9%8A%D8%A7%D9%87%D9%88-%D9%8A%D8%AA%D8%B9%D9%87%D8%AF-%D9%84%D9%84%D9%85%D8%B3%D9%8A%D8%AD%D9%8A%D9%8A%D9%86-%D8%A7%D9%84%D8%A3%D9%85%D9%8A%D8%B1%D9%83%D9%8A%D9%8A%D9%86-%D8%B9%D8%AF%D9%85-%D8%B3%D9%86%D9%91-%D9%82%D8%A7%D9%86%D9%88%D9%86-%D9%8A%D9%85%D9%86%D8%B9-%D8%A7%D9%84%D8%AA%D8%A8%D8%B4%D9%8A%D8%B1
-Büşra-

 



ABD'de "Haritalar"ın yıkık köprüye yönlendirmesi sonucu ölen sürücünün ailesinden Google'a dava

(AA)
(AA)
TT

ABD'de "Haritalar"ın yıkık köprüye yönlendirmesi sonucu ölen sürücünün ailesinden Google'a dava

(AA)
(AA)

Kuzey Carolina'nın Hickory bölgesinde 2022 yılında motosiklet sürücüsü Philip Paxson bir bölümü yıkılmış köprüden geçerken düşerek suda boğuldu.

Paxson'ın ailesi, 2013 yılında yıkılan köprüye dair verileri "Haritalar" uygulamasında güncellemeyerek kazaya sebebiyet verdiği gerekçesiyle Google'a dava açtı.

Wake County'de dava dilekçesini mahkemeye sunan Paxson'ın ailesinin avukatları, konuya dair yaptıkları açıklamada "Yollara aşina değildi. Google Haritalar'a güvendi. Kendisini eşi ve kızlarına götürmesini ummuştu" ifadesini kullandı.

Dava dosyasında, bölge halkının 2013'de Google'a, yıkılan köprüye dair güncelleme yapılması yönünde defalarca başvuruda bulunduğu da vurgulandı.

Öte yandan, yıkık köprünün etrafındaki bariyerlerin de kaldırıldığı kaydediliyor.

Google'dan bir sözcü ise iddiaların incelendiğini açıklarken ailenin acısını paylaştıklarını belirtti.


Trump, tekrar seçilmesi halinde seyahat yasaklarını genişleteceğini açıkladı

Eski ABD Başkanı Donald Trump (AA)
Eski ABD Başkanı Donald Trump (AA)
TT

Trump, tekrar seçilmesi halinde seyahat yasaklarını genişleteceğini açıkladı

Eski ABD Başkanı Donald Trump (AA)
Eski ABD Başkanı Donald Trump (AA)

ABD basınındaki haberlere göre, Trump, Iowa eyaletinin Dubuque kentinde düzenlenen mitingde konuştu.

Başkan Joe Biden'ın göçmen politikalarını "ulusu yıkan bir felaket" olarak nitelendiren Trump, tekrar başkan seçilmesi durumunda "Eisenhower Modeli"ni benimseyerek "ABD tarihindeki en büyük sınır dışı operasyonunu" düzenleyeceğini söyledi.

Trump, Meksika sınırında bazı federal kolluk kuvvetlerinin görevlendireceğini ve uyuşturucu satıcısı, çete ya da kartel üyesi olduğu bilinen veya şüphesi taşıyan tüm kişilerin sınır dışı edileceğini kaydetti.

Başkanlığı döneminde ülkenin göçmen politikalarını "yakala ve bırak"tan "gözaltı ve sınır dışı" etmeye çevirdiğini ifade eden Trump, seyahat yasağının tekrar getirileceğini ve yasak kapsamındaki ülke sayısının arttırılacağını, "komünist ve Marksistlerin" ABD'ye girişinin önüne geçeceğini kaydetti.

Trump, göreve geldikten bir hafta sonra 27 Ocak 2017'de İran, Suriye, Libya, Yemen, Somali, Çad ve Kuzey Kore'ye seyahat yasağı getirmişti.

Biden ise göreve geldiği ilk hafta imzalanan kararnameyle Trump'ın bazı Müslüman ülkelere yönelik söz konusu seyahat yasağını kaldırmıştı.


Joe Biden'ın evinin yakınında silahlı bir protestocu görüldü

Joe Biden, Ağustos 2023'te Delaware'in Rehoboth şehrinde tatil yapıyor (AFP)
Joe Biden, Ağustos 2023'te Delaware'in Rehoboth şehrinde tatil yapıyor (AFP)
TT

Joe Biden'ın evinin yakınında silahlı bir protestocu görüldü

Joe Biden, Ağustos 2023'te Delaware'in Rehoboth şehrinde tatil yapıyor (AFP)
Joe Biden, Ağustos 2023'te Delaware'in Rehoboth şehrinde tatil yapıyor (AFP)

ABD Başkanı Joe Biden'ın Delaware'in Wilmington şehrindeki evinin yakınlarında pazar günü, kılıfında silah taşıdığı anlaşılan biri görüldü.

Biden'a eşlik eden gazetecilerin ortak haberinde olay yerindeki bir muhabir "neon sarısı ve turuncu güvenlik yeleği, haki renk kargo şort, ten rengi bot ve çorap giyen" adamın "yolda Biden'ın evine doğru" yürüdüğünü anlattı. Muhabire göre, kimliği belirlenemeyen kişinin belindeki kılıfta bir silah olduğu anlaşılıyor.

Adamın elinde tuttuğu pankartta Biden ailesinin işlediği söylenen suçlara yönelik Cumhuriyetçi Parti'nin devam eden soruşturmasıyla ilgili mesajlar yer alıyordu. Cumhuriyetçi Parti'nin pek çok üyesi bu soruşturmayı, zayıf kanıtlara dayanarak sonuca atlamakla eleştiriyor.

Muhabirlere göre adamın elindeki pankartta "Bidenlar suçlu, 20 paravan şirket mi?! Dizüstü bilgisayar nerede? Büyük adam için yüzde 10" yazıyordu.

Bu kişiden bölgeyi terk etmesinin istenip istenmediğiyse henüz belli değil: Bir Gizli Servis aracı, bölgede olduğu sırada adamı "takip ederken" görülse de daha sonra Biden, Beyaz Saray konvoyuyla konutundan ayrılırken adam yolda tek başına yürürken tespit edildi.

Biden ve ailesi, ailesinin Wilmington'daki konutuna ya da Delaware'in Rehoboth bölgesine düzenli hafta sonu gezileri yapıyor; bu sakin sahil şehri Washington DC'ye havayoluyla kısacık bir mesafede bulunuyor ve ABD Başkanı bu bölgede toplum içine çıktığında genellikle büyük kalabalıklar toplanmıyor. Aile bu hafta sonu Wilmington'daydı ve Biden da cumartesi günü bir kilise ayinine katıldı.

Independent Türkçe


Ekmek almak için kimlik gerektiğini söyleyen Trump alay konusu oldu

(AP)
(AP)
TT

Ekmek almak için kimlik gerektiğini söyleyen Trump alay konusu oldu

(AP)
(AP)

Trump bunu daha önce de söylemişti, yine söyledi.

Birleşik Devletler'in eski ve muhtemelen sıradaki başkanı, gerçekten bir somun ekmek satın almak için kimlik gerektiğine mi inanıyor?

Seçimlerde seçmenlere kimlik tespiti yapılması gerektiğinden bahseden Donald Trump cuma akşamı, ABD'nin Georgia eyaletindeki Fulton County'de sabıka fotoğrafının çekilmesiyle ilgili espri yaptı.

Washington DC'de düzenlenen Amerika İçin Endişeli Kadınlar (Concerned Women for America) Ulusal Zirvesi'nde konuşan Trump, 2020 başkanlık seçimlerini kazandığı yalanlarını tekrarladı ve seçmen kimliğinin tespitine yönelik yasanın kabul edilmesi çağrısında bulundu.

Trump "Bir somun ekmek almak için kimliğinizi kullanıyorsunuz" dedi.

Bir somun ekmek almak için kimliğinizi kullanıyorsunuz. Her şeyiniz var.

Bu bir mübalağa olabilir (ki bu durumda ifade biçimi üzerinde çalışması gerekebilir) ama konuşmalarında zaman zaman yer alan evle ilgili anekdotlar repertuarına bulaşık makinesi, çamaşır makinesi, ampul ve tuvaletleri de dahil eden Trump daha önce de bu sözleri ortaya atmıştı.

Her seferinde Trump'ın bu tür sözleri alay bombardımanına tutuluyor.

MSNBC sunucusu Medhi Hasan, "Trump bunu bir süredir söylüyor ve hepimiz geçiştiriyoruz" diye tweet attı.

Kendisini halkın popülist adamı ilan eden ABD'nin eski ve muhtemelen sıradaki başkanı, 'bir somun ekmek almak' için kimliğe ihtiyacımız olduğunu düşünüyor. Kendisi hiç ekmek satın aldı mı? Bir markete hiç ayak bastı mı??

Gazeteci Helen Kennedy ise alaycı bir şekilde "Fırında deli gibi güvenlik kuyrukları var" diye yazdı.

Kennedy "Joe Biden market alışverişinde kimlik gösterilmesi gerektiğini sandığını söyleseydi, bunu anlata anlata bitiremezlerdi" diye ekledi.

Mike Sington da "Trump işte bu kadar hayal dünyasında yaşıyor ve gerçeklikten uzak" diye tweet attı.

The Chicago Tribune'un eski editörü Mark Jacob ise şöyle ekledi:

Trump 5 yıl önce market alışverişi yapmak için kimliğe ihtiyaç duyduğumuzu söylemişti. Geniş çapta alay konusu olmuştu. Fakat sıradan kişilerin sözümona kahramanı hâlâ bir somun ekmek almak için kimlik gerektiğini iddia ediyor.

Eğer Trump münazaralardan birine katılmaya cesaret ederse belki de bu konu Cumhuriyetçilerin önseçim münazaralarında ele alınabilir.

Independent Türkçe


ABD Başkanı Biden'ın oğlu Hunter Biden'a 3 suçlama yöneltildi

Başkan Joe Biden, oğlu Hunter ile geçen Haziran ayında Washington'daydı (AP)
Başkan Joe Biden, oğlu Hunter ile geçen Haziran ayında Washington'daydı (AP)
TT

ABD Başkanı Biden'ın oğlu Hunter Biden'a 3 suçlama yöneltildi

Başkan Joe Biden, oğlu Hunter ile geçen Haziran ayında Washington'daydı (AP)
Başkan Joe Biden, oğlu Hunter ile geçen Haziran ayında Washington'daydı (AP)

ABD Başkanı Joe Biden’in oğlu Hunter Biden, federal savcı tarafından silah satın alımı sırasında yalan söylemek ve uyuşturucu bağımlısıyken silah bulundurmakla suçlandı.

Özel savcı David Weiss’in Hunter Biden hakkında hazırladığı iddianame açıklandı.

İddianemede Hunter Biden’a, ikisi 2018'de ateşli silahı satın alırken yanlış beyanda bulunmak, biri de uyuşturucu bağımlısıyken yasadışı bir şekilde ateşli silaha sahip olmak üzere toplam üç suçlama yöneltildi.

İlk iki suçlama 5 ila 10 yıl, üçüncü suçlama da 10 yıla kadar hapis cezası öngörüyor.

ABD’de federal yasalarına göre, silah satın alımı başvuru formunda yalan beyanda bulunmak veya uyuşturucu kullanıcısı olarak ateşli silah bulundurmak suç kabul ediliyor.

Savcılarla hakkındaki suçlamalar üzerine anlaşma yapmıştı

Hunter Biden'in, 20 Haziran’da ortaya çıkan Delaware Bölge Mahkemesi kayıtlarına göre, kendisine yöneltilen "federal gelir vergisini ödememek ve yasa dışı şekilde silah bulundurmak" suçlamalarıyla ilgili savcılarla anlaşma yaptığı ve suçunu kabul edeceği bildirilmişti.

53 yaşındaki Hunter Biden'a bu anlaşmayla savcıların, hapis cezasından kurtularak denetimli serbestlik önereceği ifade ediliyordu.

Ancak 27 Temmuz’da Delaware’de hakim karşısına çıkan Biden’ın savcılarla yaptığı anlaşmayı yargıç, vergi suçları ve silah ruhsatıyla ilgili suçun bağlantısıyla ilgili endişelerini dile getirerek onaylamamıştı.

ABD Adalet Bakanı Merrick Garland da, 11 Ağustos’ta Hunter Biden hakkındaki soruşturmalar için David Weiss’e daha geniş yetkiler vererek özel savcı olarak atamıştı.

Eski Başkan Donald Trump'ın atadığı Delaware Başsavcısı David Weiss, bir süredir Hunter Biden'in vergi kayıtları, ticari faaliyetleri ve yurt dışındaki iş ilişkileri hakkında soruşturma yürütüyordu.


ABD'de Federal Yargıç, revize edilen göçmen programını hukuka aykırı buldu

(AA)
(AA)
TT

ABD'de Federal Yargıç, revize edilen göçmen programını hukuka aykırı buldu

(AA)
(AA)

Hanen, ülkeye yasa dışı getirilmiş çoğu Latin kökenli yaklaşık 600 bin gencin yasal durumlarının düzenlenmesini ve 2 yıllık sürelerle çalışma iznini kapsayan programa ilişkin kararını açıkladı.

DACA'ın revize edilmiş halinin de "kanunsuz" olduğuna işaret edilen kararda, "DACA kapsamındaki kişilerin ve ailelerinin içinde bulundukları çıkmazı anlamakla birlikte, mahkeme bir süredir programın yasallığına ilişkin endişelerini dile getirmektedir" ifadesi yer aldı.

Öte yandan, "kararın federal hükümet nezdinde bir eylem gerektirmediği" belirtilirken, programın sona erdirilmesi emrinin verilmemesi dikkat çekti.

Karar hakkında, ABD Yüksek Mahkemesine temyiz başvurusu yapılması ve programa ilişkin sorunun üçüncü kez yüksek mahkemeye taşınması bekleniyor.

Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre ise yaptığı yazılı açıklamada, karardan dolayı hayal kırıklığına uğradıklarını kaydederek, "Bu kritik politikayı yasal zorluklara karşı savunmaya devam edeceğiz" ifadesini kullandı.

DACA, 600 bin yasa dışı göçmeni sınır dışı edilmekten koruyor

ABD'de "DACA" olarak bilinen ve 2012'de uygulamaya konulan program, ülkeye yasa dışı getirilmiş çoğu Latin kökenli yaklaşık 600 bin gencin yasal durumlarının düzenlenmesini ve 2 yıllık sürelerle çalışma iznini kapsıyor.

Dönemin ABD Başkanı Barack Obama'dan sonra gelen Donald Trump yönetimi, Eylül 2017'de DACA'nın anayasaya aykırı olduğunu savunarak programı bitirme kararı aldığını açıklamış ancak kararın yürütmesi, San Francisco Federal Bölge Mahkemesi tarafından durdurulmuştu.

Olayın taşındığı ABD Yüksek Mahkemesi, 18 Haziran 2018'de 4'e karşı 5 oyla Trump yönetiminin DACA'yı sonlandırma kararını reddetmiş ve programın devamına hükmetmişti.

Texas Federal Mahkemesi de, 17 Temmuz 2022'de DACA programın geçersiz olduğuna hükmetmiş, mevcut ABD Başkanı Joe Biden yönetimi de buna karşılık programın yasal hale getirilerek bu soruna kalıcı çözüm bulunması için yeni bir yasa çıkarılacağını duyurmuştu.


ABD'deki kritik seçim öncesi seks kaseti paylaşılan Demokrat aday tepkili

40 yaşındaki Susanna Gibson hemşirelik yapıyor (AP)
40 yaşındaki Susanna Gibson hemşirelik yapıyor (AP)
TT

ABD'deki kritik seçim öncesi seks kaseti paylaşılan Demokrat aday tepkili

40 yaşındaki Susanna Gibson hemşirelik yapıyor (AP)
40 yaşındaki Susanna Gibson hemşirelik yapıyor (AP)

ABD'de çekişmeli geçmesi beklenen Virginia Genel Meclisi seçimlerinde Demokratların adayı olan Susanna Gibson, eşiyle cinsel ilişkiye girdiği görüntülerin sosyal medyada paylaşılmasını "en kötü çukur siyaseti" olarak tanımladı.

İnternette Gibson'ın cinsel içerikli görüntülerinin bulunduğuna dair haber ilk olarak pazartesi günü Washington Post gazetesi tarafından yayımlanmıştı.

40 yaşındaki, iki çocuk annesi Gibson'ın, avukat olan eşiyle cinsel ilişkiye girdiği anları canlı yayın yapan bir internet porno sitesinde "bahşiş" karşılığı paylaştığı öne sürülmüştü. Görüntülerin tam olarak ne zaman çekildiğiyse bilinmiyor.

İddiaya göre 5 bin 700 takipçisi olan çiftin o dönem yaptığı canlı yayınlar internet sitesi tarafından kaydedildi ve başka bir site üzerinde arşivlendi.

Salı günü konuyla ilgili CNN'e bir açıklama yapan Gibson, "Bu ailemi ve beni aşağılamak için tasarlanmış bir mahremiyet ihlali. Bu durum beni yıldırmayacak ve susturmayacak" diye konuştu. 

Gibson açıklamasında, "Siyasi rakiplerim ve Cumhuriyetçi müttefikleri bana ve aileme saldırmak için cinsel bir suç işlemeye gönüllü olduklarını kanıtladılar. Çünkü onların konuşan kadınları susturmak için aşmayacakları bir çizgi yok" ifadelerini kullandı.

Gibson'ın avukatıysa görüntülerin izinsiz kaydedilmesi ve paylaşılmasının Virginia'daki "intikam pornosu yasasının" ihlali anlamına geldiğini ve gerekli işlemleri başlattıklarını söyledi.

Washington Post gazetesi görüntülerin varlığından bir Cumhuriyetçi Parti çalışanının kendilerini bilgilendirmesinin ardından haberdar olduklarını açıkladı.

Gibson'ın Cumhuriyetçi rakibi David Owen ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada olayı "herkes gibi" basında çıkan haberlerle öğrendiğini belirterek, "Susanna ve ailesi için zor bir dönem olduğuna eminim. Kampanyama odaklanmaya devam edeceğim" ifadelerini kullandı.

Gibson ve Owen'ın kasımda yapılacak seçimlerde karşı karşıya geleceği 57. Bölge, meclisteki 50-46'lık Cumhuriyetçi üstünlüğünü tersine çevirmek için kilit bölgelerden biri olarak gösteriliyor. 

Independent Türkçe


ABD Temsilciler Meclisi, İran'a yeni yaptırımlar öngören yasa tasarısını kabul etti

Mahsa Amini'nin ölümünün ardından düzenlenen gösterilerden bir kare (AFP)
Mahsa Amini'nin ölümünün ardından düzenlenen gösterilerden bir kare (AFP)
TT

ABD Temsilciler Meclisi, İran'a yeni yaptırımlar öngören yasa tasarısını kabul etti

Mahsa Amini'nin ölümünün ardından düzenlenen gösterilerden bir kare (AFP)
Mahsa Amini'nin ölümünün ardından düzenlenen gösterilerden bir kare (AFP)

Yasa tasarısı, aleyhteki 3 oya karşın lehteki 410 oy ile Temsilciler Meclisi'nden geçti.

İran'a silah ithalatı ve ihracatına kısıtlama getirilmesine dair yasa tasarısı, füze ve drone üretimiyle bunların ihracatında rol alan yetkilileri hedef alıyor.

Tasarıda ayrıca "insan hakları ihlallerinde bulundukları ve terörü destekledikleri" gerekçesiyle İran lideri Ayetullah Ali Hamaney ve Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin de aralarında olduğu bazı üst düzey hükümet yetkililerine yaptırımlar ön görülüyor.

Temsilciler Meclisinden geçen tasarının yasalaşması için Senato'da kabul edilip daha sonra da ABD Başkanı Joe Biden'ın onayından geçmesi gerekiyor.

Temsilciler Meclisi, İran'ı kınadı

Temsilciler Meclisinde kabul edilen 2 ayrı karar tasarısında ise İran'ın, Bahai azınlık gruba yönelik "hak ihlalleri" ve Mahsa Emini'nin ölümü ve devamındaki protesto gösterilerine müdahaleleri kınandı.

Cumhuriyetçiler, çoğunluğu oluşturdukları Temsilciler Meclisinde insan hakları ihlalleri ve füze programına ilişkin İran'a karşı karar tasarıları geçiriyor.

Öte yandan, ABD yönetimi, İran ile anlaşmaya varılan tutuklu takasının uygulanabilmesi için İran'ın Güney Kore'de tutulan yaklaşık 6 milyar dolarlık varlığının kullanımına yaptırım muafiyeti getirmişti.


ABD'de Biden ile bir kez daha gündeme gelen azil süreci nasıl işliyor?

ABD Başkanı Joe Biden (AP)
ABD Başkanı Joe Biden (AP)
TT

ABD'de Biden ile bir kez daha gündeme gelen azil süreci nasıl işliyor?

ABD Başkanı Joe Biden (AP)
ABD Başkanı Joe Biden (AP)

ABD'de "fırtınalı" geçen Donald Trump'ın başkanlığı süresince iki kez azil soruşturmasıyla karşı karşıya kalmasının ardından bu kez Biden hakkındaki azil soruşturması gündemde.

Trump hakkındaki azil soruşturmalarının "siyasi" olduğunu savunan Cumhuriyetçiler, daha önce sıklıkla Kongre'de çoğunluğu kazanmaları durumunda Biden hakkında azil soruşturması başlatacaklarını dile getirmişti.

Cumhuriyetçilerin, 8 Kasım 2022'de düzenlenen ara seçimlerde Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu kazanmasının ardından Biden hakkında azil soruşturması açılması yönünde yoğun baskı oluştu.

Son olarak 12 Eylül'de Temsilciler Meclisi Başkanı McCarthy, Temsilciler Meclisi'ndeki Cumhuriyetçilerin Biden hakkında "ciddi ve güvenilir" iddialar öne sürdüğünü, azil soruşturmasını, son dönemde Biden hakkındaki iddialar üzerinde çalışan Adalet, Gözetim ile Mali Mevzuat Komitesinin ortaklaşa yürüteceğini belirtti.

Başkan Joe Biden, oğlu Hunter ile birlikte (AP)
Başkan Joe Biden, oğlu Hunter ile birlikte (AP)

Biden'ın oğlu Hunter Biden iş ilişkilerinde babasının nüfuzunu kullanmakla suçlanıyor

Cumhuriyetçi McCarthy, kolay almadığı bu kararın partisiyle ilgisi olmadığını ifade ederek, "Temsilciler Meclisi Komitesine, Başkan Biden hakkında görevi kötüye kullanma nedeniyle resmi azil soruşturması açılması çağrısında bulunuyorum" diye konuştu.

McCarthy, Biden'ın başkan yardımcılığı döneminde görevini kötüye kullandığını, bu vesileyle oğlu Hunter Biden'ın babasının nüfuzunu iş ilişkilerinde imtiyaz elde etmek için kullandığını iddia etti.

Biden'ın başkanlık döneminde de "ailesine özel muamele" edildiğini savunan McCarthy, "Amerikan halkının kamu görevlerinin satılık olmadığını bilmesi gerekiyor" dedi.

McCarthy, Biden hakkında, "Görevi kötüye kullanma, adaletin işleyişini engelleme ve yolsuzluk" iddiaları bulunduğunu vurguladı.

Azil süreci nasıl işliyor?

ABD Anayasası, başkanın yargılanması ve suçlu bulunması durumunda görevden alınmasına izin veriyor. Ancak bugüne kadar ülke tarihinde hiçbir başkan bu şekilde görevinden alınmadı.

Anayasaya göre, "vatana ihanet, rüşvet ve diğer büyük suç ile kusurlu davranışları sergileyen" başkan yargılanabiliyor. Bu süreç için ilk adımda en az bir Temsilciler Meclisi üyesi Adalet Komitesine başvuru yapıyor. Başvuru komitede kabul edilirse komisyonda hazırlanan taslak Temsilciler Meclisi'nde oylamaya sunuluyor.

Dava taslağının, Temsilciler Meclisi üyelerinin çoğunluğunun oyunu alması gerekiyor. Burada salt çoğunluğun kabul oyu vermesi durumunda süreç Senato'ya geçiyor.

Dosya Senato'ya gittiğinde de Senato üyeleri jüri görevini, Yüksek Mahkeme Başkanı yargı sürecinin başkanlığını, Temsilciler Meclisi'ndeki bir grup milletvekili de savcılık görevini yerine getiriyor. Yargılanan başkanın ise savunma avukatı bulunuyor.

Yargılama sürecinin sonucunda Senato'da oylama yapılıyor. Bu oylamada 100 sandalyeli Senato'nun üçte ikisinin (en az 67 üyenin) yargılanan ABD başkanını suçlu bulması durumunda başkan görevinden azlediliyor. Azille birlikte başkanın yerine başkan yardımcısı görevi devralıyor.


Trump, Biden'ın başkanlık için çok yaşlı olmadığını söyledi

(Reuters)
(Reuters)
TT

Trump, Biden'ın başkanlık için çok yaşlı olmadığını söyledi

(Reuters)
(Reuters)

Pazartesi günü Donald Trump, ABD Başkanı Joe Biden'ın yetkinliğini sorgularken 2024 seçim kampanyası için "çok yaşlı" olmadığını söyledi.

Mitch McConnell ve 90 yaşındaki Dianne Feinstein gibi yaşlanan politikacıların kamu görevlerinden emekli olmaya çağrıldığı bir zamanda eski ABD Başkanı bu açıklamayı yaptı.

Kasımda 81 yaşına girecek olan Biden, Trump'tan sadece üç yaş büyük olsa da başkanlığa devam edebileceğine yönelik endişeler var. Gözlerini 2024'teki yeniden seçilme yarışına da diken Biden, ikinci kez Trump'ın karşısına çıkabilir.

77 yaşındaki Trump, Truth Social'da paylaştığı bir gönderide şöyle yazdı:

SAHTEKAR JOE BIDEN çok YAŞLI DEĞİL, çok YETERSİZ!

(Truth Social/Donald Trump)

The Wall Street Journal'ın yakın zamanda yaptığı bir anket, Amerikalıların yüzde 73'ünün Biden'ın yeniden seçilme yarışına katılmak için "çok yaşlı" olduğunu düşündüğünü, yüzde 47'sinin de Trump hakkında aynı görüşe sahip olduğunu ortaya koydu.

Ankete katılanların yaklaşık yüzde 60'ı görevdeki başkanın "zihinsel açıdan başkanlık görevine uygun olmadığını" söylerken, yüzde 49'u da Trump hakkında aynı görüşe sahip.

Mayısın önceki haftalarında yaşıyla ilgili endişelere gülüp geçen Biden "Yaşım dışında (ne kadar yaşlı olduğumu görüyorsunuz) bu mesleğe kattığım tek şey bir miktar bilgelik" demişti.

Bu işe Amerikan tarihindeki tüm başkanlardan daha fazla deneyimle geldim. Bu beni daha iyi ya da daha kötü yapmaz ama bana birkaç mazeret sağlar.

Öte yandan Trump'ın avukatları, Federal Bölge Mahkemesi Yargıcı Tanya Chutkan'ın 6 Ocak olaylarıyla ilgili davadan çekilmesi talebiyle bir dilekçe sundu.

Dilekçede Yargıç Chutkan'ın, diğer davalarla bağlantılı olarak Trump'ın yargılanıp hapse atılması gerektiğini söylediği ve bu nedenle davadan çekilmesinin gerektiği savunuluyor.

Trump'ın seçim sonuçlarına müdahale etmesiyle ilgili Washington'da görülen davaya başkanlık eden federal yargıcın eski ABD Başkanı hakkında kamuoyuna yaptığı geçmiş açıklamaların, adil davranıp davranamayacağı sorusunu akıllara getirdiğini söyleyen avukatlar yargıcın davadan çekilmesini istedi.

Yargıç Chutkan, ABD Başkanı Barack Obama'nın yargıçlığa aday gösterdiği eski bir kamu avukatı yardımcısı. Dilekçeyle ilgili kararı Yargıç Chutkan verecek.

Independent Türkçe