Bilim insanları Güneş Sistemi'nin sınırındaki "olağandışı radar kesitlerinin" muhtemel kaynağını buldu

Pexels
Pexels
TT

Bilim insanları Güneş Sistemi'nin sınırındaki "olağandışı radar kesitlerinin" muhtemel kaynağını buldu

Pexels
Pexels

Bilim insanları, Güneş Sistemi'nin sınırındaki "olağandışı radar kesitlerine" bir açıklama bulduğuna inanıyor.
Jüpiter ve Satürn'ün yörüngesindeki buzlu uydular, hem karasal gezegenlerden hem de Dünya'daki çoğu buzdan çok farklı olduğu için bilim insanlarının kafasını karıştırıyor. Radar kesitlerinin belirgin biçimde farklı olması bunların nasıl meydana geldiğiyle ilgili sorulara yol açıyor.

"Bu cisimler ayrıca karanlık olması beklenen bölgelerde bile son derece parlak."

The Independent'ın haberine göre, yeni çalışmanın ortak yazarlarından Jason Hofgartner, "Jüpiter ve Satürn'ün yörüngesindeki buzlu uyduların radar kesitlerini açıklama amacıyla 6 farklı model yayımlandı" diyor.
Bu cisimlerin radarı saçma biçimi, Mars ve Dünya gibi karasal gezegenlerin yanı sıra asteroitler ve kuyrukluyıldızlar gibi daha küçük cisimlerinkinden de son derece farklı.
Artık bilim insanları uyumlu geri saçılmada karşıtlık etkisi (coherent backscatter opposition effect) yani CBOE diye bilinen özel bir etkinin uydulardan gelen olağanüstü radar kesitlerini açıklayabileceğine inanıyor.
Hofgartner, "Karşı konumda durduğunuzda, Güneş sizinle nesne arasındaki doğruda, tam arkanızda konumlanır ve yüzey normalde olduğundan çok daha parlak görünür" diyor.

"Bu, karşıtlık etkisi olarak bilinir. Radar söz konusu olduğundaysa, Güneş yerine bir verici ve gözleriniz yerine de bir alıcı geçer."

Buzlu bir yüzeyde bu etki daha da güçlüdür. Işığın buzda sekerken saçılması, onu daha da parlaklaştırır.
Dr. Hofgartner, "Bence bu bize bu nesnelerin yüzeylerinin ve metrelerce aşağıya inen yüzey altlarının çok bozuk olduğunu söylüyor" diye belirtiyor.

"Birbirlerine pek benzemiyorlar. Buzlu kayalar manzaraya hakim; belki de bir heyelan sonrası oluşan kaotik karmaşaya benziyor. Bu da ışığın neden bu kadar çok farklı yöne sekip bize bu olağandışı polarizasyon kesitlerini verdiğini açıklıyor."

Çalışma, bugün Nature Astronomy'de yayımlanan "An icy-satellite radar-properties continuum that requires the coherent backscatter effect" (Uyumlu geri saçılma etkisi yaratan bir buzlu uydunun radar özelliklerinin sürekliliği) başlıklı makalede anlatılıyor.
Bu çalışma, 1990'larda yayımlanan ve CBOE'nin bu olağandışı radar kesitlerini açıklayacağını ileri süren çalışmanın devamı niteliğinde. Daha sonra araştırmacılar, bu tuhaf verilerin başka yollarla da açıklanabileceğini öne sürdü.
Ancak yeni çalışma, bu teorinin arkasındaki modeli geliştiriyor ve araştırmacılar artık bunun uyduların tüm farklı ve beklenmedik özelliklerini açıklayabilecek tek süreç olduğunu iddia ediyor.



Bataryalar için yeni bir malzeme geliştiren bilim insanlarından dünya rekoru

(Reuters)
(Reuters)
TT

Bataryalar için yeni bir malzeme geliştiren bilim insanlarından dünya rekoru

(Reuters)
(Reuters)

Andrew Griffin 

Bu çığır açıcı gelişme, sonunda katı hal bataryalarının üretimine ve yaygın kullanımına olanak sağlayabilir. Bunlar, alev alabilen mevcut lityum iyon bataryalardan daha fazla kapasiteye sahip olduğundan geleceğin kilit teknolojisi olarak görülüyor ve bir gün elektrikli arabalara ve diğer teknolojilere güç sağlamak için kullanılabilir.

Ancak katı hal bataryaları, imalat ve kullanım aşamasındaki çeşitli zorluklar nedeniyle henüz yaygın bir şekilde benimsenip üretilemiyor.

Araştırmacılar yeni bir malzemenin, artık bu sorunların bazılarını çözmeyi sağlayarak bu bataryaları gerçekten piyasaya sürmeye yönelik bir adım olabileceğini söylüyor.

Araştırmacılar lityumdan, daha önce bilinen tüm maddelerden yüzde 30 daha hızlı yeni bir malzeme üretti. Lityum, antimon ve skandiyumdan oluşan malzeme sadece rekor kırmakla kalmayıp başka pratik uygulamaların geliştirilmesinin de önünü açabilir.

Bulguları açıklayan makalenin yazarlarından Jingwen Jiang, "Keşfimizin geniş bir yelpazedeki diğer malzemelerde iletkenliği artırma yönünde daha geniş etkileri olabileceğine inanıyoruz" diyor. Araştırmacılar, yeni bataryaların geliştirilmesine yol açan aynı ilkelerin başka atılımlara da uygulanabileceğini öne sürüyor.

Münih Teknik Üniversitesi'nden Hubert Gasteiger, "Az miktarda skandiyum ekleyerek diğer element kombinasyonlarına model olabilecek yeni bir ilkeyi ortaya çıkardık" ifadelerini kullanıyor. 

Malzemenin batarya hücrelerinde kullanılabilmesi için hâlâ birçok test yapılması gerekse de iyimseriz.

Çığır açıcı adım, hakemli dergi Advanced Energy Materials'ta yayımlanan "Scandium Induced Structural Disorder and Vacancy Engineering in Li3Sb – Superior Ionic Conductivity in Li3−3xScxSbv" (Li3Sb'de Skandiyum Kaynaklı Yapısal Bozukluk ve Boşluk Tasarımı: Li3-3xScxSbv'de Üstün İyonik İletkenlik) başlıklı yeni bir makalede aktarılıyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/tech