Ankara ile Şam arasında dörtlü görüşme tarihi için nisan ayı gündemde

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov dört ülkeden dışişleri bakan yardımcılarının nisan ayı başlarında Moskova’da bir araya geleceğini açıkladı. (Reuters)
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov dört ülkeden dışişleri bakan yardımcılarının nisan ayı başlarında Moskova’da bir araya geleceğini açıkladı. (Reuters)
TT

Ankara ile Şam arasında dörtlü görüşme tarihi için nisan ayı gündemde

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov dört ülkeden dışişleri bakan yardımcılarının nisan ayı başlarında Moskova’da bir araya geleceğini açıkladı. (Reuters)
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov dört ülkeden dışişleri bakan yardımcılarının nisan ayı başlarında Moskova’da bir araya geleceğini açıkladı. (Reuters)

Türk ve Rus yetkililer, Türkiye, Rusya, İran ve Suriye dışişleri bakan yardımcılarının Ankara ile Şam arasındaki normalleşmeye ilişkin dörtlü toplantısının önümüzdeki nisan ayında Moskova’da yapılmasını önerdi.
Ankara aynı zamanda, Suriye rejimini normalleşme yolunu sabote etmek için bazı yöntemler denemeye devam etmekle suçladı.
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov dün Sputnik’e yaptığı açıklamada, dört ülkeden dışişleri bakan yardımcılarının nisan ayı başlarında Moskova’da bir araya geleceğini duyurdu.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise dışişleri bakan yardımcıları toplantısının yapılacağını ve bu konudaki gelişmelerle ilgili ek detayların yakında açıklanacağını bildirdi.
Kalın, televizyonda yaptığı açıklamada, söz konusu görüşmeye yönelik tarihler üzerinde çalışıldığını dile getirerek şunları söyledi:
“Bu yola çıkarken üç temel konumuz var. Terörle mücadele daha hızlı mesafe alabilmek, siyasi sürecin ilerletilmesi-Astana sürecinin devam ettirilmesi ve Suriyeli mültecilerin onurlu bir şekilde evine dönebilmesi.” 
Suriye rejimi kaynaklı bir direnç olduğuna dikkat çeken Kalın sözlerini şöyle sürdürdü:
“Süreci sabote eden yaklaşımlar var. Biz bunu daha önce de gördük. Bu toplantıların amacı Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumak ama aynı zamanda bizim güvenlik kaygılarımızı dikkate alan bir düzen oluşturmamız. Bunun için de siyasi müzakerenin devam etmesi gerekiyor. Toplantı trafiği haftalar içinde tyeniden başlayabilir.”
Ankara’nın daha önce yaptığı açıklamalara göre Türkiye ile Suriye rejimi arasındaki ilişkileri normalleştirme yolunun görüşüleceği toplantının 15-16 Mart tarihlerinde Moskova’da yapılması planlanıyordu. Ancak toplantının son anda ‘teknik nedenlerle’ ertelendiği duyuruldu.
Dört ülkeden dışişleri bakanlarının bir araya gelmesinin önünü açması amaçlanan görüşmenin ertelenmesi, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in Moskova ziyareti ile aynı zamanda gerçekleşti.
Esed Moskova’dan yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmeye hazır olduğunu söyledi ancak bunun için Türk askerinin Suriye’nin kuzeyinden çekilmesini şart koştu.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu daha sonra yaptığı açıklamada, Rus tarafının Suriye tarafıyla yaptığı istişareler sonucunda görüşmenin ertelenmesini teklif ettiğini ve Ankara’nın bu teklifi kabul ettiğini söyledi.
Ankara, Esed’in bu tutumuna karşı sert bir tavır sergileyerek, başta YPG olmak üzere sınırları ve halkın güvenliğine yönelik terör tehditlerini ortadan kaldırmak amacıyla Türk ordusunun yürüttüğü askeri operasyonlara olan bağlılığını yineledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz hafta yaptığı bir açıklamada, “Son terörist de ülkemiz ve milletimiz için tehdit unsuru olmaktan çıkarılana dek operasyonlarımız sınırlarımızın içinde ve dışında devam edecektir” dedi.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Türkiye ayrıca Suriye’nin kuzeyindeki varlığının tek amacının sınırları ve vatandaşlarının güvenliğini sağlamak ve daha fazla insan trajedisini önlemek için terörle mücadele etmek olduğunu vurguladı.



Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.