ABD'li fizikçiler "karanlık gezegenlerin" gerçek olabileceğini söylüyor

Ekip, "görünmez" gezegenlerin nasıl tespit edilebileceğine dair öneri sundu

Şimdiye dek hiç "karanlık ötegezegen" tespit edilemedi (Wikimedia Commons)
Şimdiye dek hiç "karanlık ötegezegen" tespit edilemedi (Wikimedia Commons)
TT

ABD'li fizikçiler "karanlık gezegenlerin" gerçek olabileceğini söylüyor

Şimdiye dek hiç "karanlık ötegezegen" tespit edilemedi (Wikimedia Commons)
Şimdiye dek hiç "karanlık ötegezegen" tespit edilemedi (Wikimedia Commons)

ABD'li bilim insanları evrenin önemli bir kısmını doldurduğu varsayılan karanlık maddenin gezegenleri de meydana getirebileceğini öne sürdü.
Wisconsin-Madison Üniversitesi'nden araştırmacılar, henüz hakem onayından geçmemiş bir makalede, karanlık maddeden yapılmış gezegenlerin nasıl gözlemlenebileceğine dair de öneri sundu.
Karanlık madde, varlığını ancak diğer nesneler üzerindeki etkilerinin gözlemlenmesiyle belli eden varsayımsal bir malzeme. Teorik fizikçiler, onu baryonik madde diye adlandırılan sıradan malzemeler gibi gözlemleyip tespit edemeyeceklerini belirtiyor.
Karanlık maddenin ne olduğu, neye benzediği ya da neyden yapıldığı bilinmiyor. Ancak evrendeki kütleçekim kuvvetlerinin aslında olması gerekenden daha fazla olduğu biliniyor. Bilim insanları bu çekim kuvvetini yaratan faktörün karanlık madde olduğuna inanıyor.
Teorik fizikçi Yang Bai liderliğindeki araştırma ekibi de bizzat gezegenlerin karanlık maddeden oluşma ihtimalini ele aldı.
Karanlık maddenin kendisi gözlemlenemediği için onun meydana getirdiği gezegenlerin de gözlemlenmesi mümkün değil.
Bai ve meslektaşları, bu tür olası nesnelerin de tıpkı uzaktaki sıradan ötegezegenler gibi "ölçülebileceğini" söylüyor.
Makalenin yazarları, "Bu nesne bir yıldız sistemine bağlıysa 'karanlık' da olsa bir ötegezegen gibi davranacaktır" ifadelerini kullandı:
"Nesnenin altında yatan fizik başka bir şeye benzese de bu değişmez."
Bilim insanları normalde tespit edilmesi zor olan uzak gezegenleri gözlemlemek için yıldızların mercek etkisini kullanıyor.
Diğer bir deyişle, ötegezegenin teleskopların gözlemlediği bir yıldızın önünden geçmesini bekliyor. Gezegenin yıldızın önünden geçişi sırasında görüntüde yarattığı karartı ve bozulma, nesnenin varlığının, boyutlarının ve hatta kütlesinin hesaplanmasına olanak tanıyor.
Bai ve meslektaşları aynı gözlemin karanlık gezegenler için de geçerli olacağı görüşünde.
Buna göre bilim insanları aynı metodolojiyle tespit edilen bir nesnenin yıldızın ışığında diğer sıradan ötegezegenler gibi davranmadığı durumda karanlık maddeden şüphe etmeli.
Zira ışıktaki sıradışı bozulmalar karanlık ötegezegenlerin kanıtı olabilir.
Independent Türkçe, Futurism, Science Alert



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news