Ramazan sonunda duygusal açlık artıyor mu?

Ramazan sonunda erkeklerin dondurma tüketimi artıyor (Getty Images)
Ramazan sonunda erkeklerin dondurma tüketimi artıyor (Getty Images)
TT

Ramazan sonunda duygusal açlık artıyor mu?

Ramazan sonunda erkeklerin dondurma tüketimi artıyor (Getty Images)
Ramazan sonunda erkeklerin dondurma tüketimi artıyor (Getty Images)

Ramazan ayı sonuna yaklaşılmasıyla, oruç tutanların yemek yeme isteği daha kontrollü hale geliyor. Ancak Türkiye’de yapılan bir araştırma, ‘duygusal açlığın’ Ramazan’ın bitmesiyle birlikte arttığını ortaya koydu.
Duygusal açlık, fiziksel açlık hissetmeden, zevk için yemek yeme arzusunu ifade eden bir terim.
Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi tarafından daha önce yürütülen bir araştırmada, duygusal açlığın Ramazan ayı sonunda arttığı görülmüştü.
Şarku’l Avsat’ın haberine göre, Emerald Insight platformu tarafından Ramazan ayının başlamasına günler kala yayınlanan yeni bir çalışmada, orucun duygusal açlık üzerindeki etkisi değerlendirildi.
Toplam 105 gönüllünün (yüzde 43,8 kadın ve yüzde 56,2 erkek) katıldığı çalışmada, Ramazan orucunun sonunda deneklerin belirli yiyeceklere yönelik subjektif iştahlarındaki değişiklikler incelendi.
Araştırmacılar, Görsel Analog Ölçeği de dahil olmak üzere çeşitli ölçekler kullanarak, Ramazan öncesi ve sonunda yemek yeme isteğini değerlendirdi.
Belirli yiyecek türlerine olan eğilimi ölçen bu skalaya göre, Ramazan sonunda kadınların canının en çok meşrubat, erkeklerin ise dondurma çektiği ortaya çıktı.
Çalışmada kullanılan bir başka ölçü de, bol gıdalı ortamlarda yaşamanın psikolojik etkisini değerlendiren ve gıdaları tüketmeden önce iştahı ölçen Besin Gücü Ölçeği oldu.
Besin Gücü Ölçeği, mevcut yiyecek, masadaki yiyecek ve tadılan yiyecek kriterlerini kapsıyor.
Bu ölçüme göre, Ramazan sonunda tadılan yiyeceklerde önemli bir artış oldu.
Araştırmacılara göre, Ramazan orucunun ardından yemeklerin tadına bakmadaki artış, birbirini takip eden günlerde uzun saatler boyunca oruç tutulduğunda alınan ilk lokmayla birlikte hissedilen hazzın artmasıyla açıklanabilir.
Tarımsal Araştırma Merkezi’nde gıda teknolojisi araştırmacısı olan Hamdi Abdelgawad, “Bu çalışmanın olumlu yanı, Ramazan orucunun duygusal açlık üzerindeki etkisi konusunda benzeri görülmemiş bir örnek olmasıdır. Ancak, üzerinde çalıştığı örnek yeterince büyük değil” dedi.
Orucun etkisinin daha büyük örneklemlerle test edilmesi gerektiğini, böylece doğru sonuçlara varılabileceğini, ancak mevcut çalışmanın sadece başlangıç ​​olarak kabul edilebileceğini söyleyen Abdelgawad şu ifadelerle devam etti;
“Duygusal açlık yani acıkmadan yemek yemek isteyenler için en faydalı olan beslenme yaklaşımlarını takip eden, biri davranışsal olmak üzere üç terapötik müdahale bulunuyor. Örneğin, patates yerine tam tahıllardan yapılmış patlamış mısır yemeleri tavsiye edilebilir. Yiyecek ödüllendirme davranışını baskılayan ilaçlarla terapötik müdahaleler de var. Ya da açlık hormonu (ghrelin) gibi sindirim sistemi hormonlarının üretimini değiştirmek için cerrahi müdahaleler kullanılabilir.”



Çin’de bunama vakaları neden daha hızlı artıyor?

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Çin’de bunama vakaları neden daha hızlı artıyor?

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, Çin'de Alzheimer hastalığıyla diğer demans türlerinin orantısız bir sağlık yükü oluşturduğu ve vaka oranlarının küresel ortalamadan daha hızlı arttığı uyarısını yaptı.

Çarşamba günü PLOS One adlı akademik dergide yayımlanan yeni araştırma, ülkede demansı mümkün olduğunca erken önlemek için acil ve etkili müdahalelerin uygulanması çağrısında bulunuyor.

Alzheimer ve diğer demans türleri, (ADD; Alzheimer Dissease and Demantia / Alzheimer Hastalığı ve Demans), dünya çapında artan oranlarla giderek daha ciddi bir nörolojik sağlık sorunu haline geliyor.

Ancak bilim insanları, özellikle Çin'deki bunamaların gerçek hastalık yükü ve risk faktörlerinin yeterince anlaşılmadığını söylüyor.

Mevcut çalışmada araştırmacılar, Dünya Bankası ve Dünya Sağlık Örgütü gibi kurumlar tarafından başlatılan halka açık veri tabanı Küresel Hastalık Yükü'nden (GBD) alınan, 30 yıldan uzun süreye yayılan küresel sağlık verilerini analiz etti.

Veri tabanı, 204 ülke ve bölgede 370’in üzerinde hastalık ve sağlık sorunuyla bunlara karşılık gelen 88 risk faktörü hakkında veri içeriyor.

1990'la 2021 arasındaki son analizlere dayanarak bilim insanları, Çin'de demans vakalarının üç katına, küresel vakalarınsa iki katına çıktığını tespit etti.

"ADD, küresel hastalık yükü en ağır hastalıklardan biri. Çin'de ve küresel olarak ADD'nin hastalık yükü 1990'dan 2021'e kadar yıldan yıla arttı" diye yazdılar.

Çalışmada, "2021'e gelindiğinde, Çin'in hastalık yükü üç kat artarken, küresel hastalık yükü iki katına çıktı" dendi.

y6u78ı9
ADD'nin 1990-2021 küresel hastalık yükü haritası. İki cinsiyet ve tüm yaşlar için 100 bin kişi başına düşen ölümlerdeki yıllık değişim (Liu, Geng., 2025, PLOS One)

Kısmen daha uzun yaşam süreleri nedeniyle kadınların erkeklere kıyasla demansın genel yükünü daha fazla taşıdığı tespit edildi.

Ancak araştırmacılar, erkeklerin bu hastalıktan ölüm oranlarının biraz daha yüksek olduğunu söylüyor.

Gelecek 15 yıl için eğilimleri tahmin eden bilim insanları, daha etkili müdahaleler yapılmadığı takdirde demans oranlarının özellikle Çin'de artmaya devam edeceği uyarısını yapıyor.

Araştırmacılar, diyabet gibi hastalıklardan kaynaklanan yüksek kan şekerinin Çin de dahil dünya genelinde demans için önde gelen risk faktörü olduğunu, bunu sigara ve yüksek vücut ağırlığının izlediğini söylüyor.

"Sigara, yüksek açlık kan şekeri düzeyleri ve yüksek vücut kitle indeksi, aralarında yüksek açlık plazma glukozunun baskın konuma sahip olduğu üç ana risk faktörü" diye yazdılar.

Bilim insanları Çin'de demans vakalarındaki artışın büyük ölçüde nüfus artışı ve değişen yaş demografisine bağlı olabileceğinden şüpheleniyor.

"Gelişen bir ülke olarak Çin, ekonomik dönüşüm ve yaşam tarzındaki büyük değişiklikler nedeniyle diyabet hastalarının sayısında önemli bir artış yaşadı" diye yazdılar.

Araştırmacılar, demans vakalarındaki artışı yavaşlatmak adına özellikle yaşlı yetişkinler arasında yüksek kan şekeri ve sigara kullanımının azaltılması için çaba gösterilmesi çağrısında bulunuyor.

Erken müdahalenin klinik hedeflerine ulaşmak için cinsiyete özgü risk faktörlerini hedef alan müdahalelere ihtiyaç duyulacağını belirtiyorlar.

Independent Türkçe