Çocuk istemeyen dev sıçanlar vajinalarını kapatabiliyor

Araştırmacılar bu hayvanların anatomileri hakkında daha fazla bilgi edinmeyi umuyor.

Uzmanlar bulguların, insan gibi diğer memelilerin üreme sistemlerini iyileştirmede kullanılabileceğini söyledi (Cornell Üniversitesi)
Uzmanlar bulguların, insan gibi diğer memelilerin üreme sistemlerini iyileştirmede kullanılabileceğini söyledi (Cornell Üniversitesi)
TT

Çocuk istemeyen dev sıçanlar vajinalarını kapatabiliyor

Uzmanlar bulguların, insan gibi diğer memelilerin üreme sistemlerini iyileştirmede kullanılabileceğini söyledi (Cornell Üniversitesi)
Uzmanlar bulguların, insan gibi diğer memelilerin üreme sistemlerini iyileştirmede kullanılabileceğini söyledi (Cornell Üniversitesi)

Bilim insanları, vajinasını açıp kapatabilen dev Afrikalı keseli sıçanlarıyla ilgili bir çalışma yaptı. 27 Mart'ta Current Biology adlı hakemli bilimsel dergide yayımlanan araştırmada, yetişkin hayvanlarda bir zamanlar sabit olduğu düşünülen özelliklerin bazı koşullarda nasıl değişken hale gelebileceği incelendi.
Dev Afrikalı keseli sıçanların vajina girişi, diğer çoğu memelinin aksine yetişkinliğe kadar kapalı. Bu hayvanlar doğum yaptıktan sonra bile vajinasını açıp kapatabiliyor.
Dev Afrikalı keseli sıçanlarından mayın ve bombaların tespitinde yararlanılıyor. Bu hayvanlar tüberkülozu da saptayabiliyor. Araştırmacılar önemli özellikleri sebebiyle üremesini istese de bu hayvanları yüksek oranda yetiştirmek zor. Buradan hareket eden Cornell Üniversitesi'nden uzmanlar, 51 dişi dev Afrikalı keseli sıçanını analiz etti.
17 sıçanda 23 kez üreme durumlarının değiştiği, yani vajinanın açılıp kapatıldığı görüldü. Üreme dönemindeki bir dişi öldüğünde, 7 sıçanın vajinasının açıldığı tespit edildi.
Ayrıca vajinası açık ve kapalı dişilerin vücut kütlesi ve uzunluğunun farklı olmadığı belirlendi. Ancak vajina derinliği, meme ucu boyutu ve rahim genişliği açısından değişiklik gösterdiği kaydedildi. İki grubun idrarında ve dışkısındaki bileşikler de epey farklıydı.


(Angela Freeman)

Bilim insanları, sıçanların vajinasını nasıl kapattığıyla ilgili iki hipotez geliştirdi. Bunlardan biri, “dominant” dev Afrikalı keseli sıçanların diğer dişilere feromon ya da idrar kokusu yoluyla vajinalarını kapatmalarını sağlayan bir sinyal gönderiyor olma ihtimali.
Araştırma ekibinde yer alan davranışsal ekolojist Alex Ophir, şöyle konuştu:
"Bunu bir dişinin, diğer dişilerin üremesini durdurmak için yaptığı bir manipülasyon olarak yorumlayabilirsiniz. Genellikle bu durumlarda, üreyen dominant dişinin bakımına katkıda bulunmaya başlarlar."
Uzmanlar diğer hipotezde kaynak rekabetine işaret etti. Yani bir popülasyonda fazla yavru olursa yavruların gıdaya erişimi kısıtlanabiliyor. Bu yüzden dev afrikalı keseli sıçanların vajinalarını kapatabileceği düşünülüyor.
Ophir, bu hayvanların koku alma sisteminin nasıl çalıştığı üzerine araştırmaya devam edip anatomileri hakkında daha fazla bilgi edinmeyi umuyor.
Independent Türkçe, Phys.org, Science Alert



Suda kalan parmakların hep aynı şekilde buruştuğu bulundu

Parmakların suda kalınca buruşmasının nedeni damarların sıkışması (Binghamton Üniversitesi)
Parmakların suda kalınca buruşmasının nedeni damarların sıkışması (Binghamton Üniversitesi)
TT

Suda kalan parmakların hep aynı şekilde buruştuğu bulundu

Parmakların suda kalınca buruşmasının nedeni damarların sıkışması (Binghamton Üniversitesi)
Parmakların suda kalınca buruşmasının nedeni damarların sıkışması (Binghamton Üniversitesi)

Suda uzun süre kalınca parmaklarda oluşan buruşmanın hep aynı desene sahip olduğu tespit edildi. 

Banyo yapınca veya bir süre yüzünce el ve ayak parmakları buruşmaya başlıyor. Bunun nedeni ilk başta parmakların suyla dolması gibi gelebilir ancak durum öyle değil.

Koldan ele doğru uzanan medyan sinirinde hasar olan kişilerin parmaklarının buruşmadığını 1935'te fark eden bilim insanları, sürecin sinir sistemiyle alakalı olduğu sonucuna varmıştı. 

Uzmanlar derinin altındaki damarların büzüşmesi sonucu parmaklardaki kırışıklıkların oluştuğunu söylüyor.

Binghamton Üniversitesi'nden Guy German, 2023'te The Conversation'da kaleme aldığı yazıda "El ve ayaklar birkaç dakikadan daha uzun süre suyla temas ettiğinde, ciltteki ter kanalları açılarak suyun cilt dokusuna akmasına izin verir. Eklenen bu su, cildin içindeki tuz oranını azaltır. Sinir lifleri beyne daha düşük tuz seviyeleri hakkında bir mesaj gönderir ve otonom sinir sistemi kan damarlarını daraltarak yanıt verir" diye süreci açıklamıştı.

Yazısının ardından çeşitli yorum ve sorularla karşılaşan German'a bir öğrenci "Peki kırışıklıklar hep aynı şekilde mi oluşuyor" diye sormuş. German ve ekip arkadaşları bunu yanıtlamak adına bir deney yürüttü. 

Bulguları hakemli dergi Journal of the Mechanical Behavior of Biomedical Materials'ta yayımlanan çalışmada bir grup katılımcının elleri 30 dakika boyunca suda tutuldu ve ardından fotoğrafları çekildi.

24 saat sonra aynı işlemi tekrarlayan araştırmacılar görüntüleri karşılaştırınca parmaklarda aynı desenlerin oluştuğunu gördü. 

German "Kan damarları pozisyonlarını çok fazla değiştirmez. Biraz hareket ederler ancak diğer kan damarlarına göre son derece sabittirler" diyerek ekliyor: 

Bu da kırışıklıkların aynı şekilde oluşması gerektiği anlamına geliyor ve biz de öyle olduğunu kanıtladık.

Araştırmacılar yeni çalışmanın adli tıpa katkı sağlayabileceğini ve uzun süre suda kalan cesetlerin kimliğini tespit etmede kullanılabileceğini düşünüyor.

German ayrıca derinin suda kalmasıyla ilgili daha fazla soruya cevap aramayı umduğunu da belirtiyor.

Independent Türkçe, IFLScience, Popular Science, Conversation, Journal of the Mechanical Behavior of Biomedical Materials