Satürn'ün halkaları ayrışarak gezegenin atmosferini ısıtıyor

Bilim insanları halka parçacıklarının, bileşimini değiştirerek Satürn'ün üst atmosferini dönüştürdüğünü söylüyor

(NASA/ESA/Lotfi Ben-Jaffel)
(NASA/ESA/Lotfi Ben-Jaffel)
TT

Satürn'ün halkaları ayrışarak gezegenin atmosferini ısıtıyor

(NASA/ESA/Lotfi Ben-Jaffel)
(NASA/ESA/Lotfi Ben-Jaffel)

Satürn'ün halkalarının ayrışarak gaz devinin üst atmosferini ısıttığını belirten yeni bir araştırmanın bulguları, diğer yıldızların etrafındaki gezegenlerin halka sistemleri olup olmadığını tahmin etmeye yarayabilir.
Aralarında NASA'nın ABD'deki Goddard Uzay Uçuş Merkezi'nden isimlerin de yer aldığı gökbilimciler, Güneş Sistemi'nde daha önce hiç görülmeyen bu fenomenin Satürn ve halkaları arasındaki beklenmedik bir etkileşim olduğunu söylüyor.
Perşembe günü Planetary Science Journal'da yayımlanan yeni çalışmada bilim insanları Satürn'ün atmosferinde aşırı drecede ultraviyole radyasyon olduğunu, bunun da gezegenin üst atmosferinin dışarıdan kirlendiğine ve ısındığına işaret ettiğiğini bildirdi.
Bilim insanları bunun mikrometeoritlerin etkisi, Güneş rüzgarındaki parçacıkların bombardımanı, Güneş'in ultraviyole radyasyonu veya elektrik yüklü tozları toplayan elektromanyetik kuvvetlerden kaynaklanabileceğini söylüyor. Bunların hepsi, parçacıkları gezegene çeken kütleçekimi alanı nedeniyle gaz devine doğru çekilebilir.
Araştırmacılar gözlemlenen fenomenin en makul açıklamasının, buzlu halka parçacıklarının Satürn'ün atmosferine yağarak ısınmaya yol açması olduğunu söylüyor.
NASA'nın Cassini isimli uzay sondası daha önce, 2017'de, Satürn'ün atmosferine dalarak gezegenin atmosferik bileşenlerini ölçmüş ve halkalardan birçok parçacığın düştüğünü doğrulamıştı.
Çalışmanın ortak yazarı Lotfi Ben-Jaffel şöyle diyor:
"Her şeyi, belirli enlemlerde atmosfere dökülen halka parçacıkları yönlendiriyor. Bunlar bileşimi değiştirerek üst atmosferi dönüştürüyor."
Araştırmacılar parçacıkların atmosferik gazlarla çarpışmasını içeren süreçlerin, belirli bir yükseklikten atmosferi ısıttığından şüpheleniyor.
Çalışmada bilim insanları, 1980'lerde gezegenin yanından geçen iki NASA Voyager sondası da dahil Satürn'ün incelendiği 4 uzay görevinden elde edilen, arşivdeki ultraviyole ışık (UV) gözlemlerini değerlendirdi.
Dr. Ben-Jaffel, "Her şey kalibre edildiğinde, tüm görevlerdeki spektrumların tutarlı olduğunu açıkça gördük" diyor:
"Bu bana gerçekten sürpriz oldu. Farklı ışık dağılımı verilerinin haritasını çıkardım ve sonra hayretle hepsinin aynı olduğunu fark ettim."
Gökbilimciler, 40 yıllık Güneş döngülerini kapsayan UV verilerine dayanarak Güneş'in Satürn üzerindeki mevsimsel etkilerini analiz etmeyi başardı.
UV radyasyon seviyesinde bir farklılık olmadığını ortaya koyan veriler, Satürn'ün halkalarından sürekli gelen "buz yağmurunun" gezegenin üst atmosferinin ısınmasının "en iyi açıklaması" olduğunu gösteriyor.
Dr. Ben-Jaffel, "Halkaların, bir gezegenin üst atmosferi üzerindeki bu etkisini tanımlama sürecinin henüz başındayız. Nihayetinde, uzak dünyaların atmosferleri hakkında gerçek bir işaret verecek küresel bir yaklaşıma sahip olmak istiyoruz" diyor:
"Bu çalışmanın amaçlarından biri de bunu diğer yıldızların yörüngesindeki gezegenlere nasıl uygulayabileceğimizi görmek. Buna 'öte-halkalar' arayışı diyebiliriz."



Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
TT

Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)

Deepfake videoların gelişmiş saptama yöntemlerini yanıltabildiği ve her geçen gün daha gerçekçi hale geldiği tespit edildi. 

Bir kişinin yüzünün ya da vücudunun dijital olarak değiştirilmesiyle oluşturulan deepfake videolar endişe yaratmaya devam ediyor. 

Bu videolar gerçek bir kişinin görüntüsünün yapay zeka kullanılarak değiştirilmesiyle yapılıyor. Aslında bu teknoloji, kullanıcıların yüzünü kediye dönüştüren veya yaşlandıran uygulamalar gibi zararsız amaçlarla da kullanılabiliyor.

Ancak insanların cinsel içerikli videolarını üretmek veya masum insanlara iftira atmak için de kullanılabilmesi ciddi bir sorun teşkil ediyor.

Bu videoların sahte olup olmadığını anlamak için kullanılan gelişmiş yöntemlerden biri kalp atışlarını izlemek. 

Uzaktan fotopletismografi (rPPP) adlı araç, deriden geçen ışıktaki küçük değişiklikleri tespit ederek nabzı ölçüyor. Nabız ölçen pulse oksimetreyle aynı prensiple çalışan bu araç, çevrimiçi doktor randevularının yanı sıra deepfake videoları tespit etmek için de kullanılıyor.

Ancak bulguları hakemli dergi Frontiers in Imaging'de bugün (30 Nisan) yayımlanan çalışmaya göre deepfake görüntülerde artık gerçekçi kalp atışları var.

Bilim insanları çalışmalarına videolardaki nabız hızını otomatik olarak saptayıp analiz eden bir deepfake dedektörü geliştirerek başladı. 

Ardından rPPP tabanlı bu aracın verilerini, EKG kayıtlarıyla karşılaştırarak hassasiyetini ölçtüler. Son derece iyi performans gösteren aracın EKG'yle arasında dakikada sadece iki-üç atımlık fark vardı. 

Ekip aracı deepfake videolar üzerinde test ettiğindeyse rPPP, videoya kalp atışı eklenmese bile son derece gerçekçi bir kalp atışı algıladı. 

Bilim insanları kalp atışlarının videoya kasten eklenebileceği gibi, kullanılan kaynak videodan kendiliğinden geçebileceğini de söylüyor.

Almanya'daki Humboldt Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Peter Eisert "Kaynak video gerçek bir kişiye aitse, bu artık deepfake videoya aktarılabiliyor" diyerek ekliyor: 

Sanırım tüm deepfake dedektörlerinin kaderi bu; deepfake'ler gittikçe daha iyi hale geliyor ve iki yıl önce iyi çalışan bir dedektör bugün tamamen başarısız olmaya başlıyor.

Araştırmacılar yine de sahte videoları saptamanın başka yolları olduğunu düşünüyor. Örneğin sadece nabız hızını ölçmek yerine, yüzdeki kan akışını ayrıntılı olarak takip eden dedektörler geliştirilebilir.

Eisert, "Kalp atarken kan, damarlardan geçerek yüze akıyor ve daha sonra tüm yüz bölgesine dağılıyor. Bu harekette gerçek görüntülerde tespit edebileceğimiz küçük bir gecikme var" diyor.

Ancak bilim insanına göre nihai çözüm deepfake dedektörlerinden ziyade, bir görüntünün üzerinde oynanıp oynanmadığını anlamaya yarayan dijital işaretlere odaklanmaktan geçiyor:

Bir şeyin sahte olup olmadığını tespit etmek yerine bir şeyin değiştirilmediğini kanıtlayan teknolojiye daha fazla odaklanmadığımız sürece, deepfake'lerin saptanmalarını zorlaştıracak kadar iyi olacağını düşünüyorum.

Independent Türkçe, BBC Science Focus, TechXplore, Frontiers in Imaging