Hafızalara kazınan '1 Nisan şakaları' yıllara meydan okuyor

Dünyanın birçok bölgesinde "1 Nisan Şaka Günü"nde yapılan, ilk bakışta gerçek gibi algılanan şakalar, uzun yıllar geçmesine karşın hafızalardaki yerini koruyor.

(USA Today)
(USA Today)
TT

Hafızalara kazınan '1 Nisan şakaları' yıllara meydan okuyor

(USA Today)
(USA Today)

Yüz yıllardır insanlar, 1 Nisan'da ilk bakışta gerçek olduğu düşünülen ancak şaka olduğu daha sonra anlaşılan komik olaylara imza atıyor.
Bireysel şakaların yanı sıra basın yayın organları ve sosyal medya vasıtasıyla yapılan şakalar, gündelik hayatın renklerinden biri haline gelirken ortaya uzun yıllar hatırlanacak olaylar çıkabiliyor.
Uzun yıllardır "Şaka Günü" olarak anılan "1 Nisan"ın nasıl ortaya çıktığıyla ilgili farklı kültür, inanç ve dillerde çeşitli efsaneler bulunuyor.
İlk olarak eski Romalıların Hilarya, Hintlerin ise Huli Festivali’nde görülen şakaların, 1564’te Fransa’da yapılan takvim düzenlemesiyle gelenek haline geldiği sanılıyor.
Roma İmparatoru Jül Sezar'ın adıyla anılan Jülyen takvimine göre 25 Mart, yeni yılın başlangıcı kabul edilirken Fransa Kralı 9. Charles, 1564'te yılbaşını 1 Nisan'dan 1 Ocak'a aldırıyor. Buna göre, 1 Nisan'ı yılbaşı kabul etmeyi sürdürenlerle dalga geçmek amacıyla yapılan şakalar, bir süre sonra gelenek haline geliyor ve 1 Nisan'ı yılbaşı kabul edenler "1 Nisan Aptalları" olarak anılıyor.

1 Nisan, iletişimin komik ve ilgi çekici yeni yolu olarak görülüyor
Sosyal medyanın günlük hayattaki öneminin artması ve önde gelen etkileşim alanlarından biri haline gelmesi, "1 Nisan" şakalarının sayısını, bilinirliğini ve bu alana yönelik ilgiyi de artırdı.
Tüm dünyada Şaka Günü olarak bilinen "1 Nisan", çok geniş kitleler tarafından kullanılmaya başlanırken özellikle şirketler, siyasiler, kurum ve kuruluşlar için önemli bir iletişim stratejisine evrildi.
"1 Nisan"da sahipleri şakalarıyla gündem olurken sosyal medyada yayılan bazı şakaların gerçek olmadığının anlaşılması ise günler alabiliyor.
Basın yayın organları da "1 Nisan" öncesinde pratik şaka içerikli haberler yaparak bugüne katkı sunuyor.
Öte yandan özellikle son dönemlerde şaka oyuncağı sektörü de "1 Nisan"a renk katan önemli araçlar halini alırken bugünün öncesinde alışveriş merkezleri ve çarşı pazarlarda yoğunluk artabiliyor.
AA muhabiri, yıllara meydan okuyan bazı şakaları derledi:

Spagetti ağaçları
İngiliz yayın kurumu BBC'nin Panoroma programı da hafızalara kazınan bir şakaya imza attı. Program, 1957 yılında İsveçlilerin ağaçlarda spagetti yetiştirdiğine dair şakayı ciddi haber araştırmasıymış gibi izleyicilerine aktardı.
Haberde yetiştiricilerin "spagetti biti" adı verilen haşereyle mücadele ettiği anlatılıyordu. Yayının şaka olduğunu anlamayan çok sayıda izleyici, BBC'yi arayarak kendi spagetti ağaçlarını nasıl yetiştirebileceklerine ilişkin bilgi edinmek istedi.

Yer çekimi azalıyor
İngiliz gök bilimci Patrick Moore'un "Yer çekimi azalıyor" iddiası da unutulmayan şakaların arasında yer alıyor.
Moore, 1976 yılında BBC Radyo 2'ye yaptığı açıklamada, 1 Nisan saat 09.47'de Plüton, Jüpiter'in arkasından geçerken sıra dışı bir olayın meydana geleceğini, gezegenlerin bu dizilişinin Dünya'nın çekim gücünü azaltacağını söyledi.
Tam bu anda sıçrayanların havada uçma hissini duyumsayacaklarını söyleyen Moore'un bu açıklamasının binlerce kişi tarafından uygulandığı belirtildi.

Eyfel Kulesi taşınıyor
The Parisien gazetesi, 1986 yılında Eyfel Kulesi'nin sökülüp taşınması için anlaşmaya varıldığını yazdı. Habere göre Fransız kültürünün simgesi kabul edilen Eyfel, Paris'in doğusunda açılacak yeni Euro Disney parkında tekrar monte edilecekti. Eyfel'in yerine ise 1992 Olimpiyat Oyunları için 35 bin koltuk kapasiteli stadyum inşa edilecekti.

Amerikan Kongre Binası çöktü
The Madison Capital-Times gazetesi, 1933 yılında bir dizi gizemli patlama sonucu Kongre binasının çöktüğünü yazdı.
Haberde patlamalara Senatoda haftalar süren gereksiz tartışmaların yarattığı büyük miktarda gazın yol açtığı belirtildi. Haberde Kongre binasını yıkılırken gösteren fotoğraf da vardı. Gazeteye okurlardan binlerce mektup yağdı.

Volkswagen'den PR içerikli "1 Nisan" şakası
Dünyanın önde gelen otomobil üreticilerinden Volkswagen, 2021'de ABD'deki biriminin "Voltswagen" adını alacağı haberinin "1 Nisan şakası" olarak düzenlenmiş halkla ilişkiler (PR) çalışması olduğunu kaydetmişti.
Volkswagen, "Voltswagen" markası ile faaliyet gösterileceği haberinin "şaka" olduğunu ve isim değişikliğine gidilmeyeceğini belirtti.
Alman otomobil üreticisi Volkswagen, şirketin sosyal medya hesapları aracılığıyla duyurulan "Voltswagen" markasına ilişkin açıklamaların elektrikli araçlara bağlılığı gösterme amaçlı olduğunu açıklamıştı.
Şirketin Twitter'dan paylaştığı "1 Nisan" şakasında "Biliyoruz, 66 yıl sonra isim değiştirmek olağan dışı ancak ruhumuz her daim genç. Voltswagen ile tanışın. Volkswagen'e benzer ancak yenilenmiş bir elektrikli sürüş odağıyla. Tamamen elektrikli SUV'umuz ID.4 bugün piyasada." ifadeleri kullanılmıştı.

Oyuncak üreticisi LEGO'dan "akıllı legolar" şakası
Dünyanın en bilinen oyuncak üreticilerinden LEGO, 2021'deki 1 Nisan paylaşımında LEGO parçalarının insanların ayağına batması sonucu oluşan "acı verici" kazaları konu edindi.
Şirket, çoğu kişinin LEGO oyuncaklarına basması sonucu canının acıdığına işaret ederek, buna çözüm ürettiklerini öne sürdü.
LEGO, hazırladığı şakada üstüne basılacağını anlayan ve insanların ayaklarının altından çekilen "akıllı legolar" ürettiklerini duyurdu.

Twitter'dan sesli harf yasağı
Kurumlar, kuruluşlar ve şahıslar, "1 Nisan" şaka gününü önemli bir iletişim faaliyeti olarak görürken bu günde yapılan işler, uzun yıllar hafızalardaki yerini koruyor.
"1 Nisan" gündeme gelince hatırlanan şakalardan biri de Twitter'in 2013'te yeni adının "Twttr" olacağı açıklamasıydı.
Twitter, yeni uygulamayla sesli harf kullanımına izin verilmeyeceğini ve sesli harf kullananların aylık 5 dolar ücret ödeyeceğini belirtti.
Şirketin şakasını desteklemek için yaptığı resmi açıklamada ise "Sesli harfleri eleyerek daha verimli ve yoğun bir iletişim formuna sahip olabileceğimize inanıyoruz. Aynı zamanda gelir kaynaklarımızı da geliştirmenin bir yolu olarak görüyoruz." ifadeleri yer aldı.



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research