X sınıfı Güneş fırtınası Dünya'yı vurdu: İletişim bir saat kesildi

Özellikle 2025 civarında şiddetli patlamalar bekleniyor

Uzmanlara göre Dünya'nın son derece güçlü Güneş fırtınalarına hazırlanması gerekiyor (Avrupa Uzay Ajansı)
Uzmanlara göre Dünya'nın son derece güçlü Güneş fırtınalarına hazırlanması gerekiyor (Avrupa Uzay Ajansı)
TT

X sınıfı Güneş fırtınası Dünya'yı vurdu: İletişim bir saat kesildi

Uzmanlara göre Dünya'nın son derece güçlü Güneş fırtınalarına hazırlanması gerekiyor (Avrupa Uzay Ajansı)
Uzmanlara göre Dünya'nın son derece güçlü Güneş fırtınalarına hazırlanması gerekiyor (Avrupa Uzay Ajansı)

Güneş'te meydana gelen yeni bir patlama radyasyon dalgasının Dünya'yı vurmasına neden oldu ve bazı bölgelerde radyo iletişimini aksattı.
28 Mart'ta gündüz vakti meydana gelen olay Güneydoğu Asya, Avustralya ve Yeni Zelanda'nın bazı bölgelerinde iletişimin yaklaşık bir saat boyunca kesilmesine sebebiyet verdi.
Bunun nedeni Güneş'teki bu patlamanın uzaya yüklü parçacıklardan oluşan bir plazma dalgası savurması. Plazma akışı Dünya'ya ulaşıp gezegeni bir kalkan gibi saran manyetik alanla etkileşime girdiğinde "Güneş fırtınası" adını alıyor.
Bilim insanları bu Güneş fırtınasını "X sınıfı" diye kategorize etti. 
Güneş patlamaları yaydıkları X-ışınlarının yoğunluğuna göre 5 kategoride (A, B, C, M ve X) sınıflandırıyor. Patlamalar, her seviyede bir öncekinin 10 katı yoğunluğa sahip oluyor.
X sınıfı bu sıralamada en güçlü patlamaları temsil ediyor.
Bu patlamaların ardından Dünya'nın manyetik alanıyla etkileşime giren parçacıklar kuzey enlemlerinde eşsiz manzaralara sahne olan kutup ışıklarını meydana getiriyor. Ancak aynı zamanda navigazson, GPS ve iletişim sistemlerine zarar vererek çalışmalarını engelleyebiliyor.
Bazı şiddetli patlamalar, yörüngedeki Uluslararası Uzay İstasyonu'nda görev alan astronotların da hayatını riske atabiliyor.

Güneş'teki hareketlilik artıyor
Son dönemde Güneş'teki patlamalar giderek yoğunlaşıyor. Bu da Dünya'nın plazma akışlarına daha sık maruz kalması anlamına geliyor.
Bilim insanları, yıldızdaki patlamaların birkaç yıl içinde daha da artacağını ve zirve noktasına ulaşacağını belirtiyor. Çünkü Güneş, şu anda hareketli bir evrede.
Yıldız her 11 yılda bir, sakin veya fırtınalı geçen bir döngüsünü tamamlıyor ve yenisini başlatıyor. Güneş'in 2019'da 25. döngüsüne girdiği biliniyor. Bu döngülerden sakin olanına, yani yıldızdaki patlamaların ve lekelerin minimum seviyeye indiği dönemlere "solar minimum" adı veriliyor.
Güneş lekelerinin arttığı ve patlamaların da sıklaştığı evrelerse "solar maksimum" diye adlandırılıyor.
2025'te Güneş'in solar maksimum evresi zirve noktasına ulaşacak. Bu nedenle bilim insanları özellikle 2025 civarında şiddetli patlamaların Dünya'yı etkilemesini bekliyor.
 
Independent Türkçe, Science Alert, Business Insider



Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
TT

Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)

Deepfake videoların gelişmiş saptama yöntemlerini yanıltabildiği ve her geçen gün daha gerçekçi hale geldiği tespit edildi. 

Bir kişinin yüzünün ya da vücudunun dijital olarak değiştirilmesiyle oluşturulan deepfake videolar endişe yaratmaya devam ediyor. 

Bu videolar gerçek bir kişinin görüntüsünün yapay zeka kullanılarak değiştirilmesiyle yapılıyor. Aslında bu teknoloji, kullanıcıların yüzünü kediye dönüştüren veya yaşlandıran uygulamalar gibi zararsız amaçlarla da kullanılabiliyor.

Ancak insanların cinsel içerikli videolarını üretmek veya masum insanlara iftira atmak için de kullanılabilmesi ciddi bir sorun teşkil ediyor.

Bu videoların sahte olup olmadığını anlamak için kullanılan gelişmiş yöntemlerden biri kalp atışlarını izlemek. 

Uzaktan fotopletismografi (rPPP) adlı araç, deriden geçen ışıktaki küçük değişiklikleri tespit ederek nabzı ölçüyor. Nabız ölçen pulse oksimetreyle aynı prensiple çalışan bu araç, çevrimiçi doktor randevularının yanı sıra deepfake videoları tespit etmek için de kullanılıyor.

Ancak bulguları hakemli dergi Frontiers in Imaging'de bugün (30 Nisan) yayımlanan çalışmaya göre deepfake görüntülerde artık gerçekçi kalp atışları var.

Bilim insanları çalışmalarına videolardaki nabız hızını otomatik olarak saptayıp analiz eden bir deepfake dedektörü geliştirerek başladı. 

Ardından rPPP tabanlı bu aracın verilerini, EKG kayıtlarıyla karşılaştırarak hassasiyetini ölçtüler. Son derece iyi performans gösteren aracın EKG'yle arasında dakikada sadece iki-üç atımlık fark vardı. 

Ekip aracı deepfake videolar üzerinde test ettiğindeyse rPPP, videoya kalp atışı eklenmese bile son derece gerçekçi bir kalp atışı algıladı. 

Bilim insanları kalp atışlarının videoya kasten eklenebileceği gibi, kullanılan kaynak videodan kendiliğinden geçebileceğini de söylüyor.

Almanya'daki Humboldt Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Peter Eisert "Kaynak video gerçek bir kişiye aitse, bu artık deepfake videoya aktarılabiliyor" diyerek ekliyor: 

Sanırım tüm deepfake dedektörlerinin kaderi bu; deepfake'ler gittikçe daha iyi hale geliyor ve iki yıl önce iyi çalışan bir dedektör bugün tamamen başarısız olmaya başlıyor.

Araştırmacılar yine de sahte videoları saptamanın başka yolları olduğunu düşünüyor. Örneğin sadece nabız hızını ölçmek yerine, yüzdeki kan akışını ayrıntılı olarak takip eden dedektörler geliştirilebilir.

Eisert, "Kalp atarken kan, damarlardan geçerek yüze akıyor ve daha sonra tüm yüz bölgesine dağılıyor. Bu harekette gerçek görüntülerde tespit edebileceğimiz küçük bir gecikme var" diyor.

Ancak bilim insanına göre nihai çözüm deepfake dedektörlerinden ziyade, bir görüntünün üzerinde oynanıp oynanmadığını anlamaya yarayan dijital işaretlere odaklanmaktan geçiyor:

Bir şeyin sahte olup olmadığını tespit etmek yerine bir şeyin değiştirilmediğini kanıtlayan teknolojiye daha fazla odaklanmadığımız sürece, deepfake'lerin saptanmalarını zorlaştıracak kadar iyi olacağını düşünüyorum.

Independent Türkçe, BBC Science Focus, TechXplore, Frontiers in Imaging