Hindistan, "kaplanları yok olmanın eşiğinden döndüren" projesinin 50. yılını kutluyor

Hindistan, dünyadaki yabani kaplan nüfusunun yüzde 70'inden fazlasına ev sahipliği yapıyor.

Dünyadaki kaplan nüfusunun yüzde 70'inden fazlasına ev sahipliği yapan ülkedeki kaplanların sayısı, yılda yüzde 6 oranında artıyor (AFP)
Dünyadaki kaplan nüfusunun yüzde 70'inden fazlasına ev sahipliği yapan ülkedeki kaplanların sayısı, yılda yüzde 6 oranında artıyor (AFP)
TT

Hindistan, "kaplanları yok olmanın eşiğinden döndüren" projesinin 50. yılını kutluyor

Dünyadaki kaplan nüfusunun yüzde 70'inden fazlasına ev sahipliği yapan ülkedeki kaplanların sayısı, yılda yüzde 6 oranında artıyor (AFP)
Dünyadaki kaplan nüfusunun yüzde 70'inden fazlasına ev sahipliği yapan ülkedeki kaplanların sayısı, yılda yüzde 6 oranında artıyor (AFP)

Kaplanların korunmasında 50 yılı geride bırakan Hindistan cumartesi günü Kaplan Projesi'nin 50. yıldönümünü kutladı.
Mevcut kaplan nüfusu yaklaşık 3 bin olan Hindistan, dünyadaki kaplan nüfusunun yüzde 70'inden fazlasına ev sahipliği yapıyor ve resmi rakamlara göre kaplanların sayısı yılda yüzde 6 oranında artıyor.
Hayvanların korumasını teşvik etmeyi amaçlayan Hindistan, Kaplan Projesi'ni ilk olarak 1 Nisan 1973'te, o zamanki başbakan İndira Gandi'nin yönetiminde başlatmıştı.
Proje başlangıçta 18 bin 278 kilometre kareye yayılmış 9 kaplan rezervini kapsarken, Hindistan'ın artık 75 bin kilometre kareden fazla (ülkenin coğrafi alanının yaklaşık yüzde 2,4'ü) alana yayılmış 53 rezervi var.
Çevre Bakanı Bhupender Yadav, projenin yıldönümü sebebiyle The Times of India'ya verdiği röportajda şöyle dedi:
"Kaplan Projesi, kaplanları yok olmanın eşiğinden döndürmede başarıya ulaştı."
Hindistan hükümeti projenin yıldönümünü 9 Nisan'da, güneydeki Karnataka eyaletinde yer alan Maisur'da üç günlük bir etkinlikle resmen kutlayacak.
Etkinlikte, Başbakan Narendra Modi son kaplan sayımının verilerini paylaşacak ve bir hatıra parasını piyasaya sürecek.
Yadav, projenin başarısının sadece rakamlarla ölçülmemesi gerektiğini söyledi.
Bakan, "Kaplan rezervlerinin bilimsel yollarla yönetilmesine inanıyoruz ve habitatın taşıma kapasitesine göre bir kaplan nüfusuna sahip olmayı hedefliyoruz" dedi:
"Bakanlık, tüm potansiyel kaplan habitatlarını NTCA [National Tiger Conservation Authority/Ulusal Kaplan Koruma Kurumu] kapsamına alıyor ve böylece yaşayabilecek kaplan nüfusu sürdürülebilir bir şekilde korunabiliyor."
Muhalefetteki Kongre Partisi Genel Sekreteri Jairam Ramesh de cumartesi günü bu büyük kedileri koruma projesinin 50. yıldönümü hakkında konuştu.
Twitter'da yaptığı açıklamada Ramesh şöyle dedi: 
"İndira Gandi, Gir Aslan Projesi'ni başlattıktan 15 ay sonra, Kaplan Projesi'ni tam 50 yıl önce bugün Corbett'te müjdelemişti. O zamanlar 9 kaplan rezervi vardı. Bugün 53 tane var. Onun için kaplanları korumak = ormanları korumaktı. Artık zengin orman alanlarının 1/3'ü, kaplan rezervleri."
Kongre Partisi'nin, yakın zamanda parlamentodan ihraç edilen edilen milletvekili Rahul Gandi de projeyi başlattığı için babaannesi olan eski başbakana teşekkür etti.
Gandi, Facebook'tan yaptığı açıklamada, "Kaplan Projesi, Hindistan'ın yaban hayatını korumaya yönelik kararlı bağlılığına ve eski Başbakan İndira Gandi'nin ilham verici mirasına muhteşem bir övgü" diye belirtti.
Hindistan 2010'da, Bangladeş, Butan, Çin, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Nepal, Rusya, Tayland ve Vietnam gibi kaplan nüfusuna sahip diğer ülkelerle birlikte, 2022'ye gelindiğinde ülkesindeki büyük kedi sayısını iki katına çıkarmayı taahhüt etmişti.
2018'de Hindistan bu hedefine ulaştı.



Guatemala'daki "kan mağarası"nda vahşi Maya ritüelinin izleri ortaya çıktı

Yucatán Yarımadası'ndaki bir mağarada Mayalara ait çanak çömlek bulundu (Medina-Elizalde/Eurekalert)
Yucatán Yarımadası'ndaki bir mağarada Mayalara ait çanak çömlek bulundu (Medina-Elizalde/Eurekalert)
TT

Guatemala'daki "kan mağarası"nda vahşi Maya ritüelinin izleri ortaya çıktı

Yucatán Yarımadası'ndaki bir mağarada Mayalara ait çanak çömlek bulundu (Medina-Elizalde/Eurekalert)
Yucatán Yarımadası'ndaki bir mağarada Mayalara ait çanak çömlek bulundu (Medina-Elizalde/Eurekalert)

Arkeologlar Guatemala'daki bir mağarada, yağmur tanrısını yatıştırmak için insanların kurban edildiği vahşi bir Maya ritüelinden kalan parçalanmış kafataslarını ortaya çıkardı.

Cueva de Sangre ya da "kan mağarası" ilk kez 1990'larda Petén'deki arkeolojik kazı alanında yapılan bir araştırma sırasında keşfedilmişti.

Travmatik yaralanma izleri taşıyan kemikler zemine dağılmış halde bulunsa da yakın zamana kadar iyice incelenmemişlerdi.

Araştırmacılar, Maya halkının yaklaşık iki bin yıl önce mağarayı insan kurban etme ritüelleri için kullandığını gösteren kanıtlar sundu.

Aralarında Kaliforniya Eyalet Üniversitesi'nden Michele Bleuze'in de bulunduğu araştırmacılar, kemiklerin ritüel amaçlı parçalara ayrıldığına dair izler buldu.

Örneğin bir kafatası parçasının bir tarafında balta gibi bir aletle vurulduğunu gösteren bir iz var. Bir bebeğin kalça kemiğindeki benzer bir iz de muhtemelen ölüm anına yakın vakitte meydana gelmiş.

Araştırmacılar kemiklerin gömülmeyip yere saçılmış olmasının ve bazılarının tuhaf bir şekilde dizilmesinin, ritüelde kullanıldıklarına işaret ettiğini söylüyor.

Dahası arkeologlar, mağarada obsidyen bıçaklar ve kırmızı aşıboyası gibi ritüellerde kullanıldığı bilinen şeyler buldu.

Mağara alanı toplamda "yetişkin ve çocuklara ait 100'den fazla insan kemiği parçası" içeriyordu.

Araştırmacılar şöyle yazıyor:

Amerikan Yerlileri kozmolojisinde kutsal, canlı Dünya'nın önemi nedeniyle, insan kalıntılarının yeraltı boşluklarında biriktirilmesi Mezoamerika'da özel bir kültürel öneme sahipti.

Kemiklerdeki yaraların vahşi doğasını ve mağaradaki yüksek yoğunluğunu göz önüne alan araştırmacılar, Cueva de Sangre'nin yaklaşık MÖ 400 ila MS 250'de Mayaların ritüel amaçlı insan kurban etme alanı olduğu sonucuna vardı.

Bilim insanları "Mevcut iskelet unsurlarının türleri, travma, kemiklerin dizilişi ve kemiklerdeki değişiklikler, mağaradaki kalıntıların kurban niteliği taşıdığını güçlü bir şekilde destekliyor" diye yazıyor.

Mağaraya, bir su birikintisine açılan bir geçide inen küçük bir açıklıktan ulaşılabiliyor. Antik Mayalar için mağara muhtemelen sadece marttan mayısa kadar süren kurak mevsimde açıktı, sonrasında yağmurlar mağarayı erişilemez hale getirmiş olmalı.

Araştırmacılar, insan kurban edilen vahşi ritüellerin muhtemelen Maya yağmur tanrısı Chaac'ı yatıştırmak için yapıldığını ancak bu tür uygulamaların doğasını daha iyi anlamak için kemiklerin DNA analizinin yapılması gibi daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu söylüyor.

Gelecekteki araştırmaların, İspanyolların fethinden önce Orta Amerika'daki yaşama da daha fazla ışık tutabileceğini belirtiyorlar.

Independent Türkçe