Suudi Arabistan uzay sektöründe Ortadoğu ülkelerine öncülük edecek

Serco'nun Ortadoğu CEO'su Şarku’l Avsat’a konuştu: Riyad, yeniliği ve rekabeti teşvik eden bir ortam oluşturuyor.

Phil Malem, Serco Orta Doğu CEO'su (Şarku’l Avsat)
Phil Malem, Serco Orta Doğu CEO'su (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan uzay sektöründe Ortadoğu ülkelerine öncülük edecek

Phil Malem, Serco Orta Doğu CEO'su (Şarku’l Avsat)
Phil Malem, Serco Orta Doğu CEO'su (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan’ın uzay stratejisi lansmanı yaklaşırken, özellikle uzay sektörüne yapılacak yatırımların boyutu konusunda beklentiler artıyor.
Şarku’l Avsat’ın yerel kaynaklardan aktardığı habere göre uzmanlar uzay sektörü için ayrılacak bütçenin, büyük uzay ekonomileriyle karşılaştırılabilir olmasını önerirken, Riyad'ın sektöre, yenilik odaklı bir yaklaşımla rekabetçi bir ortam yaratma konusunda öncülük etmesini bekliyor.

Büyüme Tahminleri
Uzay sektöründe uzmanlaşmış olan Serco’nun Orta Doğu bölgesi CEO'su Phil Malem, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, küresel uzay sektörünün değerinin 400 milyar dolardan fazla olduğunu ve 2040 yılına kadar 1 trilyon doların üzerine çıkacağını tahmin etti.
Yatırımların, fırlatmadan, ülke içi uydu üretimine, operasyonlara, yer segmentine ve alt veri hizmetlerine kadar uzay ekosisteminin tüm değer zinciri unsurlarından oluşturulmasının desteklenmesi gerektiğini vurguladı. Malem'e göre uzay ekosisteminin tüm değer zincirinin oluşturulması, uzay araştırmaları, robotik, uzay, bilim, dünya gözlemi, uydu ve uzay sürdürülebilirliği dahil olmak üzere sektörün ilgili tüm sektörlerini de en üst düzeye çıkaracaktır.

Suudi Liderliği
Malem, Suudi Arabistan'ın uzay sektörünün sürdürülebilirliği konusunda Orta Doğu bölgesine liderlik edeceğini ve Krallığın küresel ölçekte bir aktör olarak uzay sektöründe de önemli bir figür olmasının muhtemel olduğunu belirtti.
Malem, kamu ve özel yatırımların bölgede uluslararası ortaklıkların kurulmasını destekleyeceğini ve Suudi Uzay Komisyonu tarafından bu yıl başlatılan ve ülke içinde yenilikçi uzay çözümleri geliştirmeleri için girişimcileri destekleyen, bilgi, teknoloji ve eğitim transferini kolaylaştıran “Suudi Uzay Hızlandırıcı Programı” da dahil olmak üzere yerel bir ekosistem inşa edeceğini belirtti.
Malem, uydu tasarımı ve uzay aracı operasyonlarından veri işleme ve yönetimine kadar tüm uzay değer zincirini geliştirmek amacıyla, uzay kamu sektörünün çeşitli yerlerine, ajanslarına ve kurumlarına yayılmış mühendis, operatör ve analist kadroları için en iyi eğitimin verilmesi gerektiğini de vurguladı.

Ekonomik Çeşitlilik
Suudi Arabistan'ın bölgedeki ekonomik çeşitlendirme planlarının bir parçası olarak sektörü katlayarak geliştireceğini öngören Malem, Yüksek Uzay Konseyi'ne başkanlık eden Başbakan ve Ekonomik ve Kalkınma İşleri Konseyi Başkanı Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın direktifleriyle uzayın, gündemin üst sıralarında yer almasını bekliyor.
Malem sözlerine şöyle devam etti: “Uzay, uzay verilerinin sağladığı hizmetler aracılığıyla tüm ekonomik sektörleri etkileyecek büyük bir potansiyele sahip. Suudi uzay sektörü, 2018'deki başlangıcından bu yana rekabetçi ve erişilebilir bir ortam yaratma konusunda büyük adımlar atarken, stratejisini geliştirmek için de büyük çaba sarf etti. İnsanlı uzay görevlerinde ve bu yıl Suudi astronotları fırlatma planlarında ilham kaynağı oldu ve inanılmaz başarılar elde etti.”

Ciddi bir hamle
Riyad'ın uzay sektörüne ciddi bir şekilde yöneldiğine dikkat çekerek, geçtiğimiz yıl içinde küresel uzay endüstrisinde bir dizi nitelikli işi oluşturmayı başardığını ve uzay sektöründe uzun vadeli büyümeyi şekillendirmeye, yönlendirmeye ve sürdürmeye yardımcı olacak en iyi yetenekleri ilgili görevlere getirme politikası izlediğini belirtti.
Malem sözlerine şöyle devam etti: “Sektör, Suudi Arabistan’ı uzay alanında lider bir ülke haline getirmek için sadece ekonomik büyümeye odaklanmakla kalmayacak, aynı zamanda sürekli büyümeyi sağlamak için özellikle ulusal istihdamı geliştirmeye de odaklanacaktır. İşte bu noktada, bireylerin uzay programını uygulayabilecek bilgi ve beceriye sahip olduğu, millileştirilmiş yerel işgücünün oluşturulmasına yardımcı olmak için büyük fırsatlar bulunmaktadır. İşte bu noktada Suudi ulusal vizyonunun canlandırılmasını destekleme fırsatı doğuyor.”

Serco'nun planı
Serco'nun iş planıyla ilgili olarak ise Malem şunları söyledi: “Planlarımız, Suudi vatandaşlarına bölgedeki uzay sektörünün uzun vadeli büyüme zorluklarını karşılayacak yetenek, bilgi ve deneyimi sağlayacak eğitimleri tasarlamak, geliştirmek ve sunmak için yerel akademi, sanayi ve kamu sektörüyle ortaklık kurmaktır.”



New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
TT

New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)

Suudi Arabistan'ın himayesinde ve Fransa'nın katılımıyla Birleşmiş Milletler’in (BM) New York’taki genel merkezinde düzenlenen konferans, ‘iki devletli çözüm’ yönünde bir siyasi hareket başlattı. Paris'in Filistin’i tanıma kararını açıklamasının ardından, başka ülkeler de art arda Filistin devletini tanıyacaklarını açıkladılar.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un izinden giderek yaz tatilinde olan kabinesini Gazze'deki durumu ele almak üzere bu hafta acil toplantıya çağıracağı açıklandı. Starmer, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki durumu iyileştirmek ve barışı sağlamak için adımlar atmaması halinde, İngiltere’nin Eylül ayında Filistin Devleti'ni tanıyacağını açıkladı. İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy de New York'taki konferansta aynı açıklamayı tekrarladı.

Başbakan Starmer, çç baskıların artmasıyla İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını durdurmaması, insani yardımların engelsiz bir şekilde ulaşması için sınır kapılarını açmaması ve Filistin-İsrail çatışmasına son vermek için ciddi barış görüşmelerine başlamaması halinde bu adımı atacağını açıkladı.

ddefrv
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, salı günü Londra'da yaptığı açıklamada, Gazze'deki durumu görüşmek üzere acil kabine toplantısı çağrısında bulundu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetindeki bakanların tutumları göz önüne alındığında İsrail'in bu şartlara uyum sağlaması imkansız görünüyor. Bu da 1917 yılında ilan edilen Balfour Deklarasyonu’ndan bu yana İsrail'in kurulmasında tarihi bir sorumluluk taşıyan Londra'nın bu adımı atacağı anlamına geliyor.

Bu adımın özel bir önemi var, çünkü İngiltere, Fransa'dan sonra G7 üyeleri içinde Filistin devletini tanıyan ikinci ülke ve BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) beş daimi üyesi arasında dördüncü ülke olacak. Ayrıca, Batı'nın bu hamlesini ‘toplu bir hareket’ haline getirmesi açısından da özel bir öneme sahip. Ki Paris de bunu bekliyor.

Aralarında Avustralya, Kanada, Finlandiya, Fransa, Norveç, İspanya, Portekiz, İrlanda, Slovenya, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, İzlanda, San Marino ve Andorra’nın bulunduğu 15 batılı ülke tarafından yayınlanan ve Filistin devletinin tanınmasını talep eden ‘New York Konferansı Çağrısı’, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot'un ifadesiyle ‘deprem’ etkisi yarattı. Zira Batılı ülkeler ilk kez ‘toplu olarak’ böyle bir adım attılar.

Söz konusu ülkelerden biri olan Malta, Filistin’i tanıyacağını resmi olarak açıklarken Kanada ve Finlandiya, bu yönde hazırlıklarını sürdürüyor. Fransız kaynaklar, Portekiz'in de Filitin’i tanıma kararını açıklamaya hazır olduğunu belirttiler.

‘Çağrı’nın bir paragrafında şöyle deniyor:

“Bizler Filistin Devleti'ni tanımaya hazır olduğumuzu veya olumlu baktığımızı kabul ettik, ifade ettik veya ifade ediyoruz. Bu, iki devletli çözüme doğru atılmış temel bir adımdır. Henüz bunu yapmamış olan tüm ülkeleri bu çağrıya katılmaya davet ediyoruz.”

Ayrıca şu ifadeler de yer alıyor:

“Gazze’de yeniden yapılanma, Hamas'ın silahsızlandırılması ve Filistin yönetiminden çıkarılmasını sağlayacak bir yapı oluşturmak için çalışmaya kararlıyız.”

Diplomatik bulaşma

Söz konusu paragrafın ifadeleri, harekete geçme ve başkalarını da harekete geçmeye teşvik etme yönündeki toplu bir arzuyu yansıtmaktadır. Bugüne kadar 149 ülke Filistin’i tanıdı.

Fransız kaynaklar, Cumhurbaşkanı Macron'un birkaç gün önce Filistin’i tanıma kararını açıklamasının, birincisi tereddüt eden Avrupa ülkelerine baskı yapmak, ikincisi 21 Eylül'e kadar onlara yeterli zaman tanımak olmak üzere iki amacı olduğunu söylediler. 21 Eylül, New York'ta BM Genel Kurulu toplantılarının başlayacağı tarih ve zirvede kararın kesinleşmesi bekleniyor.

dfgthyuı
BM Genel Sekreteri, New York'ta düzenlenen İki Devletli Çözüm Konferansı sırasında Fransa Dışişleri Bakanı ile tokalaşırken (AFP)

Yol haritasının son paragrafı, konferansın en önemli hedefini özetliyor:

“Bu tarihi bir fırsat. Savaşı sona erdirmek, Filistin devletini kurmak ve her iki halk için barış ve onuru sağlamak için kararlı ve toplu bir şekilde harekete geçme zamanı geldi.”

Baskılara ve uyarılara rağmen

Konferansa 125 ülke, Avrupa Birliği (AB) ve Arap Birliği (AL) gibi birçok uluslararası ve bölgesel kuruluş ve en az 40 dışişleri bakanı katıldı. İsrail ve ABD'nin baskılarına rağmen konferansa geniş bir katılım vardı.

Tüm bu baskıların yanında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un BM Genel Kurulu’nda düzenlenen ‘Başkanlar ve Liderler Haftası’nda Eylül ayında Filistin devletini resmen tanımayacağını açıklamasının ardından, Macron'u hedef alan bir iç kampanya başlarken bu girişimin Ortadoğu'daki olayların gidişatına ‘hiçbir etkisi olmayacağı’ empoze ediliyor. Ayrıca, hiçbir Avrupa veya Batı ülkesinin ona katılmayacağı için ‘diplomatik olarak dışlanacağı’ uyarısı yapılıyor.

dert
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

‘Şüpheciler’, iki devletli çözümü destekleyen ‘diplomatik-siyasi dinamizmin’ yeniden canlanmasını imkansız gördüler. Onlara göre bu çözüm, sadece siyasi ve sahadaki değişiklikler nedeniyle değil, aynı zamanda İsrail'in Filistin devletinin kurulmasını kökten reddetmesi nedeniyle de ‘geçmişte kalmış’ bir seçenek haline gelmişti.

İsrail parlamentosu Knesset geçtiğimiz yıl Filistin devletinin kurulmasını reddeden bir kararı oyladı. Geçtiğimiz hafta da 71 oyla hükümeti Batı Şeria'yı ilhak etmeye çağıran bir kararı kabul etti. Kısacası, şüpheciler iki devletli çözümü ‘bir hayal’ olarak gördüler.

İsrail, Filistin devletinin tanınmasını kınamaya devam etti. Bunu ‘Hamas ve terörizme ödül’ olarak değerlendiren İsrail, bunun Gazze'deki ‘barışçıl çözüm çabalarını’ ve ‘savaşı sona erdirme çabalarını’ baltalayacağını iddia etti.

Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmediği gibi bir de tam tersi oldu.

Riyad ve Paris, uzun süredir ortada olmayan ‘iki devletli çözümü’ yeniden canlandırma çabalarında başarılı oldular.

Sadece iki gün içinde, dünya ülkelerinin üçte ikisi, sekiz adet Arap ve uluslararası çift başkanlı çalışma grubunun haftalarca süren çabalarıyla hazırlanan ‘yol haritasına’ odaklandı. Bu gruplar, çatışmaya son verilmesi ve güvenlik, ekonomi ve insani açıdan entegre bir Ortadoğu'ya doğru ilerlenmesi konusunda genel, kapsamlı ve pratik öneriler hazırlamak için yoğun bir şekilde çalıştı.

Bu durum, konferansın sona ermesiyle birlikte salı günü yayınlanan 7 sayfalık sonuç bildirgesinde de öne çıktı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, belgenin siyasi, güvenlik, ekonomik, insani, hukuki ve stratejik anlatı eksenlerini kapsayan kapsamlı öneriler içerdiğini ve iki devletli çözümü uygulamak ve herkes için barış ve güvenliği sağlamak için entegre ve uygulanabilir bir çerçeve oluşturduğunu söyledi.

Bakan Prens Ferhan, BM 79. Genel Kurulu oturumu sona ermeden önce sonuç bildirgesinin desteklenmesi ve bunun New York'taki Suudi Arabistan ve Fransa misyonlarına bildirilmesi çağrısında bulundu.