Suriye-Türkiye dosyası, Lavrov'un Ankara’yı ziyaretini gerekli kılıyor

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov. (Reuters)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov. (Reuters)
TT

Suriye-Türkiye dosyası, Lavrov'un Ankara’yı ziyaretini gerekli kılıyor

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov. (Reuters)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov. (Reuters)

Suriye dosyası ve Ankara ile Şam arasındaki ilişkileri normalleştirme süreci, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un normalleşme yolunu görüşmek üzere salı günü Moskova'da Türkiye, Rusya, İran ve Suriye dışişleri bakan yardımcılarının dörtlü toplantısının hemen ardından bugün Türkiye'ye yapacağı ziyarette ana gündem maddesi olacak.
Dörtlü görüşme, Türk güçlerinin Suriye'nin kuzeyinden çekilmesi talebine ilişkin Şam'ın sert tavrını değiştirmese de Ankara'daki diplomatik kaynakların Şarku'l Avsat'a bildirdiğine göre müzakerelerin devamına ilişkin ortaya çıkan güvenceler, tüm taleplerin masaya yatırılabileceği ve uzlaşmaya varılması için çalışılabileceği mesajını verdi.
Kaynaklar, Moskova'nın sponsorluğunda Ankara ile Şam arasındaki normalleşme yolunun da yer aldığı Suriye dosyasının Lavrov'un Ankara'daki görüşmelerinde gündemin ön sıralarında yer alacağını aktardılar. Ayrıca gündeme getirilen konuların doğası ve Türkiye ile Suriye taraflarının konumlarındaki farklılıklar nedeniyle uzun sürse de normalleşme görüşmelerine devam etme ve bu yolu başarıya ulaştırma yönünde tüm taraflarda bir arzu olduğunun şu ana kadar açık olduğuna dikkat çektiler.
Kaynaklar, Türkiye'nin Esed rejimi ile normalleşmeye yönelik müzakerelerde salt ikili ilişkilerden daha kapsamlı ve daha geniş olan ancak Suriye'de istikrarı sağlamayı amaçlayan entegre bir süreç oluşturma olarak görülebilecek sabiteleri olduğunu doğruladı. Bunlar, üç ana başlıkta toplanıyor: Terörle mücadele, Suriye'deki siyasi sürecin çözümü için tek yol olarak Astana yolunu devam ettirmeye zorlama ve Türkiye'deki Suriyeli mültecilerin ülkelerine güvenli ve onurlu dönüşlerini sağlama.
Moskova’da salı günü gerçekleşen dörtlü görüşmenin ardından Suriye haber ajansı SANA, Suriye heyetinin görüşmede üç ana noktaya odaklandığını bildirdi: Suriye topraklarındaki Türk varlığına son verilmesi, Suriye'nin iç işlerine karışılmaması ve terörün her türlüsüne karşı mücadele edilmesi ihtiyacı.
Görüşmelerdeki Suriye heyeti başkanı Dışişleri Bakan Yardımcısı Eymen Susan, Türkiye'yi iki taraf arasındaki iletişimi yeniden sağlamak için Suriye'den güçlerini çekeceğini resmen ilan etmeye çağırdı.
Susan açıklamasında ‘Suriye’nin kuzeydoğu ve kuzeybatısındaki durumun eski haline döndürülmesi, Suriye'nin egemenliğinin ve birliğinin korunması, yasa dışı güçlerin geri çekilmesi, terörle mücadele ve Suriye devletinin tüm toprakları üzerindeki otoritesinin yeniden tesis edilmesi gerektiğini’ vurguladı.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Moskova'nın Suriye, Türkiye ve İran ile istişare ederek dört ülkenin dışişleri bakanlarının görüşmesi için tarihler önerdiğini söyledi ve Ankara ile Şam arasındaki ilişkilerin normalleşmesinin zaman alabileceğine işaret etti.
Rusya Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada Lavrov'un dörtlü toplantı başlamadan önce yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Arkadaşlarım ve meslektaşlarım Hüseyin Emir Abdullahiyan, Mevlüt Çavuşoğlu ve Faysal Mikdad ile dışişleri bakanları düzeyinde Moskova'daki toplantı tarihini onaylamanızı dört gözle bekliyorum. Görüşme turunuzun sonuçlarından sonra genel olarak kabul edilebilir hale gelebilecek bazı tarihler önerdik.”
Suriye rejimine yakın medya kuruluşları Türkiye ve Suriye dışişleri bakanlarının önümüzdeki pazartesi günü görüşebileceği bilgisini aktardı.
Lavrov konuya dair şunları söyledi:
“Oluşturulması için çok çalıştığımız Astana Platformu’nun harika bir geleceği olduğuna kesinlikle inanıyoruz. Önemini şimdiden kanıtlamış olan bu platformun askeri-politik istikrarı sağlamaya yönelik bir mekanizmadan bölgesel iş birliği için etkili bir araca dönüştürülmesi için umutlar yeşeriyor. Bu platform, ülkelerimizin yetenekleri ve çatışma sonrası aşamayı güçlendirmeye yönelik çaba talebi göz önünde bulundurularak yapılmıştır.”
Lavrov ayrıca Türkiye ve Suriye halklarının ‘yüzyıllardır ortak bir tarihle birbirine bağlı olduğuna ve coğrafyanın yanı sıra dini ve kültürel olarak iki ülke arasında karşılıklı yarar sağlayan iyi komşuluk ilişkilerinin gelişmesini tartışmasız hale getirdiğine’ dikkat çekti.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu de pazartesi günü Moskova'daki dörtlü görüşme öncesinde Lavrov'un 6 Şubat deprem felaketinin ardından Türkiye ile dayanışma amacıyla perşembe ve cuma günleri Türkiye'yi ziyaret edeceğini duyurdu. Lavrov'un ziyareti sırasında, Karadeniz tahıl koridoru anlaşmasının 120 gün uzatılmasının yanı sıra ikili ilişkilerin çeşitli boyutları, Suriye ve Libya dosyaları ve diğer bölgesel konuların ele alınmasına fırsat sağlanacağını söyledi.
Çavuşoğlu, Rus mevkidaşıyla yapacağı görüşmede Suriye'deki siyasi süreç, Suriyeli mültecilerin durumu ve depremler sonrası Suriye'ye yapılan insani yardımların artırılması gereğinin ele alınacağını kaydetti.



Suriye'den istenen Arap mesajlar

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara (AFP)
TT

Suriye'den istenen Arap mesajlar

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara (AFP)

Nebil Fehmi

Önceki yazımda Suriye sahnesinin hataları konusunda uyarmış, birikmiş hassasiyetlere, sorunlara ve kaygılara rağmen Suriyeli dini grupların vatandaşlık bayrağı altında birleşmesinin önemini vurgulamıştım. Yeni Suriye liderliğinin siyasi yönelimlerini çevreleyen soru işaretlerinin ciddiyetini ve herkesin yararına tam bir açıklığın önemini tamamen takdir ederek, ortak bir kimlik temelinde Suriye ile bir Arap iletişimi çağrısında bulunmuştum.

Son dönemde Batılı birçok tarafın Suriye arenası ile önemli iletişimler kurduğu görüldü. Fransız ve Alman dışişleri bakanlarının Şam ziyaretleri de buna dahildi. Ek olarak Suriyeli yetkililer ile Suudi Arabistan, BAE, Irak, Ürdün ve Mısır'daki Arap mevkidaşları arasında çok sayıda ve çeşitli Arap temasları yaşandı. Cumhurbaşkanı Şara'nın Kahire'deki olağanüstü Arap Zirvesi'ne katılmasının yanı sıra komşu ülkelerden gelen yetkililer ile de görüşmeler yapıldı. Her iletişim ve temasın biçim ve açıklanan içerik açısından kendine özgü çağrışımları vardı. Durumu doğru bir şekilde değerlendirebilmek için, bu iletişimlerin henüz açıklanmamış olan içeriğini bilmek gerekse de, bunların Suriye ve ülkenin gelecekteki yönelimleri ve başkaları üzerindeki etkileri konusunda emniyet duyma ve rahatlama isteğini yansıttığı tahmini doğru olabilir.

Şara'nın başından itibaren yaptığı açıklama ve konuşmaların Batı dünyası ile diyaloğa verilen önemi yansıttığına dikkat çekilmeli. Şara dünyayla iletişim kurma arzusunu ve Suriye'deki koşullar ile büyük zorluklarının herhangi bir bölgesel çatışmaya göre öncelikli olduğunu vurguladı. Bununla İsrail ile çatışmanın gündeminde olmadığını kastediyordu.

Suriye, sınırları boyunca çok sayıda dini ve etnik grubun yayıldığı kadim bir Arap ülkesi. Orada yaşanan olay ve durumların, Arap ve Arap olmayan komşu ülkeler üzerinde doğrudan olumlu ve olumsuz yansımaları bulunuyor. Suriye'deki Kürtlerin durumu ve Türkiye'nin hassasiyetleri birçok örnekten sadece biri. Bu durum bölgesel anlamda Arap ulusal güvenliğini de etkiliyor. Suriye'nin Arap olmayan tarafların yanında yer alması durumunda, bölgesel denge Araplar aleyhine bozulacaktır. Suriye'den sonra burada ilk kaybedenler, İsrail işgali altındaki mülteci ve yiğit Filistin halkıdır ve onu komşu Ürdün ve Lübnan halkları takip etmektedir.

Eğer Suriye istikrarsız, dini ve etnik grupları arasında bölünmüş kalırsa, bunun etkisi başta Irak olmak üzere birçok komşu ülkeye, oradan da Körfez'e kadar yayılacaktır. Arap dünyasının siyasal konseptini seçecek Maşrık ve Körfez oluşumunun doğmasıyla birlikte Suriye kimliği parçalanır ve mezhepçi kimliklere bölünürse, bunun Orta Asya'dan Kuzey Afrika'ya uzantıları olacaktır.

İster beğenelim ister beğenmeyelim, Suriye meselesi öncelikle Suriyeliler tarafından, onların beklenti ve tasavvurlarına uygun bir şekilde kararlaştırılmalıdır. Burada mesele Esed rejimini veya Heyet Tahrir eş-Şam ve destekçilerinin alternatifini tercih etmek değil. Aksine, Suriye halkının tüm Suriyeliler için daha iyi bir Suriye inşa etme taleplerine yanıt vermektir. Durumun ciddiyetinin ve hassasiyetinin, Araplar olarak bizim Suriye makamlarıyla görüşmelerimizde ve diyaloglarımızda, tamamen açık olmamızı gerektirdiğini kesinlikle kabul ve takdir ediyoruz.

Her ülkenin kendi sistemini ve siyasi yönelimlerini, başkalarının ulusal güvenliğini etkilemediği sürece, kimsenin müdahalesi olmaksızın belirleme hakkına saygım ve bağlılığım tamdır. Bu bağlamda, ortak bir Arap-Suriye siyasi momentumu yaratmak için araştırılması ve incelenmesi gereken pek çok ayrıntılı nokta ve önemli soru, Suriye'nin bölgesel ilişkileri, özellikle de Batılı ülkelerle veya diğer ülkelerle olan ilişkilerinden daha önemli ve daha tehlikeli olan Arap ülkeleriyle ilişkileri bulunuyor.

Dürüstlük, Suriye rejiminin Arap dünyasına hitap etmesini ve çeşitli açılardan tutumlarını netleştirmesini talep etmemizi gerektiriyor. Bunları özetleyip, aşağıdaki belirli ve doğrudan başlıklar altında toplamak mümkün.

Suriye rejimi, Arap bölgesel düzeninin bir dayanağı olan bağımsız bir ulus-devlete inanıyor mu? Yoksa mezhepsel kimlik ve millet kavramının egemenlik ve sınır ile ilgili yaklaşımların önüne geçtiği düşüncesinden mi yola çıkıyor?

Bu, Suriye'deki yeni siyasi liderliğin önemli bir kısmının, Suriye topraklarının ötesine uzanan belirli bir siyasi tabana sahip olması nedeniyle, bölgedeki pek çok Arap ülkesi için ciddi ve hayati öneme sahip bir soru. Bu yönde atılacak ilk ve temel adım taahhütlerini vurgulamak için Arap Birliği ile diyalogdur.

Yeni Suriye rejimi, mezhepsel yapılarına bakmaksızın, başta Araplar olmak üzere komşularının içişlerine karışmama taahhüdünde bulunacak mı? Bu ülkelerin çıkarlarına zarar vermeyip, hassasiyetlerini gözetecek mi? Bu sorunun sorulmasının nedenleri arasında, görüşmeler ve suçtan hüküm giymiş çok sayıda kişi ile ilgili kararlar, yabancılara vatandaşlık verilmesi ve hassas görevlere atanması yer alıyor.

Burada Suriye rejiminin, komşu ülkelere ve diğer ülkelere, başkalarının işlerine karışmayacağını ve topraklarının birliğine saygı duyduğunu vurgulayan mesajlar verme girişiminde bulunması, bunun yanı sıra güvenliği ve emniyeti sağlayacak sınır düzenlemeleri konusunda anlaşmaya varılması yararlı olabilir.

Yeni liderliğin siyasal yönelimi, siyasal yaklaşımlarında hâlâ belirleyici bir etken mi? Birçoğu daha önce şiddete başvuran siyasi hareketlere mensup ve belirli siyasi yönelimleri benimsemiş olsa da, siyasi uzlaşıyı sağlama konusunda ciddiler mi ve bu kapasiteye sahipler mi?

Suriye'de son dönemde yeni yönetime bağlı olmayan dini gruplar ve azınlıklarla şiddetli çatışmalar yaşandı, can kaybının bini geçtiği bildirildi. Bunlar bir an önce bitirilmesi ve tekrarlanmaması gereken olaylar. Ulusal diyalog düzenlemelerine bağlı ilk ilerleme işaretlerine rağmen, Suriye liderliğinin, Suriye kurumlarının yeniden inşası ve anayasa ile yasalarının hazırlanması sürecinin uluslararası hukuka ve BM Sözleşmesi'ne tam uyum içinde yürütüleceğine dair bir bildiri yayınlaması yararlı olacaktır. Belki de Suriye yelpazesinin tamamını içerecek kapsamlı bir konferansın mekanizmalarının ve tartışmalarının kısa sürede tamamlanması ve ardından ilkbaharda geçici bir geçiş hükümetinin kurulması, bu önemli soruya kısmen de olsa yanıt verilmesi için olumlu fırsatlar sunacaktır. Burada istenenin sadece farklı mezheplerin teknik pozisyonlarda biçimsel olarak temsil edilmesi değil, onlara siyasi bir rol veya ses sunulması olduğunu unutmamalıyız. Bu da, kısmen, önemli bakanlıklarda ve güvenlik teşkilatlarında, ayrıca Kapsamlı Konferansı Komitesi ile anayasa taslağını hazırlamak üzere oluşturulan herhangi bir komitede üst düzey görevler üstlenmeleriyle gerçekleştirilebilir.

Suriye Arap Cumhuriyeti Devlet Başkanı Ahmed Şara'nın, Suriye'deki koşulların ve zorlukların çok yönlü ve karmaşık olduğu, Suriyelileri bölmek yerine birleştiren süreçlere ulaşmak için yorulmak bilmez bir çalışma ve temel bir tedavi gerektirdiği yönündeki görüşüne katılıyorum. Suriye'nin siyasi ve toplumsal haritasının doğası ve ağır hukuksuz, sert uygulamaların mirası göz önüne alındığında kolay ve hızlı çözümlerin bulunmadığını da kabul ediyorum. Ancak Araplara yönelik mesajlarına daha fazla dikkat etmesi, hem içeride hem de bölgesel olarak ciddiyeti ve ılımlı ulusal yönelimi yansıtan bazı ilk ve acil adımlar atması gerektiğine inanıyorum.

Geçtiğimiz günlerde Iraklı iyi bir şahsiyet olan Seyyid Ammar el-Hakim ile yaptığım hoş bir görüşmeyi hatırlıyorum. Hakim, istikrarı sağlamanın zorluklarına ve Esed'i deviren grup arasında bile bazı öncelikler konusundaki anlaşmazlıklara dikkat çekti. Irak deneyiminden yola çıkarak, çeşitli yönelimleri veya öncelikleri olan çoklu ulusal eğilimleri kapsamanın, kutuplaşmayı önlemek için mümkün olduğunca şiddete başvurmaktan kaçınmanın önemini vurguladı. Böylece Suriye halkı tüm Suriyeliler için bir Suriye'nin yeniden inşa edileceği, komşu ülkeler de çıkarları ve güvenlikleri konusunda rahatlayacaktır.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.