Ramazan draması, Kahire’nin eski ve tarihi mahallelerine olan ilgiyi yeniden canlandırıyor

Ramazan dizileri arasında ‘Risaletu’l-İmam’, ‘Cafer el-Umde’, Suuk el-Kanto’ ve ‘Veud Sehıyye’ dizileri yer alıyor

Cafer el-Umde dizisinden bir sahne (Facebook)
Cafer el-Umde dizisinden bir sahne (Facebook)
TT

Ramazan draması, Kahire’nin eski ve tarihi mahallelerine olan ilgiyi yeniden canlandırıyor

Cafer el-Umde dizisinden bir sahne (Facebook)
Cafer el-Umde dizisinden bir sahne (Facebook)

Kahire’nin eski ve tarihi mahalleleri, drama yapımcılarının mekansal ve tarihi eserleri bağlamında kullandıkları estetik mirasın vurgulandığı Ramazan drama sezonunda dikkat çekici bir şekilde ortaya çıktı.
Sanatçı Halid en-Nebevi’nin ‘Risaletu’l-İmam’ serisindeki olayların arka planında yer alan Fustat şehri, Mısır’da İmam Şafi’nin ikamet ettiği en eski şehir olarak kabul ediliyor. Dizi, evler, dükkanlar, marketler ve banyolar da dahil olmak üzere olaylarının yaşandığı tarihi dönemde Fustat şehrinin simgesel yapılarını inşa etmek için pek çok dekorasyon kullandı.


 ‘Suuk el-Kanto’ dizisinde oynayan Sanatçı Amir Karara (Facebook)

Sanatçı Muhammed Ramazan’ın başrol oynadığı ‘Cafer el-Umde’ dizinin ana olayları Kahire’deki Seyyide Zeyneb mahallesinde gerçekleşiyor ve mahalle dizide sadece etkinlik yeri olarak yer almıyor. ‘Seyyide Zeyneb Ahla Mine’t-Tecemmu’ dizisinin bölümlerinden birinde, maddi durumu iyi olan kahramanın halk arasında yaşama tercihine atıfta bulunuluyor.
Özel bir dini statüye sahip Seyyide Zeyneb mahallesi, Kahire’nin en popüler mahallelerinden biri. Mısır’ın en büyük ve en ünlü camilerinden biri olan Seyyide Zeyneb camii ile ilişkilendirilir. Sanatçı Hanan Metaweh, ‘Veud Sehıyye’ dizisinde popüler mahallenin dikkat çekici bir şekilde ortaya çıkmasının yanı sıra, popüler mahallede kalmakta ve yaşamakta ısrar ediyor. Sanatçı Amir Karara’nın oynadığı ‘Suug el-Kanto’ dizisi Kahire’deki tarihi el-Muiz bölgesindeki arkeolojik alanlara dikkat çekiyor.


Risaletu’l-İmam dizisindeki Fustat şehri (Facebook)

Şarku’l Avsat’a konuşan Mısır arkeoloji uzmanı Samih ez-Zehar şunları söyledi:
 “Dramatik yazı, zaman, insan ve mekan olan tarih üçlüsünün denklemini araştırır. Mekan, tarihsel ve dramatik düzeylerde en belirgin unsurdur. Bu yıl Kahire, Fustat’ın ortaya çıkması da dahil olmak üzere dramalarda yer aldı. Ancak benim değerlendirmem, dizideki görünümünün (Risaletu’l-İmam) daha fazla incelemeye ve tarihi dizilerde olduğu gibi arkeolojik referansların kullanılmasına ihtiyaç duyduğu yönünde. Örneğin Amr bin As caminin görünümü, İmam Şafii’nin Mısır’a gelişindeki haline uymuyordu. Şehrin görünümünün yanı sıra, dizinin olaylarının Fustat ile hiçbir ilgisi yoktu. Dramatik kurgunun karakterlerde kabul edilebilir olabileceği biliniyor. Ancak zamansal ve tarihsel bağlamlara bağlantılıdır”


Hanan Metaweh, ‘Veud Sehıyye’ dizisinde (Facebook)

Ez-Zehar, “‘Cafer el-Umde’ dizide gösterildiği gibi Seyyide Zeyneb mahallesinin tarihi sahnelerinin çoğu dekoratif olsa da büyük bir parlaklıkla sunması takdire şayan. Üstelik dizinin açılış sahnelerinden biri olan Zeyneb’in yaşam alanı içinde çekilmiş özel bir kadro var. Kahraman pencereyi açtığında Sultan 3. Mustafa caddesinin köşesinden Seyyide Zeyneb camine bakabiliyor” dedi.
Ez-Zaher ‘Suuk el-Kanto’ dizisine atıfta bulunarak şunları söyledi:
 “Dizinin yapımcıları, Sultan Kalavun cami gibi tarihi el-Muiz bölgesindeki arkeolojik alanların içinde çekim yapmaları gerekiyor. Ancak bu alanların bazılarında kahraman Amir Karara, Mansur Kalavun cami olmasına rağmen caminin adının Sultan Bargug olarak telaffuz etmesi gibi hatalar var” El-Muiz Lidinillah el-Fatimi caddesi, eski Kahire’nin kalbidir ve İslami antikaların en büyük açık hava müzesidir.
Ez-Zaher, dramada Kahire’nin eski bölgelerinin varlığının iç turizm konusunda farkındalık yaratmayı teşvik ettiğine inanıyor.  Yıllar önce sanatçı Yasir Celal’in (Rahim) dizisinin Kahire’nin bölgelerine ışık tuttuğuna inanıyor. Ez-Zaher, “Cemaliye bölgesi, Babu’l-Feth, el-Hakim ve el-Ezher camileri o zaman Mısırlıların ilgisini cezbetmişti” dedi.



ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
TT

ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)

Amerika'daki kolonilerle bağlantılı ticaret rotalarına daha fazla ışık tutan yeni bir çalışma, ABD'de bilinen en eski mezar taşının İngiliz bir şövalyeye ait olduğunu ve muhtemelen Belçika'dan geldiğini ileri sürdü.

Arkeologlar, mezar taşının bir şövalyeye ait olduğunu ve 1627'de Amerika'daki ilk kalıcı İngiliz yerleşim yeri olan Virginia eyaletinin Jamestown kentine yerleştirildiğini biliyordu. Ancak siyah kireçtaşından yapılan levhanın Avrupa'nın tam olarak neresinden geldiği net değildi.

Yakın zamanda International Journal of Historical Archeology isimli akademik dergide yayımlanan çalışma, mezar taşının oyma ve kakmalarını inceleyerek kökeninin izini sürdü.

Bilim insanları, mezar taşında bir zamanlar muhtemelen bir kalkan, açılmış bir parşömen ve zırhlı bir adam tasvirinin pirinç kakmalarını barındıran, oyulmuş bir girinti olduğunu tespit etti.

Tarihi kayıtlar, 17. yüzyılda Jamestown'da, 1618'de Sör Thomas West ve Sör George Yeardley olmak üzere iki şövalyenin hayatını kaybettiğine işaret ediyor.

Sör Yeardley'nin üvey torunu, 1680'lerde kendisi için siyah kireçtaşındakiyle aynı yazıtlara sahip bir mezar taşı sipariş etmişti.

Araştırmacılar bu sebeple, 1627'den kalan mezar taşının Sör George Yeardley'ye ait olduğundan şüphelendi.

1588'de İngiltere, Southwark'ta doğan Sör Yeardley, Bermuda yakınlarında bir gemi kazasından sağ çıkarak 1610'da Jamestown'a gelmişti.

Sör Yeardley 1617'de İngiltere'ye döndüğünde, I. James onu şövalye ilan etmişti. Sör Yeardley, 1621'de Jamestown'a dönmüş ve 1627'de orada hayatını kaybetmişti.

Bilim insanları, mezar taşından parçalar inceledi ve birçoğu Kuzey Amerika'da olmayan küçük fosil mikroplar tespit etti. Araştırmacılar, mikrop fosillerinin günümüzde Belçika ve İrlanda'yı oluşturan bölgelerde birlikte bulunduğunu söyledi.  

Mezar taşının kaynağını daha da daraltarak, o dönemde bu tür kireçtaşlarının en yaygın kaynağı olduğu bilinen Belçika'yla sınırlandırdılar.

Bilim insanları "Bu nedenle, şövalyenin mezar taşı Avrupa'dan ithal edilmiş olmalı. Tarihi kanıt Belçika'ya işaret ediyor, oradan gemiyle Londra'ya ve Jamestown'a taşınmış" diye yazdı.

Mezar taşının Belçika'da taş ocağından çıkarılıp kesildiğini, Maas Nehri'nden Manş Denizi'ni geçerek Londra'ya taşındığını, burada oyulduğunu ve pirinç kakmaların yerleştirildiğini, sonrasında da Jamestown'a gönderildiğini tahmin ediyoruz.

Bulgular, koloni döneminde Avrupa ve Jamestown'ı birbirine bağlayan ticaret ağlarının kapsamını gösteriyor.

öıüaoçzd
Virginia'daki Jamestown kazı alanı (Marcus Key et al International Journal of Historical Archaeology)

Çalışmada, bu simsiyah taşların o dönemde Avrupa'da "en çok rağbet gören ve en pahalı" taşlar olduğu belirtiliyor.  

Araştırmacılar "Londra'da yaşadıktan sonra Virginia'ya gelen başarılı sömürgeciler, son İngiliz modalarından haberdar olur ve bunları kolonilerde taklit etmeye çalışırdı" dedi.

Bulgular, ilk Amerikan kolonilerinin en zorlu dönemlerinde bile bazı sömürgecilerin kendilerini anmak için ne kadar çaba sarf edebildiğini gösteriyor.

Independent Türkçe