Yemen’de çatışmayı sona erdirmeye yönelik iyimserlik hakim

Sana dün heyetler arasında düzenlenen toplantılara ev sahipliği yaptı. (Twitter)
Sana dün heyetler arasında düzenlenen toplantılara ev sahipliği yaptı. (Twitter)
TT

Yemen’de çatışmayı sona erdirmeye yönelik iyimserlik hakim

Sana dün heyetler arasında düzenlenen toplantılara ev sahipliği yaptı. (Twitter)
Sana dün heyetler arasında düzenlenen toplantılara ev sahipliği yaptı. (Twitter)

Yemenliler, uluslararası taraflar ve Birleşmiş Milletler (BM) çevreleriyle birlikte Suudi Arabistan-Umman heyetinin Sana’da Husi grubun liderleriyle görüşmesi,  BM himayesinde çatışmanın sona erdirilmesi ve Yemen- Yemen haritasına ulaşması konusunda iyimser.
Yemenli kaynaklar bu haritanın, havalimanları ve limanlar üzerindeki kısıtlamaların kaldırılmasını, maaşların ödenmesini ve petrol ihracatının iadesinin sağlanması için insani genişleme ile ateşkesin yenilenmesini ve altı ay veya daha uzun süre ateşkesin istikrarının sağlanmasını içereceğini aktardı. BM Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Yemen'in Suudi Arabistan -Umman hamleleriyle kalıcı barışı sağlamaya her zamankinden daha yakın olduğunu söyledi.
AP’nin haberine göre Grundberg, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Bu, yakalanması ve üzerine inşa edilmesi gereken bir an ve çatışmayı sürdürülebilir bir şekilde sona erdirmek için Birleşmiş Milletler'in himayesinde kapsamlı bir siyasi süreci başlatmak için gerçek bir fırsat.”

Heyetler arası görüşme dün Sana'da düzenlendi. (Twitter)

Husi medyasına göre Suudi Arabistan'ın Yemen Büyükelçisi Muhammed Al Cabir, Riyad heyetine, Albay Seyf el İsmaili de Umman heyetine başkanlık  ederken her iki heyet de önceki gün Sana’ya vardı. Taraflar, Sana'da Husilerin Yüksek Siyasi Konsey Başkanı Mehdi el-Meşat ile görüştü.
Şarku’l Avsat’a konuşan Yemenli kaynaklara göre Suudi Arabistan ve Umman heyetlerinin ziyaretinde, sekiz yılı aşkın süredir devam eden Yemen ihtilafına son verilmesine güvenilen anlaşmanın son rötuşları yapılıyor.
Yemen Başkanlık Konseyi ve meşru hükümet, sürdürülebilir bir barışa ulaşmak için uluslararası ve bölgesel düzeyde atılan tüm adımları memnuniyetle karşılarken Yemen sokağı, Husilerin, grubun başlattığı savaş nedeniyle milyonlarca Yemenlinin çektiği acıya son verme fırsatını değerlendireceğini umuyor.
Uluslararası gözlemciler, anlaşmanın son rötuşlarının ardından önümüzdeki günlerde duyurulmasını beklerken, Husilere karşı çıkan Yemenli çevreler, grubun daha önceki anlaşmalardan kaçma deneyimleri göz önüne alındığında Husi grubunun gerçek barışa ulaşma konusundaki ciddiyetsizliği konusundaki endişelerini gizlemedi.
SABA haber ajansı, Meşat’ın Umman ve Suudi heyetlerini memnuniyetle karşıladığını belirterek, ‘Umman Sultanlığı'nın yürüttüğü arabuluculuk çabaları, bakış açılarını yakınlaştırmadaki olumlu rolü ve barışı sağlamaya yönelik çabaları’ için teşekkürlerini dile getirdi.
Husi ajansı, Suudi Büyükelçi’nin Ummanlı kardeşlere "Yemen'e barış getirme çerçevesindeki önemli rolleri ve büyük çabaları ve barış ve istikrarı destekleme konusundaki istekleri için teşekkür ettiğini” aktardı.

Umman heyetinin başkanı, ülkesinin bölgede barışı tesis etmek, bakış açılarını yakınlaştırmak ve barış çarkını ileriye taşımak için elinden gelen her şeyi yapmak konusundaki hassasiyete atıfta bulundu.
Görüşmeye Husilerin Müzakere Heyeti Başkanı Muhammed Abdusselam ve gruptaki askeri yetkililer katılırken, tanınmayan darbe hükümetinin Dışişleri Bakanı Hişam Şeref ise tlantıya katılmadı.
Husi grubunun liderlerinin, uluslararası veya bölgesel arabulucular tarafından sunulan önerileri onaylamak için her zaman liderleri Abdulmelik el-Husi'den yeşil ışık ve nihai izin bekliyor.
Reşad el-Alemi başkanlığındaki Yemen Başkanlık Konseyi, önerilen barış haritasını görüşmek üzere daha önce konseyin tüm üyeleriyle Riyad'da bir araya geldi. Yemenli kaynaklar, Konseyin önerilerle ilgili gözlemlerini sunduğunu bildirdi.
Yemenli gözlemciler, özellikle İran'ın Husilere silah tedarikini durdurma taahhüdü ile Suudi Arabistan-İran arasındaki ilişkileri yeniden tesis etme anlaşmasının Yemen krizi üzerinde derin bir etkisi olacağına inanıyor.
İran Dışişleri Bakanlığı dün Yemen kriziyle ilgili son İran pozisyonunda, bölgede meydana gelen değişikliklerin, sürdürülebilir bir siyasi sürece hazırlık olarak Yemen'de ateşkesin sürekli olarak sağlanmasına yardımcı olacağını umduğunu bildirdi.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani düzenlediği basın toplantısında, Tahran'ın Yemen'de kalıcı barışın sağlanması olasılığına açık ve Lübnan'daki mevcut krizin çözümü için çabalara katılmaya hazır olduğunu vurguladı.
Husi grubu son altı ay boyunca Sana Havaalanı’ndan uçuşların işletilmesi ve Hudeyde Limanı’na yakıt sevkiyatı akışı da dahil olmak üzere yürürlükte olan ateşkesi yenilemeye yönelik tüm uluslararası çabalara karşı çıktı.

 



Lübnan Dışişleri Bakanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Silahlar bırakılmadan yeniden yapılanma ve uluslararası yardım olmayacağı konusunda açıkça bilgilendirildik

Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci (Şarku’l Avsat)
Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci (Şarku’l Avsat)
TT

Lübnan Dışişleri Bakanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Silahlar bırakılmadan yeniden yapılanma ve uluslararası yardım olmayacağı konusunda açıkça bilgilendirildik

Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci (Şarku’l Avsat)
Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci (Şarku’l Avsat)

Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci, ülkesinin ‘Litani'nin kuzey ve güneyinde silahlar bırakılmadan yeniden yapılanma ve uluslararası yardım olmayacağı konusunda açıkça bilgilendirildiğini’ doğruladı. Recci, bu pozisyonu Lübnan'a ileten son kişinin geçen hafta sonu Beyrut'u ziyaret eden ve çok sayıda Lübnanlı yetkiliyle görüşen ABD Ortadoğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus olduğunu belirtti.

Recci Şarku’l Avsat'a verdiği röportajda, Ortagus’un Lübnan'ın şu anda açık bir ‘penceresi’ olduğundan bahsettiğine dikkat çekerek şunları söyledi: “ABD yönetimi Lübnan'a topraklarını özgürleştirmesi, yeniden inşa etmesi ve ekonomisini geliştirmesi için yardım etmek istiyor. Ancak bunun karşılığında ister uluslararası, Arap, Körfez ve hatta Lübnanlıların talebi olan ekonomik reformlar açısından olsun, ister uluslararası toplumun Lübnan devletinin egemenliğini sadece Litani'nin güneyine değil, tüm Lübnan topraklarına yaymasını istediği silah münhasırlığı açısından olsun bizden istenen şeyler var. Bu husus Ortagus ve diğer uluslararası yetkililer tarafından bize açıkça iletildi. Zaten bu mesele Lübnan anayasasında da yer alıyor.”

Recci, “Ayrıca dünyada hiçbir ülke kendi kurumları dışında silahların varlığını kabul etmek zorunda değildir. Dolayısıyla bu uluslararası bir talep olduğu gibi aynı zamanda Lübnan'ın da bir talebidir. Biz bunu bakanlık açıklamasında ve yemin konuşmasında açıkça ifade ettik” şeklinde konuştu.

cdfvgh
Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci (Şarku'l Avsat)

Recci, Ortagus'un silah münhasırlığının sağlanması için bir ‘zaman çizelgesinden’ söz ettiğini reddederek, ‘bunun mümkün olan en kısa sürede gerçekleşmesi gerektiğini’ söylediğini açıkladı. Bu alanda yapılanların iyi ama yetersiz olduğunu, daha büyük ve hızlı adımlar atılmasını istediklerini belirtti.

Recci, ‘silah münhasırlığına’ ulaşmak için benimsenecek mekanizma konusunda ise şunları söyledi: “Devletin kendi iç egemenliğini müzakere etmeyeceğini söyleyen genel bir ilke var. Dolayısıyla hükümetin net bir tutum sergilemesi gerekiyor. Biz de silahların devlet tarafından kısıtlanması için bir yol ve mekanizma bulacağız.”

Müzakere komiteleri

İsrail ile müzakere komiteleri konusuna da değinen Recci, “İsrailliler ve Amerikalılar işgal altındaki beş nokta, esirler ve ihtilaflı bölgeler konusunda müzakere etmek üzere üç komite kurulmasını talep ediyorlardı. Ancak biz onlara ilk iki hususta müzakere etmenin söz konusu olmadığını, müzakere edilecek bir şey olmadığını söyledik. Zira biz toprak işgal etmiyoruz ya da İsrailli esirleri tutmuyoruz. Bu nedenle İsrail'in beş noktadan derhal ve koşulsuz olarak çekilmesi ve mahkûmları müzakere etmeden serbest bırakması gerekiyor. Bizim kabul ettiğimiz şey, karmaşık bir teknik mesele olan sınırların belirlenmesinin müzakere edilmesidir. Yaklaşık iki hafta önce önerilen komitelerin sivil olacağına dair bir fikir vardı, ancak konu bir daha tartışılmadı ve Ortagus bunu en azından benimle gündeme getirmedi” ifadelerini kullandı.

Diplomatik eylem

“Bu alanda günlük çalışmalar yapılıyor” diyen Recci sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüm ülkeleri İsrail'e işgal ettiği Lübnan topraklarından çekilmesi için baskı yapmaya çağırıyoruz. Bu, Hizbullah'ın silahlarını elinde tutmak için sunduğu her türlü argümanı ya da gerekçeyi ortadan kaldırır ve topraklarını diplomasi yoluyla özgürleştirmekte ısrar eden ancak şu ana kadar İsraillilerin yanıt vermeyi ve güvenlik mülahazalarından bahsetmeyi reddettiği Lübnan devletinin konumunu güçlendirir. Devlet olarak askeri ve ekonomik güce sahip olsaydık diplomatik çalışmaların başarısı daha kesin ve hızlı olurdu, ancak her ikisinden de yoksunuz. Elimizdeki tek şey bu alanda bize yardımcı olacak ülkelerin dostluğu.”

Filistin silahları

Hizbullah'ın silahlarını geri çekmesi ile Filistinlilerin kamp içindeki ve dışındaki silahlarını geri çekmesi arasındaki bağlantıyı sorgulayan Recci, “Hizbullah'ın silahlarının geri çekilmesinin, geri kalanı şüphesiz teslim edilmesi gereken Filistin silahlarıyla ne ilgisi var? Peki Hizbullah'ın silahı Filistinlilerin silahına karşı koymak için mi orada? Durum böyle olmadığı sürece, bu alanda önceliklerle ilgili koşullar belirlememeliyiz. Bizim istediğimiz, Lübnan ordusunun, önümüzdeki tehditler ne olursa olsun, Lübnanlılar olarak bizi koruyan tek güç olmasıdır” dedi.

Mali reformlar

Recci, mali ve ekonomik reformlar konusunda ise şunları söyledi: “Başbakan Nevvaf Selam liderliğindeki hükümet harika, mükemmel ve hızlı bir iş çıkarıyor, ancak kriz derin ve iki haftada çözülemez. Uluslararası toplum bunu kabul ediyor, ancak reformların tam olarak uygulanması için zamanın ucu açık olmadığını ve aciliyet gerektirdiğini vurguluyor.”

ABD-İran müzakereleri

ABD-İran müzakereleri ve bunların Lübnan'ı nasıl etkileyeceği konusuna da değinen Recci, “Bu müzakerelerin nereye varacağı henüz belli değil. Bildiğimiz şey, nükleer program, balistik füzeler ve Hizbullah da dahil olmak üzere İran'ın vekil güçlerini içerdiği ve iki taraf arasında bir anlaşmaya varılamaması halinde tüm seçeneklerin masada olduğu” dedi.

Suriye ziyareti

Recci, Başbakan Nevvaf Selam'ın önümüzdeki hafta Suriye'ye yapacağı resmi ziyarete katılarak, çözülmemiş birden fazla dosyayı çözüme kavuşturmaya çalışacak. Suriye’deki yeni rejim konusunda iyimser olan Recci şu ifadeleri kullandı: “Önceki rejimden kesinlikle daha iyi. Bağımsızlıktan bu yana Suriye'deki hiçbir rejim Lübnan devletini bir varlık olarak tanıdığını, bağımsızlığını tanıdığını ve egemenliğine saygı duyduğunu açıkça söylemedi ama şimdi Suriyeli yetkililerden içişlerimize karışmayacaklarına dair sözler aldık.”

Yerlerinden edilenler dosyası

Recci'ye göre Selam, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile görüşmesinde, şu anda Lübnan için öncelikli olan Suriyelilerin yerinden edilmesi konusunu gündeme getirecek.

Recci sözlerine şöyle devam etti: “Lübnan, ülkedeki demografik dengeyi sarsan ve sosyal ve ekonomik tehdidin yanı sıra varoluşsal bir tehdit oluşturan yerinden edilmenin olumsuz yansımalarına daha fazla tahammül edemez. Uluslararası yetkililerle yaptığımız görüşmelerde talep ettiğimiz ve ısrarla vurguladığımız husus, uluslararası toplumun yeni bir yaklaşım benimsemesi ve böylece yerinden edilmiş kişilere Lübnan'da kaldıkları süre boyunca değil, ülkelerine döndüklerinde yardım sağlanmasıdır. Ayrıca, Suriye'de yeniden inşa sürecinin başlatılarak vatandaşların geri dönmesinin ve yaptırımların kademeli olarak kaldırılmasının önemini vurguluyoruz. Zira tüm bunların varlığı yerinden edilmiş kişileri geri dönmeye teşvik edecektir. Ayrıca Suriye'nin birçok bölge ve vilayetinde hayat normale dönmüştür, dolayısıyla geri dönüş konvoyları yarından önce hemen bugün başlamalıdır. Suriye'deki tartışma doğu sınırı dosyasını ve oradaki kayıp Lübnanlıların dosyasını da içerecek. Çünkü bu insanların akıbetini bilmek istiyoruz... Nasıl öldürüldüler, neredeler? İstediğimiz şey bu dosyayı sonsuza kadar kapatmak.”

Lübnan-Körfez ilişkileri

Recci sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Ne yazık ki son birkaç yıldır genel olarak Körfez ülkeleriyle, özel olarak da Suudi Arabistan ile ilişkilerimiz kötüydü. Doğrusunu söylemek gerekirse bunun sorumlusu Lübnan'dır, daha doğrusu Lübnan'da ülkeyi hiçbir dahli olmadığı bir anlaşmazlığın içine sokan bazı kişilerdir. Captagon ve silah ihraç edip, lanetleyip, sonra da yardım isteyemeyiz. Lübnan'ın resmi tutumu, Lübnan ile Körfez ülkeleri arasındaki mükemmel ilişkiler geleneğine uymuyordu. Bugün ilişkiler eski tarihi konumuna kavuşmaya başlamıştır. Bunun en büyük kanıtı da Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın davetlisi olarak Suudi Arabistan’a yaptığı ziyarettir. Ziyaretin kendisi ve Avn’ın gördüğü sıcak karşılama, ilişkilerde yeni bir sayfa açıldığının kanıtıdır. Bu durum aynı zamanda seçkin bir şekilde karşılanan Başbakan Nevvaf Selam'ın ziyareti için de geçerlidir. Veliaht Prens Muhammed bin Selman, gerekli ekonomik reformların tamamlanması ve silah münhasırlığının sağlanması koşuluyla ilişkilerin eskiden olduğu gibi devam edeceği sözünü verdi.”