Libya İstikrar Hükümeti Başbakanı Fethi Başağa Şarku’l Avsat’a konuştu: Seçimlere kadar görevde kalacağım… Ankara ile ilişkilerim çok iyi

Libya İstikrar Hükümeti Başbakanı Fethi Başağa (Facebook)
Libya İstikrar Hükümeti Başbakanı Fethi Başağa (Facebook)
TT

Libya İstikrar Hükümeti Başbakanı Fethi Başağa Şarku’l Avsat’a konuştu: Seçimlere kadar görevde kalacağım… Ankara ile ilişkilerim çok iyi

Libya İstikrar Hükümeti Başbakanı Fethi Başağa (Facebook)
Libya İstikrar Hükümeti Başbakanı Fethi Başağa (Facebook)

Libya İstikrar Hükümeti Başbakanı Fethi Başağa, uluslararası alanda memnuniyetle karşılanan seçim yasaları konusunda Libya’daki tüm taraflar anlaşana ve seçim için belirli tarihler açıklanana kadar görevde kalacağını söyledi.
Şarku’l Avsat’a röportaj veren Başağa, Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ile istifasını öngören bir anlaşmaya vardığına dair iddiaları eleştirdi.
Başağa, “Ben daha önce bu söylentileri yalanlamıştım ama bazıları hala ısrar ediyor. Tekrar ediyorum, böyle bir düşünce bile yok. Libya devletini kurmayı amaçlayan bir siyasi programımız var ve bazılarında bu hedefin olmadığını düşünüyorum” dedi.
Muhaliflerin, Libya’nın doğusu ve güneyinde kontrolündeki bölgelerde hükümetinin ‘zayıf performans’ gösterdiğini ileri sürmesine büyük bir anlayış gösteren Başağa, “Konu bakanların çabalarının etkinliği veya zayıflığı ile ilgili” dedi.
Birleşmiş Milletler’in (BM) hükümetini tanımamasının, birçok ülkeyi aynı yolu izlemeye ittiğinin de altını çizdi.
Başağa, Trablus Merkez Bankası’nın, geçen yılın son aylarında toplam 89 milyar dinar olan hükümetinin bütçesinden (Temsilciler Meclisi tarafından onaylanan) yalnızca bir buçuk milyar dinarı onayladığına dikkat çekti.
Başağa, cumhurbaşkanlığına aday olmak için kampanyasını erken başlatma hedefiyle, hükümetinin bazı belediye krizlerini çözmek için bir kalkınma projesi başlattığına dair iddiaları da yalanladı.
İstikrar Hükümeti Başbakanı bu konuya ilişkin açıklamasına şu ifadelerle devam etti;
“Vatan’ın Kalkınması projesinin bütçesi bir buçuk milyar dinarı geçmiyor ve süresi birkaç ay, yani seçmenlerin oyunu çekmeyi amaçlayan çok büyük bir proje değil. Doğu bölgesinin bankalarından borçlanmaya başvurmadık ve bu nedenle hükümet sadece sınırlı sayıda projeyi hayata geçiremedi. Bu da, bazılarının bu paranın askeri oluşum liderlerinin sadakatini satın almaya gittiğine dair söylentilerini engelliyor.”
Cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağına ilişkin kararının ‘seçim sürecini düzenleyen yasaların çıkarılmasından sonra belirleneceğine’ vurgu yapan Başağa, uluslararası toplumun, BM Libya Özel Temsilcisi Abdullah Bathiliy’in bu yıl sonunda seçim yapmayı hedefleyen girişimine destek için daha fazla adım atacağına dair umudunu dile getirdi.
Başağa, hükümeti Trablus’a girerek çalışmalarını oradan yürütmeyi başaramadığı için cumhurbaşkanlığı yarışını kazanma şansının düştüğü yönündeki haberleri yalanlayarak şunları söyledi;
“Başkente girmeyi başarsam da, başaramasam da popülaritem çok büyük. Projemin bir devlet kurmak olduğunu herkes biliyor ve bu, başkalarının mümkün olduğu kadar uzun süre pozisyonlarına yapışmasını engelledi ve seçim çağrıları arttı.”
Türkiye ile ilişkisine ve Türkiye’nin kendisinin rakibi Dibeybe’ye Trablus’a girme girişimini durdurmak için silahlı insansız hava araçları (SİHA) sağladığı yönündeki haberlere değinen Başağa, “Her dönemin kendine göre olayları, yaşanmışlıkları var ama benim Ankara ile ilişkilerim çok iyiydi ve hala da öyle” demekle yetindi.
Libya’nın doğusundaki Tobruk kentinde bulunan Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ile ilişkisine övgüde bulunan Başağa şu ifadelerle konuya devam etti;
“Bazıları ilişkimizin gergin olduğunu öne sürüyor ama bu doğru değil. Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi, Fas’ta yapılan toplantılarda seçimleri denetleyecek birleşik bir hükümet konusunda anlaşmışlardı. Yeni bir şey olmadı ve her halükarda ülke menfaatine olan her adımın yanındayız.”
Başağa, merhum Devlet Başkanı Muammer Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam’ı cumhurbaşkanlığı yarışından dışlamak için Libya krizinin tarafları arasında bir anlaşmanın varlığı hakkındaki söylentilere de değindi.
İstikrar Hükümeti Başbakanı, “Maalesef hakkında mahkeme kararı verilenlerin sınır dışı edilmesi gerektiğinden söz edildiğinde, önerinin doğruluğu ve birçok ülkenin seçim yasalarında yer alan bir madde olduğu düşünülmeden bütün mesele Seyfülislam Kaddafi’ye kalıyor” dedi.
Silahlı oluşumlar hakkında da konuşan Başağa şöyle devam etti;
“Uluslararası destek ve siyasi irade varsa, bu grupların sorunu ‘çözülmez değil’. İçişleri Bakanı iken bu unsurları eğitmek ve kalifiye etmek için programlar oluşturduk. Asker ve polisleri profesyonellikleri ve disiplinleri şu anda övülecek şekilde mezun ettik, ancak bu bizim sorumluluğumuz sona erdikten sonra durdu. Herhangi bir çözüm, bu unsurları barındıracak ve geçim kaynaklarını güvence altına alacak alternatif varlıklar bulmaya odaklanmalıdır. Bu, küresel petrol fiyatlarındaki artış gibi çevremizde olup biten her şeyin uygun şekilde kullanılmasıyla ekonominin harekete geçirilmesini gerektirir, ancak maalesef bu olmadı.”
Başağa, BM girişimini desteklemeye yönelik uluslararası çabalarla ilgili olarak, karmaşık siyasi ve güvenlik konuları ile krizin çözümüne katkıda bulunacak şekilde şu anda gösterilen her türlü çabayı yürütme çağrısında bulundu.
Başağa, ABD’nin Rus paramiliter grup Wagner unsurlarını ülkeden çıkarmak amacıyla seçim düzenleme çabalarını yoğunlaştırıp yoğunlaştırmadığına ilişkin bir soruya ise şu yanıtı verdi;
“Elbette Libya’dan Wagner unsurlarının çıkarılması Washington ve onun Avrupalı ​​müttefikleri için bir önceliktir, ancak hesapları sadece bununla sınırlı kalmayacaktır. Libya’nın istikrarı, onun ve komşu ülkeler Mısır, Tunus, Cezayir, Sudan ve Afrika kıtasının geri kalanı için de önemli bir hedeftir. Herkes, ülkede süregelen siyasi ve güvenlik kaosunun yansımalarının er ya da geç kendisini de etkileyeceğinin farkına varmıştır.”
Eski Ulusal Mutabakat Hükümeti’nde daha önce İçişleri Bakanı görevinde bulunan Başağa, silahların yayılması konusunu ele alarak şu ifadelerle görüşlerini dile getirdi;
“Bu Libya’yı kendilerine sığınak arayan radikal örgütleri çekmek için verimli bir ortam haline getirdi. Güvenlik kurumlarının zayıflığı, bir transit ülkeden önemli bir uyuşturucu dağıtım merkezine dönüşmesine yol açtı. Elbette bu riskler ve gerginliğin artma ihtimali, özellikle hepsinin Libya ve komşu ülkelerde çıkarları ve işletme şirketleri olduğu gerçeği ışığında, ABD’li ve Avrupalıların izleme ve takibinden uzak değil.”
Ülkenin güneyinde yer alan bazı ‘terör hücreleri’ konusunda uyarıda bulunan Başağa, “Uyuşturucu ve yasadışı göç gibi sınır ötesi suç dünyasıyla bağlantılı fon kaynaklarının mevcudiyeti ışığında bunların faaliyetleri yakında genişleyebilir. Güney sınırlarını kontrol etmek için ortak bir güç oluşturmak önemli. Ancak birleşik bir hükümet olmadan ve bölünmenin devam etmesiyle güvenlik kurumları zayıf, daha doğrusu felçli kalacak” dedi.
Başağa konuşmasını, ordu ve güvenlik liderlerinin Trablus ve Bingazi’deki son toplantılarına verdiği desteği açıklayarak bitirdi.



Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Şarku’l Avsat’a konuştu: Sınır komşumuz olan Türkiye'yi kışkırtmak gibi bir niyetimiz yok

Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Şarku’l Avsat’a konuştu: Sınır komşumuz olan Türkiye'yi kışkırtmak gibi bir niyetimiz yok

Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)

Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Süleyman Oso, konseyin, sınır komşusu Türkiye ile karşı karşıya gelmek istemediğini söyledi. Türkiye'nin uzun bir sınırı paylaşan komşu bir ülke olduğunu ifade eden Oso, Türkiye'nin Suriye'deki Kürt halkının mahremiyetine saygı göstereceğini umduğunu belirtti.

Oso, Türkiye-Suriye yakınlaşması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Esed arasında yakın zamanda bir görüşme yapılacağına dair çıkan söylentilerle ilgili özellikle de ENKS içinde Kürtlerin endişeli olup olmadığına ilişkin soruları yanıtladı.

Oso Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, ENKS’nin Suriye muhalefetinin bir parçası olduğunu dile getirdi. Oso kapsamlı çözümün, Suriye'deki azınlıklar ve milliyetler meselesine adil bir çözüm bulmayı da içeren uluslararası kararlarda yattığını vurguladı.

ENKS’nin Suriye devrimine katıldığından bu yana Suriye'nin ulusal çıkarlarını temel aldığına dikkat çeken Oso, “Ulusal haklarımız için endişe duyuyoruz. Bu rejim, varlıklarının anayasal olarak tanınmasını ve ulusal haklarının güvence altına alınmasını isteyen Kürt halkının taleplerini karşılamıyor. Kürt halkının ulusal haklarını halen inkâr ediyor” ifadelerini kullandı.

Oso ayrıca, Suriye'deki Kürt bölgesiyle ilgili olarak rejim ve Türkiye arasında anlaşmalar yapılacağına olan inancını dile getirdi.

sdcfvgbr
Halep'in kuzeyindeki el-Bab kentinde askeri karargah önünde gerçekleşen halk protestolarından (arşiv)

Oso, Türkiye'deki mültecilerin Türk nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde yaşanan ihlallere ve gösterilere maruz kalmasıyla ilgili olarak şunları söyledi: “Rejim aygıtlarının baskı ve zulmü nedeniyle evlerini terk eden Suriyeli mültecilere yönelik Türkiye, Lübnan ve Irak'taki nefret söylemini endişeyle takip ediyoruz. Türk muhalefeti tarafından Suriyeli mültecilere karşı uygulanan bu söylemi şiddetle kınıyoruz.”

Oso, ‘bunun devam etmesine izin vermenin Türk devletinin çıkarına olmadığını ve mültecileri korumak için acil yasal çözümler getirilmesini beklediklerini’ vurguladı.

Özerk yönetim seçimleri

Oso, özerk yönetim belediye seçimlerine katılmayı reddetmeleri hususunda ise “Bu seçimleri boykot ettiğimizi resmî açıklamalarla duyurduk” dedi.

asdf
Ed-Derbasiye kasabası sakinleri Suriye'nin kuzeydoğusundaki yerel seçimler için yapılan ön seçimlerde oylarını kullandı. (Şarku’l Avsat)

Oso sözlerini şöyle sürdürdü: “Üzerinde mutabık kaldığımız maddelerden biri de yerel seçimlerin düzenlenmesiydi. O dönemde, seçim maddesi de dahil olmak üzere siyasi anlaşmanın yüzde 70'inden fazlasını tamamlamıştık. Bu maddede iktidar ortaklığı, ortak bir yönetim kurulması, ENKS'nin geçiş döneminde 11 ay boyunca bölge yönetiminde gerçek bir ortak olması, uygun koşulların yaratılması, vatandaşlar arasında güvenli bir atmosfer oluşturulması, yönetimin bölgedeki tüm siyasi bileşenleri temsil ettiği konusunda onlara güven verilmesi ve bölge sakinlerinin sandığa gidip özgürce oylarını kullanmaları için güvenlerinin arttırılması konusunda anlaşmıştık. Ancak, bu müzakereler, karşı tarafın uzlaşmazlığı nedeniyle kısa sürede sekteye uğradı ve çöktü.”

sdvfr
Suriye seçimlerinde Şam'daki adayların kampanya afişleri (AFP)

ENKS’nin son seçimlere katılmayı reddetmesinin nedenine ilişkin olarak Oso, “Suriye'de seçimlerin yapılması için 2254 sayılı uluslararası kararla belirlenen koşullar mevcut değildi. Baskı ve otoriter yönetimin varlığında da hiçbir zaman bu güvenli koşullar olmayacak. İster özerk yönetim belediye seçimleriyle ilgili olsun, ister Suriye Halk Meclisi seçimleriyle ilgili olsun hepsinin sonuçları iktidar partileri lehine belirleniyor” açıklamasında bulundu.

Oso, yönetim seçimlerinin başka askeri işgallere yol açacağından korktuğunu ifade etti. Yönetim seçimlerine devam ederse kuzeyde yeni bir Türk askeri operasyonu konusunda ciddi endişeler olduğunu vurgulayan Oso, Türkiye'nin daha önce Afrin'i almakla tehdit ettiğini ve tehdidini gerçekleştirdiğini, ayrıca Rasulayn ve Tel Abyad'ı almakla tehdit ettiğini ve tehdidini gerçekleştirdiğini belirtti.

ENKS Başkanlığı’nın ABD Suriye Özel Temsilcisi ile yaptığı görüşmeye de değinen Oso, “ABD Temsilcisi, ABD yönetimi adına müzakerelerin yeniden canlandırılması için bir girişimde bulundu ve bu müzakerelerin başarıya ulaşması konusunda ciddi olduklarını söyledi. Biz de kendisine karşı tarafın, yani PYD’nin ihlalleri nedeniyle müzakerelerin durduğunu, zira daha önce SDG Komutanı Mazlum Abdi ve ABD'nin eski Suriye Özel Temsilcisi Yardımcısı David Brownstein'ın taahhütlerini içeren bir garanti belgesi imzalandığını söyledik. Garanti belgesi kapsamında müzakerelere geri dönmeye hazır olduğumuzu ifade ettik” şeklinde konuştu.

ENKS Başkanı, Kürt hareketinin iki tarafı arasındaki çıkmazda bir ilerleme sağlanmasının zor olduğunu düşünüyor. “Bugüne kadar bu çıkmazda bir ilerleme kaydedilemedi. Buradaki durumu daha da karmaşık hale getiren şey, bu ayın başlarında kaçırılan 12 üyesinin serbest bırakılması talebiyle ENKS’nin düzenlediği barışçıl toplantı sırasında ENKS destekçilerine ve üyelerine yapılan saldırı oldu” diyen Oso, söz konusu saldırının ABD'nin Kürt-Kürt müzakerelerini yeniden canlandırma çabalarını baltalamaya yönelik bir mesaj olduğunu açıkladı.

Suveyda ayaklanması

Başka bir bağlamda Oso, Suveyda’da yaşananlar hakkında şunları söyledi: “Suriye'deki Kürt halkının kıymetli vilayeti olan ve Dürzi kardeşlerimizi de içeren Suveyda’daki protestoların başlamasından bu yana ENKS, özgürlük, demokrasi ve tüm Suriyeliler yararına federal bir Suriye için yapılan bu barışçıl protestoların yanında yer aldı.”

dvfbr
Suriye seçimlerinde Şam'daki adayların kampanya afişleri (AFP)

Uluslararası topluma Suriye krizinin çözümüne yönelik kararların uygulanmasını hızlandırma çağrısında bulunan Oso, “Tüm Suriyelilerin ekonomik durumunun çok kötü olması ve mutlak çoğunluğun yoksulluk tehdidi altında yaşaması nedeniyle Suriye halkı bir bütün olarak açlığa, yoksulluğa ve yokluğa daha fazla tahammül edemez. Sığındıkları ülkelerde yerlerinden edilen Suriyeli mültecilerin ve ülke içinde yerinden edilenlerin trajedilerini unutmamalıyız” ifadelerini kullandı.

Oso, ENKS’nin Suriye muhalefetiyle kurduğu ittifakın Suriyelilerin kurtuluşu için bir seçenek olduğunu vurguladı. “Koalisyonun ve müzakere organının bir parçasıyız. Uluslararası sponsorluk altında oluşturulan anayasa komitesinin de bir parçasıyız. Kaderimiz bir bütün olarak Suriye halkıyla bağlantılı. Muhalefet saflarına katıldığımızda Suriye halkının yanında durmayı seçtik” şeklinde konuşan Oso, koalisyonda ve Suriyeli muhalif güçlerle birlikte temsil edilmelerinin her konuda aynı fikirde oldukları anlamına gelmediğini belirtti. Özellikle de Afrin, Rasulayn ve Tel Abyad kentlerinde yaşanan ihlaller ve buralardaki hizipçi kaos hakkında kesinlikle farklı noktalarda olduklarını beyan eden Oso sözlerini şöyle noktaladı:

“Afrin, Rasulayn ve Tel Abyad şehirlerinden Haseke ve Kamışlı kamplarına yerleştirilen tüm yerinden edilmiş insanlar, geçici koalisyon hükümetine bağlı gruplar tarafından yönetilen evlerine dönmeyi dört gözle bekliyor. Umarım koalisyon bu konudaki karar ve politikalarını yeniden gözden geçirir ve yerinden edilen herkesin evlerine ve mülklerine dönmesi için çalışır. ENKS bu konuyu ilgili tüm taraflarla birlikte ele almak için çalışıyor.”