Yapay zeka, Henry Kissinger'ın zihnini meşgul ediyor… Matbaanın icadına denk bir devrimin habercisi

Üretken yapay zeka, Aydınlanma Çağı'ndan bu yana benzeri görülmemiş bir felsefi ve pratik meydan okuma

Yapay zekanın yetenekleri ne sabit ne durağan; teknolojinin ilerlemesiyle birlikte her açıdan büyüyor
Yapay zekanın yetenekleri ne sabit ne durağan; teknolojinin ilerlemesiyle birlikte her açıdan büyüyor
TT

Yapay zeka, Henry Kissinger'ın zihnini meşgul ediyor… Matbaanın icadına denk bir devrimin habercisi

Yapay zekanın yetenekleri ne sabit ne durağan; teknolojinin ilerlemesiyle birlikte her açıdan büyüyor
Yapay zekanın yetenekleri ne sabit ne durağan; teknolojinin ilerlemesiyle birlikte her açıdan büyüyor

Menal Nahas 
2018 yılında Henry Kissinger, internet sitesi The Atlantic'te yayımladığı bir makalede yapay zekayı ve onun insan aklına yönelik meydan okumalarını ele aldı ve kendi kendine öğrenen -kendine has süreçlerle bilgi edinen ve bu bilgiyi insan yeteneklerine karşı hedeflere ulaşmak için kullanan- makinelerin tarihte nasıl bir iz bırakacağını sorguladı.
Bu makineler, kendi aralarında iletişim kurmayı öğrenebilir mi?
Seçenekler ortaya çıktığında hangi yönü tercih eder?
İnsanlık, kendi anlayışlarına karşı çıkıp kalplerine korku salmış İspanyol kültürüyle yüzleşen İnkaların akıbetine mi uğrayacak?
İnsanlık tarihinde yeni bir aşama karşısında mıyız? 
Geçen şubat ayında Kissinger; teknoloji dünyasının iki öncüsü olan 2001-2011 yılları arasında Google'ın ve 2011-2017 yılları arasında Alphabet'in CEO'su Eric Schimdt ile Massachusetts Institute of Technology (MIT) Bilgisayar Mühendisliği Okulu Dekanı Daniel Huttenlocher ile ortaklaşa bu meseleyi masaya yatırdı.
Bu üç ismin Wall Street Journal'da yayımlanan makalesinin özeti ve öne çıkan noktaları şöyle:
Yeni bir teknoloji, insanın bilgilenme sürecini, matbaanın icat edilip 1455'te Gutenberg İncili'nin basılmasından bu yana görülmemiş bir şekilde değiştirmeye çalışıyor. Bu matbaa teknolojisi, insan zihnini soyutlaştırarak hızlı ve halka açık şekilde iletişim kurma imkanı sağlıyordu. Yeni teknoloji ise bu süreci yansıtıyor ve insan düşüncesinin akışına ve mecrasıyla ekollerinin çoğalmasına sebep olan selefinin aksine düşüncenin billurlaşıp yayılmasını gerçekleştiriyor. Bu süreç, insan düşüncesi ve anlayışı arasında bir uçurum oluşmasına yol açıyor. Bu değişimin başarılı olmasını istiyorsak makinelerle etkileşimi ele alan yeni entelektüel kavramlar inşa etmeliyiz. 
Yeni teknoloji, üretken yapay zeka olarak biliniyor. Bir araştırma laboratuvarı tarafından geliştirilmiş bir program veya sohbet robotu olan ChatGPT, insanla konuşabiliyor. Onun kapasitesinin artmasıyla birlikte insan bilgisi, yeni bir tanım kazanıyor, gerçekliğimizin kalbinde değişimler hızlanıyor ve toplum ve siyaset farklı bir şekle giriyor. 
"Yapay zekanın yetenekleri ne sabit ne durağan; teknolojinin ilerlemesiyle birlikte her açıdan büyüyor"
Üretken yapay zeka, Aydınlanma Çağı'ndan bu yana benzersiz boyutta bir felsefi ve pratik meydan okumadır.
Matbaa, araştırmacıların keşiflerini halka yaymasına ve hızlı bir şekilde onlarla paylaşmasına imkan tanıdı.
Bilgilerin sabitlenip yayılması, bilimsel yöntemin şekillenmesine yol açtı. Anlayışa ters düşen şey, birbirini tetikleyen sorgulamaların çekirdeği haline geldi.
Şüphecilik, dinî inanca dayalı Ortaçağ dünyasının yorumlanmasına kadar uzandı. Araştırma, evrenin derinliklerine kadar nüfuz ederek insan anlayışının yeni sınırlarına ulaştı. 
Yapay zeka, insan zihninin önünde sağlam ve yeni bilgi ufukları açabilir, ancak iki durum ve iki bilgi arasında yapısal farklılıklar mevcut.
Aydınlanma bilgisi, kademeli olarak elde edildi ve her bir aşamada denendi, üzerinde çalışıldı. Yapay zeka ile yönlendirilen sistemlerse karşı taraftan veya kutuptan başladı.
Bu sistemler, elde edilen büyük miktarda bilgiyi depolayıp yayabilir. ChatGPT uygulaması ise internetteki metin içeriğini, çok sayıda kitabı ve milyarlarca makaleyi depoluyor ve bu bilgileri insan kapasitesinin ötesinde ezberleyip iletiyor. 
Karmaşık yapay zeka yöntemleri, bu sonuçlara yol açan süreçleri açıklamaksızın sonuçlarını üretiyor.
Bir GPT bilgisayarından, insanın bir ricasına karşılık vermesi isteniyor ve istemci makine birkaç saniye içinde yazılı bir metinle karşılık veriyor.
Bir bilgisayar bunu yapabilir, çünkü depoladığı çok büyük miktardaki veriye dayanarak önceden hazırlanan algıları muhafaza eder.
Bilgisayarın bu algıları geliştirdiği sürecin kaynağı, otomatik telkindir ve çok sayıda metinden kaynaklanan modeller ve bağlantıların bir ürünüdür.
Ancak detaylı algıların özelliklerinin sebepleri bizden gizli tutulmaktadır. Aynı şekilde makinenin bilgileri depoladığı, ilettiği ve geri aldığı süreç de gizli tutuluyor.
Bu süreç bir gün keşfedilirse otomatik telkinin sırrı, bilinmeyen bir gelecekte insan bilgisine meydan okuyacak. 
Yapay zekanın yetenekleri, sabit veya donuk değildir; teknoloji ilerledikçe her açıdan gelişir. Yakın geçmişte yapay zeka modellerinin karmaşıklığı, birkaç ay içerisinde ikiye katlandı.
Bu nedenle üretken yapay zeka sistemleri, ilan edilmeyen kaynaklara sahip, ki mucitleri bile bunları bilmiyor.
Her yapay zeka sistemiyle birlikte kaynağı, sonucu ve amacı bilinmeyen yeni yetenekler ve kaynaklar oluşturuluyor.
Buradan şu sonuca varıyoruz ki bunun ışığında geleceğimiz bir belirsizlik unsuru, tehlike ve yepyeni bir sürpriz içeriyor. 
Aydınlanma Çağı bilimi, kesinlikler üretirken yapay zeka, biri diğerine eklenen muğlaklıklar üretiyor.
Aydınlanma bilimi, anlaşılması zor meseleleri açıklayarak ve ileri doğru adım attığı esnada insan bilgisi ve anlayışının sınırlarını çizerek ilerledi.
Varsayım ve tümevarıma ilişkin şu iki ilke el eleydi: Varsayım, bilgi olmaya yakın bir anlayıştır, tümevarım ise anlayış olmaya yakın bir bilgi.
Yapay zeka çağında bilmeceler, açıklanamayan süreçlerle çözülüyor. Bu şaşırtıcı paradoks sırları, açıklanmadan gizli kalmayan şeylere dönüştürür.
Son derece karmaşık olan yapay zeka, ardında Aydınlanma Çağı'nı bırakan tüm modernlik yaklaşımlarının aksine, okumasında insan anlayışını getirmeden insan bilgisini getiriyor.
Yapay zeka insan zihniyle birleştirildiğinde, insan zihninin tek başına yapabileceğinden daha güçlü bir keşif aracı da olabilir. 
Aydınlanma Çağı ile yapay zeka çağı arasındaki temel fark, teknolojide değil, bilgidedir. Aydınlanmadan sonra felsefe, bilimle omuz omuza yürüdü.
Endişelendirici yeni veriler, genellikle sezgiye aykırı sonuçlar ve insan tecrübesini tamamen kuşatan ciddi şüpheler ve gerekçelendirmelerden yana duyulan korku sakinleşti.
Üretken yapay zeka ise yeni bir kavrayış biçimi üretmek üzere. Halihazırda elimizde olan şey, kapsamlı ve tutarlı bir prizmaya sığdıramadığımız renkler ve doğusunu batısını bilen bir pusulaya sahip olmadığımız istikametlerdir.
Bugüne kadar insan ve makine arasındaki bu yeni ilişkiyi açıklayan ve toplumu bir ölçüde özgür bırakacak doğrultuda yönlendiren hiçbir siyasi veya felsefi istikamet de çizilmedi. 

Propaganda-gösteri devam etsin
Büyük dil modeli denen şeyin bir örneği olarak ortaya çıkan GPT, insan tarzı bir metin oluşturmak için kullanılabiliyor.
GPT, bir makinenin insan gözetimi veya kontrolüne ihtiyaç duymadan çok sayıda metinden öğrenim gerçekleştirebildiği bir kalıp.
GPT'nin geliştiricileri, ona büyük miktarda dijitalleştirilmiş metin içeriği sağladı. Modelin sayısal gücü ona modelleri ve ağları yakalama imkanı tanıyor.
Bu modeller, anlamlı bir cümlede bir sonraki kelimeyi tahmin etmek amacıyla oluşturuldu. Bu, metin mesajları oluşturma ya da ağ aramada yarı otomatik tahmin gibi görevler için kullanışlı.
Öngörülmedik şekilde modeller; tutarlı paragraflar, makaleler ve zamanla belki kitaplar yazabilir gibi görünüyor. 
ChatGPT'nin yetkinliği büyük bir temel dil modelini aşıyor; nitekim modeli uyarlayarak doğal görünen bir diyalog metni oluşturmak için insani yorumlar kullanıyor, uygunsuz veya rahatsız edici cevaplar verme eğilimini frenliyor (ki bu, büyük dilsel modeller için meydan okuma) ve o andaki algılarını tek bir cevaba dönüştürüyor.
Ve nihayet insanda, yapay zekanın sabit olgu gruplarını hareketli kavramlarla birleştirdiğini bilen bir muhatap üretiyor. 

"Yapay zekanın cevapları, yalnızca bilgisayar hafızasındaki bir metnin kopyaları değil, aynı zamanda insanların taklit edemediği bir sürecin ürünü"
ChatGPT girişimleri; kaynakları açıklanmaksızın ve sahipleri ya da "yazarları" bilinmeksizin beliriyor. İlk etapta ChatGPT, belirgin bir hedefe yönelmiyor, çıktıları karmaşık ve faaliyeti son derece hızlı.
Nitekim çok karmaşık bir konuyu tutarlı bir şekilde açıklayan cevapları birkaç saniye içerisinde verebilir.
Bu cevaplar, yalnızca bilgisayar hafızasındaki bir metnin kopyaları değil, aynı zamanda insanların taklit edemediği bir sürecin ürünüdür.
Yaygın olmayan psikolojik varsayımları ve çıkarımları süreçlerine dahil edebilir ve milyarlarca veriyi aşamalı bir şekilde düzenleyebilir.
Anlam bakımından (bir insan okuyucuya göre) en uygun 200 kelimeden oluşan benzersiz bir grup seçerek düzenlemeyi sonlandırır.
Gelecekteki sonuçlar hakkında muhtemel hükümlerde bulunarak farklı kaynaklardan gelen bilgileri harmanlayıp tutarlı ve tek bir cevapta bütünleştirir.
Muhalif görüşleri kabul eder ve bunları, herhangi birini reddetmeden birleştirilmiş bir şekilde sunar.
Başka bir yazıyı kopyalamadan taklit eder. Modelin, insani anlayış manasında anlayabildiği söylenemezse de çıktıları, insan dilinde saklı bir öz içerir. 
Kissinger ve makalenin yazarları, ChatGPT'den yeteneklerini açıklamasını isteyerek şunu soruyorlar:
Geleceği öngörebiliyor mu?
Cevabı şu oluyor:
"Hayır, depoladığım veriler dışında bilgi veremem ya da soruları cevaplayamam. Hiçbir kişisel deneyimim veya kavrayışım yok. Bu yüzden gelecekteki hadiseleri önceden göremem veya öngöremem."
Olasılığa dayalı yargılarda bulunabiliyor mu?
"Depoladığım veritabanına dayalı olarak muhtemel yargılar oluşturabiliyorum. Örneğin iklime ilişkin çok sayıda veriye dayalı olarak kurulduğum için bundan hareketle herhangi bir yer ve zamanda belirli bir hava durumuna ilişkin muhtemel bir hüküm oluşturabilirim. Bu muhtemel hükümlerin, verilerden çıkarılan modeller ve yönelimler olduğuna, gerçek dünyadan kaynaklanan sonuçların güvenilir bir aynası olmadığına dikkat çekmek gerekir."
Ona şu komutu veriyorlar:
"Henry Kissinger'ın uluslararası silah kontrolünde genel yapay zekanın rolüne ilişkin düşüncesinden hareketle kısa bir makale yaz."
Cevap şöyle başlıyor:
"Yeni bir teknolojik devrimin başındayken genel yapay zeka ve onun uluslararası silah kontrolündeki rolü meselesi kendini gösteriyor. Gelişmiş sistemler, nükleer caydırıcılığa eşlik eden karar süreçlerine aracılık ederken zeka, görülmemiş bir istikrarın yolunu mu açacak? Yoksa son derece zeki makinelerin gelişimi, küresel güç dengesini değiştirirken yeni bir dizi tehlikeye mi sebep olacak? "

"Yapay zeka, kullanıcılarını yanıltabilir, yanlış beyanlarda bulunabilir ve dayanaksız yalanlar uydurabilir."
ChatGPT'ye, Rusya'nın Avrupa'daki istikrarın korunması ya da bozulmasındaki rolü gibi güncel öneme sahip konular hakkında sorular sorduk.
Bir dakikadan daha kısa bir süre içerisinde karşıt görüşler arasında denge kuran ve makul görünen kısa bir cevap verdi ve tam cevabında herhangi bir görüşe meyilli görünmedi. 
Üretken yapay zeka, algılama bakımından olağanüstü ve bilişsel düzeyde oldukça gelişmiş görünüyor.
Yedinci kullanıcıya göre sistem, bir profesörün eşliğinde çok hızlı ve uyumlu bir kütüphanenin ansiklopedik versiyonuna benziyor.
Etkinliği, başka herhangi bir teknolojik ve ikili (alıcı-verici) aracının etkinliğinin üstünde.  
İnsan düşüncesinin çeşitli yönlerini kavraması, bilim adamı olan insan gruplarının hayallerini kıyas kabul etmeyecek ölçüde aşıyor.
Ayrıca kullanıcılarını yanıltma, yanlış beyanlarda bulunma ve dayanaksız yalanlar uydurma yeteneğine de sahip. 
Bu teknolojiye yönelik rağbete bakılırsa ticari değerlendirmeler, sonuçlarına dair düşüncelerin önüne geçebilir.
Büyük modelleri oldukça pahalı; model başı bir milyar dolardan fazla. Kurulduktan sonra modelin işletilmesi için günde 24 saat çalışan binlerce bilgisayar gerekiyor.
Modelin çalıştırılmasının maliyeti, kuruluş maliyetine göre daha düşük. Sermaye ile sınırlı ve bilişsel beceri istemiyor.
Özel kullanım maliyeti, çoğu şirketin kapasitesini aşıyor. Geliştiriciler, binlerce kişi ve şirkete abonelik satabilir. Önümüzdeki on yıl içerisindeki büyük dil modelleri, birkaç taneyle sınırlı.
Çok sayıda kalıp ve modelin oluşturulması, çalışma yönteminin belirsizliğine ve kullanımın bolluğuna yol açar ve eğitim ve hayat bilgisi gibi insani faaliyet alanlarını büyük ölçüde etkiler.
Üretken yapay zeka sistemleri, telkin süreçlerinin tahmin ettiğinden ya da varsaydığından daha fazlasını öğrenebilir ve bu da geleneksel bilimsel alanlarda öngörülmeyen bilimsel başarılarla sonuçlanabilir.
Bu başarı, cevaplarla da sınırlı olmayıp derin felsefi meselelere, diplomasiye ve güvenlik stratejilerine kadar uzanabilir.
Bugüne dek ABD hükümeti, yakın ve uzak gelecek için öngörülen temel dönüşüm ve değişimleri ele almadı. 
Aydınlanma Çağı bilimlerinin gerçekleri güvenilirdi, çünkü deneme süreçlerinin her bir aşaması sınava tabi tutuldu. Üretken yapay zekanın gerçekleri de çeşitli yöntemlerle test edilmelidir.
Ancak aynı güven derecesine hiç ulaşmayabilir. Bıkıp usanmadan şu soruları sormalıyız:
Henüz bilmediğimiz makinenin durumu nedir? Hangi bilgiyi içeriyor?
Yeni aşamalar, yeni girdilerin ortaya çıkmasına yol açabilir ve depodan değil de şimdiden alınan ve sonsuz bir bilgi akışını özümseyebilir.
Tamamlanmış bir insan metninden öğrenmenin aksine değişken çıktılardan öğrenmek, çağdaş insani ve geleneksel bilginin tahrif edilmesine sebep olabilir. 

Independent Türkçe



Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia
TT

Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia

James Jeffrey

ABD Başkanı Joe Biden'ın 31 Mayıs'ta İsrail'in yeni ateşkes planını onaylaması, Gazze'deki savaşın tüm dinamiğini değiştirdi. O tarihten bu yana yapılan yorumların çoğu, İsrail'in Gazze Şeridi’ne yönelik stratejisinde algılanan değişimden ziyade Hamas Hareketi’nin kısa süre önce açıkladığı yanıta ve önerinin ayrıntılarına yönelikti. Biden tarafından açıklanan ve İsrail'in Gazze Şeridi’nden tamamen çekilmesini ve kalıcı ateşkes yapılmasını öngören teklif, 'ertesi gün' için kapsamlı bir planlama yapılması ihtiyacını daha da belirgin hale getirdi. Ancak ertesi gün ile ilgili ne İsrail'de ne de Washington'da henüz detaylı bir planlama yapılmış değil.

Birkaç aydır, düşünce kuruluşları ve medyadan meslektaşlarla birlikte Gazze'de savaş sonrası uluslararası bir yapının oluşturulmasına ilişkin bir plan üzerinde çalışıyorum. Bu plan, yerel yetkililer belirli düzenlemeler altında yeni bir hükümet ve hem Gazzelilere hem de İsraillilere barış getirecek umut verici bir güvenlik yapısı kurmadan önce, Gazze'nin yeniden ayağa kalkmasına yardımcı olunması gerektiğine dikkati çekmeyi amaçlıyor. Geçtiğimiz mayıs ayında Wilson Centre Forumu'nda tartışılan ve resmi internet sitesinde yer alan plan, İsrailli ve Amerikalı hükümet yetkilileri ve çeşitli Arap taraflarla görüşülerek hazırlandı. Planın göze çarpan unsurlarına geçmeden önce İsrail'in ateşkes önerisinde nelerin yeni olduğuna ve bu planın buna nasıl uyduğuna bir göz atalım.

İsrail, ateşkesle ilgili düşüncesinin detaylarını şimdiye kadar kamuoyuna açıklamadı. Bu yüzden (dört buçuk sayfa olduğu söylenen) teklifin yapısal çerçevesini anlamamız için Başkan Biden'ın açıklamalarını ve İsrail'in farklı ve bazen de çelişkili tepkilerini masaya yatırmalıyız. İsrail'in öncelikle, müzakerelerin başarılı olması halinde, teklifin ikinci aşamasının sonunda İsrail Savunma Kuvvetlerinin Gazze'den tamamen çekilmesini kabul ettiği açıkça görülüyor.

Plan, ilk etapta Gazze'yi yönetecek çok uluslu bir idarenin kurulmasını ve bu idarenin Uluslararası Temas Grubu’na rapor vermesine odaklanıyor.

İkinci olarak, İsrail, Gazze Şeridi için daha sonra gelecek üçüncü aşamada kapsamlı bir yeniden inşa planını kabul etmeye hazır görünüyor. Bu önemli bir gelişme, zira Başkan Biden'ın da kabul ettiği üzere İsrail'de bazıları halen Gazze Şeridi'nin İsrail’in yarı kalıcı işgali altında olmasını bekliyor. Üstelik, herhangi bir büyük yeniden inşa planı, güvenlik kaygıları, birçok kilit öneme sahip sınır kapısını kontrol etmesi ve su, elektrik, iletişim gibi temel hizmetleri sağlaması göz önünde bulundurulduğunda İsrail'in desteğinin alınması gerekiyor. Senatör Lindsey Graham da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesinin hemen ardından 9 Haziran'da Face the Nation adlı televizyon programında, İsrail'in ateşkes önerisi doğrultusunda Gazze'nin yeniden inşasına ve yönetimine ilişkin bir planı olduğunu ifade etmişti. Bu, edindiğim başka bilgilerle de tutarlı.

Geliştirdiğimiz plan, 11 Haziran'da ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından açıklanan ve Arap devletlerinin ‘Gazze'nin istikrara kavuşturulması ve yeniden inşasında rol oynayacağı geçici bir güvenlik oluşumu ile idari yapı oluşturmasını’ öneren ABD yönetiminin görüşüyle de oldukça uyumlu.

Çok uluslu bir idari yapı

Planımız ilk etapta Gazze'yi yönetecek ve belirli bir ülke veya bölgedeki barış ve güvenlik krizini yönetmek amacıyla uluslararası aktörlerin çabalarını koordine etmek için özel amaçlarla kurulmuş gayri resmi ve daimî olmayan uluslararası bir organ olan Uluslararası Temas Grubu'na (ICG) rapor verecek, çok uluslu bir idari yapı kurulmasını öngörüyor. Bu iki oluşum ABD, İsrail, Mısır, önde gelen diğer Arap ülkeleri ve G7 üyesi ülkeler tarafından ortaklaşa hazırlanan uluslararası bir tüzük çerçevesinde kurulacaktır. Filistin Yönetimi ile istişare için bir mekanizmaya sahip olacak ve mümkünse, 10 Mayıs’taki ateşkes kararını takiben BMGK’da alınacak bir kararla desteklenecektir. İsrail'in önerisinin ikinci aşaması için ateşkes müzakerelerinde başka hukuki temeller de atılabilir.

Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Çok uluslu yönetim, üst düzey bir temsilci tarafından yönetilecek ve ICG’ye katılan ülkelerin yanı sıra, diğer ülkelerden gelen bağışlarla finanse edilecek. Finans, güvenlik, ulaşım, bakanlıklarla koordinasyon, kamuoyu yoklaması ve halkla ilişkiler için özel ekipleri olacak ve İsrail, Mısır ve diğer ülkelerden lojistik destek alacak. Kapsamlı yönetim ve güvenlik gözetiminden başlayarak işleyişinde merkezi yetkilere sahip olacak.

ABD ve ICG üyesi ülkeler, Hamas sonrası güvenlikle ilgili sorumlulukları üstlenecek sivil polis ve jandarma güçleri (sivil halk arasında konuşlu hafif silah kolluk kuvveti) eğitilene kadar güvenlik devriyeleri gerçekleştirmek için çok uluslu yönetime bağlı çok uluslu bir polis gücü oluşturacaklar. Aralarında az sayıda da olsa ABD'li sivil ve askeri yetkili de yer alacak. Ateşkesin ikinci aşaması için yapılacak müzakerelerde, özel güvenlik düzenlemeleri üzerinde yeniden çalışılması gerekiyor.

Bu yapı aynı zamanda Gazze'ye insani yardımların ulaştırılması, istikrarın sağlanması, kalkınma, yeniden inşa ve diğer her türlü yardımın erişiminde yer alan uluslararası, hükümet ve hükümet dışı kurum ve kuruluşların faaliyetlerini harekete geçirme, koordine etme ve birleştirme yeteneğine de sahip olacak.

Merkezi kontrol

Güvenlik, yeniden yapılanma ve diğer uluslararası destek türlerinin ateşkese uyulmasıyla bağlantılı olmasını sağlamak için merkezi kontrol gerekiyor. Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının, halk ya da yerel yetkililer güvenliği engellerse yahut radikalleşmenin önlenmesi ve uzun vadeli istikrar için gerekenlerin yapılmasına engel olursa diye, yeniden yapılanma ve diğer hizmetlerin sağlanması için (Dayton Anlaşmalarında öngörüldüğü üzere) resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Hiçbir uluslararası polis teşkilatı ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Son olarak plan, bunların her biri ve yukarıda belirtilen diğer çeşitli gündemler için ayrıntılı eylemler içeriyor. Bunlar modüler bir temelde düzenlenmiştir ve Gazze için planlamaya dahil olan hükümetler unsurları seçmekte özgürdür.

Bu planla (ya da Gazze'ye yönelik neredeyse tüm diğer planlarla) ilgili akla birtakım sorunlar gelebilir. Bunların başında, Biden yönetiminin ‘sahada Amerikan askeri bulunmayacağı’ açıklaması açısından başta askeri personel olmak üzere ABD’li personelin Gazze’deki varlığı yer alıyor. Ancak bazen Başkan tarafından yapılan açıklamaların yerine getirilmesi gerekir. ABD'nin halihazırda Gazze kıyısında inşa ettiği yüzer iskelede konuşlanmış askerleri var. Washington'ın yaklaşık 25 ülkede konuşlandırılmış askeri birlikleri bulunuyor. Bu birliklerden bazıları son zamanlarda sahillerde ya da suda saldırıya uğradı. Hiçbir uluslararası polis teşkilatı, ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Yönetim ve Hamas

İkinci konu ise Filistin Yönetimi'nin rolü. Plan, yukarıda belirtilen ICG ve Filistin Yönetimi arasındaki koordinasyonun ötesinde, maaşların ödenmesi, yerel hizmetlerin finanse edilmesi ve seyahat belgelerinin verilmesi de dahil olmak üzere Filistin Yönetimi'nin dahil olacağı alanları ortaya koyuyor. Özellikle çok uluslu yönetimin çekilmesinin ardından Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi’nin yönetimindeki rolüyle ilgili olarak tüm taraflar arasında daha fazla müzakere yapılması gerekecektir.

Siyasi bir çözüm, Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir.

Üçüncü konu, Hamas'ın geleceğidir. Planın kendisi Gazze'de kalan Hamas üyelerinin rolünü tartışmıyor. Ancak ne bu planın ne de Gazze'de yönetim, güvenlik ve yeniden yapılanmaya yönelik başka herhangi bir planın, İsrail karşıtı gündemiyle Hamas'ın etkin bir şekilde kontrolü elinde tutması halinde başarılı olamayacağını söyleyebiliriz. İsrail Başbakanı Netanyahu, Başkan Biden’ın İsrail'in önerisini tartışmasına cevaben, bu öneri altında bile Hamas'ın yenilgiye uğratılması gerektiğini vurguladı. Aynı şekilde Başkan Biden da ‘Gazze'nin Hamas'ın iktidarda olmadığı daha güzel günler göreceğinin’ altını çizdi. Siyasi bir çözüm,- Başkan Biden'ın atıfta bulunduğu ateşkes çerçevesinde - Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir. Tüm bunlar İsrail'in teklifinin ikinci aşamasının müzakerelerinde ele alınacaktır.

Bu aşamada yukarıda belirtilen hususlar, Gazze Şeridi’nde savaşın ertesi günü için geçici çözüm kapsamında en ciddi olan konulardır. Gazze’deki savaşın, bölgenin güvenliğine yönelik oluşturduğu olağanüstü tehdit, sadece Gazze ve İsrail vatandaşları için değil tüm bölge halkları için daha iyi bir gelecek arayışındaki tüm tarafların olağanüstü çaba sarf etmesini ve büyük riskler almasını gerektiriyor.

*Bu yazı Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.