Rusya'nın savunma hattı 800 kilometreyi buldu: "II. Dünya Savaşı'ndan beri görülen en uzun hat"

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in geçen yıl 24 Şubat'ta başlattığı savaş, Donbas bölgesinde yoğunlaşmış durumda (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in geçen yıl 24 Şubat'ta başlattığı savaş, Donbas bölgesinde yoğunlaşmış durumda (Reuters)
TT

Rusya'nın savunma hattı 800 kilometreyi buldu: "II. Dünya Savaşı'ndan beri görülen en uzun hat"

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in geçen yıl 24 Şubat'ta başlattığı savaş, Donbas bölgesinde yoğunlaşmış durumda (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in geçen yıl 24 Şubat'ta başlattığı savaş, Donbas bölgesinde yoğunlaşmış durumda (Reuters)

İspanya'nın önde gelen gazetelerinden El Pais, Rusya'nın Ukrayna sınırındaki savunma hattının 800 kilometreye ulaştığını yazdı.
Haberde, Rusya'nın yazdan beri inşa ettiği savunma hattının, kuzeydoğudaki Luhansk şehrinden başlayıp Donetsk ve Zaporijya'dan geçerek, Dinyeper nehrini takip edip Kırım Yarımadası'na kadar uzandığı bilgisi paylaşıldı.
ABD merkezli düşünce kuruluşu Amerikan Girişimcilik Enstitüsü'nün paylaştığı verilere göre, Rus ordusu söz konusu savunma hattının inşası için en az 2 bin 580 noktada farklı çalışmalar yaptı.
Bunlar arasında tankları engellemek için inşa edilen ejderha dişleri ve mayın bölgelerinin yanı sıra dikenli tellerle çevrelenmiş alanlar, siperler ve sığınaklar yer alıyor. 
Rus ordusunun bu savunma hattını, Ukrayna'nın başlatabileceği geniş ölçekli bir karşı saldırıya hazırlık olarak inşa ettiği belirtildi.
El Pais'e konuşan İspanya'daki Granada Üniversitesi'nden Javier Jordan ve ABD'deki Columbia Üniversitesi'nden Stephen Biddle, hattın nitelik olarak II. Dünya Savaşı'ndakinden farklı olmadığına dikkat çekti. 
Rusların inşa ettiği savunma hattına yerleştirdiği ejderha dişleri, ilk kez II. Dünya Savaşı'nda kullanılmıştı. Güçlendirilmiş beton bloklardan oluşan bu yapılar, tankların ve mekanize piyade birliklerinin geçişini engelliyor.
Haberde, Rusların savunma yapılarının, I. ve II. Dünya Savaşı'nda inşa edilen Gotik Hattı ve Siegfried Hattı'ndan bu yana görülmüş en uzun savunma hattı olduğuna da dikkat çekildi.
 I. Dünya Savaşı'nda Almanya tarafından Kuzey Fransa'da inşa edilen Siegfried Hattı, II. Dünya Savaşı'nda Naziler tarafından daha da doğuya uzatılmıştı.
Gotik Hattı da Nazi Almanyası tarafından II. Dünya Savaşı'nda İtalyan Cephesi'nde inşa edilmişti. Savunma hattı, Alplerin kuzeyindeki bölgede yer alıyordu. 
Finlandiyalı tarihçi ve askeri analist John Helin ise Rusların inşa ettiği savunma hattının, Ukrayna'nın olası karşı saldırı planlarını güçleştirebileceğini savundu. 
Helin, Rusların şehirleri ve kasabaları da savunma amaçlı güçlendirdiğine işaret ederek, Ukraynalı askerlerin güvenli şekilde ilerleyebilmek için buraları tek tek ele geçirmek zorunda kalacağını söyledi.
Birleşik Krallık istihbaratının 12 Nisan'da paylaştığı bilgilerde de özellikle Zaporijya'daki Rus savunma hattının dayanıklı olduğu belirtilmişti. Kremlin'e bağlı güçlerin burada farklı tahkimattan oluşan toplamda 120 kilometrelik bir savunma hattı oluşturduğu bildirilmişti.
Jordan ise Ukrayna'nın bu savunma hattını geçebilmesi için çok koordineli hareket etmesi ve stratejik noktalara saldırı düzenlemesi gerektiğini söyledi. 
Siyaset bilimci, Rusların savunma hattının başarılı olabilmesi için de ordunun bu bölgelere top atışlarıyla güçlü şekilde destek sağlaması gerektiğini belirtti.
Öte yandan Pentagon'dan sızdırılan belgelerde de Ukrayna'nın füze stoğunun yakında tükenebileceği ortaya çıkmıştı. Bu durumun, Kiev güçlerinin savunma ve saldırı kapasitesine olumsuz yansıyacağı ifade edilmişti.

Independent Türkçe, El Pais, Guardian



İran-İsrail çatışması ne gösterdi?

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
TT

İran-İsrail çatışması ne gösterdi?

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)

Siyaset ve güvenlik uzmanları, Tahran'ın açıklamalarına bağlı kalması ve bölgedeki silahlı örgütlere müdahale ve destekten uzak durması halinde Körfez-İran ilişkilerinin daha güçlü hale gelebileceğini, büyüyebileceğini ve gelişebileceğini belirtti.

Uzmanlar, İran-İsrail çatışmasının, Körfez ülkelerinin bölgesel güvenlik üzerine düşünmeleri, bölgesel güvenlik vizyonlarını istikrar ve güvenliği koruyacak net mekanizmalara dönüştürmeleri ve İran ile Irak başta olmak üzere komşu ülkelerle ortak bir çerçeveye ulaşmaları gerektiğini gösterdiğini söyledi.

Körfez Araştırmaları Merkezi Başkanı Dr. Abdulaziz bin Sakr, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın Tahran'ın komşu ülkelerle iyi ilişkiler kurmak istediğine dair son açıklamalarına işaret ederek şöyle dedi: “Bugün İran'dan tek istediğimiz, Körfez'de müdahale ve saldırganlık istemediğine dair söylediklerine uymasıdır. Eğer davranışlarını değiştirir ve müdahaleci olmazlarsa, bu, bölgede daha fazla güvenlik ve istikrara, İran ve komşu ülkelerde büyüme ve refaha yol açacaktır.”

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Tahran'ın Körfez bölgesindeki komşu ülkelerle ilişkilerde yeni bir sayfa açmaya hazır olduğunu ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın İran Cumhurbaşkanlığı internet sitesinden aktardığına göre Pezeşkiyan kabine üyelerine hitaben yaptığı konuşmada, “İslam ülkeleri arasındaki dayanışma ihtiyacı ve kapsamlı iş birliğinin genişletilmesi hedefi göz önüne alındığında, komşuluk politikası ve bölge ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesi, hükümetin temel stratejileri arasındadır” dedi.

Dr. Abdulaziz bin Sakr, Körfez Araştırmaları Merkezi tarafından düzenlenen ‘Gerilim ve Diplomasi: İsrail-İran Savaşı Üzerine Körfez Perspektifleri’ başlıklı seminerde şu ifadeleri kullandı: “İran'ı son yıllarda desteklediği Hizbullah gibi gruplardan uzak görmek ve bölgede saldırganlık içermeyen bir güvenlik standardı oluşturmak istiyoruz. İran'dan iyi sinyaller geldiği sürece Körfez'den de iyi sinyaller gelecek. İran'daki rejimi değiştirmeye yönelik her türlü saldırıya karşıyız, bu tamamen İran'ın meselesi.”

3 yol

Körfez Araştırmaları Merkezi Kıdemli Danışmanı Dr. Salih el-Haslan ise İran ile İsrail arasındaki son savaştan sonra Körfez ülkelerinin izlemesi gereken 3 yol belirledi:

Birincisi: İran ile daha fazla temas kurmak ve sivil amaçlı barışçıl bir programa sahip olma hakkına sahip olmakla birlikte herhangi bir askeri nükleer programı kabul etmediklerini açıkça belirtmek.

İkincisi: Körfez ülkeleri İran'a, davranışlarını değiştirmesi koşuluyla bölgesel ve uluslararası izolasyondan kurtulmasına yardımcı olacaklarına dair olumlu bir mesaj göndermeli.

Üçüncüsü: İran'daki ılımlı seslerin güçlendirilmesi.

El-Haslan, “Son savaş Körfez ülkelerinin bölgesel güvenlik üzerine düşünmeleri gerektiğini gösterdi. Bir yıl önce Körfez ülkeleri bölgesel güvenlik vizyonlarını ortaya koydular. Artık Körfez ülkelerinde istikrar ve güvenliği korumak ve komşuları İran ve Irak ile sürdürülebilir barış dediğimiz bir güvenlik çerçevesine ulaşmak için bu vizyonu gerçekleştirecek bir mekanizma hakkında konuşmanın zamanı geldi” ifadelerini kullandı.

dfvgyju

Körfez Araştırmaları Merkezi Güvenlik ve Savunma Programı Direktörü Mustafa el-Ani'ye göre ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları programın yaklaşık yüzde 90'ını yok etmiş olabilir.

ABD bu ayın başlarında sığınak delici bombalarla donatılmış bombardıman uçaklarıyla İran'ın kilit nükleer tesislerini hedef alan bir saldırı gerçekleştirmiş, İran da ertesi gün Katar'da ABD güçleri tarafından kullanılan el-Udeyd Üssü’ne füze saldırısıyla karşılık vererek Körfez ülkelerinin kınamalarına yol açmıştı.

El-Ani, İsrail ve ABD'nin harekâtının anlık bir olay olmadığını, en az 10 yıllık bir istihbarat toplama çalışmasının sonucu olduğunu belirtti. El-Ani, “İyi planlanmış bir operasyondan bahsediyoruz… Bu basit bir planlama değildi ve nükleer programın şu ana kadar yaklaşık yüzde 90 oranında yok edildiğinden hiç şüphem yok” şeklinde konuştu.

İran'ın maruz kaldığı saldırıdan sonra toparlanmasının pek mümkün olmadığını ifade eden el-Ani, İranlıların nükleer programa devam etmek istemeleri halinde, bugün konuşulanların ‘çatışmanın sonunun başlangıcı’ olduğunu belirtti. El-Ani, “Şimdi soru şu: İran toparlanabilir mi? Amerikalılar ve İsrailliler her an saldırabilecekleri bir bombanın yapımını engellemek için tekrar geri geleceklerinden ötürü toparlanamayacağından hiç şüphem yok” dedi.