İskandinav devlet medyası: Rusya, Kuzey Denizi'nde trol tekneleriyle casusluk yapıyor

Moskova'nın yaklaşık 50 balıkçı teknesi ve araştırma gemisiyle sabotaj programı yürüttüğü iddia edildi

Söz konusu casusluk faaliyetlerinin, Rusya'nın Batılı devletleri hedef alan kapsamlı bir sabotaj planının parçası olabileceği iddia ediliyor (Temsili Fotoğraf / Unsplash)
Söz konusu casusluk faaliyetlerinin, Rusya'nın Batılı devletleri hedef alan kapsamlı bir sabotaj planının parçası olabileceği iddia ediliyor (Temsili Fotoğraf / Unsplash)
TT

İskandinav devlet medyası: Rusya, Kuzey Denizi'nde trol tekneleriyle casusluk yapıyor

Söz konusu casusluk faaliyetlerinin, Rusya'nın Batılı devletleri hedef alan kapsamlı bir sabotaj planının parçası olabileceği iddia ediliyor (Temsili Fotoğraf / Unsplash)
Söz konusu casusluk faaliyetlerinin, Rusya'nın Batılı devletleri hedef alan kapsamlı bir sabotaj planının parçası olabileceği iddia ediliyor (Temsili Fotoğraf / Unsplash)

Rusya'nın trol teknesi olarak gösterdiği özel gemilerle Kuzey Denizi'ndeki iletişim hatlarına sabotaj uygulamayı planladığı öne sürüldü. 
Danimarka, Norveç, İsveç ve Finlandiya'nın kamu yayımcılarının ortak araştırmasında, Rus Donanması'nın trol tekneleri ve araştırma gemileri olarak gösterdiği özel taşıtlarla sabotaj planları yaptığı iddia edildi.
Araştırmada, yaklaşık 50 gemide farklı gözetleme ekipmanlarının bulunduğu ve Kuzey Denizi'nde muhtemel sabotaj bölgeleri için haritalandırma yapıldığı savunuldu.
Gemilerin Kuzey Denizi'nde rüzgar türbinlerinin, doğalgaz hatlarının, petrol rafinerilerinin bulunduğu bölgelerden düzenli olarak geçtiği ileri sürüldü. 
Çalışmada, gemilerin sualtındaki iletişim kablolarına yönelik sabotaj düzenleyebileceği de savunuldu. 
Birleşik Krallık'ın (BK) kamu yayımcısı BBC, Britanya devletinin durumdan haberdar olduğunu ve sabotaj programı kapsamında Rus gemilerinin BK sularından geçtiğini de ileri sürdü.
Danimarkalı karşı istihbarat yetkilileri, Kremlin'in söz konusu sabotaj planını, Ukrayna savaşının büyümesi ve Batılı ülkelerle doğrudan çatışmaya girilmesi ihtimaline karşı bir hazırlık olarak yaptığını savundu.
Norveç istihbaratıysa planların Rusya için çok önemli olduğunu ve programın doğrudan Moskova'dan yönetildiğini iddia etti.
Araştırmada, Kuzey Denizi'nde casusluk faaliyetleri yaptığı öne sürülen gemilerin, yerlerinin tespit edilememesi için vericilerini kapattıkları ve "hayalet gemi" gibi hareket ettikleri öne sürüldü.
Ayrıca gemilerin Kuzey Denizi'nde rüzgar türbinlerinin olduğu yerlerde yavaşlayıp beklediğine dikkat çekildi. Çalışmada, gemilerin sualtındaki iletişim kablolarına yönelik sabotaj düzenleyebileceği de savunuldu. 
Bunlarda Amiral Vladimirski adlı bir geminin, resmi kayıtlarda deniz araştırma gemisi olarak tanımlandığı fakat taşıtın aslında Kremlin için casusluk yaptığı iddia edildi. 
Araştırmayı yürüten kamu yayımcılarından bir gazetecinin Amiral Vladimirski gemisine yaklaştığı, bu sırada geminin güvertesine elinde piyade tüfeği tutan maskeli bir kişinin çıktığı bildirildi.
Öte yandan Rusya'nın Norveç Büyükelçisi Teimuraz Ramişvili, casusluk faaliyeti iddialarını yalanlayarak, bunların araştırma çalışması olduğunu uluslararası hukuka uygun şekilde yürütüldüğünü savundu.

Independent Türkçe, BBC, Politico



İran: Uranyum zenginleştirmek için ‘her hakka’ sahibiz

 İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi medya mensuplarına konuşurken (EPA)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi medya mensuplarına konuşurken (EPA)
TT

İran: Uranyum zenginleştirmek için ‘her hakka’ sahibiz

 İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi medya mensuplarına konuşurken (EPA)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi medya mensuplarına konuşurken (EPA)

İran bugün, Batı'nın Tahran'ın nükleer silah peşinde olabileceğine dair artan korkularına ve ABD ile görüşmelerin ertelenmesine rağmen uranyum zenginleştirme ‘hakkını’ savundu.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi X platformunda yaptığı paylaşımda, “İran'ın tam nükleer yakıt döngüsüne sahip olmaya hakkı var” dedi ve Tahran'ın Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nın (NPT) imzacılarından olduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Arakçi, “Nükleer silahları tamamen reddederken uranyum zenginleştiren pek çok NPT imzacısı ülke var” ifadesini kullandı.

NPT imzacısı ülkeler, nükleer stoklarını beyan etmek ve bunları Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) gözetimi altına almakla yükümlüdür.

ABD ve diğer Batılı ülkeler İran'ı nükleer silah elde etmeye çalışmakla suçlarken, Tahran bunu reddediyor ve nükleer programının sadece sivil amaçlı olduğunda ısrar ediyor.

İran ve ABD, 12 Nisan'dan bu yana Tahran'ın nükleer programına ilişkin görüşmeler yürütüyor.

Bu görüşmeler, Donald Trump'ın 2018'deki ilk başkanlık döneminde ABD'yi büyük güçlerin İran'la yaptığı anlaşmadan çekmesinden bu yana İran'ın nükleer programına ilişkin en üst düzey temas olma özelliğini taşıyor.

Tahran tarafından geliştirilen yerli santrifüjler (Arşiv-AFP)Tahran tarafından geliştirilen yerli santrifüjler(Arşiv-AFP)

Arabulucu Umman bu hafta başında yaptığı açıklamada, başlangıçta cumartesi günü (bugün) yapılması planlanan dördüncü tur görüşmelerin ‘lojistik nedenler’ ileri sürülerek ertelendiğini duyurdu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio perşembe günü verdiği bir demeçte, İran'a uranyum zenginleştirmekten ‘vazgeçmesi’ çağrısında bulunarak, ‘dünyada uranyum zenginleştiren ülkelerin nükleer silah sahibi ülkeler olduğunu’ söyledi.

İran şu anda uranyumu yüzde 60'a kadar zenginleştiriyor. Bu oran anlaşmada öngörülen yüzde 3,67'lik oranın oldukça üzerinde, ancak askeri kullanım için gerekli olan yüzde 90'lık eşiğin halen altında.

Stoklar önde gelen Batılı ülkeler için endişe kaynağı. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Nool Barrot pazartesi günü yaptığı açıklamada, İran'ın ‘nükleer silah edinmenin eşiğinde’ olduğunu söyledi ve Tahran'ın nükleer faaliyetlerinin Avrupa güvenliğine bir tehdit olarak görülmesi halinde Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarının yeniden devreye sokulabileceğini ifade etti.

Tahran, 2015 nükleer anlaşmasının imzacılarından biri olan Fransa'nın açıklamalarını ‘gülünç’ olarak nitelendirdi.

Arakçi daha önce İran'ın uranyum zenginleştirme hakkının ‘müzakere edilemez’ olduğunu söylemişti.

UAEA Başkanı Rafael Grossi çarşamba günü yaptığı açıklamada, zenginleştirilmiş malzemenin ‘kolayca eritilebileceğini’ ya da İran dışına ‘gönderilebileceğini’ söyledi.

Geçtiğimiz ay İran hükümet sözcüsü Fatma Muhacerani zenginleştirilmiş malzemenin transferinin ‘kırmızı çizgi’ olduğunu belirtmişti.

Rubio, İran'ın nükleer tesislerinin ABD'li uzmanlar tarafından da denetlenmesine izin vermesi gerektiğini vurguladı.

Rubio ayrıca Tahran'a, İsrail'e ve Kızıldeniz'deki gemilere yönelik saldırıları ABD'nin misilleme saldırılarına yol açan Yemen'deki Husilere verdiği desteği sona erdirmesi çağrısında bulundu.

Tahran, Washington ile görüşmelerin sadece nükleer program ve yaptırımların kaldırılması konularını ele almasında ısrar ediyor ve bölgesel nüfuzu ve askeri kabiliyetleri ile ilgili müzakereleri dışlıyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçtiğimiz hafta, güvenilir bir anlaşmanın ‘İran'ın nükleer silahlar için uranyum zenginleştirme kabiliyetini ortadan kaldırması’ ve balistik füze geliştirmesini engellemesi gerektiğini söyledi. Arakçi ise Netanyahu'yu ABD politikasını ‘dikte etmekle’ suçladı.