Ankara, Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi'nin tutuklanmasına tepki gösterdi

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)
TT

Ankara, Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi'nin tutuklanmasına tepki gösterdi

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)

Tunus’ta Cumhurbaşkanı Kays Said’in en önde gelen muhaliflerinden Nahda Hareketi’nin lideri ve eski meclis başkanı Raşid Gannuşi (81), 48 saatlik gözaltı süresinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Akşam saat sekizde başlayan ve sabah altıda sona eren duruşmanın ardından soruşturma hakimi, Gannuşi’nin ölüm cezasına varabilecek "devlet güvenliğine karşı komplo kurmak" suçundan yargılanmak üzere tutuklu kalmasına karar verdi. 
Tunus’ta 17 Nisan’da iftar vaktinde güvenlik güçleri tarafından evine baskın düzenlenmesinin ardından gözaltına alınan Nahda lideri ve eski Meclis Başkanı Raşid el Gannuşi, 48 saatlik savcılık sorgusunun ardından dün akşam saatlerinde sevk edildiği Tunus Asliye Mahkemesi tarafından bugün sabaha karşı tutuklandı.

"Devlet güvenliğine karşı komplo"
Gannuşi’nin beraberindeki 11 kişinin daha soruşturma dosyasında yer aldığı ve soruşturmanın ‘devlet güvenliğine karşı komplo’ dosyası kapsamında olduğu kaydedildi.
Mahkeme, Gannuşi ile birlikte gözaltına alınan Nahda ileri gelenlerinden Muhammed el Kumani, Bilkasım Hasan ile diğer 6 Nahda üyesinin tutuksuz yargılanmalarına karar verdi.
Nahda Hareketi'nden gelen açıklamada tutuklama kararı şiddetle kınandı.
Açıklamada kararın siyasi olduğu; vatandaşların sosyal, ekonomik ve yaşam koşullarını iyileştirme konusundaki feci başarısızlığı örtbas etmek amacıyla tutuklama kararı verildiği kaydedildi.

Kızından açıklama
Gannuşi’nin kızı ise babasının cezayı duyduğunda, “Müminin bütün işi hayırdır. Hayır, Allah'ın takdirindedir. Neye hükmedersen hükmedersin. Sen sadece dünya hayatını yaşıyorsun. Ben gelecekten umutluyum" dediğini aktardı.
Tutuklanma kararının ardından Gannuşi’nin resmî Facebook sayfasından yapılan paylaşımda ise “Gelecek konusunda iyimserim. Tunus özgür olacak” ifadesi yer aldı.

Türkiye'den tepkiler
Gannuşi'nin tutuklanmasına Türkiye'den de tepki geldi.
Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Tunus'ta, Ennahda Partisi lideri ve Halkın Temsilcileri Meclisi eski Başkanı Raşid Gannuşi'nin tutuklanmasından endişe duyuyoruz. Toplumun farklı kesimlerini temsil eden siyasetçilere yönelik bu tür tasarrufların, Tunus’un toplumsal barışına fayda sağlamayacağını düşünüyoruz. Tunus'ta demokratik geçiş sürecinin toplumun tüm kesimlerini içeren, geniş bir uzlaşı temelinde yürütülebildiği takdirde başarılı olabileceğine inanıyoruz. Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi, önümüzdeki dönemde de dost ve kardeş Tunus'un barış, refah ve esenliği için katkı sağlamayı sürdürecektir" denildi.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Gannuşi'nin tutuklanmasını endişe ile takip ettiklerini bildirdi.

Ne olmuştu?
Nahda Hareketi’nin yetkilileri, Gannuşi'nin tutuklanmasının ardından Reuters’a verdikleri demeçte, Gannuşi’nin gözaltına alınmasından saatler sonra partinin genel merkezinin de basıldığını söylemişlerdi.
Nahda Hareketi’nden yapılan açıklamada muhaliflerin üzerinde çok büyük baskı olduğu ifade edilerek "muhalif siyasetçilerin hak ve özgürlüklerine yönelik ihlal ve baskıcı uygulamalara karşı tek bir saf halinde durulması" çağrısı yapılmıştı.
Tunus muhalefetinin çatı oluşumu Ulusal Kurtuluş Cephesi de 19 Nisan’da yaptığı açıklamada, faaliyet gösterdikleri merkez ile Nahda Hareketi merkezinin kapatıldığını bildirmişti.
Tunus İçişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili ise Gannuşi’nin daha önce kullandığı “tahrik edici ifadeleri” soruşturmak ve sorgulanmak üzere gözaltına alındığını söylemişti. 
Geçtiğimiz günlerde Gannuşi’nin Ulusal Kurtuluş Cephesi liderleriyle yaptığı bir konuşmanın video kaydı sızdırılmıştı. Gannuşi'nin sözkonusu videoda "Nahda’sız, siyasal İslamsız, solcu veya başka herhangi bir bileşensiz Tunus, bir iç savaş projesidir" ifadelerini kullandığı görülmüştü.



Türkiye Dışişleri Bakanı: Suriye'deki durum “kırılgan ve tehlikeli”

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
TT

Türkiye Dışişleri Bakanı: Suriye'deki durum “kırılgan ve tehlikeli”

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye'deki durumu "kırılgan ve tehlikeli" olarak nitelendirerek, ülkesinin güney komşusunun birliğinden yana olduğunu ve Şam'daki yeni yönetimi uluslararası topluma açılmaya teşvik ettiğini söyledi.

Fidan, Türkiye'nin Suriye'ye yaklaşımının, Suriye'ye ilişkin temel kararların Suriyeliler tarafından alınması ilkesine dayandığını belirtti. Hem Suriye hem de Irak'ta "kaygan zemin" ve "kırılgan ve tehlikeli" bir durum olduğunu, Türkiye'nin genel olarak bu durumu ele alma ve iyileştirme kapsayıcılığına dayanan son derece yapıcı bir dış politika izlediğini vurguladı.

Suriye tarafının Türkiye'nin kendileri için neyi temsil ettiğini iyi fark ettiğini vurgulayarak, "Oradaki kardeşlerimizle (yeni Suriye yönetimi) bazı istişarelerde bulunuyoruz ve Suriye bölgesinin birliğine önem veriyoruz" ifadelerini kullandı.

Görsel kaldırıldı.
Fidan, dün gece televizyon röportajında ​​konuşuyor (TC Dışişleri Bakanlığı)

Fidan, dün gece 24TV'ye verdiği röportajda, yeni Suriye hükümetinin diğer ülkelerle çıkarlarını ilerletmek için atacağı adımların önemli olduğunu söyledi.

Türkiye'nin, Suriye hükümetinin üçüncü ülkelerle görüşmeler yapmasını, uluslararası topluma yeni Suriye'nin mahiyetini anlatma çabalarının doğal bir adımı olarak gördüğünü ve bunu önemli bulduğu için açıkça teşvik ettiğini ifade etti. Fidan, hedeflediği üçüncü ülkelerin hangileri olduğunu belirtmezken, Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara son günlerde ülkesindeki durumu yatıştırmak için İsrail ile dolaylı temaslarda bulunduğunu söyledi. Şara yönetimi, İbrani devletiyle dolaylı temasların yanı sıra Batı ve Arap ülkeleriyle de temaslarını sürdürüyor.

Eski rejim döneminde Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılması gerektiğini vurgulayan Fidan, Avrupa Birliği ve ABD tarafından uygulanan yaptırımların kaldırılması için çaba sarf edilmesi gerektiğini, bölgedeki bazı ülkelerin tutumlarındaki ayrışmanın diyalog ve ikna yoluyla çözülmesi gerektiğini kaydetti.

PKK'nin Suriye'deki varlığına, örneğin Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) öncülüğündeki Kürt Halk Koruma Birlikleri (YPG) üzerinden ve Suriye Kürt Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) Türkiye'de devam eden PKK'yi tasfiye sürecine yönelik izleyeceği yola ilişkin soruya Fidan, "Bizim için önemli olan, Türkiye'yi başından beri etkileyen silahlı terörist unsurların artık bölgede olmamasıdır" dedi.

"PKK kendini feshedip silah bırakmaya karar verirse, bunun Suriye ve Irak'taki varlığını nasıl etkileyeceğini zamanla hep birlikte göreceğiz."

Fidan, "Suriye ve Irak'taki durum istikrarsız ve Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) Türkiye içindeki varlığı neredeyse imkânsız hale geldi. Ancak bu iki ülkenin toprakları hala işgal altında. Onlara adım atmaları gerektiğini söylüyoruz ve topraklarının işgalinden de rahatsız olduklarını kaydediyoruz" diye devam etti.

Görsel kaldırıldı. Amerikan güçleri Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı'da (AFP)

Geçtiğimiz hafta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasında Suriye'deki durum ve ABD'nin çekilme planlarını ele alan telefon görüşmesiyle ilgili olarak Fidan, "ABD'nin Suriye'deki askeri varlığı mutlak gereklilik değildir" ifadelerini kullandı.

ABD'nin, terör örgütü DEAŞ'a karşı mücadelede müttefik olarak Kürt birliklerine verdiği destek, Ankara ile Washington arasındaki tartışmalı konulardan biri. Türkiye, DEAŞ'a karşı mücadelede Suriye hükümetine destek vermeyi ve binlerce DEAŞ üyesi ve ailelerinin tutulduğu cezaevlerinin güvenliğini SDG yerine sağlamayı teklif etti. Türkiye ayrıca Suriye'de örgütle mücadele etmek için Ürdün, Irak, Suriye ve Lübnan'ın da aralarında yer aldığı beşli bir mekanizma oluşturmak için çalışıyor. 

Fidan, Türk-Amerikan ilişkilerinin mükemmel olması gerektiğini belirterek, Erdoğan ve Trump'ın, eğer sorunlar varsa bunların çözülmesi gerektiği konusunda mutabakata vardıklarını söyledi. Trump yönetiminin, ABD'de yıllardır görülmemiş, klasik Cumhuriyetçi yaklaşımdan daha devrimci, radikal değişimi hedefleyen bir dış politika yaklaşımı benimsediğini kaydetti.

Trump'ın politikalarının Türkiye üzerindeki olası etkilerinin Türkiye tarafından yakından takip edildiğini ve birçok alanda yankılarının neler olabileceğinin görüşüldüğünü belirtti.