Yemen barış sürecindeki ilerleme, yüzlerce tutuklunun acılarını gündeme getirdi

Serbest bırakılan tutukluların aileleri 14 Nisan'da Aden'de yakınlarını beklerken (Fotoğraf: Ali Cabur)
Serbest bırakılan tutukluların aileleri 14 Nisan'da Aden'de yakınlarını beklerken (Fotoğraf: Ali Cabur)
TT

Yemen barış sürecindeki ilerleme, yüzlerce tutuklunun acılarını gündeme getirdi

Serbest bırakılan tutukluların aileleri 14 Nisan'da Aden'de yakınlarını beklerken (Fotoğraf: Ali Cabur)
Serbest bırakılan tutukluların aileleri 14 Nisan'da Aden'de yakınlarını beklerken (Fotoğraf: Ali Cabur)

Yemen'deki barış sürecinde kaydedilen ilerlemeyle birlikte Husiler tarafından alıkonulan yüzlerce kişinin çektiği acılar ve Yemen Eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih ile birlikte çalışan askeri liderlerin yargılandığı davalar gündeme gelmeye başladı. Kaynaklar, milislerin cezaevlerinde tutukluların yaşadığı bazı trajedileri ortaya çıkardı. Tutuklular arasında babasının maaşını almaya gittiği için yedi yıldır cezaevinde olan bir çocuk dahi var. Barış sürecinde yaşanan gelişmeler, uluslararası kabul görmüş hükümeti desteklemek suçlamasıyla sokaklardan ve evlerden alınanların ve onların yakınlarının yaşadığı trajedilere de ışık tutuyor. Bazı aileler tutuklu yakınlarının akıbetini sekiz yıl boyunca öğrenemediler.
Ülke, Suudi Arabistan ve Umman’ın çabalarıyla bir barış anlaşması imzalamaya yaklaşırken, Husiler mahkum gruplarının aileleriyle iletişime geçmesine ve onlara yakın bazı şahsiyetlerin Sana'daki merkez hapishaneyi ziyaret etmesine izin verdi. Kaynaklar tutuklular arasında Dali vilayetinden savaşla hiçbir ilgisi olmayan iki gençten birinin yedi yıl önce 15 yaşındayken Amran Valiliği'nde tutuklandığını, tutuklanma gerekçesinin ise babasının maaşını almak için başvurması olduğunu söylediler. Kaynaklara göre bu çocuk bugün hala cezaevinde ve hakkında herhangi bir işlem yapılmadı, diğeri ise babasıyla birlikte motosikletle kaçmak suçundan iki yıldır tutuklu bulunuyor. Söz konusu tutuklu çocuk Dali Valiliğinin kuzeyindeki Damt şehrinde Husiler tarafından babasıyla birlikte motosikletle kaçarken tutuklandı.
Aktivistlerin Sana'daki merkez hapishaneyi ziyaret edenlerden aktardıklarına göre cezaevi görevlileri bu ailelerle iletişim halinde. Grubun lideri Abdulmelik el-Husi'nin tutukluların aileleriyle görüşebilmesi talimatını vermesinin ardından tutuklular ve aileleri görüşmeye başladı.
Aktivistler Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada yalnızca Sana'da düzinelerce gözaltı merkezi olduğunu söylediler. Merkez cezaevi gibi mahkumların aileleriyle iletişim kurmasına izin verilen birçok cezaevi bulunuyor. Bunların arasında ülkenin en büyük gözaltı merkezine dönüşen Merkezi Güvenlik Kampı, Habra Polis Karakolu Hapishanesi, Es-Sevra Polis Karakolu Hapishanesi ve Kriminal Soruşturma Hapishanesi bulunuyor.
Misilleme korkusuyla isimlerini vermek istemeyen hapishane ziyaretçileri şunları söyledi: “Tutuklular, başkentin merkezinde ve Şamlan banliyösündeki doğu ve güney Sana'daki Husi istihbarat hapishanelerinde tutuluyor. Başkentin mahallelerinde güvenli evler denilen yerler var. Buralar Özel İstihbarat Servisi tarafından kontrol ve idare ediliyor. Buralarda şu ana kadar hiçbir tutuklunun ailesiyle görüşmesine izin verilmedi. Gözaltına alınanların ve buralarda alıkonanların sayısı da bilinmiyor. Bazı aileler ise gözaltındaki yakınlarına teslim edilmek üzere kıyafet ve para verdiler, ancak bunların mahkumlara teslim edilip edilmediği bilinmiyor.”

Yıllar süren alıkoyma
Sana'daki gazetecilerin Şarku'l Avsat'a aktardıklarına göre, Yemen Resmi Haber Ajansı (Saba) çalışanlarından Nebil es-Sadavi, yedi yıl önce, Husiler başkente baskın düzenleyip resmi teşkilatın merkezini kontrol altına aldıklarında onlarla çalışmayı reddettiği için tutuklandı. Yine de kimse bundan bahsetmiyor.
İnsan Hakları İhlalleri İddialarını Soruşturan Ulusal Komisyon, Husilerin ailelerinden alıkoymaya devam ettiği bazı tutukluların isimlerinden de bahsetti. Komisyon Taiz vilayetinin batısındaki Mavza ilçesi öğretmen sendikası başkanı Abduh Galib el-Buhayri'nin Husilerden kaçmaya çalışırken 2017 başında tutuklandığını açıkladı. Buhayri milislerden kaçarken bacağından vurulup yaralanmış ve önce tedavi için Ibb şehrine sevk edilmişti. Daha sonra, Taiz Valiliği'nde El-Havban bölgesindeki Es-Salih gözaltı merkezine transfer edildi, ancak bugüne kadar ailesi onunla iletişim kuramadı ve onun akıbetini bilmiyor. Aynı durum, bir zamanlar taksi şoförü olarak çalışan ve karısı ve dört çocuğundan oluşan ailesini geçindiren tutuklu Abduh Said el-Adeni için de geçerli. Bir gün taksiye çıktıktan sonra Mayıs 2015'ten beri kayıp. Karısının, yıllarca süren araştırma ve takibinden sonra, Es-Salih gözaltı merkezinin gardiyanlarından birinin kendisine onun içeride olduğunu söylediğini aktardı. Ama eşini ziyaret etmesi yasaktı. Hapishane yönetimi daha sonra Adini’nin orada olduğunu inkar etti.
Husilerin Sana'yı işgalinden bu yana peşinden koştuğu tutuklamalar ve zorla alıkoyma trajedilerinin hikayeleri burada bitmiyor. Husi hapishanelerinde 7 yıl alıkonan Taha el-Vasili'nin ailesi Husilerin Vasili’yi alıkoyduklarını itiraf ettiklerini ancak onun yerini açıklamadıklarını söylediler. Vasıli’nin ailesi bu yüzden hâlâ acı çektiklerini vurguluyor.

Mizansen yargılamalar
Onlarca Yemenli entelektüel ve aktivist, Husi otoritesini eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih ile birlikte çalışan askeri liderlerin kötü niyetli yargılamalarını durdurmaya çağırdı. Bu davaları kınadılar ve geçmişin sayfasını çevirmenin ve siyasi entrikaları durdurmanın gerekliliğini vurguladılar. Aktivistlerin medyaya aktardığına göre, Tuğgeneral Ali eş-Şatir'in füze sistemini imha etme suçlamasıyla Askeri Savcılık huzuruna çıkarılacak. Ancak Şatir, 26 Eylül gazetesinin, Ordu dergisinin ve birtakım yayınların ve kitapların yayınlandığı Ahlaki Rehberlik Dairesi'nin başında olmasına rağmen, böylesine haksız ve ilgisiz bir ithamla karşı karşıya kaldı. Aktivistler Husi makamlarından Tuğgeneral Şatir hakkındaki takip dosyasının kapatılmasını talep ettiler.
Aralarında eski bakanların da bulunduğu Yemenli aydınlar ve aktivistler, eski rejiminin ordu ve medya liderlerinin takibi dosyasının kapatılması gerektiğini vurguladı. Aktivistler diyaloğa dahil olan tarafları Yemen'de barış için çalışmaya, kötü niyetli kovuşturmaları durdurmaya ve tüm tutukluları, kaçırılanları ve zorla kaybedilenleri derhal serbest bırakmaya çağırdılar.



Yardım adı altında katliam mı yapılıyor? GHF kapatılsın çağrısı

Çelik tellerle örülü yardım dağıtım noktaları İsrail ordusunun denetiminde (AFP)
Çelik tellerle örülü yardım dağıtım noktaları İsrail ordusunun denetiminde (AFP)
TT

Yardım adı altında katliam mı yapılıyor? GHF kapatılsın çağrısı

Çelik tellerle örülü yardım dağıtım noktaları İsrail ordusunun denetiminde (AFP)
Çelik tellerle örülü yardım dağıtım noktaları İsrail ordusunun denetiminde (AFP)

130'dan fazla yardım ve sivil toplum kuruluşu (STK), faaliyetleri kaosa yol açan ABD ve İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın (GHF) kapatılması için çağrı yaptı.

Oxfam, Save the Children ve Af Örgütü'nün de aralarında bulunduğu kuruluşların bugün yayımladığı ortak açıklamada, GHF'nin faaliyetlerini başlattığı 27 Mayıs'tan bu yana 500'den fazla Filistinlinin yardım bölgelerinde öldürüldüğüne dikkat çekiliyor.

Kuruluşlar, sivillere yönelik saldırılarda çoğunlukla çocukların öldürüldüğünü vurgulayarak, GHF'nin insani yardım çalışmalarının tüm normlarını ihlal ettiğini belirtiyor:

Gazze'deki Filistinliler imkansız bir seçimle karşı karşıya: Ya açlıktan ölecekler ya da ailelerini doyurmak için çaresizce yiyeceğe ulaşmaya çalışırken vurulacaklar.

İsrail askerlerinin erzak dağıtım bölgelerindeki Filistinli sivillere "rutin olarak" ateş açtığı, Washington ve Tel Aviv destekli vakfın Gazze'deki durumu daha da kötüleştirdiği ve faaliyetlerinin sonlandırılması gerektiği ifade ediliyor.

Filistinli yetkililer, Netzarim ve Refah bölgelerindeki GHF'ye ait erzak dağıtım noktalarının "insani yardım" kisvesi altındaki ölüm tuzaklarına dönüştüğünü ve İsrail'in sivilleri kasıtlı olarak hedef aldığını savunuyor. İsrail ordusuysa iddiaları reddederek kurallara uymayan kişilere "uyarı ateşi" açıldığını öne sürüyor.

İsrail gazetesi Haaretz'in cuma günkü haberinde, kimliklerinin gizli tutulmasını isteyen İsrailli askerler, erzak dağıtım noktalarında Filistinlilere ateş açma talimatı aldıklarını söylemişti. Askerler, Filistinlilerin orduya ait mevzilerden uzak tutulması için böyle bir emir verildiğini ancak "gereksiz yere ölümcül güç kullanmaktan endişe duyduklarını" belirtmişti.

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) ise iddiaları yalanlayarak "dağıtım merkezlerindekiler de dahil hiçbir sivile kasten ateş etme emri verilmediğini" savunmuştu. Başbakan Binyamin Netanyahu da gazeteyi orduya karşı dezenformasyonla suçlamıştı.

Diğer yandan İsrail ordusu, erzak dağıtım noktalarında Filistinlilerin öldürülmesine dair soruşturma başlatıldığını da duyurmuştu. Ordudan dün yapılan açıklamada, GHF'nin yardım merkezlerine giden yollara yön ve uyarı levhaları yerleştirileceğini, sahalara erişimin iyileştirileceğini bildirmişti.

Independent Türkçe, BBC, Haaretz