Sosyal medya, Sudan'daki çatışmayı vahşileştiriyor

Troller, Kahire ile Hartum'un arasını bozmak üzere fitne yaymak ve çatışmaların bulanık sularında avlanmak için çaba harcadı

Hartum semaları, yaşanan şiddetli çatışmalar nedeniyle dumanla kaplandı. (Reuters)
Hartum semaları, yaşanan şiddetli çatışmalar nedeniyle dumanla kaplandı. (Reuters)
TT

Sosyal medya, Sudan'daki çatışmayı vahşileştiriyor

Hartum semaları, yaşanan şiddetli çatışmalar nedeniyle dumanla kaplandı. (Reuters)
Hartum semaları, yaşanan şiddetli çatışmalar nedeniyle dumanla kaplandı. (Reuters)

Emine Hayri
Geriye sağduyulu medya platformları ile geleneksel haber kaynaklarının daimi bir kapı ve sabit bir zümre tahsis etmesi kalıyor.
Bu zümre özel olarak, uluslararası ilişkileri yıkmaya adanmış, bölgesel bölücülüğü hedef edinmiş, ne zaman bir kriz patlak verse ya da ufukta bir savaş hayaleti belirse fitili ateşleyip hızlı bir şekilde alevlendirmek ve patladığından emin olup parçalarını örümcek ağının sınırlarının ötesinde olabildiğince geniş alana yaymak üzere hızlı müdahalede uzmanlaşmış sosyal medya baltasına karşı faaliyet yürütecek. 

Çatışmanın bulanık suları
Sudan'daki hadiseler istisnai değil. "Arap Baharı" ufkunda beliren her bir iç savaşın ayrılmaz bir parçası haline gelen klasik "vatandaş bloglarının etkisi, yoldan geçenlerin videoları, yurttaş gazetecilerin sahada olup bitenler hakkındaki ifadeleri" uzakta kaldı.
Artık sosyal medya platformları, daha doğrusu bu tür uygulamalarda ve yangını körüklemek hedefiyle birkaç sene önce başlatılan diğer televizyon platformlarında faaliyet yürüten kişiler, birlikler ve milisler daha ilk anlardan çalışmaya başlayarak kanlı olayları patlatmak üzere hedef istikametinde ilerliyor.
Bu kez gerçekleşmesi için çalışılan hedefse Mısır ile Sudan arasında bir ayrılık meydana getirmek için ayrılık tohumları ekmek, fitne yaymak ve çatışmanın bulanık sularında avlanmaktı.
Söz konusu iki ülke tarihin, coğrafyanın, toplumsal ilişkilerin ve demografik yapının uzun aşamaları boyunca "iki kardeş" olarak kayıtlara geçmiştir.
Bu iki kardeş, hayatın doğasına uygun olarak görüş birliğine vardığı gibi görüş ayrılığına da düşmüştür. Siyaset gereği yakınlaştığı gibi uzaklaştığı da olmuştur.
Zaman zaman da adımlarını sükûnet ve ahenkle atmışlardır. Bir tarafta uluslararası müdahaleler, öbür tarafta bölgesel hadsizlikler nedeniyle sapmalar yaşansa da çok geçmeden rayına oturup asıl uyumuna geri döner. 
Sosyal medya bu çağa, kamuoyunu yönlendirme yetenekleri sayesinde ülkeler arasındaki ilişkilerin ve bileşenlerin bir parçası olması umularak dahil oldu.
Ancak sosyal medya platformlarının "şer" odağı, her bir musibette ortaya çıkıyor ve krizden faydalanıp felaketten nemalanarak ayrılık dumanını üflüyor. 

Ağın gölgeleri
Sudan'daki olayların felaketi, sahada yaşananlarla sınırlı kalmayıp gölgelerini örümcek ağının üzerine kadar uzatıyor.
Fitneyi tutuşturan amatörler, profesyoneller ve paralı askerler, bu gölgelerden faydalanıyor.  
Videolar, Facebook gönderileri, tweetler ve diğer sosyal medya platformlarındaki görüntüler, adeta doğru anı ve uygun koşulları gözleyen organize operasyonlar gibi bu ağda yayımlanıyor. 
Aniden patlak veren çatışmanın ardından Sudan'da alıkonan Mısırlı askerlerin yer aldığı ve bir virüs gibi yayılan videolar, Mısır ile Sudan arasında arzu edilmeyen gerilimi artırma çabalarının tek bileşeni değil.
Ancak belirli bir zamanda ortaya çıkmaları, çeşitli çevrimiçi platformlardaki trollerin çalışma biçimidir. Her zamanlamanın bir hedefi var ve her bir hedefte de bir fitne ateşlemek için şiddetli bir arzu. 

Askerler üzerinden gerilim
Mısırlı askerler "videosu" üzerine kurgulanan fitne; sokaklardaki cesetleri, hizmet dışı kalan hastaneleri ve yiyecek eksikliğine dair sivil endişeyi gözler önüne seren korkunç sahnelerin eşliğinde ve Sudan ufkunda güçlü bir şekilde beliren iç savaş hayaletinin temsil ettiği asıl olayın satır aralarında bir gerilime sebep oldu.
Tüm ihtimallere açık belirsiz bir yarın da cabası. Tüm bunlar sosyal medyanın, siyasi krizlerin alevlenmesi ve örümcek fitnelerinin körüklenmesindeki etkisine yeniden ışık tuttu. 
İnsanları rahatsız etme mesleği ya da hobisi ve nefret, kin ve ayrılık yayma gibi misyonlar, tekrar baş gösterdi.
Meslek veya hobi becerileri, fitne dolu ve saldırgan içeriğin bir "trol", "aktivist" ve hatta nefret yayma gönüllüsünün buluşuymuş gibi sunulmasını beraberinde getiriyor.
Mısırlı askerler krizi, özellikle Sudan'daki durumun şiddetlenmesine ve askerlerin videosunun ardından Mısır'daki öfke duygularının kabarmasına bakılırsa misyon için elverişli bir zemin sağladı. 

Hızlı tutuşan içerik
"Sosyal Medyadaki Siyasi Trollerin Rolünün Değerlendirilmesi" başlıklı bir akademik çalışma (2019) internet trollerini, görevleri çevrimiçi bir toplulukta kavga çıkarmak ve diğer kullanıcıları rahatsız ederek endişe uyandırmak olan kullanıcılar şeklinde tanımlıyor.
Amaç ise hızlı tutuşan içerik yayınlamak suretiyle fitne tohumları ekmektir. Son yıllarda siyasi kamuoyunu manipüle etmede uzmanlaşmış "örgütlü trol çiftliklerinin" rolü belirginleşti. 
Sosyal medya platformlarının hâkim olduğu bir zamanda siyasi kamuoyuna yönelik manipülasyon, yerel kamuoyunun etkilenmesi sınırlarında kalmayarak sınırlar ötesi kamuoyunun etkilenmesine kadar uzanıyor. Dünya, ağın birleştirdiği küçük bir köy değil mi zaten?!.
İnsanlığın, sosyal medya platformlarını mutlak iyilik, sınırsız fayda ve övgüye değer demokratikleşme olarak gördüğü kısa bir balayından sonra diğer yüz, kötülüğüyle her zaman kendini gösteriyor.
Bununla birlikte kriz, musibet ve felaket zamanlarında onun bu vücut gösterisi yoğunlaşıp tehlikesini artırıyor.
Ateşli duygulara oynayıp tırmanan korkuları kullanmak fitne, nefret ve ayrılık düzeyinde çifte meyve veriyor. 
Söz konusu araştırmaya göre sosyal medya, içeriği demokratikleştirmeyi ve sıradan kullanıcıya içerik üretimine katılma imkânı sağlamayı vadediyor.
Ancak bu vaade duygu yüklü olmak ve kullanıcıların duygularını gıdıklayabilmek için özel olarak yanlış bilgi ve özel görüşleri yayma şeklinde pek çok şeytani girişim ve çaba da eşlik ediyor.
Hedef kitle özellikle de bir krizin ya da deprem ve sel gibi büyük doğal afetler veya savaş ve çatışma gibi insani afetlerin pençesine düşmüş kullanıcılardır. 
Sudan'da birkaç gün önce patlak veren çatışmaya da birçok ağ patlaması ve ertelenmiş, doğmadan öldürülmüş ya da dondurulmuş ve bu olaylarla canlanma ümidi tazelenmiş olan hedefleri gerçekleştirmeye çalışan farklı taraflardan birçok girişim eşlik etti. 

Tekrar sıçramak için bir fırsat
İhvan-ı Müslimin'e (Müslüman Kardeşler) bağlı örümcek platformlar ve diğer medya kurumları, Sudan'daki kanlı olaylarda yeniden sıçramak ve bazılarının tarifiyle "siyasi İslam zehri saçmak" ve "Cemaatin hükümetinden kurtulmanın cezası olarak Mısır rejimi ve halkını baltalamak" için yeni bir fırsat ele geçirdi.
Sudan'daki Mısırlı askerlerin videosunun yayılmaya başlamasından sadece birkaç saniye sonra bu platformlar ve kurumlar faaliyete geçti.
Çoğu da aniden ve hiçbir uyarıda bulunmadan Mısır milliyetçiliği ve "ordunun şerefi" kisvesine büründü.
Bunlar, Cemaatin "manifestosu" önünde reddedilen ve her zaman önemsiz kalan iki kisvedir.
Zira bu Cemaatin önceliği, kendi programının uygulanması ve mürşidi ile üyelerine imkân tanınmasıdır. 
Cemaate bağlı platformlar ve kişisel hesaplar aracılığıyla ortaya çıkan tweetler, bloglar, görüntüler ve videoların büyük bir kısmının yem (trol) olduğu düşünülüyor.
Bu hesaplar, dehşete düşürücü Mısırlı askerler krizinin bulanık sularında avlanmayı kendine görev bildi.
İçeriğin müdahale edilmeden aynen tekrar edilmesi de bu içeriğin kaynaklarının, kendi bakış açılarını ortaya koyan gerçek kişiler ya da vazifelerini yerine getiren belirli kişiler olduğu gerçeğine ışık tutuyor. 

Nefretin yayılması
Bazıları nefreti ve fitneyi yayma işini kendi bağlamında anlamaya başladı. Siber cehaletin ortadan kaldırılması ve genel olarak internet ve özel olarak sosyal medya platformlarının içeriğinin doğruyu veya yanlışı kabul eden, yönlendirmeye tâbi ya da kişisel tutumlara ve çıkarlara boyun eğen bir şey olduğu konusundaki farkındalığın yaygınlaştırılması henüz emekleme aşamasında.
Nitekim sıradan kullanıcıların büyük bir oranı, kişisel hesaplar ya da bireye ait gibi görünen hesaplar ağında okuyup izlediklerinin esiri oluyor.

Peki ya medya platformları ağı? 
Son 25 yıl boyunca tartışma ve ayrılıklara yol açan birçok medya platformuna "Arap Baharı" olaylarının patlak vermesinin ardından bir grup daha katıldı.
Bu platformlardaki "basın mensuplarının" hesapları, musibetlerde aktif olan, felaketlerde büyüyen ve krizlerde ilerleme gösteren bir örümcek manzumesi teşkil etmeye başladı.
Sudan'daki kriz istisna olmayıp, bu manzumenin mahiyetini gösteren büyük bir örnektir. 

Fikirlere benzeyen başlıklar
"Mısır'ın güney sınırlarında neler olduğunu izleyin!", "Etiyopya'da bir darbe, Sudan'da bir iç savaş ve müdahil olan Mısır ordusu", "Mısırlı askerlerin aileleri hakkında detaylar" ve bunlar gibi her saat oluşturulup yüklenen binlerce dikkat çekici başlığa sahip bu videolar oldukça şaşırtıcı.
Elbette bunları izleyen, takip eden, doğrulayan ve belki şüpheyle karşılayan, paylaşıp yorum yapan ve yayılma tabanının genişlemesine katkı sağlayan insanlar da var. 
Çoğu, cep telefonu teknolojileriyle üretilen bu videolar kendilerini Sudan'da olup bitenleri yeteri kadar açıklayan malzemeler olarak sunuyor.
Fitne zehri ve bölücülük takozu içine genellikle ustaca ve kurnazlıkla sokuluyor. Bunun neticesinde "bu halkın şu halka kötü davranması", "şunun bundan nefret etmesi", "onların kibri", "şunların üstünlüğü", "komşunun komşusundan farklı kimliği", iki tarafın uyuşmazlığı, unutulmuş sınır çekişmeleri, o tarafın şu bölgesel güçlerle bu taraf aleyhine ilişki kurması gibi söylemler ve sıradan alıcıya sirayet eden imalar; bir bilgi ya da sağduyulu bir analiz kılığında kamufle olmuş bir anlatı gibi görünüyor. 

Sudan'da neler oluyor?
"Sudan'da neler oluyor?" Bu sadece, her yerdeki geleneksel medya platformlarının Sudan'da olup bitenleri Sudan'da faaliyet gösteren platform ve devletin bulunduğu noktaya göre açıklamak üzere hazırladığı haberler bütününün başlığı değil.
Aynı zamanda sıradan vatandaşların, Sudan'daki çatışmayı analiz ettiği binlerce videonun da adı.
Bu analizlerin bir kısmı, bilgi ve tecrübe iddiası bir yana görüş bulanıklığı ve belirsizliği bakımından "Allah'ın hakkında ayet indirmediği şey" başlığı altına toplanıyor.
Diğer bir kısmı da ister rezilce bir cehalete ister aşırı bir temenniye dayalı olsun uydurma ve yalan olarak tanımlanabilir.
Üçüncü bir kısım ise orada haber olarak aktarılan ve burada analiz olarak yayınlanan şeylerin geri dönüştürülüp karıştırılması ameliyesinin bir ürünüdür; orijinal bir malzeme gibi görünür, asılları ise dürüsttür. 
Yukarıdakilerin tümü, bilgi ya da yarı bilgi kaynaklarının büyük bir kısmını oluşturur.
Başka bir deyişle ister Sudan'ın kendi içinde bir tıkanıklık oluşturmak ister Sudan ile diğer ülkeler, özellikle de Mısır arasında ara bozuculuk yapmak amacıyla kullanılan temel araçlardan biridir. 
Kamuoyunu etkilemeyi hedefleyen siyasi sosyal medya savaşları, halihazırda sistematik bir hal aldı.
Ancak tıkanıklık oluşturup bunu büyütme konusundaki zehirli etkileri ve yeteneklerine rağmen bunlar hâlâ oyuncuların, savaşı üretenlerin kurallarına tâbi olduğu sistematik savaşlardır.
Cihazlarının tuşlarına basan ve sadece kendilerini temsil eden sosyal medya kullanıcıları ise Allah rızası için veya bir görüş kimlik, öfke, endişe ve umut ifade etmek ya da sadece fikir beyan etme, yani doğuştan sahip olduğu bir hakkı kullanma zevkini tatmak adına tweet atıyor, blog yazıyor ve tuşlara basıyor.
Ancak bazı kişilerin yanlış zamanlama, tehlikeyi değerlendirmede hassasiyet eksikliği, kamu yararını tam anlayamama ve devletlerin akıbeti, halkların ilişkileri ve tüm bölgenin kaderi pahasına da olsa görüş bildirme hâkimiyeti konusunda sıkıntı yaşadığı görülüyor. 

"Sorumsuz" kullanım
Mevcut Sudan krizinde bazıları tarafından "sorumsuz" sosyal medya kullanımı, sosyal medya platformlarına dair yeni bir bölümü gündemimize taşıyor.
Sosyal medya artık sadece "bahar" gösterilerinin ve devrimlerinin motoru değil.
Ayrıca ilan edilmemiş, kamuoyunu bir tarafı diğeri aleyhine desteklemeye yönlendirmek için gizli bir motor rolüyle yetinmedi.
Herkes için ifade özgürlüğü aracı ve bir bilgi sağlayıcı olduğu şeklinde ilan edilen yüce amacına da ihanet etti.
Bir barış veya savaş aracı olma yeteneğine de keza. Kendini daha ziyade devletler arasındaki ilişkileri yıkmak için bir balta ve ulusal lavlar ile sınır ötesi gerilim sellerini şiddetlendirecek bir unsur olarak takdim ediyor.
Mevcut gerçek bahis ise felaketzede halkların sağduyusuna ve komşu ülkeler için zamanlama ve koşulların iyi seçimine kalıyor.
Kimileri, "platform diplomasisinin" olayları alevlendirmek yerine yatıştırmada bir rol oynaması için çağrıda bulunuyor.
Özellikle de Sudan ve tarihin bir araya getirip coğrafyanın birleştirdiği komşu ülkelerin ölçüsüz bir yazı, yersiz bir tweet ya da Allah'ın hakkında ayet indirmediği bir video tufanıyla ayrışmaları hiç akıl kârı değil. 

Independent Arabia



Trump, İsrail'in Gazze'ye yönelik kara harekâtını savunuyor

Donald Trump, 16 Eylül 2025'te İngiltere ziyaretine çıkmadan önce basına konuştu (Reuters)
Donald Trump, 16 Eylül 2025'te İngiltere ziyaretine çıkmadan önce basına konuştu (Reuters)
TT

Trump, İsrail'in Gazze'ye yönelik kara harekâtını savunuyor

Donald Trump, 16 Eylül 2025'te İngiltere ziyaretine çıkmadan önce basına konuştu (Reuters)
Donald Trump, 16 Eylül 2025'te İngiltere ziyaretine çıkmadan önce basına konuştu (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail'in Gazze'ye yönelik kara harekatını savunma amaçlı bir eylem olarak nitelendirerek, binden fazla noktaya yayılan saldırının şiddetine dikkat çekti. Hamas'a rehineleri insan kalkanı olarak kullanmaya kalkışmaması konusunda sert bir uyarıda bulunan Trump, bu taktiği sürdürmesi halinde korkunç sonuçlarla karşılaşacağı tehdidinde bulunarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunu yaparlarsa, başları büyük belaya girecek.”

İngiltere ziyareti öncesi gazetecilere konuşan Trump, İsrail güçlerinin müdahale etmek istediklerini duyduğunu ve Hamas'ın 20 rehinemizi ve cesetlerini alıp cepheye koymayı planladığını söyledi.

ABD başkanının Gazze hakkındaki açıklamaları, Birleşmiş Milletler de dahil olmak üzere uluslararası kuruluşlara yönelik eleştirilerle doluydu. İsrail'i Gazze'de soykırım yapmakla suçlayan bir BM raporuna atıfta bulunarak, “Bunu oyladılar... Ne olacağını göreceğiz. Oylamaya sunulacak” diyerek raporu reddetti. Trump, ABD'nin alacağı somut önlemler hakkında ayrıntılı bilgi vermedi, ancak kimsenin bu durumdan memnun olmadığını vurguladı.

Trump'ın açıklaması, İsrail'in Gazze'ye büyük bir kara harekatı başlattığı bir dönemde geldi. Trump, Beyaz Saray'da İngiltere'ye yapacağı  resmi ziyaret öncesi gazetecilere yaptığı açıklamada bu sözleri sarf etti.

Bir İsrail askeri yetkilisi Salı günü, ordunun Gazze Şehri'ni kontrol altına almak için başlattığı saldırıda “ana” operasyona başladığını belirterek, kara kuvvetlerinin şehrin derinliklerine doğru ilerlediğini ilerlediğini kaydetti.

Ordunun Hamas'ı yenmek için gerekli olduğu sürece operasyonlara devam etmeye hazır olduğunu da ekleyen yetkili, hareketin militanlarının sayısının “2 bin ila 3 bin  arasında” olduğunu tahmin ettiğini belirtti.

İsrail, Gazze'de askeri operasyona hazırlık olarak geçen ay Gazze Şehri sakinlerini tahliye etmeye çağırdı, ancak çoğu kişi Gazze'nin güneyindeki aşırı kalabalık ve yüksek ulaşım maliyetleri nedeniyle tahliye edemediklerini söyledi.

Pazartesi günü erken saatlerde, tahmini 300 bin  Gazze sakini Gazze Şehrinden güneye kaçmış, ancak yaklaşık 700 bin kişi şehirde kalmıştı.


İsrail ordusu kara harekâtı kapsamında Gazze şehrinin merkezine doğru ilerliyor

TT

İsrail ordusu kara harekâtı kapsamında Gazze şehrinin merkezine doğru ilerliyor

İsrail ordusu kara harekâtı kapsamında Gazze şehrinin merkezine doğru ilerliyor

İsrail ordusu Gazze'de genişletilmiş operasyonun başladığını duyurdu ve şehir sakinlerini güneye gitmeye çağırdı.

Bir İsrail askeri yetkilisi bugün, ordunun Gazze şehrini kontrol altına almak için başlattığı operasyonda ‘ana’ harekâta başladığını belirterek, kara kuvvetlerinin şehrin derinliklerine ve merkezine doğru ilerlediğini kaydetti.

Ordunun Hamas'ı yenmek için gerekli olduğu sürece operasyonlara devam etmeye hazır olduğunu ifade eden yetkili, Hamas mensuplarının sayısının ‘2 bin ila 3 bin arasında’ olduğunun tahmin edildiğini belirtti.

Yetkili, “Ordu, Gazze şehrinde hızlı ama güvenli bir şekilde operasyonlar yürütmeyi planlıyor ve rehinelerin ve sivillerin güvenliğini öncelikli tutuyor... İsrail, nüfusun yaklaşık yüzde 40'ının şimdiden Gazze Şeridi'nin güneyine göç ettiği şehirdeki güçlerini kademeli olarak artıracak ve insani yardım çabalarını genişletecek” ifadelerini kullandı.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee bu sabah X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, kuzey Gazze'yi hedef alan ve en az 20 kişinin hayatını kaybetmesine yol açan şiddetli hava saldırılarının ardından İsrail operasyonunun genişletileceğini duyurdu.

İsrail, Gazze'de askeri operasyon hazırlıkları kapsamında geçtiğimiz ay Gazze şehri sakinlerine tahliye çağrısı yapmıştı. Ancak birçok kişi Gazze'nin güneyindeki aşırı kalabalık ve yüksek ulaşım maliyetleri nedeniyle şehirden ayrılamadıklarını söyledi.

Adraee’nin X platformundaki paylaşımında şu ifadeler yer aldı: “Gazze sakinleri… İsrail Savunma Kuvvetleri Gazze şehrindeki Hamas altyapısını yok etmeye başladı. Gazze şehri tehlikeli bir savaş bölgesi ve bu bölgede kalmak sizi tehlikeye atıyor. Er-Reşid Caddesi üzerinden Gazze Vadisi'nin güneyindeki bölgelere araçla veya yürüyerek mümkün olan en kısa sürede gidin. Güvenliğinizi ve sevdiklerinizin güvenliğini sağlamak için, şehri terk eden bölge sakinlerinin yüzde 40'ından fazlasına katılın.”

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bugün Gazze şehrinde ‘yoğun bir operasyonun’ başladığını duyurdu. Şehri kontrol altına almak için kara harekâtı başlattığını açıklayan İsrail ordusu, şehir sakinlerine ve Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki sakinlere ‘mümkün olduğunca çabuk’ güneye gitmeleri konusunda uyarıda bulundu.

İsrailli bir askeri yetkili kara operasyonunun ana aşamasının başladığını bildirirken, İsrail medyası ordudan aldığı bilgiye dayanarak 162. ve 98. tümenlerin Gazze şehrinin batı kesiminde operasyon yürüttüğünü bildirdi.

İki İsrailli yetkili daha önce CNN'e yaptıkları açıklamada, ordunun Gazze şehrine kara harekâtı başlattığını doğrulamıştı. CNN, yetkililerden birinin Gazze şehrindeki kara operasyonunun başlangıçta ‘kademeli’ olacağını söylediğini aktardı.

‘Gazze yanıyor’

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Filistin topraklarına yönelik yoğun hava saldırılarının ardından bugün yaptığı açıklamada, Gazze'nin ‘yandığını’ söyledi ve ülkesinin ‘geri adım atmayacağını’ bildirdi.

Katz, İsrail ordusunun ‘terörün altyapısını demir yumrukla vurduğunu ve askerlerin rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas'ın yenilgisi için gerekli koşulları yaratmak amacıyla cesurca savaştığını’ belirtti. Katz, “Misyonumuzu tamamlayana kadar durmayacağız ve geri adım atmayacağız” dedi.

AFP'ye konuşan görgü tanıklarına göre, Gazze şehri bu sabah erken saatlerde İsrail'in yoğun bombardımanına maruz kaldı. Bu olay, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun Yahudi devletine ABD'nin ‘sarsılmaz’ desteğini ifade etmek için İsrail'i ziyaret etmesinden bir gün sonra meydana geldi.

The Jerusalem Post'a göre, Gazze şehrine yönelik hava saldırılarının haftalarca sürmesi ve çok katlı yüksek binaların yıkılmasıyla birlikte, İsrail ordusu daha geniş çaplı bir kara harekâtı için dönüm noktasına ulaşmış görünüyor.

Dün erken saatlerde tahmini 300 bin Gazze sakini Gazze şehrinden güneye kaçmak zorunda kaldı, ancak yaklaşık 700 bin kişi şehirde kaldı.

İsrail ordusu, Refah'ta olduğu gibi, İsrail kara kuvvetleri şehre ilerlemeye başladığında Gazze'deki sivillerin çoğunun kaçacağını umuyordu.


Gazze’ye yönelik yoğun hava saldırıları sürüyor…  İsrail Savunma Bakanı: Gazze yanıyor

Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)
Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)
TT

Gazze’ye yönelik yoğun hava saldırıları sürüyor…  İsrail Savunma Bakanı: Gazze yanıyor

Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)
Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Trump'ın Gazze savaşının rehinelerin geri dönüşü ve Hamas'ın oluşturduğu tehdidin sona ermesiyle ‘bitmesini’ istediğini doğruladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Gazze'nin ‘yandığını’ söyledi ve ülkesinin ‘geri adım atmayacağını’ bildirdi. Katz, İsrail ordusunun ‘terörün altyapısını demir yumrukla vurduğunu ve askerlerin rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas'ın yenilgisi için gerekli koşulları yaratmak amacıyla cesurca savaştığını’ belirtti. Katz, “Misyonumuzu tamamlayana kadar durmayacağız ve geri adım atmayacağız” dedi.

Hamas’ın çok az zamanı var

Bu atmosferde ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Hamas'ın ateşkes anlaşmasını kabul etmek için ‘çok az zamanı’ olduğunu söyledi. Rubio, İsrail'den Katar'a giderken basın mensuplarına verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “İsrailliler orada (Gazze) operasyonlara başladı. Bu nedenle, bir anlaşmaya varmak için çok kısa bir süre kaldığını düşünüyoruz. Artık aylarımız yok, belki birkaç günümüz veya birkaç haftamız var. İlk seçeneğimiz, Hamas'ın ‘Silahlarımızı teslim edeceğiz ve artık tehdit oluşturmayacağız’ dediği bir müzakere yoluyla bu krizin sona ermesi. Hamas gibi vahşi bir grupla uğraşırken bu her zaman mümkün olmayabilir, ancak bunun gerçekleşmesini umuyoruz.”

Kudüs'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya gelen Rubio, Gazze şehrine yönelik yeni İsrail saldırısına ve Hamas'ı ortadan kaldırma hedefine desteğini ifade etti.

Ağır bombardıman

Gazze şehri, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun İsrail'e yaptığı ziyaretin ardından bu sabah erken saatlerde İsrail'in ağır bombardımanına maruz kaldı. Rubio, ziyaretinde ABD'nin İsrail'e ‘sarsılmaz’ desteğini ifade etmişti.

Şehrin sakinlerinden Ahmed Gazal, AFP'ye yaptığı açıklamada, “Gazze şehrine yönelik yoğun ve sürekli bombardıman var ve tehlike artıyor” dedi. Gazal, çok sayıda binanın yıkıldığını ve enkaz altında insanlar olduğunu doğruladı.

Eş-Şeva Meydanı yakınlarında yaşayan 25 yaşındaki genç, “Bu sabah erken saatlerde yeri sarsan korkunç bir patlama duyduk. İsrail ordusu, birçok ailenin evlerinin bulunduğu bir binayı hedef aldı. Yıkılan evlerin çoğunda insanlar yaşıyordu. Çok sayıda vatandaş enkaz altında kaldı” ifadelerini kullandı.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal ise Gazze şehrine yönelik yoğun bombardımanın devam ettiğini; ölü ve yaralı sayısının arttığını bildirdi. Bugün şafak vakti İsrail uçaklarının eş-Şeva Meydanı yakınlarındaki bir yerleşim bölgesini hedef alması sonucu enkaz altında ölü, yaralı ve kayıplar olduğunu ifade eden Basal, saldırıyı ‘büyük bir katliam’ olarak nitelendirdi.

İsrail ordusu bu haberler hakkında henüz yorum yapmadı.

Kara harekâtı

Axios internet sitesi, İsrailli yetkililerin, İsrail ordusunun Gazze şehrinin kontrolünü ele geçirmek için dün kara harekâtı başlattığını söylediğini aktardı.

İsrailli yetkililer, Rubio'nun İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Gazze'deki kara harekâtını desteklediğini, ancak bunun hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesini istediğini bildirdiğini söyledi. Üst düzey bir İsrailli yetkili, “Rubio kara operasyonunu durdurmadı” dedi.

sdfgty
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun İsrail ziyaretinin ardından Gazze şehrine yönelik bombardıman yoğunlaştı. (AP)

Şarku’l Avsat’ın Axios'tan aktardığına göre, bir ABD'li yetkili ise Gazze'deki savaşın Trump'ın değil Netanyahu'nun savaşı olduğunu ve bundan sonra olacaklardan Netanyahu'nun sorumlu olacağını belirtti.

İsrail operasyonu, Rubio'nun Netanyahu ve hükümetinin üst düzey üyeleriyle görüşmesinden saatler sonra başladı.

İsrail Hava Kuvvetleri dün gece Gazze şehrine büyük çaplı hava saldırıları düzenledi ve ardından İsrail tankları şehre girdi.

20 dakikada 37 saldırı

Filistin devlet televizyonu dün gece, Gazze şehrinin çeşitli bölgelerine sadece 20 dakika içinde 37 İsrail saldırısı düzenlendiğini bildirdi. Şarku’l Avsat’ın Filistin devlet televizyonundan aktardığına göre, İsrail bombardımanı bu sabah da devam etti; savaş uçaklarının desteğiyle topçu bombardımanı Gazze şehrinin kuzeybatısında yoğunlaştı.

frgtyu
Gazze şehrindeki Burc el-Gafri'yi hedef alan İsrail hava saldırıları sonrasında yükselen dumanlar (AFP)

İsrail Kanal 12 televizyonu, İsrail Hava Kuvvetleri'nin dün akşam Gazze şehrine, özellikle de şehrin kuzeybatı kesimine saldırılar düzenlediğini bildirdi.

Kanalın verdiği bilgiye göre, 300 binden fazla Gazze sakini şehri terk etti. Kanal, bir güvenlik kaynağının “Şimdiye kadar bölgeden ayrılan Gazzelilerin sayısı, Gazze şehri içinde operasyonun başlamasına olanak tanıyor” dediğini aktardı.

Filistinli sağlık kaynakları dün akşam, şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'ne yönelik devam eden İsrail hava saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısının 62'ye yükseldiğini, bunların çoğunun Gazze şehrinde olduğunu duyurdu.

İsrail ordusu, şehirdeki en yüksek kulelerden biri olan ve 20 kattan oluşan, yüzlerce ailenin yanı sıra medya kuruluşları, medya yapım şirketleri ve ticari kurumların da bulunduğu Burc el-Gafri de dahil olmak üzere bir dizi yüksek katlı binayı yıkan çok sayıda saldırı düzenledi.

Trump Hamas'ı uyardı

Diğer yandan ABD Başkanı, Hamas'ı İsrailli rehineleri ‘canlı kalkan’ olarak kullanmaması konusunda uyardı. Trump dün Truth Social platformu üzerinden yaptığı paylaşımda şöyle dedi: “Hamas'ın rehineleri İsrail'in kara saldırısına karşı canlı kalkan olarak kullanmak için bölgeden uzaklaştırdığına dair bir haber okudum. Umarım Hamas liderleri böyle bir şey yaparlarsa neyle karşı karşıya kalacaklarını anlarlar. Bu, daha önce çok az kişinin tanık olduğu bir insani zulüm. Bunun olmasına izin vermeyin, yoksa her şey biter. Tüm rehineleri hemen serbest bırakın!”

ı8
İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan Burc el-Gafri'nin enkazı yakınında toplanan Filistinliler (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı dün, Amerika'nın İsrail'in Gazze'deki hedeflerine ulaşması için sarsılmaz desteğini sürdüreceğini taahhüt ederek, Hamas'ın ortadan kaldırılması çağrısında bulundu.

Rubio, Başbakan Binyamin Netanyahu ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Gazze halkı daha iyi bir geleceği hak ediyor, ancak Hamas ortadan kaldırılmadan bu gelecek başlayamaz. Bunu başarmak için sarsılmaz desteğimize ve taahhüdümüze güvenebilirsiniz” ifadelerini kullandı.

Netanyahu, Rubio'nun ziyaretini ABD'nin İsrail'e desteğini teyit eden ‘açık bir mesaj’ olarak nitelendirerek, Beyaz Saray'da ‘İsrail'in şimdiye kadar sahip olduğu en büyük dost’ olarak tanımladığı Başkan Trump'ı övdü.

Rubio daha önce, Filistin devletinin kurulma olasılığını engellemek için hükümetinin Batı Şeria'nın bazı bölgelerini ilhak etme planlarının yanı sıra, İsrail'in Gazze şehrini kontrol altına alma planlarını Netanyahu ile görüşme niyetini bildirmişti. Rubio ayrıca, Trump'ın, 7 Ekim 2023'te kaçırılan rehinelerin geri dönmesi ve Hamas'ın oluşturduğu tehdidin sona ermesi ile Gazze savaşının ‘bitmesini’ istediğini vurguladı.

İspanya, İsrail’den füze rampaları satın alma sözleşmesini iptal etti

AFP'nin ulaştığı resmî belgelere göre İspanya hükümeti, geçtiğimiz hafta İsrail ile silah ticaretini yasaklayacağını onayladıktan sonra, İsrail’den füze rampaları satın almak için imzalanan yaklaşık 700 milyon euro değerindeki sözleşmeyi iptal etti.

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (IISS) tarafından yayınlanan Askeri Denge raporuna göre, İspanyol şirketlerinden oluşan bir konsorsiyuma verilen sözleşme, İsrailli Elbit Systems grubuna ait PULS sisteminden geliştirilen 12 adet Yüksek Hareket Kabiliyetli Topçu Roket Sistemi satın alınmasını öngörüyordu.

Yerel basın ve İsrail gazetesi Haaretz'in iptal haberini yayınlamasının ardından, 9 Eylül tarihli bir belgeyle İspanya'nın resmi kamu ihaleleri platformunda resmi olarak duyuruldu.

Bundan bir gün önce Başbakan Pedro Sanchez, İsrail ile silah sözleşmelerinin fiili olarak yasaklanmasının ‘yasal olarak güçlendirilmesi’ de dahil olmak üzere, ‘Gazze Şeridi'ndeki soykırımı sona erdirmek’ amacıyla yeni önlemler açıkladı.

Aynı platformda yayınlanan belgelere göre, bir İsrail şirketinin lisansı altında İspanya'da üretilecek 168 adet tanksavar füze rampasının satın alınmasına ilişkin başka bir sözleşme de resmi olarak iptal edildi. Bu son sözleşmenin değeri 287,5 milyon euro idi. Medya kuruluşları, sözleşmenin geçtiğimiz haziran ayında iptal edildiğini bildirmişti.

La Vanguardia gazetesi, İspanyol hükümetinin silahlı kuvvetlerinde bulunan İsrail silah ve teknolojisini elden çıkarmak için bir plan geliştirdiğini ve bu planı şu anda uyguladığını yazdı. İspanya Savunma Bakanlığı, konuyla ilgili yorum talebine henüz yanıt vermedi.