Yurt dışında sandık kurulan ülkelerde en çok seçmen Almanya, en az seçmen Brezilya'da

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Yurt dışında sandık kurulan ülkelerde en çok seçmen Almanya, en az seçmen Brezilya'da

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

14 Mayıs 2023 Pazar günü yapılacak Cumhurbaşkanı Seçimi ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi için, gurbetçiler yarın sandık başına gitmeye başlayacak.1
Yüksek Seçim Kurulunca (YSK), 73 ülke ve 156 yerdeki yurt dışı temsilciliğinde sandık kurulları oluşturuldu.
Yurt dışı seçmen için yarın başlayacak oy verme işlemleri, yurt dışı temsilciliklerde 9 Mayıs'a kadar sürecek.
Yurt dışı seçim kütüğüne kayıtlıların oy kullanmaları için hazırlanan gümrük kapılarında da yarın oy verme işlemi başlayacak. Gümrük kapılarında oy verme, 14 Mayıs 2023 Pazar günü saat 17.00'de bitecek.
Yurt dışı seçmen kütüğüne kayıtlı seçmenler, tatil günleri dahil 24 saat süreyle oy kullanılabilecek.
Yurt dışında, kayıtlı 3 milyon 416 bin 98 seçmen bulunuyor. Yurt dışında ilk kez oy kullanacak seçmen sayısı ise 277 bin 646.
Bu seçmenler için gümrüklerde ise 4 bin 671 gümrük sandık kurulu kuruldu.
Dış temsilciliklerde oy verme işlemi, o temsilcilik için ilan edilen tarih aralığında hafta içi ve hafta sonu yerel saatle 09.00 ile 21.00 arasında, başkonsolosluklara bağlı şehirlerde ise yerel saatle 09.00 ile 18.00 arasında yapılabilecek.

Yurt dışı seçmenler, belirlenen temsilciliklerin herhangi birinde veya sandık kurulan herhangi bir gümrük kapısında oy kullanabilecek, bu işlem için randevu alınmasına gerek olmayacak.
Seçimlerde Türklerin yaşadığı ülkelerde sandık kuran YSK, bu yıl ilk kez Belarus, Brezilya, Estonya, Fas, Karadağ, Kore Cumhuriyeti, Libya, Litvanya, Malezya, Nijerya, Pakistan, Portekiz, Slovakya ve Tanzanya'ya sandık götürdü.

- ABD'de 9 temsilcilikte oy verilecek
YSK verilerine göre en çok seçmenin bulunduğu ülke 1 milyon 501 bin 152 ile Almanya oldu. Almanya'yı 397 bin 86 seçmenin yaşadığı Fransa ve 286 bin 753 seçmenin kayıtlı olduğu Hollanda izledi.
Almanya'da seçmen sayısının fazla olması nedeniyle 26 temsilcilikte oy verme işlemi gerçekleştirilebilecek.
134 bin 246 seçmenin oy kullanacağı Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) de 9 temsilcilikte oy kullanabilecek.
Verilere göre, en az seçmenin yaşadığı ülke ise 581 ile Brezilya oldu, ilk kez bu seçimde sandık kurulacak Nijerya ise 584 seçmen ile en az seçmen bulunan ikinci ülke sırasında yer aldı.
397 bin 86 kayıtlı seçmeni ile Almanya'dan sonra en çok Türk seçmenin yaşadığı ikinci ülke olarak belirlenen Fransa'da da 9 temsilcilikte oy verilebilecek.
Avusturya'da, 6 temsilcilikte, Azerbaycan'da ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde de 3'er temsilcilikte oy kullanma işlemi gerçekleştirilebilecek.
Sandık kurulacak ülkeler arasında en az seçmen sayısına sahip ülkeler ise 581 ile Brezilya, 584 seçmenle Nijerya, 635 seçmenle Türkmenistan olarak sıralandı.
Öte yandan, Cumhurbaşkanı Seçimi'nin ikinci tura kalması halinde 28 Mayıs Pazar günü yapılacak ikinci tur için belirtilen temsilciliklerde 20-24 Mayıs'ta oy kullanılabilecek.

- Yurt dışı oylar yüksek güvenlik altında Ankara'ya gelecek
Yurt dışında oy kullanma işleminin sona ermesinin ardından, oylar YSK'nin belirlediği yöntemlerle, yüksek güvenlik altında, diplomatik kuryelerle Türkiye'ye getirilecek.
Bu oylar, Yurt Dışı İlçe Seçim Kurulu Başkanlığınca, Ankara'daki ATO Congresium Fuar Merkezi'ndeki güvenlikli alanda saklanacak.
Türkiye'de 14 Mayıs Pazar günü saat 17.00'de oy verme işleminin tamamlanmasının ardından diğer sandıklarla birlikte açılacak. Oyların sayım ve dökümleri Yurt Dışı İlçe Seçim Kurulu Başkanlığının nezaretinde yapılacak.

- Yurt dışı oylar nasıl dağıtılacak?
Cumhurbaşkanı seçiminde, yurt dışında ve gümrük kapılarında kullanılan oylar, adayların genel oylarına doğrudan yansıyor. Bu oylar, adayların Türkiye'de aldığı toplam oylara ekleniyor.
Yurt dışında geçerli oylar, milletvekili seçiminde ise Türkiye'deki illerin seçmen sayısı ile partilerin aldıkları oy oranlarına göre, il seçim çevrelerinde orantılı biçimde dağıtılıyor.
Sandık kurulacak 73 ülke ve bu ülkelerdeki seçmen sayısı şöyle:
1- Almanya: 1.501.152
2- ABD: 134.246
3- Arnavutluk: 1.416
4- Avustralya: 53.902
5- Avusturya: 111.659
6- Azerbaycan: 11.036
7- Bahreyn: 1.359
8- Belarus: 643
9- Belçika: 153.443
10 - Birleşik Arap Emirlikleri: 12.757
11 - Bosna Hersek: 2.946
12- Brezilya : 581
13- Bulgaristan: 6.391
14- Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı: 127.281
15- Cezayir: 2.280
16- Çek Cumhuriyeti: 3.018
17- Çin: 4.337
18- Danimarka: 36.725
19- Estonya: 776
20- Fas: 685
21-Finlandiya: 6.791
22-Fransa: 397.086
23- Günay Afrika: 1.561
24- Gürcistan: 2.306
25-Hollanda: 286.753
26- Irak: 5.738
27- İran: 1.592
28 İrlanda: 6.770
29-İspanya: 7.430
30- İsrail: 5.088
31- İsveç: 42.773
32-İsviçre: 105.820
33- İtalya: 20.148
34- Japonya: 5.672
35 Kanada: 40.418
36- Karadağ: 1.704
37- Katar: 10.868
38- Kazakistan: 6.101
39- Kırgız Cumhuriyeti: 3.118
40- Kore: 866
41- Kosova: 2.192
42- Kuveyt: 4.725
43- KKTC 140.111
44- Kuzey Makedonya: 4.107
45- Libya: 1.132
46- Litvanya: 795
47- Lübnan: 8.325
48- Lüksemburg: 1.507
49-Macaristan: 3.887
50- Malezya: 711
51- Malta: 2.808
52- Mısır: 2.327
53- Moldova: 861
54- Nijerya: 584
55- Norveç: 10.391
56- Özbekistan: 3.182
57- Pakistan: 1.233
58- Polonya: 10.457
59- Portekiz: 1.484
60- Romanya: 10.172
61- Rusya: 14.357
62- Sırbistan: 2.311
63- Singapur: 1.020
64- Slovak Cumhuriyeti: 642
65- Suudi Arabistan: 23.005
66- Tanzanya: 865
67- Tayland: 1.278
68-Türkmenistan: 635
69- Ukrayna: 2.608
70- Umman Sultanlığı: 1.395
71- Ürdün: 3.030
72- Yeni Zelanda: 1.115
73- Yunanistan: 11.714



Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi
TT

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

İmralı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan, 19 Haziran 2025 tarihli mektubunda PKK’nin Fesih Kongresi’ne atıfla “varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketinin sona erdiğini” belirtti. Demokratik siyaset ve toplumsal barış vurgusu yapan Öcalan, “silahların gönüllüce bırakılmasını” talep etti. TBMM çatısı altında kurulacak komisyonun önemine dikkat çeken Öcalan, “Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmelidir” dedi.

İşte Öcalan’ın çağrısından öne çıkan bölümler:

“27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim”

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim. Tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘Kürdistan Devriminin Yolu’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir.

“Varlık tanındı, ana amaç gerçekleşti”

Öcalan, mektubunda PKK’nin kuruluş amacına işaret ederek bu amacın gerçekleştiğini belirtti:

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

“Silahları bırakın, mekanizmaları kurun”

Barış sürecinin somutlaşması için atılması gereken adımlara dikkat çeken Öcalan, mektubunda şunları kaydetti:

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır.

“Kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim”

Abdullah Öcalan, bireysel özgürlüğü kolektif özgürlük bağlamında ele alarak şu değerlendirmeyi yaptı:

Ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir.

“Demokratik Modernite Güçleri yeni evreye hazırlanmalı”

Öcalan, mektubunun son bölümünde yeni bir stratejik döneme işaret ederek şu çağrıyı yaptı:

Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim. Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Mektubun tamamı şöyle:

Değerli yoldaşlar

Komünalist yoldaşlık hareketimizin geldiği aşamayı, yaşadıkları somut durumu, sorun ve çözüm yollarına ilişkin kapsamlı bir mektupla tekraren de olsa açıklayıcı ve yaratıcı yanıtlar vermeyi, sizlere karşı etik bir görev saymaktayım.

27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim.

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim.

Gelinen nokta oldukça değerli ve tarihi nitelikte sayılmak durumundadır. Bu arada köprü ilişkide bulunan yoldaşların çabası aynı değerde ve takdire şayandır.

Tüm yaşanan gelişmeler sonunda tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘’Kürdistan Devriminin Yolu’’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir. Sadece Kürt tarihsel toplumu için değil, bölgesel ve küresel toplum için de tarihsel toplumsal bir içerik taşıdığına inanmaktayım. Tarihi manifesto geleneğinin başarılı bir örneğini teşkil ettiğinden kuşku duymamaktayım.

Tüm bu gelişmelerin İmralı’da gerçekleştirdiğim görüşmeler neticesinde yaşandığını açıkça belirtmek durumundayım. Görüşmelerin özgür irade temelinde yürütülmesine azami dikkat gösterilmiştir.

Varılan aşama, yeni adımlarla pratiğe geçmeyi gerekli kılmaktadır. Bu aşamanın ve gerekli adımların da tarihi nitelikte olduğunun önemle belirtilmesi, anlaşılması ve gereklerine bağlı kalınması, yol alınması açısından kaçınılmazdır.

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Miadını doldurma bu anlamdadır. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

Siyaset boşluk tanımayacağına göre, boşluk, Barış ve Demokratik Toplum başlıklı program, ‘’demokratik siyaset’’ stratejisi ve temel taktik olarak bütüncül hukukla doldurulmak durumundadır. Tarihsel nitelikte ve kader belirleyici bir süreçten bahsediyoruz.

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Kısır mantıklı, önce sen-ben kısırlığına düşmeden, adımların atılmasında dikkat ve hassasiyetin gösterilmesi şarttır. Atılan adımların boşa çıkmayacağını biliyorum. Samimiyeti görüyor ve güveniyorum.

Dolayısıyla daha da pratik ve somut kilit açıcı adımlara geçilmeye çalışılmaktadır. Benim tarafımdan ileri sürülen tezlerin belli başlı olanları şunlardır:

Herkesin üzerine düşeni yapması, Barış ve Demokratik Toplum hedefine ulaşılması, pozitif entegrasyonalist bir perspektifle mümkündür. Tüm anlatılanlardan çıkarılan sonuç: PKK ulus devletçi bir amaçtan vazgeçmiş, bu temel amaçtan vazgeçişle birlikte temel savaş stratejisinden de vazgeçmiş, varlığını sona erdirmiştir. Gelinen tarihi noktanın daha da ileriye götürülmesi beklenmektedir.

Gerek TBMM ve komisyon için anlam ifade edecek, gerek kamuoyundaki şüpheleri giderecek ve sözümüzün gereğini karşılayacak şekilde silahların bırakılmasını, ilgili çevre ve kamuoyuna açık olarak temin etmeniz doğal karşılanmalıdır. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır. Silah bırakmaya ilişkin detaylar belirlenecek ve hızlıca hayata geçirilecektir.

Meclisin çatısı altında bulunan DEM, diğer partilerle birlikte bu sürecin başarıya ulaşması için üzerine düşeni yapacaktır.

Bu arada tüm karar metinlerinde vazgeçilmez bir şart olarak benim özgür kalma durumuma gelince; biliyorsunuz ki ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir. Bu eğilimin gereğine bağlı kalınacağı tabidir. 

Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum. Ve sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum.

Son günlerde bölgede yaşanan gelişmeler, attığımız bu tarihi adımın önemini ve aciliyetini açıkça teyit ediyor.

Sürece yönelik her türlü eleştiri ve önerilerinizi, katkılarınızı dört gözle beklediğimi belirtmeliyim. Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim.

Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Daimi yoldaşça selam ve sevgiyle kalın.

19 Haziran 2025 / Abdullah Öcalan

Independent Türkçe