Yemen barış sürecinin hızlanması bekleniyor

Yemenliler, barışı sağlama ve darbeyi sona erdirme yönündeki adımların hızlandırılmasını umuyor

Suudi Arabistan'ın Yemen Büyükelçisi Muhammed Al Cabir, üç hafta önce Sana'da Husi lider Mehdi el-Meşhet ile el sıkışmıştı (Reuters)
Suudi Arabistan'ın Yemen Büyükelçisi Muhammed Al Cabir, üç hafta önce Sana'da Husi lider Mehdi el-Meşhet ile el sıkışmıştı (Reuters)
TT

Yemen barış sürecinin hızlanması bekleniyor

Suudi Arabistan'ın Yemen Büyükelçisi Muhammed Al Cabir, üç hafta önce Sana'da Husi lider Mehdi el-Meşhet ile el sıkışmıştı (Reuters)
Suudi Arabistan'ın Yemen Büyükelçisi Muhammed Al Cabir, üç hafta önce Sana'da Husi lider Mehdi el-Meşhet ile el sıkışmıştı (Reuters)

Yemen kamuoyunun Husilerin hilekarlığına ve İran rejiminin fırsatçılığına ilişkin endişelerine rağmen, Yemenli siyasetçiler nihai barışa yol açacak sürecin tamamlanması yönündeki adımların hızlandırılacağını umuyor.
Suudi Arabistan ile İran arasında bir anlaşmanın imzalanması gibi son zamanlarda kaydedilen bölgesel gelişmeler bu umutları yeşertiyor. Suudi ve Ummanlı arabulucuların önerdiği üzere, bu anlaşmanın Tahran’ın Husilere adil bir barışı kabul etmesi yönünde baskı yapması bekleniyor.
Bu ay Yemen'in başkenti Sana'da Husiler ile Suudi ve Umman heyetleri yoğun görüşmeler yürütmüştü. Müzakereler, ateşkesin kapsamlı hale getirilerek kalıcı hale getirilmesi için net bir yol haritasının geliştirildiğine işaret ediyor. Bu kapsama Yemenli memurların maaşlarında iyileştirmeye gidilmesi, şehirler arası geçişlerin açılması, limanlar üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması, kalıcı bir barışa yol açacak müzakereler yönünde anlaşılması gibi hususların dahil olduğun düşünülüyor.
Ancak Husi liderlerin sosyal medyadaki paylaşımlarında görülen çelişkili mesajlar, anlaşma yönünde ciddi olmadıkları düşüncesine ve güven eksikliğine neden oluyor. Ancak İran’ın bu husustaki rolü ve bölgesel, uluslararası baskılar, Husileri çözüme zorlayabilir.
Şarku’l Avsat’ın Yemen kaynaklarından aktardığına göre İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Umman'ın başkenti Maskat'ta Husilerin sözcüsü ve Müzakere Heyeti Başkanı Muhammed Abdusselam’ı ağırladı.
Abdusselam, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Bakan Abdullahiyan ile ulusal ve bölgesel düzeydeki gelişmeleri, Umman’ın Yemen’deki barış çabalarını başarıya ulaştırma çabalarını ve Filistin meselesindeki gelişmeleri görüştüğünü aktardı. İranlı Bakan ise ülkesinin siyasi gruplar arasında kapsamlı bir ateşkes ve anlayışa varılması yönündeki her türlü girişimi memnuniyetle karşıladığını söyledi.
Suudi Dışişleri Bakanlığı daha önceki açıklamasında, Suudi Arabistan'ın Yemen Büyükelçisi Muhammed el-Cabir başkanlığındaki Suudi ekibin Sana'da bir dizi toplantı düzenlediğini bildirmişti. Toplantılarda Yemen'deki insani durum, tüm mahkumların serbest bırakılması, ateşkes, aynı zamanda kapsamlı bir siyasi çözümle ilgili birçok konuda derinlemesine tartışmalar kaydedilmişti.
Toplantılarda ‘iyimser ve olumlu bir atmosferde şeffaflıkla’ ilerlendiği belirtilmişti. Söz konusu açıklamada, “Daha fazla tartışma ihtiyacı göz önüne alındığında, bu toplantılar mümkün olan en kısa süre içerisinde tamamlanacak, tüm Yemenli taraflarca kabul edilebilir kapsamlı ve sürdürülebilir bir siyasi çözüme yol açacaktır” ifadeleri yer aldı.
Yemenli akademisyen Faris el-Beyl, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası toplumun daha önceki çabalarına yönelik monotonluk ve tökezlemenin ardından barış yollarının açılmaya başladığı farklı ve daha hayati bir aşamadan bahsediyor. Aynı zamanda şöyle ekliyor:
“Yemen’de kırılgan bir barış seçeneği mevcut. BM, taraflar ikna olduğunda, tükendiklerinde ve çatışmada nihayete ulaştıklarında barışın gerçekleşeceğine, ancak bunun kısa vadede olmayacağına inandı. Zirâ barışın inşasına yönelik araçlar ve algılar kısa, geçici ve zayıf. Sorunun kökenine inilmediği taktirde sürdürülebilir bir barış vizyonuna da ulaşılamaz. Bölgede gerginliğin hafiflediğine, Suudi-İran ilişkilerinin yeni bir aşamaya geçtiğine göre, dönüşümün ilk şartı Yemen'de gerçek barışın tesisidir. Suudi Arabistan, bu ilerleyişin Yemen'de gerçek bir barışın sağlanması gibi birçok fayda sağlayacağının farkında olmadıkça, bu ilişkide ileri yönde adımlar atmadı. Nitekim savaşın ve ateşin anahtarı İran'da. Yeni ilişki, İran'ın Yemen'de farklı bir rol oynamasını gerektiriyor. Şimdiye kadar Husi milislerin bazı dosyalardaki söylemlerinde görülen olumlu değişimde bunun işaretleri mevcut. Yemen'de barış beklediğimizden, planladığımızdan daha hızlı gerçekleşebilir. Oyunun ayrıntıları net. İran, düşmanlık ve sistematik yıkımdan barışa, çıkarlar ilişkisine, istikrara ve müdahale etmeme durumuna geçmek istediği taktirde ellerini Husilerden çekecektir. Husiler ise kendilerini Yemen’in değerleri ile karşı karşıya bulacak. Ya siyasi açıdan Yemen'in ulusallığının içine işleyecek, mezhepçiliğin, İrancılığın, ırkçılığın ve şiddetin kıyafetini üzerinden çıkaracak, ya da ulusal temeli kuramadığı için tükenip yok olacak. Dolayısıyla Husiler şuan ciddi bir dönüşüm geçirme veya yok olma seçenekleri arasında.”
Yemen'in Suudi Arabistan'ın çabalarıyla hızlıca barışa ulaşacağı umudunu dile getiren Beyl, şöyle ekliyor:
“Suudi Arabistan, Yemenlilerin çektikleri sıkıntıların ardından, kapsamlı, ciddi ve adil bir barışa ulaşmaktan başka bir çare olmadığının farkında. Böylece ülke istikrara kavuşana kadar geçiş döneminde katılım ve mutabakatla istikrarlı bir Yemen devleti oluşturulabilir. Şimdiye kadar bu değişim ve çabalar ışığında Yemenlilere barışın yakın olduğu söylenebilir. Husi milisleri tarafından kurulan düğümlerin ve tuzakların çoğu, uzun bir uzlaşmazlığın ardından hızla buharlaşıyor. Belirleyici bir son turun Yemen'in kaderini belirleyeceği söylenebilir.”
Yemenli siyasi analist ve gazeteci Mahmud et-Tahir, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “İran, Husilere barış çağrılarıyla ilgilenmeleri için direktifler verdi. Suudi Arabistan ve Umman heyetlerinin Sana'da karşılanması gibi olumlu etkileşimler, Husilerin bu çağrıları ve uluslararası hamleleri ciddiye almaları halinde barışa yol açabilecek direktifleri uyguladıklarını gösteriyor” ifadelerine başvuruyor.
Yemen krizi dosyasındaki durgun suların hareketlenme olasılığına ilişkin iyimserliğini gizlemeyen Tahir, ancak Husilerin uzlaşmazlığı açısından bu yılın istisnai bir yıl olmayacağı inancını da dile getiriyor.
Aynı zamanda, “Bilhassa barış çağrılarının kendisine teslimiyet anlamına geldiğini düşünen, müzakere koşullarını artıran Husi liderliğinin açıklamaları ardından, bu müzakerelerden ancak kısa süreli bir ateşkes ilanının çıkabileceğini söyleyebiliriz. Suudi Arabistan'ın şuan sarf ettiği çabalar, karanlıkta bir ışık huzmesi değerinde. Bu fırsatı boşa harcamamak için nasıl kullanacağımız çok önemli. Umudun acıya dönüşmemesini, tüm taraflar için adil ve kapsamlı bir barış olmasını sağlamalıyız” açıklamalarında bulunuyor.
Suudi Arabistan'ın 2021'in başlarında başlattığı bu çabalar ışığında iki senaryo bekleniyor. Çeşitli zorluklar ve güçlükler nedeniyle bu çabaların uzaması, ardından ise Yemen hükümeti ve Husiler arasında üzerinde anlaşmaya varılan bir çerçeveye ulaşılması ilk senaryoyu temsil ediyor. Bunun için Husilerin Humeyni devleti fikrinden vazgeçmesi, Yemen siyasi durumunun bir parçası olmayı kabul etmesi gerekiyor.
Tahir, ikinci senaryo hakkında ise “Husilerin uzlaşmazlığı ve müzakere koşullarını yükseltmeye devam etmesi neticesinde müzakereler başarısızlıkla sonuçlanabilir. Bu da gerçek bir savaşa girilmesi anlamına geliyor” ifadelerini kullanıyor.



Mikati: Lübnan'da silahlar ordu ve devletin elinde olmalı

Lübnan Başbakanı Necib Mikati (Reuters)
Lübnan Başbakanı Necib Mikati (Reuters)
TT

Mikati: Lübnan'da silahlar ordu ve devletin elinde olmalı

Lübnan Başbakanı Necib Mikati (Reuters)
Lübnan Başbakanı Necib Mikati (Reuters)

Lübnan Başbakanı Necib Mikati bugün (Perşembe) yaptığı açıklamada, Lübnan'da silahların ordu ve devletin elinde olması gerektiğini belirterek, uluslararası toplumu İsrail ile Hizbullah arasındaki gerilimi sona erdirecek bir ateşkes için harekete geçmeye çağırdı.

Beyrut'a destek amacıyla Paris'te düzenlenen uluslararası konferansa katıldıktan sonra gazetecilere açıklamalarda bulunan Mikati, ‘Lübnan makamlarının Lübnan topraklarında konuşlanması ve silahların sadece Lübnan ordusu ve Lübnan devletinin elinde olması gerektiğini açıkça belirten anayasayı, Taif Anlaşması’nı ve bunun sonucunda ortaya çıkan ulusal mutabakatı tam olarak uygulamaya kararlı bir cumhurbaşkanının seçilmesi gerektiğini’ vurguladı.

Bugün erken saatlerde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Lübnan'da ateşkes çağrısında bulundu ve İran'ın Hizbullah'ı İsrail'le karşı karşıya getirmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

Paris'in ev sahipliğinde düzenlenen ve çatışmalar nedeniyle yerlerinden edilenlere yardım için 500 milyon euro toplanmasını amaçlayan ‘Lübnan halkına ve egemenliğine destek konferansının’ açılışında konuşan Macron, “Fransa Lübnan'ı 100 milyon euro ile destekleyecek” dedi.

“Savaş mümkün olan en kısa sürede sona ermeli” diyen Macron, amacının ‘Lübnan'ın egemenliğini desteklemek’ ve ‘Lübnanlıların kendi kaderlerinin kontrolünü yeniden kazanmalarının yolunu açmak’ olduğunu söyledi.