Sudan’da çatışan iki taraf da yanlış hesap mı yaptı?

Arabuluculuk çok ve çatışmlar acımasızca şiddetleniyor

Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Muhammed Daklu, Hamideti (AFP) Ordu Komutanı Korgeneral el-Burhan (AFP)
Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Muhammed Daklu, Hamideti (AFP) Ordu Komutanı Korgeneral el-Burhan (AFP)
TT

Sudan’da çatışan iki taraf da yanlış hesap mı yaptı?

Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Muhammed Daklu, Hamideti (AFP) Ordu Komutanı Korgeneral el-Burhan (AFP)
Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Muhammed Daklu, Hamideti (AFP) Ordu Komutanı Korgeneral el-Burhan (AFP)

Görünüşe göre Hartum'da savaşan tarafların hesapları yanlış çıktı. Her taraf, diğerini yok edecek ve ülkenin siyasi sahnesinde kontrolünü elde edecek bir şimşek savaşına inanıyordu. Ancak on kanlı gün savaşı sona erdirmedi ve her iki taraf da kesin bir zafer kaydetmeyi başaramadı.
Çatışmalarda her iki taraftan binlerce asker ölürken, binlercesi de yaralandı ve yüzlerce sivil hayatını kaybetti. Her iki taraf da savaşın ne zaman ve nasıl biteceğini bilmediğini itiraf ediyor. Sonu olmayan bu durum karşısında, uluslararası, bölgesel ve yerel toplum, savaşan iki tarafın liderlerini müzakere masası etrafında bir araya getirmek için arabuluculuk yaptı. Ancak Sudanlıların arzu ettiği çatışmanın durdurulmasına ulaşmak henüz çok uzak. Çatışmanın ikinci gününde, Hükümetlerarası Afrika Kalkınma Otoritesi (IGAD), ateşkes arabuluculuğuna öncülük etmesi için Kenya, Güney Sudan ve Cibuti cumhurbaşkanlarını Hartum'a gönderme niyetini açıkladı. Ancak arabuluculuk gerçekleşmedi.  Sudan Ordu Komutanı Abdulfettah el-Burhan’ın koşulların ülkeye güvenli bir şekilde ulaşmalarına izin vermediği bahanesini sunması üzerine üç cumhurbaşkanı da Sudan'a gelmedi.
Afrika Birliği Barış ve Güvenlik Konseyi, Afrika devlet başkanlarının güvenliğin olmaması nedeniyle ülkeye ulaşamaması üzerine bir toplantı düzenleyerek, sadece çatışmayı durdurmak için müdahale etme isteğini ve savaştan kaynaklanan büyük insani ve maddi kayıpları dile getirdi.
Öte yandan hem Suudi Arabistan hem Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), çatışmayı durdurmak için Burhan ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) ile acil temaslarda bulundu. Suudi Arabistan ve BAE ayrıca ABD ve İngiltere’nin de dahil olduğu uluslararası dörtlü bir grupta etkin rol oynuyor. Ancak bu temaslar ne Burhan ne de Hamideti’yi müzakere masasına dönmeye ikna etmeyi başaramadı.
Birkaç gün süren şiddetli çatışmaların ve büyük insani ve maddi kayıpların ardından Burhan verdiği bir röportajda, HDK’nın Hartum dışına çekilmesi şartıyla ​​​​müzakere etmeye hazır olduğunu ifade etti. Öte yandan HDK Komutanı, insani ve geçici ateşkese hazır olduğunu söyledi. Ancak Hamideti de Ordu Komutanı Burhan’ın görevden alınmasını şart koştu ve Burhan’ı demokratik geçiş sürecinin önünde bir engel olarak gördü.
Sudan'ı yöneten iki generalin yeni ‘dostu’ İsrail de arabuluculuk hattına girdi. Hem Burhan hem Hamideti’nin Tel Aviv ile temasa geçtiği, iki isim arasında sükunet ve arabuluculuk mesajları verildiği ifade edildi. Bu, siyasi partilerin reddini açıkladıkları tek arabuluculuk oldu.
Rus Wagner grubunun kurucusu Yevgeniy Prigojin, ‘dostları’ Burhan ile Hamideti arasındaki savaşa seyirci kalmadı. En tehlikeli Batılı olarak kabul edilen Prigojin, eski Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir döneminde Sudan ‘Cumhuriyet Madalyası’, 2020 yılında da Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan tarafından takdim edilen ‘İki Nil Madalyası’nı aldı. Prigojin'in ‘her iki taraftan da gördüğü saygı’ göz önüne alındığında, ateşkesi sağlamaya hazır olduğunu söyledi.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Burhan ve Hamideti ile telefon görüşmelerine devam ederek, çatışmaları durdurma ve müzakere masasına geri dönme çağrısında bulundu. Blinken, Sudan halkının demokratik bir sivil yönetim isteğine boyun eğmeleri gerektiğini vurguladı. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan da aynı çağrıları yaptı. Ancak Burhan ve Hamideti, Hartum'da ve ülkenin diğer bazı şehirlerinde hâlâ birbirleriyle savaşıyor.
Yerel düzeyde, ‘ulusal ve sivil figürler’ olarak adlandıran kişiler tarafından başlatılan bir kampanya da dahil olmak üzere, ikiliyi savaşı durdurmaya iten birkaç arabuluculuk girişimi ortaya çıktı. Uluslararası toplumdan, savaşı durdurmak için tarafları güçlü baskı uygulama taleplerinde bulunuldu. Ancak bu, ‘arabuluculuk’ veya girişim düzeyine yükselmedi ve savaşa karşı sivil muhalefet şeklinde sınırlı kaldı. Öte yandan, Medya, imzacıların iki taraf arasındaki mevcut anlaşmazlığı sona erdirmek, savaşı durdurmak ve sivil demokratik yolu yeniden kurmak için müzakere masasında bir araya getirme çabalarını duyurdu. Ancak Al-Araby TV’nin aktardığına göre eski iktidar koalisyonu ‘Özgürlük ve Değişim’ ordu ile kalıcı bir ateşkesle sonuçlanması beklenen HDK arasındaki arabuluculuğa öncülük ediyor.
Şarku’l Avsat’a konuşan birçok haber kaynağı, ABD, Afrika ve Arap çabalarıyla, adı geçen iki lideri Afrika veya bir Arap başkentinde görüşme masasında bir araya getirmek için şu anda çaba harcandığını bildirdi. HDK liderinin danışmanı Faris en-Nur'un bir televizyon röportajında buna işaret ederek "Uluslararası toplumla birlikte ateşkes yapmak için çalışıyoruz ve yakında insan hakları sorunlarını ele almak için müjde bekleyin” ifadelerini kullandı.
Ancak, birkaç gün önce Sudan ordusunun lideri Abdulfettah el-Burhan'ın dediği gibi, kimse Generaller Savaşı'nın sonunun ne olacağından emin değil, bu ise zafer hesaplarının yanlış olabileceğini düşündürüyor.



Suriye Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi, ihlallere karışan 298 şüpheliyi tespit etti

TT

Suriye Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi, ihlallere karışan 298 şüpheliyi tespit etti

Suriye Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi Sözcüsü Yaser el-Ferhan (Reuters)
Suriye Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi Sözcüsü Yaser el-Ferhan (Reuters)

Suriye Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi bugün yaptığı açıklamada, şiddet eylemlerine karışan 298 kişinin kimliğini tespit ettiğini ve bin 426 Alevinin ölümüyle sonuçlanan ‘ağır ihlalleri’ doğruladığını belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Suriye resmi haber ajansı SANA’dan aktardığına göre, Komite Sözcüsü Yaser el-Ferhan bugün düzenlediği basın toplantısında, komitenin öldürülen bin 426 kişinin isimlerini doğruladığını, bunlardan 90'ının kadın olduğunu, geri kalanların ise siviller ve yerleşim yerleri kuran eski askeri personel olduğunu bildirdi.

Ferhan, komitenin açık kaynaklardan, mezar kayıtlarında veya görgü tanıklarının ifadelerinde yer almadığı için doğrulamadığı ek ölü sayıları öğrendiğini söyledi. Komite ayrıca, bazıları sivil, bazıları da hükümet güçleri mensubu olan 20 kayıp kişi hakkında da bilgi aldı.

Ferhan, komitenin, dijital delillerin incelenmesi, resmi ve sivil makamlarla yapılan görüşmeler ve yazışmalar da dahil olmak üzere çeşitli yollarla faillerin tespitine odaklandığını ifade etti.

Komitenin ihlallere karıştığından şüphelenilen 298 kişinin kimliğini tespit ettiğini ifade eden Ferhan, Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi’nin Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın sivillerin korunması ve yasalara uyulmasına odaklanan bir dizi tedbir ve talimatına dikkat çektiğini kaydetti.

Ferhan, “Komite, görevini yerine getirirken genel izleme, bilgi toplama ve soruşturma yöntemlerine dayandı. Bu çalışmalar, yetki alanı çerçevesinde mekânsal olarak Lazkiye, Tartus ve Hama illerinde; zamansal olarak ise mart ayı başında meydana gelen olaylar ve sonrasını kapsayacak şekilde yürütüldü. Ayrıca, olayların meydana gelmesine yol açan koşul ve etkenleri araştırmak, sivillerin maruz kaldığı ihlalleri ve kamu kurumlarına, güvenlik ve ordu mensuplarına yönelik saldırıları soruşturmak, her bir olayın sorumlularını belirlemek ve suçluluğu kanıtlananları yargıya sevk etmek de komitenin çalışma kapsamına dâhildi” ifadelerini kullandı.

dfgthy
Lazkiye'deki bir güvenlik görevlisi (Arşiv – Reuters)

Ferhan, komitenin Suriyelilerle doğrudan ve medya aracılığıyla şeffaf bir şekilde iletişim kurduğunu, çeşitli sivil ve toplumsal taraflarla, meslek birliklerinin temsilcileriyle, elitlerden, eşraftan ve ileri gelenlerden birçok şahsiyetle çok sayıda ve faydalı toplantılar gerçekleştirdiğini açıkladı.

Komitenin raporunu tamamladığını ve eş-Şera'ya teslim ettiğini belirten Ferhan, güney bölgesindeki olayların raporun tesliminin açıklanmasını geciktirdiğini ifade etti.

Komitenin 33 bölgeyi ziyaret ettiğini, olay yerlerini incelediğini, mezarlıkları ve çoklu defin alanlarını denetlediğini ve gözlemlerini muhtarlar, din adamları ve çok sayıda aile temsilcisinin huzurunda anlattığını belirten Ferhan, komitenin her bir kasabada onlarca şahsiyetle çeşitli toplantılar düzenlediğini de belirtti.

Ferhan, komitenin ayrı oturumlarda aile üyelerinin tanıklıklarını dinlediğini ve 452'si cinayet, 486'sı silahlı soygun, hırsızlık, ev ve dükkanların yakılması veya işkenceyle ilgili olmak üzere 938 ifade aldığını söyledi.

Ferhan, ifadelerin yazıya dökülmesinde komitenin, etkilenen Alevi toplumundan yedi uzman hukuk asistanından ve er-Rusafa'daki duruşmalara katılan kurbanların ailelerinden üç kadından yardım aldığını bildirdi.

Ferhan ayrıca, komitenin resmî kurumlardaki görevlilerden 23 brifing ve açıklama dinlediğini, tutuklanan şüphelilerin sorgulandığını ve yargıya sevk edilmeleri için gerekli tedbirleri aldığını kaydetti.

Komite, Birleşmiş Milletler’deki (BM) ilgili uluslararası taraflarla yoğun istişarelerde bulunduğunu açıkladı. Bu kapsamda, BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı, BM Uluslararası Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu Başkanı, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi, BM Suriye Özel Temsilciliği Ofisi, İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve Uluslararası Af Örgütü ile üst düzey toplantılar gerçekleştirdi. Komite, bu toplantılarda, soruşturmalarda mümkün olan en iyi yöntem, standart ve prosedürlerin nasıl benimsenebileceğini tartıştı.

Ferhan, “Geçtiğimiz 6 Mart’ta rejim kalıntıları geniş çaplı saldırılar düzenledi. Ağır, orta ve hafif silahlarla ordu ve genel güvenlik merkezlerini, kontrol noktalarını ve devriyeleri hedef aldılar, ana yolları kestiler. Komitenin ulaştığı bilgilere göre, Lazkiye, Tartus ve Hama illerinde iç güvenlik güçleri ve orduya mensup 238 genç öldürüldü” ifadelerini kullandı.

Ferhan sözlerine şöyle devam etti: “Bunların bazıları, silahlarını bırakmalarına rağmen öldürüldü; bazıları ise yaralı halde tedavi görürken öldürüldü; diğerleri ise esirken infaz edildi. Rejim kalıntıları, ölenlerin bir kısmını toplu mezara gömdü. Ayrıca kamu yollarını ve hastaneleri hedef aldılar, altı hastaneyi hizmet dışı bıraktılar ve komitenin kaydını tutamadığı bazı Sünni sivilleri öldürdüler.”

Kurbanların ailelerinden, bölge halkından ve kamu çalışanlarından alınan ifadeler, gözaltındaki kişilerin sorgu tutanakları, dijital kanıtların incelenmesi ve diğer delil ve bulgular doğrultusunda komite, yasa dışı silahlı isyancı gruplara (rejim kalıntıları) katıldığı düşünülen 265 potansiyel şüphelinin ismine ulaştı. Bu kişilerin ağır suçlar ve ciddi insan hakları ihlallerine karıştığına dair makul gerekçelerin bulunduğu belirtildi.

Ferhan, “Bu olaylar sırasında ve sonrasında rejim kalıntıları bazı şehir, kasaba, köy ve yolları tamamen ya da kısmen ele geçirdi. Geriye kalan devlet kurumlarını kuşatarak Suriye’nin sahil bölgesini geri kalanından ayırmayı hedeflediler. Amaçları, eğitimli ve birbirine bağlı gruplar tarafından dikey ve yatay örgütsel bir yapıyla planlanan, finanse edilen ve uygulamaya konulan bir Alevi devleti kurmaktı” şeklinde konuştu.

Suriye kıyılarında yer alan Tartus ve Lazkiye, mart ayında devrik lider Beşşar Esed'e bağlı gruplar ile ülkenin yeni yönetimine bağlı güvenlik güçlerinin saldırılarına sahne oldu. Gruplar yaptıkları açıklamada, Suriye'yi mevcut yönetimden ‘kurtarmak’ istediklerini duyurdu. İki taraf arasında çıkan çatışmalarda her iki taraftan da yüzlerce kişi öldü ve yaralandı.