Lübnan: İran’ın Beyrut’taki açık diyaloğuna sadece Hizbullah müttefikleri katıldı

Lübnan muhalefeti İran’ın açık diyalog toplantısında yoktu

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan Beyrut’a geldi (EPA)
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan Beyrut’a geldi (EPA)
TT

Lübnan: İran’ın Beyrut’taki açık diyaloğuna sadece Hizbullah müttefikleri katıldı

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan Beyrut’a geldi (EPA)
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan Beyrut’a geldi (EPA)

İran’ın Beyrut Büyükelçiliği, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın Lübnan ziyareti vesilesiyle türünün ilk örneği olan açık diyaloga katılmaya, tüm siyasi çizgilerden bir dizi milletvekilini davet etti. Parlamento içindeki ayrışma sebebiyle meclisteki muhalif milletvekillerinin çoğu davete katılamadığı için özür diledi. 
Beyrut’un güney banliyösündeki karargahında diyaloğa ev sahipliği yapan İran Büyükelçiliği, Samir Caca liderliğindeki Lübnan Kuvvetleri Partisi (LKP) milletvekillerini davet etmedi. İran İsrail’in Haziran 1982’de Lübnan’ı işgali sırasında Beyrut’tan kuzey Lübnan’a giderken İranlı diplomatların kaybolmasından Caca’yı sorumlu tutuyor.
Ayrıca Elçilik, Milletvekili Mişel Muavvıd’ı da çağrının dışında tuttu. Cumhurbaşkanı adaylarından biri olarak kabul edilen ve seyahat nedeniyle katılamadığı için özür dileyen Milletvekili Nimet Efram’ı davet etmesinin aksine, cumhurbaşkanı adaylarını Abdullahiyan ile açık diyaloğa katılmaya davet etmemeye özen gösterdiği bahanesiyle davetten dışladı. Ondan önce, milletvekili Sami el-Cemil başkanlığındaki el-Ketaib Partisi ve bir dizi bağımsız milletvekilinin yanı sıra Milletvekili Kamil Şemun başkanlığındaki el-Vataniyyin el-Ahrar Partisi de özür diledi.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre toplantıya, hepsi Hizbullah müttefiki olan 25 davetliden 16 kişi katıldı. Katılamayan davetliler özellikle de Melham Halef özür diledi. Çünkü Halef’in önceliği anayasaya uygun olarak bugün cumhurbaşkanını seçmek. Hizbullah açısından Maruni Şahinler, İran politikasına ve İran’ın Lübnan’daki rolüne karşı çıkıyor. Bu da Tahran’ın muhalefet ekseniyle uyumlu bir parti olmasına ve hedeflediği rolü kaybetmesine neden oluyor. Bu nedenle, Lübnan’ı cumhurbaşkanı seçimini aksatan sarmaldan çıkarmak için Lübnan’a dost ülkeler arasında İran yer almıyor.
Öte yandan, İlerici Sosyalist Parti Genel Başkanı Velid Canbolad, diyalog çağrısında bulunanların başında durması nedeniyle Canbolad’ı temsilen Milletvekili Bilal Abdullah toplantıya katıldı. Kaynaklara göre Abdullahiyan, İran-Suudi Arabistan anlaşması ve bunun bölgenin istikrarı üzerindeki etkileri hakkında konuştu. Ülkesinin Lübnan’a güvenli bir şekilde ulaşmaya kararlı olduğunu, ancak Sezar Yasası’nın yardım sağlamasını engellediğini vurguladı. Cumhurbaşkanlığı konusunda kaynaklar, Abdullahiyan’ın eski Lübnan Devlet Başkanı Süleyman Franjiye isminden hiç bahsetmediğini, ülkesinin bir adayı olmadığını ve Lübnanlıların üzerinde anlaştıklarını desteklediğini söyleyerek doğruladı. Diyalogdaki diğer görüş ise Suudi Arabistan-İran anlaşmasının olumlu ortamından yararlanılması ve cumhurbaşkanı seçilmesi çağrısında bulunan Abdullah’tan geldi. Lübnan'ın bölgedeki çatışmalarda kullanılmasının reddedildiğini ya da onu Körfez başta olmak üzere herhangi bir ülke için kızgınlık platformuna dönüştürdüğünü vurguladı. Abdullah, “Lübnan’daki varlıklarının hem güvenlik hem de mali açıdan maliyetli hale gelmesi nedeniyle yerinden edilmiş kişileri geri döndürmek için Abdullahiyan’ı Suriye’ye müdahale etmeye çağıran savunma stratejisi geliştirme zamanı geldi” dedi.
Abdullahiyan, Abdullah’ın açıklaması hakkında yorum yapmazken, muhalefetin görüşmeden ayrılmasından rahatsız olduğu bildirildi.
Kaynaklara göre katılımın kalitesi, İran’ın Lübnanlıları açık bir diyalog içinde bir araya getirmeye yeteneği olmadığını ve büyük Hıristiyan güçlerinin boykotunun önünde durması ve ders çıkarmaya başlaması gerektiğini gösteriyor.
Bu nedenle, İran büyükelçiliği tarafından düzenlenen açık diyalog eksik kalıyor. İran, Lübnan’daki rolünü cilalamak istediği açık diyaloğu boykot etmeyi tercih eden muhalefete nüfuz edemediği sürece yönetici ve rakip rolünü oynayamıyor.



Irak Güvenlik Konseyi'ne: İsrail çatışmayı genişletmek için iddia ve bahaneler üretiyor

İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerine düzenlediği saldırılardan (Reuters)
İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerine düzenlediği saldırılardan (Reuters)
TT

Irak Güvenlik Konseyi'ne: İsrail çatışmayı genişletmek için iddia ve bahaneler üretiyor

İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerine düzenlediği saldırılardan (Reuters)
İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerine düzenlediği saldırılardan (Reuters)

Irak Dışişleri Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, Bağdat'ın BM Güvenlik Konseyi (BMGK), BM Genel Sekreteri, Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı'na (İİT) İsrail'in “tehditlerine” ilişkin mektuplar gönderdiğini bildirdi.

Irak Haber Ajansı tarafından aktarılan açıklamada, Bağdat'ın İsrail'den “bölgede devam eden şiddeti durdurmasını ve tehditlerine son vermesini” talep ettiği belirtildi.

İsrail'in “çatışmayı genişletmek amacıyla bölgede iddialar ve bahaneler yarattığı” belirtilen açıklamada, Irak'ın Güvenlik Konseyi'ne başvurmasının “Konsey'in uluslararası barış ve güvenliğin korunmasındaki rolünü yerine getirme isteğinden kaynaklandığı” ifade edildi.

Açıklamada ayrıca Irak'ın “hava sahasının komşu bir ülkeyi hedef almak üzere kullanılması konusunda itidalli davranmaya istekli olduğu” vurgulandı.

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin dün yaptığı açıklamada, Bağdat'ın İsrail'den “açık bir tehdit” aldığını duyurdu. Resmi haber ajansına göre Hüseyin, Kürdistan Bölgesi'nin Duhok kentinde düzenlenen “Amerikan Üniversitesi Forumu” sırasında yaptığı konuşmada, “silahlı kuvvetlerin Irak topraklarından yapılacak herhangi bir saldırıyı önlemek için Başbakan'dan emir aldığını” ve ülkesinin “savaş istemediğini, tehlikeyi ortadan kaldırmaya çalıştığını” vurguladı.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar daha önce BMGK başkanına bir mektup göndererek, İran yanlısı silahlı grupların Irak'taki faaliyetlerinin ele alınması için derhal harekete geçilmesi çağrısında bulunmuş ve Irak hükümetinin kendi topraklarında ya da topraklarından yapılan her türlü eylemden sorumlu olduğunu söylemişti.