100 milyon dolarlık dava: Ed Sheeran suçlu bulunursa müziği bırakacak

Ed Sheeran, 100 milyon dolarlık telif hakkı ihlali davasındaki iddiaların "aşağılayıcı" olduğunu söyledi

Ed Sheeran, Thinking Out Loud'u büyükannesi Anne Mary'ye ithaf etmişti (AP)
Ed Sheeran, Thinking Out Loud'u büyükannesi Anne Mary'ye ithaf etmişti (AP)
TT

100 milyon dolarlık dava: Ed Sheeran suçlu bulunursa müziği bırakacak

Ed Sheeran, Thinking Out Loud'u büyükannesi Anne Mary'ye ithaf etmişti (AP)
Ed Sheeran, Thinking Out Loud'u büyükannesi Anne Mary'ye ithaf etmişti (AP)

Müzisyen Ed Sheeran, Marvin Gaye'in hit şarkısı Let's Get it On'dan intihal yapmak suçlamasıyla bugün mahkemeye çıktı. Sheeran, kendisine açılan 100 milyon dolarlık  tazminat davasını "aşağılayıcı" olarak nitelendirdi. 32 yaşındaki Britanyalı şarkıcı, Thinking Out Loud'u Marvin Gaye ve Ed Townsend'in birlikte yazdığı 1973 tarihli hit Let's Get it On'dan intihal ettiğini hararetli bir şekilde reddetti. 
Bugün Manhattan'da görülen duruşmada Sheeran, jüri tarafından suçlu bulunursa müziği bırakacağını da ileri sürdü. 2017'de yayımlanan şarkısı Shape of You'yla dünyaca üne kavuşan Sheeran, "Tüm hayatımı sanatçı ve söz yazarı olmaya adamışken birinin bunu alçaltmasını gerçekten küçük düşürücü buluyorum" diye ekledi.
Sheeran, parçalar arasında "çarpıcı benzerlikler" olduğunu öne süren Townsend'in varisleri tarafından dava ediliyor. Tazminat olaraksa 100 milyon dolarlık devasa bir meblağ isteniyor.
İki şarkı arasında pürüzsüz geçiş
Geçen hafta Manhattan federal mahkemesinde Townsend'in varislerinin avukatları, Sheeran'ın bir canlı performans sırasında Thinking Out Loud ve Let's Get it On arasında pürüzsüz bir geçiş yaptığı anların görüntülerini izletmişti. Avukatlar, bunun Sheeran'ın şarkıyı kopyaladığını itiraf etmekten farksız olduğunu ileri sürdü.
Ancak bugün mahkemede Sheeran, hem kendisinin hem de diğer sanatçıların sık sık "mash up" (iki şarkıyı birleştirip tek bir müzik parçası yaratmak) yaptıklarını ve başka konserlerde de Thinking Out Loud ile Van Morrison'ın Crazy in Love ve Dolly Parton'ın I Will Always Love You adlı şarkılarını birleştirdiğini söyledi.

"Birçok konserde şarkıları birleştiriyorum. Pek çok şarkının benzer akorları var. Let It Be'den No Woman No Cry'a geçebilir ve sonra yine geri dönebilirsiniz."

"Ve açıkçası, beni suçladığınız şeyi yapmış olsaydım, sahnede 20 bin kişinin önünde bunu itiraf etmek tam bir aptallık olurdu" diye ekledi.
Sheeran, ayrıca hit şarkısında aslında İrlandalı müzisyen Van Morrison'dan ilham aldığını da belirtti.
Şarkıcı, Morrison'ın Tupelo Honey ve Crazy Love parçalarının yorumunun bir parçası olarak Let's Get it On'dan çalmakla suçlandığı dört akor dizisini tıngırdattı.
Yine Pazartesi günü kürsüye çıkan bir müzik uzmanı, Ed Sheeran ve şarkıyı birlikte yazdığı Amy Wadge'in "Thinking Out Loud"u bestelerken Let's Get It On'u kopyaladıklarına dair "müzikolojik kanıt" görmediğini ifade etti.
Uzman Lawrence Ferrara kürsüde "Thinking Out Loud'un yazarları Let's Get It On'u kopyalamadı" dedi.
Ferrara, akor dizisinin Let's Get It On'dan önce "ortak kullanımda" olduğunu ve armonik ritmin "olağanüstü" olduğunu söyledi. Söz konusu melodilerin "dramatik olarak farklı" olduğunu ve yalnızca "parça parça benzerlikler" taşıdığını da sözlerine ekledi. 
Ferrara'nın ifadesine yarın devam etmesi bekleniyor.

Independent Türkçe, Daily Mail, CNN 



Gençler ve sosyal medya

Şımartılmadan kaynaklanan sağlık ve davranış sorunları (Fotoğraf)
Şımartılmadan kaynaklanan sağlık ve davranış sorunları (Fotoğraf)
TT

Gençler ve sosyal medya

Şımartılmadan kaynaklanan sağlık ve davranış sorunları (Fotoğraf)
Şımartılmadan kaynaklanan sağlık ve davranış sorunları (Fotoğraf)

Sosyal medya kullanımı, özellikle gençler ve geç çocukluk dönemindeki çocuklar olmak üzere tüm aile üyeleri için bir tür günlük rutin haline geldi. Sanal da olsa sosyal ağların, gençleri psikolojik ve sosyal açıdan destekleyerek ve onları farklı yerlerdeki aile üyeleri ve sevdikleriyle bir araya getirerek duygusal farkındalıklarını geliştirmede önemli bir rol oynadığına şüphe yok.

Sosyal medya olgusunu ele alan çalışmaların çoğu esas olarak ergenler üzerindeki olumsuz etkisine odaklanmış olsa da, olumlu etkisi de yadsınamaz veya önemi küçümsenemez.

Sosyal iletişim

Bu alandaki en son çalışma bu yılın Ekim ayı başında Journal of Pediatrics'te yayımlandı ve Portekizli araştırmacılar tarafından Okul Çağındaki Çocuklarda Sağlık Davranışları üzerine yürütüldü. Bu araştırma 1998 yılından bu yana her 4 yılda bir Portekiz'de Dünya Sağlık Örgütü ile iş birliği içinde yürütülüyor. Çalışmada, sosyal medyanın -çeşitliliğine rağmen- kontrol edilebilen bir araçtan başka bir şey olmadığını ve iyi ya da sağlıklı veya yıkıcı bir şekilde kullanılmasının, internetin ortaya çıkmasından önce meydana gelen herhangi bir gelişme gibi korkunç sonuçlara yol açtığı açıklandı.

Olumsuz etkilerden duyulan korku - her ne kadar tamamen anlaşılabilir ve haklı olsa da- abartılı olabilir ve çocuklar ve ergenler için bir tür gözdağı yaratarak onları bu uygulamalarla başa çıkmaya psikolojik olarak hazır hale getirir.

Araştırmacılar çalışmayı yaşları 11 ile 13 ve 15 ile 18 arasında değişen 7 bin 643 ortaokul ve lise öğrencisi üzerinde gerçekleştirdi. Katılımcı öğrenciler, sosyal medyayı takip etme ile ilgili anket sonuçlarına dayanarak, 3 ana gruba ayrıldılar: birincisi en az takip edilen ve bu araçlara bağımlı olan, ikincisi orta düzeyde kullanım grubu ve üçüncüsü aşırı kullanım ve yüksek bağımlılık grubu.

Öğrencilere kaç saat ve ne kalitede uyudukları, sürekli uyumakta zorlanıp zorlanmadıkları, ayrıca günlük olarak ne oranda ve ne kadar süre egzersiz yaptıkları, beslenme alışkanlıkları, gencin yalnız mı yoksa başkalarıyla mı birlikte olduğu, aile üyeleri ve arkadaşlarıyla tartışmaya girip girmediği soruldu.

Gerginlik ve endişe duyguları ve öfke durumunda sözlü veya fiili şiddet uygulama olasılıkları da sorulan diğer sorular arasında yer aldı.

Sağlık ve davranışsal yönler

Sonuçlar, sosyal medyaya yoğun bir şekilde güvenen ve onu takip etmek için daha fazla zaman harcayan gençlerin uyumakta zorluk çektiğini, başkalarıyla iletişim kurmakta sorun yaşadığını, aile ve arkadaşlarıyla uyumsuzluk yaşadığını, sıklıkla şiddet içeren davranışlarda bulunduğunu ve çoğunun kötü ilişkilere sahip olduğunu gösterdi. Okuldaki öğretmenlerle ve gerçek toplantılardan çok çevrimiçi arkadaşlarla vakit geçirmeyi tercih ettikleri görüldü.

Erkeklerin aksine sosyal medyaya en çok bağımlı olanlar ise kızlardı. Daha büyük yaş grubundaki gençler de sosyal medyada çocuklardan daha fazla zaman geçiriyor; sigara, alkol ve yasaklı ilaç kullanımı gibi kendine zarar verme davranışlarına daha yatkın oluyorlardı.

Öte yandan, sosyal medyaya en az bağımlı olan gençlerin psikolojik durumlarının daha iyi olduğu, aileleri ve arkadaşlarıyla güçlü ve canlı ilişkiler kurdukları, uykusuzluk çekmedikleri ve organik sağlıklarının iyi olmasının yanı sıra öfke ve gerginlik gibi olumsuz duyguları daha iyi kontrol edebildikleri görüldü. Düzenli olarak daha uzun süre fiziksel aktivite yapmışlar, öğretmenleriyle iyi ilişkiler kurmuşlar ve çeşitli web sitelerini takip ederek vakit geçirmekten keyif almışlardı.

Çalışma, sosyal medyanın ergenleri etkileme derecesinde rol oynayan, başkalarına açık olmayı ve onlarla zorbalık ya da önyargı olmadan ilgilenmeyi teşvik eden çevre gibi dış faktörlerin yanı sıra ebeveynlerden ve akranlardan alınan psikolojik destek de dahil olmak üzere birçok faktör olduğunu doğruladı. İster okul arkadaşları ister aile üyeleri olsun. Çocuğun cinsiyeti, fiziksel aktivite oranı, psikolojik durumu ve maruz kaldığı baskılar gibi bireysel farklılıkların yanı sıra organik sağlığı, belirgin fiziksel kusurları ve ailenin mali ve sosyal düzeyi gibi her gence özgü faktörler de bulunuyor.

Çalışma, sosyal medyanın genç üzerindeki etkisini belirleyen şeyin kullanım yöntemi olduğunu, yani bu platformlarda geçirilen süreyi ve bununla uğraşmanın ne ölçüde bağımlılık yapıcı bir davranış olarak kabul edilebileceğini yalnızca bir eğlence ve insan iletişimi aracı olduğunu gösterdi. Ayrıca bu araçların çocuğun gerçek hayatını etkilediği yani onu çevreleyen toplumdan tamamen izole ettiği, başkalarıyla etkileşime girmeyi zorlaştırdığı ve gerçek arkadaş eksikliğini meydana getirdiği belirtildi.

Çalışma, gençlere psikolojik ve zihinsel sağlıklarını korumak için çeşitli sosyal medya mecralarını takip etmek ile diğer eğlence faaliyetleri arasında bir denge kurmaları ve gerçek ilişkilere alternatif olarak sanal ilişkilere güvenmemeleri gerektiği tavsiyesinde bulundu. Araştırmacılar, sosyal medya kullanımının, aile üyeleri, öğretmenler ve arkadaşlarla olumlu ilişkiler gibi belirli korunma araçlarının eşlik etmesi halinde sağlıklı bir davranış olabileceğini doğruladı. Çalışma, ebeveynlere gencin psikolojik sağlığını korumak için gence psikolojik destek sağlamalarını, çocuklarıyla yeterince zaman geçirmelerini, onları takip etmelerini ve mümkün olduğunca birlikte yemek yemelerini tavsiye etti.

Dr. Hani Remzi Avd (Danışman çocuk doktoru)