Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı el-Hireyci Şarku'l Avsat’a konuştu: Erdoğan'ın ziyareti tarihi ilişkileri derinleştiriyor

Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Mühendis Velid el-Hireyci: Riyad ile Ankara arasındaki vizyonların uyumu Ukrayna savaşını bitirme fırsatı veriyor.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Mühendis Velid el-Hireyci, Şarku’l Avsat’a konuştu.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Mühendis Velid el-Hireyci, Şarku’l Avsat’a konuştu.
TT

Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı el-Hireyci Şarku'l Avsat’a konuştu: Erdoğan'ın ziyareti tarihi ilişkileri derinleştiriyor

Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Mühendis Velid el-Hireyci, Şarku’l Avsat’a konuştu.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Mühendis Velid el-Hireyci, Şarku’l Avsat’a konuştu.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Mühendis Velid el-Hireyci, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suudi Arabistan ziyaretinin, iki ülkenin 2029 yılında 100’üncü yıla ulaşacak tarihi ilişkiyi derinleştirme çabalarının bir uzantısı olarak geldiğini söyledi. El-Hireyci, Suudi Arabistan-Türkiye ilişkilerinin kuruluşunun 100’üncü yıl dönümü olan 2029 yılına kadar önümüzdeki beş yıl boyunca iki ülkenin daha fazla köprü inşa etmek ve liderlerinin hedeflerine ulaşmak için sürekli çalışmayı sabırsızlıkla beklediklerini de ifade etti.

El-Hireyci, Şarku'l Avsat ile yaptığı röportajda, ‘Suudi Arabistan ile Türkiye arasındaki özel ilişkide başarının temel direklerinden birinin iş sektörü olduğunu, çünkü iki ülke arasındaki ilişkinin rekabetten ziyade entegrasyonla karakterize edildiğini’ belirtti. El-Hireyci ayrıca, iki ülkenin doğrudan yatırımı teşvik etme ve iç ticareti geliştirme ve çeşitlendirme alanında iş birliği arayışına girdiğine dikkati çekti.

Ukrayna'daki savaş ateşini söndürmek için birleşik bir diplomatik çerçeve içinde Suudi Arabistan-Türkiye rolünün olasılığına ilişkin olarak, Suudi Arabistan ile Türkiye arasında Rusya-Ukrayna krizine yönelik vizyon ve bakış açılarında bir yakınlaşma olduğunu açıklayan el-Hireyci, “Bu, iki ülkenin dünya siyasetinde etkili iki ülke olarak birlikte çalışması ve Rusya-Ukrayna taraflarını krizi sona erdirmeye teşvik etmesi için bir fırsat sunuyor” dedi.

qrfgt45
Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Mühendis Velid el-Hireyci, Şarku’l Avsat’a konuştu.

İşte Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Mühendis Velid el-Hireyci’nin Şarku'l Avsat ile gerçekleştirdiği röportajın tam metni:

-Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suudi Arabistan ziyareti, bölge ve dünyadaki krizlerin ortasında gerçekleşiyor. Bu ziyarette Suudi Arabistan ile Türkiye arasında görüşülecek en önemli dosyalar neler?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaret, iki ülkenin 2029 yılında 100’üncü yılına ulaşacak olan tarihi ilişkilerini derinleştirme çabalarının bir uzantısıdır. Suudi Arabistan-Türkiye ilişkilerinin kuruluşunun 100’üncü yıl dönümü olan 2029 yılına kadar önümüzdeki beş yıl boyunca, iki ülke daha fazla köprü kurmak ve iki ülkenin liderlerinin ve kardeş halklarının özlemlerini gerçekleştirmek için sürekli çalışmayı dört gözle bekliyor.

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman bin Abdulaziz'in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetlisi olarak 22 Haziran 2022'de Türkiye'ye yaptığı ziyaret uluslararası camiada büyük ilgi gördü. Veliaht Prens'in ziyareti iki ülke ilişkilerinin gelişmesinde önemli bir sıçrama yaptı. Bu, iki ülke liderlerinin ikili ilişkileri tarihsel kardeşlik temelinde geliştirmeye devam etme, iki ülke ve halkların ortak çıkarlarına hizmet etme ve bölge için daha iyi bir gelecek sağlama kararlılığına ek olarak, tüm sektörlerde seçkin başarılara, ortaklıklara ve ardından iş birliği anlaşmalarına imza atılmasına yol açtı.

-Riyad ile Ankara arasında sanayi ve müteahhitlik odaklı 16 anlaşma imzalanırken, ‘2030 Vizyonu’ ve ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonları çerçevesinde iki ülke arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine yönelik fırsatlardan söz ediliyor. Mevcut zirve daha fazla anlaşmanın imzalanmasına sahne olacak mı ve olursa tam olarak hangi alanlarda gerçekleşecek?

Suudi Arabistan ile Türkiye arasındaki seçkin ilişkinin başarı ayaklarından biri de iş sektörüdür. Zira ülkeler bu sektörde rekabetten çok tamamlayıcılık özelliği taşır. Suudi Arabistan, enerji ürünleri ve sanayiler için temel malzemeler açısından Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu her şeye sahipken, Türk ürünleri ve müteahhitlik sektörü, 2030 Vizyonu’nun hedeflerine ulaşmak için inşaat sektöründeki artan ihtiyaçlarını karşılamak üzere Suudi Arabistan’da iyi bir pazar bulacaktır.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın Türkiye ziyareti ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu ziyareti arasında geçtiğimiz yıl içinde biri İstanbul'da diğeri Riyad'da olmak üzere iki yatırım forumu düzenlendi. Forumlar sırasında iş sektörünü desteklemeyi, iç ticareti genişletmeyi ve ticaret alışverişini artırmayı amaçlayan çeşitli anlaşmalar imzalandı.

Bu nedenle, Suudi Arabistan ve Türkiye, G20 üyeleri olarak büyük bir ekonomik potansiyele sahiptir. 2030 Vizyonu, iki ülke arasında yatırım, ticaret, turizm, eğlence, kalkınma, sanayi, madencilik, inşaat, ulaşım ve altyapı projeleri alanlarında da umut verici iş birliği fırsatları barındırıyor.

Suudi Arabistan'daki cazip iş ortamı, 390 Türk şirketini toplam sermayesi yaklaşık bir milyar riyale ulaşan Suudi pazarına yatırım yapmaya çekmeyi başardı. Türk şirketleri birçok sektörde faaliyet gösteriyor. Bunların en önemlileri inşaat, imalat, toptan ve perakende ticaret ve restorancılıktır.

sa
Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Mühendis Velid el-Hireyci, Şarku’l Avsat’a konuştu.

Suudi ve Türk tarafları, iç ticareti geliştirmek ve çeşitlendirmek, iki ülke arasındaki ticaret alışverişini kolaylaştırmak, bu konudaki zorlukları aşmak, kamu ile özel sektör arasındaki iletişimi yoğunlaştırmak, yatırım fırsatlarını tartışmak ve bunları çeşitli alanlarda somut ortaklıklara dönüştürmek için sürekli çalışıyorlar.

İki ülke, doğrudan yatırımı teşvik etme için iş birliği arayışında bulunuyor. Bu alanda bir anlaşma imzaladılar ve ayrıca 2030 Vizyonu ışığında Suudi Arabistan’ın sunacağı dev projelerde Türk şirketleri için umut vadeden iş birliği fırsatlarını öne çıkarmak amacıyla Aralık 2022'de Türkiye-Suudi Arabistan İş ve Yatırım Forumu'nu kurdular. Bunu geçtiğimiz Mart ayında Riyad'da düzenlenen Suudi Arabistan-Türkiye İş Forumu izledi.

Suudi Arabistan ve Türkiye, bölgenin ve dünyanın iki önemli ülkesi olarak, her alanda iş birliğine ve iki ülkenin küresel ölçekte iddialı proje, fikir ve girişimlerine karşılıklı destek vermeye isteklidir. Türkiye Cumhuriyeti, Riyad'ın Expo 2030'a ev sahipliği yapma adaylığını nezaketle desteklemiştir. Türkiye Cumhuriyeti, Suudi Arabistan’ın iklim değişikliğiyle mücadele alanındaki çabalarına verdiği desteğin yanı sıra, Krallık tarafından başlatılan ve G20 ülkelerinin liderleri tarafından onaylanan Yeşil Suudi Arabistan ve Yeşil Ortadoğu girişimlerini başlatmasını ve döngüsel karbon ekonomisi yaklaşımının uygulanmasını da memnuniyetle karşıladı. Ayrıca Suudi Arabistan ve Türkiye, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Paris Anlaşması ilkelerine bağlı kalmanın önemini bir kez daha vurguladılar.

Öte yandan, Suudi-Türk Koordinasyon Konseyi'nin oynadığı rol, iki ülke arasındaki çeşitli siyasi, ekonomik, ticari, enerji, tarım, kültür, eğitim, teknoloji, askeri ve güvenlik sektörlerindeki ilişkilerin güçlendirilmesini ve geliştirilmesini amaçlamaktadır. İlk toplantısını Şubat 2017'de Ankara'da yapan Konsey'in ikinci toplantısının bu yıl Riyad'da yapılması bekleniyor.

- Türkiye, depremin yol açtığı tahribatın maliyetine ek olarak, halen bir ekonomik krizle karşı karşıya. Suudi Arabistan geçtiğimiz Mart ayında 5 milyar dolarlık bir mevduatla Türkiye ekonomisine çeşitli insani yardım ve destek sağlamak için girişimde bulundu. Riyad'ın Ankara'ya sağlayacağı daha fazla mali yardım veya kredi var mı?

Suudi Arabistan, bu yıl Türkiye'de meydana gelen depreme karşı bağışçılar listesinin başında yer aldı. Veliaht Prens’in cömert yönlendirmesiyle tıbbi yardım için bir hava köprüsü işletti ve geniş yankı bulan bir bağış kampanyası düzenledi. Depremden etkilenenlerin yararlanması için 48,8 milyon doları aşan proje sözleşmeleri imzalandı ve bu çalışmalar halen devam ediyor. Elbette Suudi Arabistan, sağlam ilkeler temelinde Türkiye'deki kardeşlerinin yanında olmaya devam edecek. Suudi Arabistan'ın çabaları Türkiye Cumhuriyeti'ne ve Türkiye'nin güneyi ve Suriye'nin kuzeyindeki deprem bölgelerinden etkilenenlere destek olmayı sürdürecektir.

- Ukrayna krizi, Moskova ile Kiev arasındaki kanlı çatışmaya siyasi bir çözüm bulmak üzere uluslararası arabuluculuk için Şubat ayı sonlarında Suudi Arabistan girişimi de dahil olmak üzere birçok girişime tanık oldu. Türkiye'nin Karadeniz bölgesindeki jeopolitik konumu dikkate alındığında, bu krizin alevlerini söndürmek için birleşik bir diplomatik çerçeve içinde Suudi Arabistan-Türkiye ortak rolü olacak mı?

Suudi Arabistan ve Türkiye, Rusya ile Ukrayna arasındaki krizin sona ermesinin artık uluslararası toplum için bir öncelik olması gerektiği konusunda hemfikir. Suudi Arabistan ve Türkiye'nin bakış açısı, krizin Birleşmiş Milletler (BM) kararları ve uluslararası normlar ışığında ve uluslararası barışın çıkarına olan şekilde sona erdirilmesi gerektiği konusunda aynı noktada bulunuyor. Suudi Arabistan, Rusya ile Ukrayna arasında arabuluculuk yapmak için çeşitli girişimlerde bulundu ve Türkiye, krizin başlangıcından bu yana tahıl anlaşmasını sürdürmek için arabuluculuk yapmayı başardı. Kuşkusuz, iki kardeş ülke olan Suudi Arabistan ve Türkiye'nin Rusya-Ukrayna krizine yönelik vizyon ve bakış açılarının yakınlaşması, Rusya ve Ukrayna taraflarını krizi sona erdirmeye teşvik etme konusunda birlikte çalışması için bir fırsat vermektedir.

- Riyad, Türkiye-Mısır yakınlaşmasını ve bunun bölge üzerindeki etkisini nasıl görüyor?

Suudi Arabistan'ın bölgedeki tüm ülkeler arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesinin en büyük destekçilerinden biri olması, Suudi Arabistan-İran ilişkilerinin yeniden tesis edilmesi ve ayrıca Suriye'nin Arap Birliği'ne dönüşü, Suudi Arabistan tarafından Ortadoğu'nun görüşlerini yakınlaştırmak ve bölgeyi dünyanın en güvenli bölgelerinden biri haline getirmek için gösterilen çabanın kanıtıdır. Ortadoğu'da bu gerçek kalkınma, bölge ülkeleri arasındaki güvenlik ve seçkin ilişkiler pekiştirilmeden sağlanamaz.

Suudi Arabistan, Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerin geliştirilmesini destekleyen bir bildiri yayınladı. Suudi Arabistan bu yakınlaşmayı bölgede daha iyi bir atmosfer yaratmak için yeni bir fırsat ve kalkınmaya, istikrara, istihdam yaratmaya, ticari ortaklıklara ve yatırıma öncelik verilen güvenli bir Ortadoğu'ya doğru ilerlemenin önemli bir parçası olarak görüyor.



Körfez ülkeleri, olası İsrail-İran savaşında nasıl bir politika izleyecek?

İran'ın İsrail'e misillemesi Tahran'da sevinçle karşılanmıştı (AFP)
İran'ın İsrail'e misillemesi Tahran'da sevinçle karşılanmıştı (AFP)
TT

Körfez ülkeleri, olası İsrail-İran savaşında nasıl bir politika izleyecek?

İran'ın İsrail'e misillemesi Tahran'da sevinçle karşılanmıştı (AFP)
İran'ın İsrail'e misillemesi Tahran'da sevinçle karşılanmıştı (AFP)

İsrail ve Hizbullah arasındaki çatışmaların İran'a da sıçramasıyla Ortadoğu'da topyekun savaş riski her geçen gün artıyor. 

Birleşik Krallık'ın tanınmış gazetelerinden Guardian'ın analizinde, Sünni bir koalisyon oluşturan Körfez ülkelerinin İran'a ya da onun desteklediği milislere doğal olarak sıcak yaklaşmadığı belirtiliyor.

Guardian'ın diplomasi editörü Patrick Wintour'un kaleme aldığı analizde, Körfez ülkelerinin İsrail'in İran'a karşı saldırıları artırmasını istemediği ve gerilimi düşürmek için ABD'nin devreye girmesini talep ettiği aktarılıyor. 

Irak, Kuveyt, Umman, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının bölgede istikrar ve refaha giden tek yol olduğunu vurguladığı belirtiliyor. 

Ayrıca analizde, Körfez ülkelerinin Filistinlilere insani yardım ve siyasi destek dışında bir şey sağlamamaya yönelik ortak stratejilerini değiştirmeyeceği savunuluyor. 

Son çatışmaların ardından İsrail'in misilleme olarak İran'daki petrol altyapısını ve nükleer tesisleri hedef alabileceği de öne sürülüyor. Wintour, Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi'nin (GCC) bu olasılıktan epey tedirgin olduğunu aktarıyor. 

GCC'nin Lübnan'daki saldırılarını durdurması için İsrail'e çağrı yaptığı fakat İran'in İsrail'e misillemesini destekleyen bir açıklamada bulunmadığına işaret ediliyor. 

Analizde, İsrail'in saldırılarını genişletmesiyle Körfez ülkelerinin bir ikilemle karşı karşıya kalacağı belirtiliyor. Bir yandan İran'ın bölgedeki etkisinin uzun vadede zayıflaması, burada sadece İsrail'in egemen olduğu istikrarsızlaştırıcı bir güç boşluğu yaratabilir. Diğer yandan bu boşluk, Körfez ülkeleri için İran'ın zayıflığından faydalanma ve Tahran'ın desteklediği milisleri geri püskürtme fırsatı yaratabilir. 

Analize göre İran'ın zayıflaması, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'ye Tahran destekli grupları dizginlemesi için daha fazla alan sağlayabilir. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad da Lübnan'daki nüfuzunu yeniden kazanabilir.

Wintour, en önemli denge unsurunun Suudi Arabistan-İran ilişkileri olduğunu belirtiyor. İki ülke, Çin'in ev sahipliğiyle 10 Mart 2023'te bir araya gelerek ilişkileri normalleştirme kararı almıştı. 7 yıl aradan sonra diplomatik ilişkiler tekrar başlatılmıştı.

Berlin merkezli Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nin pazartesi yayımladığı raporda da Riyad ve Tahran arasındaki ilişkilerin bölgede barışı sağlamaya yönelik kilit önem taşıdığına dikkat çekilmişti.

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal Bin Ferhan'la Katar'da dün yaptığı görüşmede, İsrail'in bölgedeki saldırganlığına karşı İslam ülkelerine birlik çağrısı yapmıştı.

İsrail'in bir sonraki adımı ne olacak?

İsrail'in önce Hamas lideri İsmail Haniye'yi Tahran'da, sonra da Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ı Beyrut'ta öldürmesinin ardından İran da aylardır beklenen misillemeyi salı gecesi yapmıştı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran'ın "ağır bedel" ödeyeceğini söylerken, ABD de Tel Aviv yönetimine destek veriyor. 

Amerikan medya kuruluşu CNN, "bölgesel savaşın fiilen başladığını" yazıyor. Kimliğinin açıklanmamasını isteyen İsrailli bir eski üst düzey askeri yetkili, Tel Aviv yönetiminin seçeneklerini değerlendirdiğini belirtiyor. 

Eski İsrail Başbakanı Naftali Bennett, İran'a kapsamlı saldırı düzenlenmesini savunuyor fakat CNN'e konuşan yetkili, Tel Aviv'in fevri davranmayacağını ve daha ölçülü bir saldırı planı yapabileceğini öne sürüyor. 

Öte yandan Amerikan gazetesi New York Times (NYT), İsrail ordusunun İran'a güçlü bir misilleme düzenleyebileceğini yazıyor. İsrail'in Ulusal Güvenlik Konseyi'nde İran stratejisinden sorumlu eski yetkili Yoel Guzansky, şunları söylüyor: 

İsrail'de ordu, savunma uzmanları, analistler ve siyasetçiler arasında İran'ın saldırısına güçlü şekilde karşılık verilmesine dair fikir birliği var.

NYT'ye konuşan yetkililer, Tel Aviv'in misillemeye yönelik kararını büyük ihtimalle cuma akşamı Roş Haşanah'ın sona ermesiyle vereceğini belirtiyor. Roş Haşanah'ta Yahudiler, İbrani takvimine göre yeni yılın gelişini kutluyor.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times, CNN