Ebu Nuvas’ın ifadesiyle; “Beni tedavi eden, hastalıktı..” Kuveytli bir avukat 30 Ağustos’ta, Ulusal Meclis üyelerinin ve Bakanların özel hayatlarını düzenleyen bir yasanın çıkarılması için Ulusal Meclis’e bir teklif sundu. Önerilen yasa, Ulusal Meclis üyelerinin ve bakanların, Kuveyt gelenek ve göreneklerini ihlal eden ve İslam hukukunu uygulamayan ülkelere seyahat etmesini yasaklamayı hedefliyor.
Avukat Aric Abdurrahman Hamada, söz konusu öneriyi kanunen sunduğunu, teklifin kamuya açık kayıtlardan alınıp Etik Kurul’a yönlendirildiğini ve yasayı ihlal edenlerin beş yıl hapis ve 20 bin dinar para cezasıyla cezalandırılacağı hükmü içerdiğini açıkladı.
Bir hukuk uzmanı, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, bu teklifin bir tavır gösterme niyetinde olduğunu ve herhangi bir etkiye sahip olmadığını söylerken, “Bu tür öneriler, alay etme veya sert eleştiri amacıyla ortaya koyulmaktadır” dedi.
Aynı şekilde, tartışmalara neden olan avukat Aric Hamada da Şarku’l Avsat’a şu açıklamalarda bulundu:
“Bizim içtiğimiz bardaktan, onların da içmesini istedim. Onların özel özgürlüklerini kısıtlayan, özel hayatlarına müdahale eden bir yasa sunarak siyasi bir mesaj vermek istedim ki yaptıklarının anayasaya aykırı olduğu bilinciyle, bizim özel hayatımıza müdahale ettiklerinde ne kadar acı çektiğimizi onlara hissettirebileyim.”
Değerler Belgesi’nin sahipleriyle eski bir husumeti olan Hamada, bu belgeyi eleştirdikten sonra 7 Mayıs 2023’te polis merkezinde tutuklanmıştı. X (eski adıyla Twitter) platformu üzerinden o dönemde “Değerler Belgesi’ni eleştirdiğim için tutuklandım ve bir gözlük taktım” açıklaması yapmıştı.
Hamada’nın sunduğu yasa teklifinde şu ifadelere yer verildi:
“Meclis Başkanı, vekili, tüm Ulusal Meclis üyeleri, danışmanları, katipleri, ikinci dereceden aileleri, bakanlar, danışmanları ve ailelerinin turizm, iş veya eğitim açısından sistemi İslam hukukuna ve Kuveyt gelenek ve göreneklerine uymayan Müslüman veya gayrimüslim ülkelere seyahatleri yasaktır.”
Yasa teklifinde ayrıca, İslam hukukuna, Kuveyt gelenek ve göreneklerine uymayan kıyafet giymelerinin de yasak olduğu belirtiliyor.
Yasa, bu sistemi ihlal edenlerin beş yılı aşmamak üzere hapis ve 20 bin dinardan az olmamak üzere para cezası ile cezalandırılmasını öngörüyor.
Avukat, mektubunu Kuveyt Ulusal Meclisi Etik Komitesi Başkanı Milletvekili Muhammed Hayef el-Mutayri’ye gönderirken şunları söyledi:
“Kuveyt Ulusal Meclisi'nin, Kuveyt Devleti’ni sivil bir devletten İslam devletine dönüştürme kararı doğrultusunda, Ulusal Meclis üyelerinin, bakanların, danışmanlarının ve ailelerinin topluma rol model oldukları kaydederek, bu teklifi sunmaktan onur duyuyorum.”
X platformu üzerinden söz konusu teklif yayınlanırken, Ticaret Bakanı ve birkaç danışmanının (Güney Afrika olduğu sanılan) Kuveyt dışına seyahat ederken ve Etik Komisyonu Başkanı Milletvekili Muhammed Hayef’in birkaç gün önce Türkiye’de çekilmiş fotoğraflarına yer verildi.
Kanunların İslamileştirilmesi
Avukat Hamada, pek çok Kuveytli aktivist gibi Kuveyt’te Yüksek Seçim Komisyonu Yasası’nın yürürlüğe girmesi sırasında doruğa ulaşan ‘yasaların İslamlaştırılması’ durumunun etkilerinden şikayetçi. Seçim Komisyonu Yasası çerçevesinde kadınların oy verme ve göreve aday olma haklarını kullanırken açıkça İslami usullere uygun kıyafetler giymeye zorlanması çağrısı yapılıyor. Ayrıca ilk metinde, ‘seçme ve seçilme hakkının kullanılmasında anayasa, hukuk ve İslam hukuku hükümlerine uyulması’ çağrısı da yapılırken, bu durum kadınlarda hoşnutsuzluk yarattı. Çünkü kadınlara daha fazla kısıtlama getirdiğine ve siyasi katılımlarını engellediğine inanılıyor.
Daha önce, 21 Temmuz 2023’te, Ulusal Meclis’in beş üyesi tarafından plastik cerrahi ve dövmelerin yasaklanması yönünde sunulan bir öneri ortaya koyulmuştu. Aynı şekilde yüz ve parmaklarda yapılan estetik ameliyatlar öncesinde ve sonrasında İçişleri Bakanlığı’na bilgi verilmesinin, ihlalde bulunan kişinin beş yılı geçmemek üzere hapis ve bin dinardan az olmamak üzere para cezasıyla cezalandırılmasının önemli olduğu belirtiliyordu.
Milletvekilleri Muhammad Hayef, Hamdan el-Azmi, Fahd Al-Masud, Muhammed el-Matir ve Hamad el-Ubeyd, plastik cerrahi prosedürünü düzenleyen bir yasa önerisi sundu.
Ayrıca yerel basında çıkan haberlere göre teklifte, plastik cerrahi başvurularını incelemek üzere özel komisyonun onayı olmadan ameliyatın yapılamayacağı ve Sağlık Bakanlığı’nda plastik cerrahi başvurularını incelemek üzere bir komisyon kurulacağı da vurgulanıyor.
23 Temmuz 2023’te 5 milletvekili, yurt dışından ithal edilen kitap ve yayınlara yönelik ön sansürün yeniden uygulamaya konması yönünde öneri sundu. Bu, yazarların talepleri üzerine Ulusal Meclis’in üç yıl önce ön sansürü kaldırmasıyla geriye doğru atılan bir adım olarak değerlendiriliyor.
Açıklayıcı notta öneriye destek veren milletvekilleri Hamad el-Ubeyd, Mubarak et-Taşa, Muhammed el-Huvayla, Muhammed Hayef ve Muhammed el-Mahan, “Ön sansür, insanların onurunun zedelenmemesini veya karalanmamasını sağlar. Deneyimler, sonradan sansürün etkisizliğini kanıtlamıştır” açıklamasında bulunuyor.
Kuveyt Ulusal Meclisi, 19 Ağustos 2020’de kitaplara uygulanan ön sansürün iptal edilmesini kabul etmişti.
Benzeri görülmemiş bir proje
Kendisini bağımsız olarak tanımlayan ve kişisel kanaatlerini dile getiren hukuk bürosu sahibi avukat Aric Hamada, yaklaşık 25 yıldır medeni hukuk ve ticaret hukuku ile idare ve iş hukuku alanlarında çalışıyor. İnternet sitesinde Yasal Zorluklar Grubu'nun başkanı olduğu belirtiliyor.
Aric Hamada, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada mesajın amacının siyasi olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Kuveyt’te son zamanlarda gerçek bir krizden mustarip olduğumuzu, bunun Ulusal Meclis’in bazı üyelerinin temel ve anayasal rollerinden sapmasından kaynaklandığını fark ettim. Onların rolleri, halkın ve ülkenin çıkarlarına hizmet eden kanunlar çıkarmak ve hükümeti denetlemekti. Ancak bazı milletvekilleri Kuveyt halkının koruyucusu olmaya karar verdiler. Anayasanın pek çok maddesine aykırı olarak bireylerin özgürlüklerini kısıtlayan, kadınların haklarını kısıtlayan fikir ve inançlardan oluşan birtakım kanunlar çıkararak vesayetini onun üzerinde dayatmaya başladılar. Bazı liberal milletvekillerinin, maalesef İslami akım temsilcilerinin kanun önerilerini destekler hale geldiklerini gördüm. Seçim kurallarının, kendilerini bu tür kanunlara oy vermekten sorumlu tutmamasından yararlandılar. Durumu daha da kötüleştiren ise hükümetin siyasi kazanımlar elde etmek amacıyla bu önerilere destek vermesiydi.”
Avukat, bu tür yasaların çıkarılması konusunda Ulusal Meclis üyelerini eleştirirken, hükümeti de eleştirmekten geri durmadı. Hükümet önlemlerinin iki örneğine işaret eden Aric Hamada şunları söyledi:
“Enformasyon Bakanlığı, Kuveyt’te gösterilen filmlerin İslam hukuku ile örf ve geleneklere uygun olması gerektiğine dair bir karar yayınladı. Ticaret Bakanlığı ise ticaret unvanı seçiminin İslam hukukuna, örf ve adetlerine uygun olması gerektiğine dair bir karar yayınladı.”
Hamada, muhafazakâr akımların çelişkisine de işaret etti:
“Kuveyt üniversitelerinde cinsiyet ayrımı yapılması ve karma eğitimin önlenmesi için bir yasa önerilirken, Eğitim Bakanı’nın Mısır ve Ürdün’deki üniversite burslarını durdurma kararı almasına, bu üniversiteler karma olmasına rağmen kendilerinin de kızdığını görüyoruz. Aynı şekilde kendi dedikleri değerleri uygulama konusunda katı olan milletvekilleri de sıklıkla alkol üreten ve satan ülkelere turizm amaçlı seyahat ediyor.”
Hamada, bu teklifin hukuki dayanağına ilişkin şu açıklamada bulundu:
“Bu teklifin hukuki dayanağı, İslami hareketin temsilcilerinin sunduğu, toplumun özgürlüklerinin kısıtlanması ve vesayet altına alınması yönündeki önerilerinin hukuki dayanağıyla tamamen aynıdır.”
Böyle bir teklifin başka bir örneği yok. Avukat Hamada, bu fikrin türünün yeni olduğunu ve halkın gözetimi altında Ulusal Meclis üyelerinin performansına tabi olduğunu dile getirdi.
Aric Hamada, Değerler Belgesi ile mücadelesine ilişkin olarak da şu ifadeleri kullandı:
“Bu belgenin hükümleri, onu imzalayan milletvekilleri tarafından kanun tekliflerine dönüştürüldü. Halktan biri itiraz edince de tebligat sunmakla karşı karşıya kalıyor. Çok sayıda tebligat sunuldu. Sanıyorum ki 300’ü buldu. Bu tebligatlar arasında İslami hareketin temsilcileri tarafından tweetim nedeniyle hakkımda yapılan altı tebligat da vardı. Bu da amacın, dalavere olduğunu gösteriyor.”
Kendisinin tutuklanarak kefaletle serbest bırakılmasının istendiğini aktaran avukat sözlerine şöyle devam etti:
“50 dinar olan kefaleti ödemeyi reddettim. Kefaleti ödemeyi reddetmenin, kefalet ödenene kadar beni tutuklayıp alıkoyma kararı verileceği anlamına geldiğini kesinlikle biliyorum. Zaten tam gün cezaevinde tutuldum, ardından kefaletsiz serbest bırakıldım. Bu vesileyle, tavrımı anladığı için başsavcıya çok teşekkür ediyorum. Bizzat kendisine, tavrımdan dolayı özür dilediğimi söyledim. Ayrıca Kuveyt halkına, İçişleri Bakanı’na ve içişleri yetkililerine de anlayışları dolayısıyla teşekkür ediyorum.”
Değerler Belgesi
Değerler Belgesi, her ne kadar Eylül 2022’deki Ulusal Meclis seçimleri öncesinde ortaya çıkmış olsa da etkileri ve hedefleri, hâlâ bazı İslamcı milletvekillerinin siyasi programını oluşturuyor.
Şu an mecliste milletvekili olan adaylar tarafından imzalanan belgede, adaylar İslami şeriat yasalarının uygulanmasına uyma ve ülkede hukuk ihlali olarak gördükleri koşulları önleme sözü verdi.
Ancak bu belgeyi eleştirenler, eski Enformasyon Bakanı ve Kuveytli yazar Dr. Saad bin Tefla’nın da belirttiği gibi, ‘dini akım ülkedeki siyasi hayata hâkim oldu ve DEAŞ yasalarını dayattı’. Bin Tefla, o dönemde X’ten yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Sözde Değerler Belgesi mükemmel bir DEAŞ belgesidir. Hukukun üstünlüğünden, anayasadan, kamusal ve özel özgürlüklerden yana olan herkesin bu belgeyi tereddüt etmeden reddetmesi gerekir. Bu belge, Kandehar belgesidir.”
Bu belgeye göre bir kısmı mevcut konseyde milletvekili olan imzacılar, milletvekilleri tarafından sunulan İslami kanunları desteklemek, otellerdeki karma yüzme havuzları ve kulüpleri reddetmek için çalışacaklarını ve üniversitede tesettür kıyafet kanunu yasasını aktif hale getirmek için çalışacaklarını taahhüt ettiler.
Belgede, karma durumunu engelleyen yasada oynama yapmanın ve içeriğinin boşaltılmasının reddedilmesi, yasanın üniversitelerde erkek öğrencilerin binalarının kız öğrencilerin binalarından ayrılmasını sağlayacak şekilde uygulanmasının talep edilmesi, karma festival ve dans partilerinin reddedilmesi, otellerde ve diğer alanlarda yüzme havuzlarının ve karma kulüplerin yasaklanması ve masaj salonları üzerindeki denetimin sıkılaştırılması, üniversitede tesettür kıyafet kanununun aktif hale getirilmesi için çalışmalar yapılması ve bunların kız ve erkek öğrenciler için uygulanması, hurafe ve pagan uygulamalarıyla ilgili oturum ve faaliyetlerin durdurulması için çalışılması gerektiği belirtiliyor.
Belgede ayrıca enerji programlarının durdurulması, ahlaksızlığın bitirilmesi ve bedenlerin gerçekte ve sosyal medya sitelerinde teşhir edilmesinin önlenmesi, karşı cinse benzeme yasasında değişiklik yapılması ve vücutta görünen dövmelerin suç sayılmasına yönelik bir yasanın çıkarılması çağrısı yapılıyor.