Kuveyt’te ABD Büyükelçisi ile ilgili güven krizi çözüldü

Kuveyt Dışişleri Bakanı Şeyh Salim es-Sabah. (AFP)
Kuveyt Dışişleri Bakanı Şeyh Salim es-Sabah. (AFP)
TT

Kuveyt’te ABD Büyükelçisi ile ilgili güven krizi çözüldü

Kuveyt Dışişleri Bakanı Şeyh Salim es-Sabah. (AFP)
Kuveyt Dışişleri Bakanı Şeyh Salim es-Sabah. (AFP)

Kuveyt Dışişleri Bakanı Şeyh Salim es-Sabah dün (Pazar), ABD’nin  Kuveyt büyükelçisi adayına yönelik güven konusundaki krizi çözdü. Tartışma, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki savaşı nedeniyle yaşanan, eşi benzeri görülmemiş gerilim atmosferinde, büyükelçinin göreve başlamasının engellenmesini talep eden milletvekilleri ve aktivistlerin öncülük ettiği protesto dalgasının ardından çözüldü.

Bazı Kuveytli temsilciler ve aktivistler, Amerika Büyükelçisi adayı Karen Sasahara'nın ülkeye gelişinden önce, kendisinin kabul edilmemesini talep ederek Kuveyt büyükelçisi olarak onaylanması halinde hükümeti bu konuda sorgulamakla tehdit ettiler. Kamuya açık bir biçimde uyarılarda bulundular.

Kuveyt Dışişleri Bakanı Şeyh Salim es-Sabah dün ülkenin Emirinin ABD büyükelçisinin adaylığını kabul ettiğini doğruladı. "Amerikan büyükelçisi ülkesi tarafından aday gösterildi ve adaylık ülkemizin emiri tarafından kabul edildi" dedi.

Dışişleri Bakanlığı genel merkezinde düzenlenen basın toplantısında Şeyh Salim es-Sabah, üst liderliğin emriyle Kuveyt Devleti'nin Gazze Şeridi'ne yardım götürmek amacıyla yardım turları başlattığını söyledi. Bakan, Gazze Şeridi'ndeki insanların yerinden edilmesine de tepki gösterdi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Salim es-Sabah açıklamasında ‘Filistin meselesinde Kuveyt Devleti’nin pozisyonunun sağlam ve ilkeli olduğunu’ ve ‘Kuveyt'in Filistin meselesini çözmek için yapılacak her türlü çağrıyı desteklediğini’ belirtti.

Hamas hareketinin Aksa Tufanı operasyonunu başlattığı 7 Ekim’den bu yana İsrail saldırısına maruz kalan Gazze Şeridi'ndeki Filistinli mağdurlarla dayanışma için El İrada Meydanı'nda tutulan nöbetler sırasında Kuveytli temsilciler ve aktivistler, ABD büyükelçisinin ülkedeki görevlerini üstlenmek üzere gelmesinin engellenmesini talep ettiler.

On temsilci, Kuveyt'e atanan Amerikan büyükelçisi Karen Sasahara'nın akreditasyonunun kabul edilmemesini talep ederken, Temsilci Abdulkerim el-Kandari, büyükelçiyi ülkeye gelmesinden önce Kuveyt'te El-İrada Meydanı'nda yaptığı konuşmada eleştirdi. Tasarının kabul edilmesi halinde Dışişleri Bakanı'nı sorguya çekmekle tehdit eden bu çağrıya, El-İrade meydanında sırayla konuşan parlamenterler ve aktivistlerden yanıt geldi. Bunlar arasında Milletvekili Abdulaziz el Sakabi de vardı. Temsilci Cuman el Harbeş, X (eski adıyla Twitter) platformundaki paylaşımında şunları söyledi:

Temsilciler Dr. Abdulkerim el-Kandari ve Dr. Abdulaziz el Sakabi'nin yeni ABD büyükelçisini akredite etmeyi reddetme çağrısını destekliyorum. ABD, çocukları ve kadınları öldüren suçlu Siyonist oluşumun destekçisidir.

El-Kandari, X platformundaki başka bir gönderisinde şunları söyledi:

ABD Büyükelçisi, Kuveyt'in beyan edilen politikasına karşı çıkan dosyalar taşıyordu ve işgal altındaki Kudüs'teki Washington Büyükelçiliği’nde başkonsolosluk yapıyordu. Dolayısıyla onun belgelerini kabul etmeme konusundaki tutumumuz, devletin savaş halinde olduğumuzu doğrulayan tutumla tutarlı.

Eski Enformasyon Bakanı ve yazar Sa`d bin Tafla el-Acmi de X platformunda, ABD’li büyükelçi adayı Karen Sasahara'yı memnuniyetle karşıladığı ve ABD'nin Kuveyt'in kurtuluşuna katkısını hatırlattığı bir yazı yazdı. Eski Bakan, söz konusu yazıda şu ifasdeleri kullandı:

Ülkenizin, Irak'ın 1990 yılında ülkemize yönelik saldırılarını reddetme konusundaki tarihsel konumunu ve ülkemizi kurtarmak için verdiğiniz savaşta kan, silah ve para fedakarlığınızı şükran ve takdirle anıyoruz.



New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
TT

New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)

Suudi Arabistan'ın himayesinde ve Fransa'nın katılımıyla Birleşmiş Milletler’in (BM) New York’taki genel merkezinde düzenlenen konferans, ‘iki devletli çözüm’ yönünde bir siyasi hareket başlattı. Paris'in Filistin’i tanıma kararını açıklamasının ardından, başka ülkeler de art arda Filistin devletini tanıyacaklarını açıkladılar.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un izinden giderek yaz tatilinde olan kabinesini Gazze'deki durumu ele almak üzere bu hafta acil toplantıya çağıracağı açıklandı. Starmer, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki durumu iyileştirmek ve barışı sağlamak için adımlar atmaması halinde, İngiltere’nin Eylül ayında Filistin Devleti'ni tanıyacağını açıkladı. İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy de New York'taki konferansta aynı açıklamayı tekrarladı.

Başbakan Starmer, çç baskıların artmasıyla İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını durdurmaması, insani yardımların engelsiz bir şekilde ulaşması için sınır kapılarını açmaması ve Filistin-İsrail çatışmasına son vermek için ciddi barış görüşmelerine başlamaması halinde bu adımı atacağını açıkladı.

ddefrv
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, salı günü Londra'da yaptığı açıklamada, Gazze'deki durumu görüşmek üzere acil kabine toplantısı çağrısında bulundu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetindeki bakanların tutumları göz önüne alındığında İsrail'in bu şartlara uyum sağlaması imkansız görünüyor. Bu da 1917 yılında ilan edilen Balfour Deklarasyonu’ndan bu yana İsrail'in kurulmasında tarihi bir sorumluluk taşıyan Londra'nın bu adımı atacağı anlamına geliyor.

Bu adımın özel bir önemi var, çünkü İngiltere, Fransa'dan sonra G7 üyeleri içinde Filistin devletini tanıyan ikinci ülke ve BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) beş daimi üyesi arasında dördüncü ülke olacak. Ayrıca, Batı'nın bu hamlesini ‘toplu bir hareket’ haline getirmesi açısından da özel bir öneme sahip. Ki Paris de bunu bekliyor.

Aralarında Avustralya, Kanada, Finlandiya, Fransa, Norveç, İspanya, Portekiz, İrlanda, Slovenya, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, İzlanda, San Marino ve Andorra’nın bulunduğu 15 batılı ülke tarafından yayınlanan ve Filistin devletinin tanınmasını talep eden ‘New York Konferansı Çağrısı’, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot'un ifadesiyle ‘deprem’ etkisi yarattı. Zira Batılı ülkeler ilk kez ‘toplu olarak’ böyle bir adım attılar.

Söz konusu ülkelerden biri olan Malta, Filistin’i tanıyacağını resmi olarak açıklarken Kanada ve Finlandiya, bu yönde hazırlıklarını sürdürüyor. Fransız kaynaklar, Portekiz'in de Filitin’i tanıma kararını açıklamaya hazır olduğunu belirttiler.

‘Çağrı’nın bir paragrafında şöyle deniyor:

“Bizler Filistin Devleti'ni tanımaya hazır olduğumuzu veya olumlu baktığımızı kabul ettik, ifade ettik veya ifade ediyoruz. Bu, iki devletli çözüme doğru atılmış temel bir adımdır. Henüz bunu yapmamış olan tüm ülkeleri bu çağrıya katılmaya davet ediyoruz.”

Ayrıca şu ifadeler de yer alıyor:

“Gazze’de yeniden yapılanma, Hamas'ın silahsızlandırılması ve Filistin yönetiminden çıkarılmasını sağlayacak bir yapı oluşturmak için çalışmaya kararlıyız.”

Diplomatik bulaşma

Söz konusu paragrafın ifadeleri, harekete geçme ve başkalarını da harekete geçmeye teşvik etme yönündeki toplu bir arzuyu yansıtmaktadır. Bugüne kadar 149 ülke Filistin’i tanıdı.

Fransız kaynaklar, Cumhurbaşkanı Macron'un birkaç gün önce Filistin’i tanıma kararını açıklamasının, birincisi tereddüt eden Avrupa ülkelerine baskı yapmak, ikincisi 21 Eylül'e kadar onlara yeterli zaman tanımak olmak üzere iki amacı olduğunu söylediler. 21 Eylül, New York'ta BM Genel Kurulu toplantılarının başlayacağı tarih ve zirvede kararın kesinleşmesi bekleniyor.

dfgthyuı
BM Genel Sekreteri, New York'ta düzenlenen İki Devletli Çözüm Konferansı sırasında Fransa Dışişleri Bakanı ile tokalaşırken (AFP)

Yol haritasının son paragrafı, konferansın en önemli hedefini özetliyor:

“Bu tarihi bir fırsat. Savaşı sona erdirmek, Filistin devletini kurmak ve her iki halk için barış ve onuru sağlamak için kararlı ve toplu bir şekilde harekete geçme zamanı geldi.”

Baskılara ve uyarılara rağmen

Konferansa 125 ülke, Avrupa Birliği (AB) ve Arap Birliği (AL) gibi birçok uluslararası ve bölgesel kuruluş ve en az 40 dışişleri bakanı katıldı. İsrail ve ABD'nin baskılarına rağmen konferansa geniş bir katılım vardı.

Tüm bu baskıların yanında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un BM Genel Kurulu’nda düzenlenen ‘Başkanlar ve Liderler Haftası’nda Eylül ayında Filistin devletini resmen tanımayacağını açıklamasının ardından, Macron'u hedef alan bir iç kampanya başlarken bu girişimin Ortadoğu'daki olayların gidişatına ‘hiçbir etkisi olmayacağı’ empoze ediliyor. Ayrıca, hiçbir Avrupa veya Batı ülkesinin ona katılmayacağı için ‘diplomatik olarak dışlanacağı’ uyarısı yapılıyor.

dert
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

‘Şüpheciler’, iki devletli çözümü destekleyen ‘diplomatik-siyasi dinamizmin’ yeniden canlanmasını imkansız gördüler. Onlara göre bu çözüm, sadece siyasi ve sahadaki değişiklikler nedeniyle değil, aynı zamanda İsrail'in Filistin devletinin kurulmasını kökten reddetmesi nedeniyle de ‘geçmişte kalmış’ bir seçenek haline gelmişti.

İsrail parlamentosu Knesset geçtiğimiz yıl Filistin devletinin kurulmasını reddeden bir kararı oyladı. Geçtiğimiz hafta da 71 oyla hükümeti Batı Şeria'yı ilhak etmeye çağıran bir kararı kabul etti. Kısacası, şüpheciler iki devletli çözümü ‘bir hayal’ olarak gördüler.

İsrail, Filistin devletinin tanınmasını kınamaya devam etti. Bunu ‘Hamas ve terörizme ödül’ olarak değerlendiren İsrail, bunun Gazze'deki ‘barışçıl çözüm çabalarını’ ve ‘savaşı sona erdirme çabalarını’ baltalayacağını iddia etti.

Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmediği gibi bir de tam tersi oldu.

Riyad ve Paris, uzun süredir ortada olmayan ‘iki devletli çözümü’ yeniden canlandırma çabalarında başarılı oldular.

Sadece iki gün içinde, dünya ülkelerinin üçte ikisi, sekiz adet Arap ve uluslararası çift başkanlı çalışma grubunun haftalarca süren çabalarıyla hazırlanan ‘yol haritasına’ odaklandı. Bu gruplar, çatışmaya son verilmesi ve güvenlik, ekonomi ve insani açıdan entegre bir Ortadoğu'ya doğru ilerlenmesi konusunda genel, kapsamlı ve pratik öneriler hazırlamak için yoğun bir şekilde çalıştı.

Bu durum, konferansın sona ermesiyle birlikte salı günü yayınlanan 7 sayfalık sonuç bildirgesinde de öne çıktı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, belgenin siyasi, güvenlik, ekonomik, insani, hukuki ve stratejik anlatı eksenlerini kapsayan kapsamlı öneriler içerdiğini ve iki devletli çözümü uygulamak ve herkes için barış ve güvenliği sağlamak için entegre ve uygulanabilir bir çerçeve oluşturduğunu söyledi.

Bakan Prens Ferhan, BM 79. Genel Kurulu oturumu sona ermeden önce sonuç bildirgesinin desteklenmesi ve bunun New York'taki Suudi Arabistan ve Fransa misyonlarına bildirilmesi çağrısında bulundu.