Arap ülkelerinin baskıları, ABD’nin İsrail’e verdiği desteği azaltmayı başarabilecek mi?

Riyad Zirvesi öncesinde Blinken’a 5 talepte bulunuldu

Blinken, Suudi Arabistan, Mısır, Katar, BAE ve Ürdün dışişleri bakanlarıyla görüştü (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Blinken, Suudi Arabistan, Mısır, Katar, BAE ve Ürdün dışişleri bakanlarıyla görüştü (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
TT

Arap ülkelerinin baskıları, ABD’nin İsrail’e verdiği desteği azaltmayı başarabilecek mi?

Blinken, Suudi Arabistan, Mısır, Katar, BAE ve Ürdün dışişleri bakanlarıyla görüştü (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Blinken, Suudi Arabistan, Mısır, Katar, BAE ve Ürdün dışişleri bakanlarıyla görüştü (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Arap ülkeleri, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’ın önümüzdeki hafta ev sahipliği yapacağı Arap Birliği olağanüstü zirvesi öncesi ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’a ‘derhal ateşkes yapılması, Gazze Şeridi'ne acil insani yardımların ulaştırılması ve bölgenin güvenliğini tehdit eden tehlikeli durumun sonlandırılması’ konusunda ortak 5 talepte bulundu. Ancak Şarku'l-Avsat'a konuşan gözlemcilere göre, Arap ülkelerinin tutumu ile ABD’nin İsrail'i açıkça desteklediği tutum arasında hala büyük fark var gibi görünüyor. Gözlemciler, ABD’nin Arap ülkelerinin Gazze’ye yönelik insani yardımların daha hızlı yapılması konusunda baskısına kısmi bir karşılık verilmesini bekliyor.

Blinken dün, Ürdün’ün başkenti Amman’da Suudi Arabistan, Mısır, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Ürdün’ün dışişleri bakanları ve Filistinli temsilcilerle bir araya gelerek Arap ülkelerinin taleplerini dinledi. Toplantının ardından açıklamada bulunan Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safedi, toplantının ‘krizin sona erdirilmesi için yapılması gerekenlere ilişkin tutum farklılığını yansıttığını’ söyledi. Ancak Ürdünlü bakan, ‘Gazze'ye yeterli, acil ve sürdürülebilir olarak insani yardım sağlanması noktasında görüşlerin birbirine yakın olduğuna’ dikkati çekti.

xascwdfr
Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safedi ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Ürdün'ün başkenti Amman'daki toplantıya katıldı (AP)

Mısır Dışişleri Konseyi Başkanı ve eski Dışişleri Bakanı Büyükelçi Muhammed el-Arabi, ‘ABD’nin İsrail'e açıktan verdiği desteği azaltma’ olanağı olduğunu düşünmüyor. Şarku’l Avsat’a konuşan Arabi, Arap ülkelerinin yaptığı baskının, Gazze'ye yönelik insani yardımları iyileştirebileceğini ve yardımların sayısının artmasını sağlayabileceğini söyledi. Buna karşın, ABD’nin İsrail'e yönelik tutumunda büyük bir değişiklik yaratmasının beklenmediğini aktardı.

Washington’ın İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonunu güçlü bir şekilde desteklediğine işaret eden Arabi, belki de sadece askeri makineyi yavaşlatması, kurbanlara daha fazla gıda yardımı ve ilk yardım sağlayarak bazı taleplere yanıt vermesi çağrısında bulundu.

Washington, savaşın başlangıcından bu yana İsrail’e verdiği güçlü askeri ve siyasi desteği sürdürüyor. Ayrıca, müttefiki Tel Aviv’e sivillerin zarar görmemesi ve Gazze'deki insani krize çözüm bulunması için gereken adımların atılması çağrısında bulundu.

Toplantıya katılan Arap ülkelerinin dışişleri bakanları ve Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Konseyi Genel Sekreteri, İsrail'in Gazze'ye karşı düzenlediği saldırıları ve yarattığı insani felaketi durdurma çabaları kapsamında Blinken ile yapılan toplantı öncesinde bir koordinasyon toplantısı gerçekleştirdi. Ayrıca, Ürdün Kralı 2. Abdullah ile de bir görüşme gerçekleşti. Kral 2. Abdullah, Gazze'deki savaşın durdurulması, Gazze’ye kesintisiz olarak yardım götürülmesi ve sivillerin güvenliğinin sağlanması için uluslararası topluma ve aktif uluslararası güçlere baskı yapmanın Arap ülkelerinin görevi olduğunu vurguladı.

Gazze'deki tehlikeli gelişmeler karşısında uluslararası toplumla aynı tutumun benimsenmesi için Arap ülkeleri arasında koordinasyonun sürdürülmesi gerektiğinin altını çizen Ürdün Kralı, ülkesinin Gazze Şeridi'nde masum sivillere yönelik katliamları kınadığını bir kez daha yineledi.

dcfv
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, Suudi Arabistan, Mısır, Katar, BAE ve Ürdün dışişleri bakanları arasında Amman'da yapılan toplantıda konuşurken (Reuters)

Arabi’ye göre Amman toplantısı, Arap ülkelerinin Gazze kriziyle ilgili ortak tutumunun ABD’ye yansıtılması fırsatı verdiği için büyük önem taşıyor. Arabi, toplantının Riyad’daki olağanüstü Arap Birliği Zirvesi öncesinde Arap ülkelerinin vizyonun netleşmesine de katkı sağladığını söyledi. Bu bağlamda Arap ülkelerinin ortak eyleminin kapsamına en az iki dosyanın gireceğini aktardı. Arabi’ye göre, bu dosyalardan ilki, yardımların ve ulaştırılma hızının artırılması, ikincisi ise Hamas ile İsrail arasındaki rehine takası anlaşmasında ilerleme sağlanması.

Riyad, 11 Kasım’da Suudi Arabistan’ın dönem başkanlığındaki Arap Birliği Konseyi'nin Gazze konulu zirve düzeyinde olağanüstü oturumuna ev sahipliği yapacak.

Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Ebu Zeyd, X (eski adıyla Twitter) platformundan yaptığı açıklamada, Amman toplantısına katılanların ‘herhangi bir tereddüt ya da belirsizliği kabul etmeyen ortak bir tutum sergilediğini’ belirtti.

Ebu Zeyd, toplantıda ABD’ye sunulan 5 talebi ise şöyle özetledi:

Çözümün İsrail saldırılarının derhal durdurulması ve insanların yerinden edilmesi yerine insani yardımların sağlanması, işgalin sona erdirilmesi ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulması olduğu vurgulandı.

Mısır Senatosu Dışişleri, Arap ve Afrika Komitesi Başkan Yardımcısı Dr. Sema Süleyman, Batı’nın İsrail’e verdiği destek ve Filistinlileri yerinden etme planları karşısında Arap ülkeleri arasındaki ortak tutumun önemine dikkati çekti. Dr. Süleyman, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının ABD Dışişleri Bakanı'nın ziyareti sırasında da devam ettiğini ve bunun işgalci İsrail ordusunun sivillere karşı suç işleme konusunda kararlı olduğunu teyit ettiğini belirtti.

Öte yandan Hamas’ın yurtdışındaki liderlerinden Sami Ebu Zuhri, Amman toplantısına ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi:

Arap ülkelerinin dışişleri bakanlarının Amman'da ABD Dışişleri Bakanı ile yaptıkları toplantı, Refah Sınır Kapısı’nın kalıcı olarak açılmasına karar verilmesi halinde verimli olacaktır. Arap bakanlar büyük bir sınavla karşı karşıya. Refah Sınır Kapısı kapalı kalmaya devam edemez.

Ebu Zuhri, dün Moritanya'nın başkenti Nuakşot'ta düzenlediği basın toplantısında, direnişin iyi durumda olduğunu ve iyiye gittiğini belirterek, “(Direnişçiler) Her gün onlarca İsrail askerini öldürüyor ve işgalci İsrail’in kayıplarının üstünü örten mekanizmalarını deliyor” ifadelerini kullandı.

Ebu Zuhri, direniş güçlerinin mucizeye yakın bir başarı ile devam eden bir savaş yürüttüğünü söyledi. Ayrıca, ABD ve Avrupalı ​bazı müttefikleri, Gazze’ye yönelik saldırılarda İsrail’e ortak olduklarını söyleyerek eleştirdi.



Suudi Arabistan, ocak ayında yabancıların mülk sahibi olmasına izin vermeye hazırlanıyor

Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)
Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)
TT

Suudi Arabistan, ocak ayında yabancıların mülk sahibi olmasına izin vermeye hazırlanıyor

Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)
Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)

Suudi Arabistan, gayrimenkul sektöründe yabancı yatırımcılara yönelik yeni bir döneme hazırlanıyor. Ülke, ocak ayında yürürlüğe girecek güncellenmiş yabancı mülkiyet yasası ile yabancı birey ve kuruluşların ülke genelinde gayrimenkul edinimini düzenleyecek. Bu sistem, gayrimenkul sektörünün gayri safi yurt içi hasılaya (GSYİH) katkısını artırmayı ve gelir kaynaklarını petrolden bağımsız olarak çeşitlendirmeyi hedefleyen stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor. Söz konusu hedefler, Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 programıyla uyumlu bir yaklaşım sergiliyor.

Uygulamadan sorumlu olan Gayrimenkul Genel Otoritesi, yürütme yönetmeliğini hazırlıyor ve yabancıların mülkiyet ve yatırım yapabileceği bölgeleri belirlemeye çalışıyor. Belirlenen detaylar, sistemin yürürlüğe girmesinden önce kamuoyuna açıklanacak.

Yeni yasa ayrıca, uluslararası profesyonellerin ülkede kalmasını desteklemeyi, şehirleşme ve kentsel yaşam kalitesini artırmayı amaçlıyor.

Mülkiyet kapsamı

Suudi Arabistan Belediye, Köy İşleri ve İskân Bakanı Macid el-Hakil, geçtiğimiz hafta yaptığı bir televizyon röportajında, gelecek ay yabancıların konut amaçlı gayrimenkul edinme sisteminin yürürlüğe gireceğini açıkladı. Bakan, uygulamanın Suudi Arabistan’daki tüm şehirlerde geçerli olacağını, ancak Mekke, Medine, Cidde ve Riyad olmak üzere dört şehirde yalnızca belirlenen bölgelerde mülkiyetin mümkün olacağını belirtti. Ülkede ikamet eden yabancılar ise birer konut sahibi olabilecek.

Öte yandan, sistemin ekonomik sektörler açısından daha esnek olacağı ve ticari, sanayi ve tarım alanlarında yabancıların tüm şehirlerde mülkiyet ediniminin sınırlama olmadan mümkün olacağı kaydedildi.

Suudi Arabistan Belediye, Köy İşleri ve İskân Bakanı Macid el-Hakil (SPA)Suudi Arabistan Belediye, Köy İşleri ve İskân Bakanı Macid el-Hakil (SPA)

Suudi Arabistan Gayrimenkul Genel Otoritesi’nde yabancılar için mülkiyetten sorumlu icra direktörü Fahd bin Süleyman, kasım ayında yaptığı açıklamada, Riyad, Cidde ve kutsal şehirler (Mekke ve Medine) için yabancılara ayrılan bölgelerin hâlâ gözden geçirildiğini ve ‘yakın zamanda’ yeni mülkiyet kurallarını belirleyen yönetmeliklerle birlikte ilan edileceğini duyurdu. Bin Süleyman, söz konusu bölgelerin ‘çok geniş’ olacağını ve büyük ölçekli projeleri kapsayacağını belirterek, bu alanlarda yabancı mülkiyet oranının yüzde 70 ile yüzde 90 arasında olması beklendiğini aktardı. Kutsal şehirlerde satın alma yapacak kişilerin Müslüman olması gerektiğini vurgulayan Bin Süleyman, bunun dışında büyük bir kısıtlama bulunmayacağını ifade etti. Bin Süleyman, “Büyük şartlar yok ve sınırlamalar getirmek istemiyoruz; mevcut yasa ile güncellenmiş yasa karşılaştırıldığında belirgin bir fark görülecek” dedi.

Piyasa tahmini

Uzmanlar ve gayrimenkul sektörü profesyonelleri, güncellenmiş yabancı mülkiyet yasasının yürürlüğe girmesine kısa süre kala, söz konusu sistemin hazır konutlara yönelik ek bir talep yaratacağını ve gayrimenkul piyasasındaki likiditeyi artıracağını belirtti. Uzmanlar, uluslararası şirketlerin Suudi Arabistan’da ofis ve projeler kurmasını teşvik edecek bu sistemin ekonomik aktiviteyi canlandıracağını ve gayrimenkul sektöründe daha istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyüme dönemini başlatacağını öngörüyor. Etkinin özellikle Riyad, Cidde, Mekke, Taif, Medine ve turistik bölgelere yakın şehirlerde hissedileceği, yasanın etkilerinin 2026’nın üçüncü ve dördüncü çeyreği ile 2027 yılı boyunca netleşmeye başlayacağı tahmin ediliyor.

Gayrimenkul uzmanı ve pazarlamacı Sakr ez-Zehrani, konuyla ilgili açıklamasında, yasanın uygulanmaya başlamasının Suudi Arabistan gayrimenkul piyasasında dönüm noktası oluşturacağını belirtti. Zehrani, sistemin, geniş bir kesimin kiralamadan mülkiyete geçmesine yol açarak işlem yapan kullanıcı tabanını genişleteceğini vurguladı.

Zehrani, bu dönüşümün hazır konutlar ve planlı konut projelerine yönelik ek talep yaratacağını, satış ve alım hareketliliğini artıracağını ve piyasadaki likiditeyi güçlendireceğini kaydetti.

Gayrimenkul kalitesinin iyileştirilmesi

Zehrani, yabancıların ticari, sanayi ve tarım sektörlerinde tüm şehirlerde mülkiyet edinmesine izin verilmesinin, uluslararası şirketler için Suudi Arabistan’da ofis ve projeler kurma motivasyonunu artıracağı ve bunun ekonomik faaliyetleri canlandırarak gayrimenkul sektöründe daha istikrarlı bir büyüme dönemini başlatacağı öngörüsünde bulundu.

Zehrani’ye göre piyasadaki ilk değişiklikler, gayrimenkul ürünlerinin kalitesinin yükselmesi, geliştiricilerin daha yüksek standartlı ve iyi planlanmış projeler üretmesiyle daha geniş bir alıcı kitlesinin taleplerini karşılamaya yönelik olacak. Ayrıca, yerli ve yabancı yatırımcıların pazara girmesiyle organize arz hacminde de artış yaşanacak.

Yeni sistemin fiyat istikrarını da destekleyeceğini belirten Zehrani, çünkü hem yerleşiklerin hem de yabancıların mülkiyeti genellikle uzun vadeli olup kısa vadeli spekülasyonları sınırlayacağını ifade etti. Yasa ile birlikte uygulanacak yasal ve denetim mekanizmalarının şeffaflığı artıracağını ve finans sektörüne, hem yerleşikler hem de yabancılar için özel finansal ürünler sunma fırsatı sağlayacağını söyledi. Bu durumun kredi hacmi ve piyasa likiditesi üzerinde olumlu etkisi olacağı kaydedildi.

Zehrani, yasanın yürürlüğe girmesinin ilgiyi ve sorgulamaları doğrudan artıracağını, ancak piyasadaki işlemler üzerindeki gerçek etkinin kademeli olarak hissedileceğini belirtti. İlk sinyallerin 2026’nın ikinci çeyreğinde, yabancılar ve yerleşikler için ilk işlemlerin tamamlanmasıyla ortaya çıkmasının beklendiğini söyledi.

Açık göstergelerin 2026’nın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde netleşeceğini belirten Zehrani, uygulamanın ilk yılının geçiş dönemi olacağını, en somut etkilerin ise 2026’nın ikinci yarısı ve sonrasında gözlemleneceğini vurguladı.

Coğrafi konuma bağlı olarak değişen etki

Gayrimenkul ve değerleme uzmanı Mühendis Ahmed el-Fekih, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, yeni mülkiyet yasasının etkisinin coğrafi konuma göre farklılık göstereceğini belirterek, en olumlu etkilerin Mekke ve çevresindeki şehirler (Cidde ve Taif) ile Medine’de hissedileceği öngörüsünde bulundu. Riyad’daki gayrimenkul piyasasının ise gayrimenkul mülkiyeti ve yatırımı için yabancı sermayeyi çekmede önemli bir rol oynayacağını ifade etti.

El-Fekih, turizm sektörüne yatırım yapmayı hedefleyen sermayenin, Mekke’ye yakınlığı nedeniyle Taif gibi turistik bölgelere, ayrıca Abha ve Cizan ile Neom projesine yakınlığı sebebiyle Tebük’e yönelmesinin muhtemel olduğunu belirtti.

Uzman, yeni sistemin uygulanmasının ilk yılının piyasanın test edilmesi ve fırsatların değerlendirilmesi açısından bir geçiş dönemi olacağını, gerçek etkinin ise 2027’de, yani ikinci yıl itibarıyla hissedilmeye başlanacağını vurguladı. Ayrıca, yasanın Vizyon 2030 hedefleri doğrultusunda ulusal ekonomide gelir kaynaklarını çeşitlendirmeye ve petrol bağımlılığını azaltmaya katkı sağlayacağını, bu yatırımların Suudi vatandaşlar için yüzbinlerce yeni istihdam fırsatı yaratacağını kaydetti.

Sistem teşvikleri

Suudi Arabistan, Ocak 2026’dan itibaren yürürlüğe girecek olan yeni yabancı mülkiyet yasasıyla gayrimenkul sektöründe kapsamlı bir açılım gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Yasayla, Suudi Arabistan’da yabancıların belirlenen coğrafi alanlarda taşınmaz mülkiyeti edinmeleri yasal olarak düzenlenecek. Bu adım, Vizyon 2030 hedefleri doğrultusunda yabancı yatırımları çekmeyi, gayrimenkul sektörünün GSYİH’ye katkısını artırmayı ve ulusal ekonomide petrol dışı gelir kaynaklarını çeşitlendirmeyi amaçlıyor. Yasa ayrıca uluslararası yeteneklerin ülkede istikrarlı şekilde kalmasını ve yaşam kalitesinin yükselmesini hedefliyor.

Yasa kapsamında, yabancılar yalnızca Bakanlar Kurulu’nun belirleyeceği coğrafi alanlarda mülk edinme yetkisine sahip olacak. Bu alanlar, Gayrimenkul Genel Otoritesi’nin önerisi ve Suudi Arabistan Ekonomi ve Kalkınma İşleri Konseyi onayıyla belirlenecek.

Buna göre, Suudi Arabistan’da ikamet eden yabancılar, belirlenen coğrafi alan dışında sadece bir adet konut satın alabilecek. Mekke ve Medine’de mülk edinmek isteyenlerin ise Müslüman olması zorunlu.

Şirketler açısından ise Suudi şirketler yasasına göre kurulan ve hisselerinde yabancı ortak bulunan şirketlere, belirlenen coğrafi alanlarda mülk edinme hakkı tanınıyor; alan dışında ise faaliyet veya çalışan konutları için mülk edinilebilecek.

Yasa, borsaya kayıtlı şirketler, yatırım fonları ve özel amaçlı kuruluşlar için ise Suudi Arabistan genelinde mülk edinme imkânı sağlıyor. Bu haklar, Sermaye Piyasası Kurumu (CMA) tarafından Gayrimenkul Genel Otoritesi ve ilgili kurumlarla koordineli olarak belirlenen düzenlemelerle uygulanacak.

Yasa, özel ikamet programları veya Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleriyle yapılan anlaşmalarla tanınan hakları etkilemiyor ve yabancı mülkiyetine ekstra ayrıcalık sağlamıyor.

Ayrıca, yabancılardan yapılacak taşınmaz işlemleri için değerinin yüzde 5’ini aşmayan bir harç alınacak; detaylar yürütme yönetmeliğinde belirlenecek. Kurallara uymayanlar para cezası veya uyarı ile karşı karşıya kalacak; yanlış beyanda bulunanlara 10 milyon riyale kadar ceza uygulanabilecek ve mahkeme kararıyla gayrimenkulün satışı sağlanabilecek.


Guterres,'ten Suudi Arabistan’ın dijital hükümet alanındaki nitelikli ilerlemesine övgü

Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)
Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)
TT

Guterres,'ten Suudi Arabistan’ın dijital hükümet alanındaki nitelikli ilerlemesine övgü

Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)
Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Suudi Arabistan’ın dijital hükümet alanında kaydettiği nitelikli ilerlemeyi övgüyle değerlendirerek, ülkenin ulaştığı seviyenin uluslararası ölçekte örnek teşkil ettiğini ve yenilikçi, etkili kamu hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik açık bir kararlılığı yansıttığını söyledi.

Guterres, beraberindeki heyetle birlikte Riyad’daki Dijital Hükümet Kurumu (DGA) İnovasyon Merkezi’ni ziyaret etti. Ziyarette Kurum Başkanı Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Suudi Arabistan’ın New York’taki Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Dr. Abdulaziz el-Vasıl da hazır bulundu.

BM Genel Sekreteri, gelişmiş bir dijital geleceğin inşasına katkı sağlayacak girişimleri desteklemek için ortak iş birliğinin güçlendirilmesinin önemini vurguladı.

cds
Fotoğraf: DGA

Taraflar, görüşmede dijital hükümetlerin geliştirilmesi, inovasyonun desteklenmesi, dijital dönüşüm ekosistemlerinin sürdürülebilirliğinin artırılması gibi ortak konuları ele aldı. Ayrıca Suudi Arabistan’ın sürdürülebilir kalkınma hedeflerini desteklemek ve kamu sektörünün etkinliğini yükseltmek için yürüttüğü dijital yetkilendirme çabaları da değerlendirildi.

Toplantıda, kurum ile BM kuruluşları arasındaki iş birliği imkânları; özellikle bilgi paylaşımı, dijital standartların geliştirilmesi, ortaya çıkan teknolojiler ve yapay zekânın etkinleştirilmesi, kapasite geliştirme ve hizmet kalitesini uluslararası ölçekte yükseltecek ortaklıkların kurulması konularında incelendi.

dsec
Guterres'e Suudi hükümetinin dijital stratejisi hakkında görsel bir sunum yapıldı (SPA)

Guterres, İnovasyon Merkezi’nin dijital kapsayıcılık, hizmet tasarımı, eğitim deneyimleri, yapay zekâ ve yeni teknolojiler gibi alanlarda uzmanlaşmış laboratuvarlarını gezerek merkezde sunulan imkânlara ilişkin bilgi aldı.

Kurum ekibi, Suudi Arabistan’ın dijital hükümet stratejisine ve ilgili BM göstergelerinde kaydedilen ilerlemeye dair bir sunum gerçekleştirerek ülkenin dijital altyapısının olgunlaştığını ve ulusal deneyimin gelişmişliğini ortaya koydu.


Suudi Arabistan'dan gelen insani yardım, Refah sınır kapısından Gazze'ye ulaştı

Suudi Arabistan'dan gelen insani yardım malzemeleri yüklü kamyonlar Refah sınır kapısından geçiyor (Kral Salman Yardım Merkezi)
Suudi Arabistan'dan gelen insani yardım malzemeleri yüklü kamyonlar Refah sınır kapısından geçiyor (Kral Salman Yardım Merkezi)
TT

Suudi Arabistan'dan gelen insani yardım, Refah sınır kapısından Gazze'ye ulaştı

Suudi Arabistan'dan gelen insani yardım malzemeleri yüklü kamyonlar Refah sınır kapısından geçiyor (Kral Salman Yardım Merkezi)
Suudi Arabistan'dan gelen insani yardım malzemeleri yüklü kamyonlar Refah sınır kapısından geçiyor (Kral Salman Yardım Merkezi)

Suudi Arabistan'dan gelen yeni bir insani yardım sevkiyatı, Gazze Şeridi'ndeki mağdurlara ulaştırılmak üzere dün Refah sınır kapısından geçirildi.

Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi’nin (KSRelief) "Gazze'deki Filistin Halkına Yardım Halk Kampanyası" kapsamında sağladığı yardımlar arasında büyük miktarda gıda sepeti ve çadır yer aldı.

Merkez, kampanya kapsamında bugüne kadar 75 uçak ve 8 gemiyle 7 bin 685 tondan fazla gıda, tıbbi malzeme ve barınma malzemesi ulaştırarak, hava ve deniz köprüsü kurdu. Ayrıca Filistin Kızılayı'na 20 ambulans teslim etti.

sdfg
Suudi Arabistan'dan Gazze'deki afetzedelere yeni bir insani yardım sevkiyatı yolda (KSRelief)

KSRelief ayrıca Gazze içinde 90 milyon dolar ve 350 bin avro değerinde yardım projeleri uygulamak üzere uluslararası kuruluşlarla anlaşmalar imzaladı. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre sınır geçişlerinin kapatılmasını aşmak ve yardımların ulaşmasını sağlamak için Ürdün ile ortaklaşa havadan yardım operasyonları gerçekleştirdi.

Bu yardım, Suudi Arabistan'ın Gazze Şeridi'ndeki Filistin halkının çektiği acıları hafifletmek amacıyla merkez aracılığıyla sağladığı yardım çalışmalarının bir uzantısı niteliğindedir. Soğuk ve zorlu yaşam koşulları nedeniyle çocuklar ve kadınlar da dahil olmak üzere Filistinliler insani tehlike altındadır.