Riyad Deklarasyonu, Suudi Arabistan- Afrika iş birliğinde yeni bir tarih yazıyor

Zirve sonuçlarını altı ay içerisinde takip edecek dört çalışma grubu oluşturuldu.

Riyad Deklarasyonu, Suudi Arabistan-Afrika iş birliğinin haritası niteliğinde. (SPA)
Riyad Deklarasyonu, Suudi Arabistan-Afrika iş birliğinin haritası niteliğinde. (SPA)
TT

Riyad Deklarasyonu, Suudi Arabistan- Afrika iş birliğinde yeni bir tarih yazıyor

Riyad Deklarasyonu, Suudi Arabistan-Afrika iş birliğinin haritası niteliğinde. (SPA)
Riyad Deklarasyonu, Suudi Arabistan-Afrika iş birliğinin haritası niteliğinde. (SPA)

İlk Suudi Arabistan- Afrika Zirvesi dün, Afrika ülkelerinin liderlerinin geniş katılımıyla Riyad’daki çalışmalarını tamamladı. Afrikalı liderler, zirve sırasında Afrika ülkelerinin Suudi Arabistan ile ilişkilerinde tarihi dönüm olduğunu ve aralarındaki ilişkilerin geleceği ve her alanda gelişmesi için daha geniş ufuklar açacağını vurguladı.

Zirve, Suudi Arabistan- Afrika iş birliğine yönelik yol haritasını da içeren Riyad Deklarasyonu’nun kabul edilmesiyle sona erdi. Proje çerçevesinde liderler, Afrika Kıtası’nın Suudi Arabistan ile paylaştığı stratejik ortaklık, ortak çıkarlar ve coğrafi, tarihi ve kültürel bağlar temelinde Afrika ülkeleri ile Suudi Arabistan arasındaki iş birliğini güçlendirme konusundaki kararlılıklarını yinelediler.

Buna karşılık Suudi Arabistan, Afrika Kıtası’yla tarihi bağlarına ve tüm ülkeleriyle siyasi, ekonomik, yatırım, ticaret, kalkınma, kültürel ve sosyal alanlardaki ilişkilerini geliştirmeye olan ilgisine dikkati çekti.

Afrika ülkelerinin liderleri, Suudi Arabistan’ın, geçtiğimiz günlerde Güney Afrika’da düzenlenen G20 zirvesi sırasında, Afrika Birliği’nin G20’ye daimî üye olarak katılımına verdiği erken desteğe övgüde bulundu.

Liderler, zirvenin dört çalışma grubunun oluşturulmasına ilişkin tavsiyelerini onaylarken, sonuçlarının takip edilebilmesi için zirvenin bitiminden itibaren altı ay boyunca çalışmalarını sürdürmesi gerektiğini dile getirdi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre söz konusu çalışma grupları ‘Siyasi, Güvenlik ve Askeri İşler ile Aşırıcılık ve Terörle Mücadele Grubu’, ‘Ekonomik, Kalkınma, Ticari ve Yatırım İşleri Grubu’, ‘Kültür, Eğitim ve Medeniyet İşleri ve İletişim Grubu’ ve ‘İnsani ve Sağlık İşleri Grubu’ olarak sıralandı.

Diğer yandan Riyad Deklarasyonu’nda, toplantı liderlerinin Filistin’deki durumla ilgili gelişmeleri ele aldığı ve Gazze’deki insani felaketle ilgili derin kaygılarını dile getirdikleri yer aldı. İşgal altındaki Filistin topraklarında gerçekleştirilen askeri operasyonların durdurulması ve sivillerin uluslararası hukuk uyarınca korunması gereğini vurgulayan liderler, uluslararası insan hakları hukukun ve uluslararası hukukun açık bir ihlali olan İsrail saldırılarını ve Filistinlilerin Gazze Şeridi’nden zorla yerinden edilmesini durdurmak için İsrail tarafına baskı yapma konusunda uluslararası toplumun oynaması gereken rolün önemli olduğunu kaydetti.

Aynı şekilde deklarasyona göre liderler, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) başta olmak üzere BM kuruluşları da dahil uluslararası insani kuruluşların Filistin halkına insani ve yardım sağlamadaki rollerini yerine getirebilmelerine izin verilmesi ve bu konudaki çabalarının desteklenmesi gerektiğini de vurguladı. Ayrıca İsrail işgalinin temsil ettiği çatışmanın gerçek nedeninin sona erdirilmesinin ve (Filistin halkının 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız devletlerini kurma hakkını garanti altına almak için iki devletli çözüm ilkesi, Arap Barış Girişimi ve ilgili uluslararası meşruiyet kararları uyarınca) Filistin-İsrail çatışmasına kapsamlı ve adil bir çözüme ulaşmaya yönelik çabaların yoğunlaştırılmasının önemli olduğu ifade edildi.

Fotoğraf Altı: Riyad Deklarasyonu, çatışmanın gerçek nedeni olan İsrail işgaline son verilmesi gerektiğini vurguladı (SPA)
 Riyad Deklarasyonu, çatışmanın gerçek nedeni olan İsrail işgaline son verilmesi gerektiğini vurguladı (SPA)

Açıklamada, Suudi Arabistan liderliğinin ve Afrikalı liderlerin devletlerin egemenliğine saygıyı, iç işlerine karışmamayı ve uluslararası hukuka uygun olarak devletler arasında eşitlik, karşılıklı saygı ve ortak çıkarlar ilkesine dayalı iyi komşuluk ilkesini vurguladıkları, savunma alanlarında iş birliği ve koordinasyonu geliştirme konusundaki kararlılıklarını dile getirdikleri ve terörizm ve her türlü aşırıcılıkla mücadelede birleştirici çabaların altını çizdikleri belirtildi.

Katılımcılar ayrıca, ortak çıkarlara hizmet edecek ve bunları gerçekleştirecek, dünyada güvenlik ve barışın sağlanmasına katkıda bulunacak şekilde iş birliğini geliştirmenin, çabaları koordine etmenin, deneyim alışverişinde bulunmanın ve ülkeleri arasında yakın iş birliği içerisinde terör suçlarının oluşmasını önlemek için gerekli her türlü tedbirin alınmasının önemine dikkat çekti. Ilımlılık ve hoşgörü kültürünün yaygınlaştırılması, güvenlik ve barışın sağlanması, aşırıcılık, fanatizm ve terörizmle mücadele alanındaki çalışmaların arttırılmasının yollarını ele aldı.

Deniz güvenliği

Liderler, mülteci durumu, yasa dışı göç, insan ticareti ve gemi korsanlığıyla mücadele etmek için deniz güvenliğinin iyileştirilmesi, ortak çalışmaya katkıda bulunacak şekilde ülkelerin istikrar ve kalkınma faktörlerinden biri olan deniz emniyeti alanında iş birliğinin güçlendirilmesi başlığını da görüştü. Ayrıca söz konusu iş birliğiyle Afrika ülkelerinin kalkınmasına ve istikrarına katkıda bulunmasını sağlamak, her türlü sınır ötesi suçla mücadele etmek ve bunu bu ülkeler ve halkları için güvenlik ve istikrarı sağlayacak şekilde geliştirmek de dahil, organize suçlarla, uyuşturucu ve psikotrop madde kaçakçılığıyla, kara para aklamayla ve uluslararası kaçakçılık ağlarıyla mücadeleyi amaçladıklarını vurguladı. Aynı şekilde Suudi Arabistan’ın ABD, Fas, İtalya ve Nijer ile birlikte terör örgütü DEAŞ’a karşı uluslararası koalisyona bağlı Afrika İşleri Odak Grubu’na katılarak başkanlığını yaptığını ve bu gruba iki milyon ABD doları ile destek verdiğini kaydeden katılımcılar, Suudi Arabistan’ın Kızıldeniz ve Aden Körfezi’ne bakan Arap ve Afrika Devletleri Konseyi’ni kurma çabalarını da takdirle karşıladı.

Kalkınma alanında 50 yıllık ilişki

Riyad Deklarasyonu’nda liderler, ekonomik, kalkınma, ticari ve yatırım düzeylerinde Suudi Arabistan ile Afrika Kıtası ülkeleri arasındaki tarihi ilişkilerin derinliğine vurgu yaptı. Ayrıca Suudi Arabistan’ın, elli yılı aşkın bir süredir birçok hayati sektörde 45 milyar dolardan fazla değerde kalkınma desteği sağlayarak 46 Afrika ülkesine fayda sağladığı kaydedildi.

Afrika ülkelerinin liderleri, Suudi Arabistan ile Afrika Kıtası ülkeleri arasındaki ticaret hacminin geçen yıl 45 milyar ABD dolarına ulaşmasından dolayı övgüde bulunurken ikili ticareti çeşitlendirerek ve her iki taraftaki ekonomik kurumlar arasında var olan ilişkileri güçlendirerek ticari ve ekonomik iş birliğini geliştirmeye ve ortak yatırımları teşvik etmeye yönelik çabaların sürdürülmesinin önemine dikkat çekti. Liderler, Suudi Arabistan ve Afrika Kıtası’nın çeşitli ekonomik bileşenlerine ve Suudi Vizyon 2030 ile Afrika Gündemi 2063’ün çeşitli alanlarda iş birliğini geliştirmeye yönelik sağladığı fırsatlara işaret etti. Bu fırsatlar, ortak çıkarlara ulaşmak amacıyla, başta hava bağlantısı, deniz taşımacılığı ve limanlar olmak üzere ulaştırma ve lojistik hizmetleri alanlarında ortak iş birliğini etkinleştirme ve geliştirme yollarının tartışılmasının öneminin yanı sıra Krallık ile Afrika kıtasındaki ülkeler arasında karşılıklı bir ekonomik fayda anlamına geliyor.

Fotoğraf Altı: Afrika ülkelerinin liderleri, Suudi Arabistan ile Afrika Kıtası ülkeleri arasındaki ticari ilişkilerin seviyesine övgüde bulundu. (SPA)
Afrika ülkelerinin liderleri, Suudi Arabistan ile Afrika Kıtası ülkeleri arasındaki ticari ilişkilerin seviyesine övgüde bulundu. (SPA)

Suudi Arabistan ve Afrika, son beş yılda aralarındaki ticaret alışverişinde yaşanan kayda değer büyümeyi memnuniyetle karşılayarak, sanayi ve madencilik sektörlerinde iki taraf arasındaki ekonomik ilişkileri güçlendirme ve petrol dışı ihracatı artırma konusunda mutabakata vardı. İki taraf ayrıca, Suudi Arabistan’ın Afrika’ya petrol dışı ihracatının 2018’den 2022’ye kadar olan dönemde yıllık yüzde 5,96 oranında artarak geçen yılın sonunda 31,94 milyar riyale ulaştığını kaydetti.

Liderler ayrıca, Kral Selman bin Abdulaziz’in himayesinde her yıl düzenlenen ve Afrika Kıtası, Ortadoğu ve Orta Asya'daki madencilik faaliyetleriyle ilgili çalışmalar yürüten Uluslararası Madencilik Konferansı’na katılımı da memnuniyetle karşıladı. Ayrıca bu zirvenin oturum aralarında düzenlenen üst düzey ekonomik konferansın sonuçlarını da memnuniyetle karşılayan liderler arasında, turizm, yatırım, finans, enerji, yenilenebilir enerji, madencilik, ulaştırma ve lojistik hizmetleri, tarım, su, iletişim ve bilgi teknolojisi gibi birçok ekonomik alanda 50’den fazla anlaşma ve mutabakat zaptı imzalandı. Aynı zamanda kültür, insan kaynakları, toplumsal kalkınma, spor gibi sosyal alanda da çok sayıda anlaşmaya imza atıldı.

İki taraf, enerji, madencilik, tarım ve gıda güvenliği alanlarında Suudi-Afrika ortaklıklarının güçlendirilmesi, sürdürülebilir kalkınmanın finansmanı, küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesi, imalat endüstrilerinin geliştirilmesi, teşvik yoluyla iç ticaretin geliştirilmesi, her iki tarafta ihracatçı ve ithalatçılar arasında periyodik toplantılar düzenlenmesi ve Suudi 2030 Vizyonu ışığında mevcut yatırım alanları ve fırsatları araştırılarak Afrika ülkeleriyle ilişkileri güçlendirme yollarının görüşülmesi çağrısında bulundu. Vizyon 2030 uyarınca Afrika’daki Suudi yatırımlarının hacmi, yaklaşık 96 milyar Suudi riyaline ulaşacak ve Suudi Kalkınma Fonu, 2030 yılına kadar Kıta’da yaklaşık 18,75 milyar Suudi riyali tutarındaki kalkınma projelerini finanse edecek. Suudi Arabistan’dan Afrika kıtasına yapılan ihracat da 2030 yılına kadar 37,5 milyar Suudi riyali tutarında finanse edilecek ve sigortalanacak.

Fotoğraf Altı: İki taraf enerji, madencilik, tarım ve gıda güvenliği alanlarında Suudi- Afrika ortaklıklarının güçlendirilmesi çağrısı yaptı. (SPA)
İki taraf enerji, madencilik, tarım ve gıda güvenliği alanlarında Suudi- Afrika ortaklıklarının güçlendirilmesi çağrısı yaptı. (SPA)

Enerji ve iklim

Enerji alanıyla ilgili olarak ise Afrika ülkeleri, Suudi Arabistan’ın öncü rolünü, OPEC+ ülkeler grubunun küresel petrol piyasalarının güvenilirliğini ve istikrarını artırmadaki rolünü ve küresel piyasalardaki tüm enerji kaynaklarının arz güvenliğinin sağlanması gerekliliğini vurguladı.

Enerji verimliliği, elektrik enerjisi ve yenilenebilir enerji konularında güneş enerjisi ve rüzgâr enerjisi gibi ortak iş birliği alanlarını görüşmek, bu kaynaklardan projeler geliştirmek ve enerji sektörü ürünlerinin yerlileştirilmesi için çalışmalar yapmak istediklerini ifade ettiler.

Riyad Deklarasyonu’na göre Afrika ülkeleri liderleri, Suudi Arabistan’ın Yeşil Suudi Arabistan ve Yeşil Ortadoğu girişimlerini başlatmasını memnuniyetle karşılarken, Suudi Arabistan tarafından başlatılan ve G20 ülkelerinin liderleri tarafından onaylanan döngüsel karbon ekonomisi yaklaşımını uygulayarak Krallığın iklim değişikliği alanındaki çabalarına desteklerini bildirdi.  Söz konusu iki girişimi hayata geçirmek istediklerini ifade ederek, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Paris Anlaşması ilkelerine bağlılığın önemli olduğunu da vurguladılar. Liderler ayrıca, sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak ve insan kaynaklarından ve küresel tedarik zincirlerinden yararlanmak için Suudi Arabistan ile Afrika ülkeleri arasındaki ekonomik iş birliğinin ve ortak yatırımın önemli olduğunu kaydetti. Suudi Arabistan da Suudi şirketlerini ve yatırımcılarını Afrika Kıtası’nda çeşitli alanlarda nitelikli yatırımları artırmaya teşvik ettiğini belirtirken, Afrikalı yatırımcıları ve şirketleri de Suudi Arabistan Vizyon 2030’unun sağladığı dev yatırım fırsatlarından, büyük program ve projelerinden yararlanmaya çağırdı.

Fotoğraf Altı: Suudi Arabistan, Suudi şirketlerini ve yatırımcılarını Afrika Kıtası’ndaki nitelikli yatırımları artırmaya teşvik ettiğini bildirdi. (SPA)
Suudi Arabistan, Suudi şirketlerini ve yatırımcılarını Afrika Kıtası’ndaki nitelikli yatırımları artırmaya teşvik ettiğini bildirdi. (SPA)

IMPACT girişimi

Suudi Arabistan’ın dijital ekonomiyi geliştirmeye ve dijital çözümlere erişimi kolaylaştırmaya yönelik Afrika ülkeleriyle ortak çabalarının güçlendirilmesi ve Suudi Arabistan’ın dijital devlet alanında özel sektörün en belirgin başarılarının paylaşılmasındaki öncü rolünün teyit edilmesi çerçevesinde Krallık, Dijital Hükümet Otoritesi ve Dijital İşbirliği Örgütü işbirliğiyle, ülkelerin dijital hükümet alanındaki başarılarını paylaşmasına odaklanan Dijital Pazar Girişimi’ni (IMPACT) başlattı. Bu da dijital hizmetlere erişimin artırılmasına, yaşam kalitesinin yükseltilmesine ve dijital ekonominin geliştirilmesine katkıda bulundu. Söz konusu girişim, dijital gelişimi teşvik etmek, deneyim ve bilgi alışverişinde bulunmak, bölgesel iş birliğini geliştirmek ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak amacıyla Krallığın Afrika ülkeleriyle ortaklığa olan bağlılığını yansıtıyor.

Kültürel iş birliğinin artırılması

Diğer yandan Riyad Deklarasyonu, Suudi Arabistan ile Afrika kıtasındaki ülkeler arasında kültürel bir arada yaşamayı ve insani hoşgörüyü teşvik etmenin önemini vurguladı. Liderler, deneyim alışverişine ve kültürel mirasın korunmasına katkıda bulunacak şekilde tüm kültürel alanlarda aralarındaki kültürel işbirliğinin güçlendirilmesi, spor ve gençlik alanlarında ortak etkinliklerin düzenlenmesi ve ortak girişimler oluşturulması için çalışmalar yapılması, haber alışverişi, radyo ve televizyon ve medya sektörünün örgütlenmesi alanlarında Suudi- Afrika medya işbirliğine yönelik ortak bir stratejik vizyonun geliştirilmesinin önemine dikkat çekildi. Ayrıca kadınların ailenin ve toplumun aktif üyeleri olmalarını sağlamanın önemini teşvik etme, aile üyeleri ve toplumda istismar ve aile içi şiddet kavramı ve sonuçları konusunda farkındalığın geliştirilmesi, aile bütünlüğünü ve sivil toplumu güçlendiren ve istikrarını artıran toplumsal değer ve ilkelerin yaygınlaştırılması, Afrika Kıtası’nın tarihini, içerdiği antik eserleri ve kültürleri ve iki taraf arasındaki ortaklıkları tanıtma çağrısında bulunuldu.

Fotoğraf Altı: Liderler, Suudi Arabistan ile Afrika Kıtası ülkeleri arasında kültürel kapsamda bir arada yaşamayı ve insani hoşgörüyü teşvik etmenin önemine dikkat çekti. (SPA)
Liderler, Suudi Arabistan ile Afrika Kıtası ülkeleri arasında kültürel kapsamda bir arada yaşamayı ve insani hoşgörüyü teşvik etmenin önemine dikkat çekti. (SPA)

EXPO ve Dünya Kupası

Afrika ülkelerinin liderleri, Suudi Arabistan’ın EXPO 2030’un Riyad şehrinde düzenlenmesi adaylığına desteklerini dile getirirken, bu adaylığın desteklenmesi için her türlü çabayı sarf edeceklerini bildirdi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre ayrıca Suudi Arabistan’ın 2034 FIFA Dünya Kupası’na ev sahipliği yapmak için aday olması da memnuniyetle karşılandı.

Suudi Arabistan da BM Dünya Turizm Örgütü ve Afrika Birliği ile koordineli olarak Afrika Birliği ülkelerinde turizm sektörünü geliştirecek politika, plan ve yönlendirmelerin desteklenmesine, Afrika Birliği ülkelerinde insani yeteneklerin ve eğitim kurumlarının geliştirilmesi için gerekli teknik desteğin sağlanmasına ve Afrika ülkelerinde kapsamlı ekonomik kalkınmayı desteklemek için turizm sektöründen istenen faydayı elde etmek üzere gelişmelerine katkıda bulunulmasına yönelik duyduğu memnuniyeti vurguladı.



Suudi Arabistan-Katar Demiryolu Projesi: Daha verimli ve sürdürülebilir bir Körfez ulaşım sistemi geliştirmeye yönelik ortak vizyonların somut bir örneği

Suudi Arabistan-Katar Demiryolu Projesi: Daha verimli ve sürdürülebilir bir Körfez ulaşım sistemi geliştirmeye yönelik ortak vizyonların somut bir örneği
TT

Suudi Arabistan-Katar Demiryolu Projesi: Daha verimli ve sürdürülebilir bir Körfez ulaşım sistemi geliştirmeye yönelik ortak vizyonların somut bir örneği

Suudi Arabistan-Katar Demiryolu Projesi: Daha verimli ve sürdürülebilir bir Körfez ulaşım sistemi geliştirmeye yönelik ortak vizyonların somut bir örneği

Suudi Arabistan’ın Ankara Büyükelçiliği Kültür Ateşesi Dr. Faysal b. Abdurrahman Usra

Ortak iş birliğinde yeni bir dönemin tesis edilmesi, bölgede ekonomik ve lojistik entegrasyona yeni bir yapı taşı eklenmesi ve Suudi Arabistan-Katar Koordinasyon Konseyi çalışmaları kapsamında, Körfez ülkeleri arasında modern altyapı alanındaki en büyük adımlardan biri atıldı. Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani’nin himayesinde, Suudi Arabistan ile Katar arasında yolcu taşımacılığına yönelik hızlı tren projesinin hayata geçirilmesine ilişkin bir anlaşma imzalandı. İki ülke ayrıca, Riyad ile Doha’yı birbirine bağlayacak söz konusu tren projesinin resmen başlatıldığını duyurdu. Hayati öneme sahip proje, iki kardeş ülke arasındaki köklü ve tarihi ilişkilerin derinliğini yansıtmasının yanı sıra, kalkınma alanında iş birliği ve entegrasyonu güçlendirmeye yönelik stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor. Proje, sürdürülebilir kalkınmanın pekiştirilmesi ve bölgede daha geniş bir refah ve gelişim ufkuna yönelik ortak iradeyi de ortaya koyuyor. Suudi Arabistan-Katar Hızlı Tren Projesi’nin ilanı, iki ülke arasındaki ilişkilerin ulaştığı düzeyi teyit eden tarihi bir dönüm noktası olarak öne çıkarken, ulaşım sektöründe ikili iş birliğinin somut bir yansıması ve bölge için ortak gelecek vizyonunun sembolü niteliği taşıyor. Modern ve sürdürülebilir bir ulaşım sisteminin geliştirilmesinde iki ülke arasındaki entegrasyonu temsil eden proje, aynı zamanda turizmin büyümesine önemli katkı sağlamayı hedefliyor. Projenin, Suudi Arabistan ve Katar’daki turistik destinasyonlara erişimi kolaylaştırarak ziyaretçi sayısını artırması ve iki başkent arasında kısa ve sık seyahatleri teşvik etmesi bekleniyor.

Suudi Arabistan Ulaştırma ve Lojistik Hizmetleri Bakanı Mühendis Salih el-Casir ile Katar Ulaştırma Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdullah Al Sani tarafından yakın zamanda imzalanan anlaşma, Suudi Arabistan-Katar Hızlı Tren Projesi’nin fiilen başlamasının işaretini veriyor. Proje, İki Kutsal Caminin Hizmetkârı ve Veliaht Prens ile Katar Emiri’nin doğrudan ilgi ve desteği altında yürütülüyor; bu durum, iki kardeş ülke arasındaki entegrasyon projeleri arasında stratejik önemini ortaya koyuyor. Bu devasa proje, aynı zamanda Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonu ve Katar Ulusal 2030 Vizyonu’nun somut bir uygulaması olarak değerlendiriliyor. Proje, iki ülke liderliğinin, daha bağlantılı ve refah dolu bir gelecek yaratma vizyonunu yansıtıyor ve bölgedeki altyapı entegrasyonuna yönelik daha geniş bir çerçevede konumlanıyor; özellikle ulaşım, enerji ve ticaret alanlarında iş birliğini güçlendiriyor. Proje, sürdürülebilir kalkınmanın gerçek bir örneği olarak öne çıkıyor; vatandaşlar arasındaki bağları güçlendirirken, iki ülke arasındaki seyahati daha hızlı, konforlu ve güvenli hâle getiriyor. Ayrıca modern ve sürdürülebilir altyapının geliştirilmesi yoluyla ekonomik büyümeyi destekliyor, yaşam kalitesini artırıyor ve ileri düzeyde ulaşım seçenekleri sunuyor. Hızlı tren hattı, ekonomik çeşitliliğin sağlanmasına, turizmin canlandırılmasına ve ulaşım sektörünün etkinliğinin artırılmasına katkıda bulunacak. Projenin, başta havaalanları ve büyük ekonomik şehirlerle entegrasyonu sayesinde, iki ülke arasındaki ticaret, yatırım ve iş hareketliliğinde önemli değişiklikler yaratması bekleniyor. Böylece proje, iki halk için daha bağlantılı ve refah dolu bir geleceğin inşasında merkezi bir rol oynayacak ve Körfez’deki stratejik bağlantı zincirinin en önemli halkalarından biri olarak değerlendirilecek.

Suudi Arabistan ile Katar arasında inşa edilecek hızlı tren projesi, Riyad ile Doha’yı birbirine bağlamanın ötesinde, iki halk arasındaki tarihi ve kültürel bağların derinliğini de yansıtıyor. Proje, yalnızca bir altyapı yatırımı değil; ortak dini ve kültürel değerleri paylaşan, gelenek ve alışkanlıklarıyla birbirine yakın iki halkın birleşik geleceğini simgeleyen bir sembol niteliği taşıyor. Proje, ülkedeki ulaştırma ve lojistik sektörüne de önemli katkılar sağlayacak. Sektör, Kral Selman bin Abdulaziz’in liderliğinde ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın desteğiyle kapsamlı yapısal reformlar ve 280 milyar Suudi riyalini aşan ulusal ve uluslararası yatırım sözleşmeleriyle güçlendirilmiş durumda. Suudi Arabistan, güçlü ve yatırım çekici ulaşım ile lojistik altyapısına sahip bir ülke olarak öne çıkıyor. Riyad-Doha hızlı tren hattı, toplam 785 kilometrelik uzunluğuyla yolculara hızlı ve sürdürülebilir bir seyahat imkânı sunacak. Proje, Riyad’daki Kral Selman Uluslararası Havalimanı ile Doha’daki Hamad Uluslararası Havalimanı’nı birbirine bağlayarak iş ve turizm amaçlı seyahatlerde esneklik sağlayacak. Hattın güzergâhı Riyad, Hufuf ve Dammam olmak üzere üç önemli Suudi şehrine de uzanacak ve toplamda 5 ana yolcu istasyonu yer alacak. Bu istasyonlar, konfor, hız ve akıllı teknolojileri bir araya getirerek modern bir yolculuk deneyimi sunacak. Trenin saatte 300 kilometreyi aşan hızı, iki başkent arasındaki seyahat süresini yaklaşık iki saate indirecek. Bu sayede ticaret ve turizm hareketliliği artacak, ekonomik büyüme desteklenecek ve yaşam kalitesi yükseltilecek. Proje, yıllık 10 milyondan fazla yolcuya hizmet verecek ve Suudi Arabistan ile Katar’daki önemli turistik ve kültürel noktaların keşfini kolaylaştıracak. Ayrıca proje, hafif ve orta ağırlıktaki yük taşımacılığını geliştirerek sınır ötesi lojistik çözümler sunacak, iki ülke arasındaki ticaret hacmini artıracak ve teslim sürelerini kısaltarak operasyonel maliyetleri düşürecek. Yapım ve işletme aşamalarında ise Suudi Arabistan ve Katar’da 30 binden fazla doğrudan ve dolaylı istihdam yaratması öngörülüyor. Tüm bu özellikleriyle proje, bölgesel kalkınmayı destekleyen ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri arasındaki entegrasyonu güçlendiren stratejik bir altyapı yatırımı olarak öne çıkıyor.

Bu stratejik projenin altyapı inşaatları, yerel müteahhitlik şirketleri tarafından gerçekleştirilecek; modern tren teknolojileri ise alanında uzman uluslararası şirketler tarafından sağlanacak. Projenin tamamlanması, altı yıllık bir zaman çizelgesine göre yürütülecek ve en yüksek uluslararası kalite ve güvenlik standartlarına uygun olarak gerçekleştirilecek. Tren hattında en son demiryolu teknolojileri ve akıllı mühendislik çözümleri kullanılacak, böylece güvenli ve sorunsuz bir işletme sağlanacak. Proje, çevresel sürdürülebilirliği destekleyerek karbon emisyonlarını azaltacak ve bölgedeki akıllı ve sürdürülebilir ulaşım çözümlerine geçişi teşvik edecek. Böylece ekonomik ve lojistik entegrasyonda yeni bir dönemin temelleri atılmış olacak. Hızlı tren, iki ülke arasındaki ticaret ve turizm hareketliliğinin haritasını yeniden çizecek. Geleneksel ulaşım yollarının ötesine geçerek bireylerin hareketini kolaylaştıracak, turizm ile büyük spor ve eğlence etkinliklerini canlandıracak ve yaşam kalitesini yükseltecek. Projede tamamen temiz enerji kullanılacak; elektrikli trenler sayesinde çevreye olumlu katkı sağlanacak ve bireysel taşımacılıktan toplu taşımaya geçiş, çevresel yükü büyük ölçüde hafifletecek. Altı yıl içinde tamamlanması planlanan proje, güvenli ve sorunsuz işletmeyi garanti eden en son demiryolu ve akıllı mühendislik teknolojilerini bir araya getirecek. Suudi Arabistan-Katar hızlı tren hattı, hız, sürdürülebilirlik ve benzersiz yolculuk deneyimini bir araya getirerek bölgede ulaşım ve seyahat geleceği için yeni bir standart oluşturacak ve yenilik ile ilerlemenin sembolü olacak.

Başarıyı veren Allah’tır…


Suudi Arabistan, ocak ayında yabancıların mülk sahibi olmasına izin vermeye hazırlanıyor

Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)
Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)
TT

Suudi Arabistan, ocak ayında yabancıların mülk sahibi olmasına izin vermeye hazırlanıyor

Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)
Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)

Suudi Arabistan, gayrimenkul sektöründe yabancı yatırımcılara yönelik yeni bir döneme hazırlanıyor. Ülke, ocak ayında yürürlüğe girecek güncellenmiş yabancı mülkiyet yasası ile yabancı birey ve kuruluşların ülke genelinde gayrimenkul edinimini düzenleyecek. Bu sistem, gayrimenkul sektörünün gayri safi yurt içi hasılaya (GSYİH) katkısını artırmayı ve gelir kaynaklarını petrolden bağımsız olarak çeşitlendirmeyi hedefleyen stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor. Söz konusu hedefler, Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 programıyla uyumlu bir yaklaşım sergiliyor.

Uygulamadan sorumlu olan Gayrimenkul Genel Otoritesi, yürütme yönetmeliğini hazırlıyor ve yabancıların mülkiyet ve yatırım yapabileceği bölgeleri belirlemeye çalışıyor. Belirlenen detaylar, sistemin yürürlüğe girmesinden önce kamuoyuna açıklanacak.

Yeni yasa ayrıca, uluslararası profesyonellerin ülkede kalmasını desteklemeyi, şehirleşme ve kentsel yaşam kalitesini artırmayı amaçlıyor.

Mülkiyet kapsamı

Suudi Arabistan Belediye, Köy İşleri ve İskân Bakanı Macid el-Hakil, geçtiğimiz hafta yaptığı bir televizyon röportajında, gelecek ay yabancıların konut amaçlı gayrimenkul edinme sisteminin yürürlüğe gireceğini açıkladı. Bakan, uygulamanın Suudi Arabistan’daki tüm şehirlerde geçerli olacağını, ancak Mekke, Medine, Cidde ve Riyad olmak üzere dört şehirde yalnızca belirlenen bölgelerde mülkiyetin mümkün olacağını belirtti. Ülkede ikamet eden yabancılar ise birer konut sahibi olabilecek.

Öte yandan, sistemin ekonomik sektörler açısından daha esnek olacağı ve ticari, sanayi ve tarım alanlarında yabancıların tüm şehirlerde mülkiyet ediniminin sınırlama olmadan mümkün olacağı kaydedildi.

Suudi Arabistan Belediye, Köy İşleri ve İskân Bakanı Macid el-Hakil (SPA)Suudi Arabistan Belediye, Köy İşleri ve İskân Bakanı Macid el-Hakil (SPA)

Suudi Arabistan Gayrimenkul Genel Otoritesi’nde yabancılar için mülkiyetten sorumlu icra direktörü Fahd bin Süleyman, kasım ayında yaptığı açıklamada, Riyad, Cidde ve kutsal şehirler (Mekke ve Medine) için yabancılara ayrılan bölgelerin hâlâ gözden geçirildiğini ve ‘yakın zamanda’ yeni mülkiyet kurallarını belirleyen yönetmeliklerle birlikte ilan edileceğini duyurdu. Bin Süleyman, söz konusu bölgelerin ‘çok geniş’ olacağını ve büyük ölçekli projeleri kapsayacağını belirterek, bu alanlarda yabancı mülkiyet oranının yüzde 70 ile yüzde 90 arasında olması beklendiğini aktardı. Kutsal şehirlerde satın alma yapacak kişilerin Müslüman olması gerektiğini vurgulayan Bin Süleyman, bunun dışında büyük bir kısıtlama bulunmayacağını ifade etti. Bin Süleyman, “Büyük şartlar yok ve sınırlamalar getirmek istemiyoruz; mevcut yasa ile güncellenmiş yasa karşılaştırıldığında belirgin bir fark görülecek” dedi.

Piyasa tahmini

Uzmanlar ve gayrimenkul sektörü profesyonelleri, güncellenmiş yabancı mülkiyet yasasının yürürlüğe girmesine kısa süre kala, söz konusu sistemin hazır konutlara yönelik ek bir talep yaratacağını ve gayrimenkul piyasasındaki likiditeyi artıracağını belirtti. Uzmanlar, uluslararası şirketlerin Suudi Arabistan’da ofis ve projeler kurmasını teşvik edecek bu sistemin ekonomik aktiviteyi canlandıracağını ve gayrimenkul sektöründe daha istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyüme dönemini başlatacağını öngörüyor. Etkinin özellikle Riyad, Cidde, Mekke, Taif, Medine ve turistik bölgelere yakın şehirlerde hissedileceği, yasanın etkilerinin 2026’nın üçüncü ve dördüncü çeyreği ile 2027 yılı boyunca netleşmeye başlayacağı tahmin ediliyor.

Gayrimenkul uzmanı ve pazarlamacı Sakr ez-Zehrani, konuyla ilgili açıklamasında, yasanın uygulanmaya başlamasının Suudi Arabistan gayrimenkul piyasasında dönüm noktası oluşturacağını belirtti. Zehrani, sistemin, geniş bir kesimin kiralamadan mülkiyete geçmesine yol açarak işlem yapan kullanıcı tabanını genişleteceğini vurguladı.

Zehrani, bu dönüşümün hazır konutlar ve planlı konut projelerine yönelik ek talep yaratacağını, satış ve alım hareketliliğini artıracağını ve piyasadaki likiditeyi güçlendireceğini kaydetti.

Gayrimenkul kalitesinin iyileştirilmesi

Zehrani, yabancıların ticari, sanayi ve tarım sektörlerinde tüm şehirlerde mülkiyet edinmesine izin verilmesinin, uluslararası şirketler için Suudi Arabistan’da ofis ve projeler kurma motivasyonunu artıracağı ve bunun ekonomik faaliyetleri canlandırarak gayrimenkul sektöründe daha istikrarlı bir büyüme dönemini başlatacağı öngörüsünde bulundu.

Zehrani’ye göre piyasadaki ilk değişiklikler, gayrimenkul ürünlerinin kalitesinin yükselmesi, geliştiricilerin daha yüksek standartlı ve iyi planlanmış projeler üretmesiyle daha geniş bir alıcı kitlesinin taleplerini karşılamaya yönelik olacak. Ayrıca, yerli ve yabancı yatırımcıların pazara girmesiyle organize arz hacminde de artış yaşanacak.

Yeni sistemin fiyat istikrarını da destekleyeceğini belirten Zehrani, çünkü hem yerleşiklerin hem de yabancıların mülkiyeti genellikle uzun vadeli olup kısa vadeli spekülasyonları sınırlayacağını ifade etti. Yasa ile birlikte uygulanacak yasal ve denetim mekanizmalarının şeffaflığı artıracağını ve finans sektörüne, hem yerleşikler hem de yabancılar için özel finansal ürünler sunma fırsatı sağlayacağını söyledi. Bu durumun kredi hacmi ve piyasa likiditesi üzerinde olumlu etkisi olacağı kaydedildi.

Zehrani, yasanın yürürlüğe girmesinin ilgiyi ve sorgulamaları doğrudan artıracağını, ancak piyasadaki işlemler üzerindeki gerçek etkinin kademeli olarak hissedileceğini belirtti. İlk sinyallerin 2026’nın ikinci çeyreğinde, yabancılar ve yerleşikler için ilk işlemlerin tamamlanmasıyla ortaya çıkmasının beklendiğini söyledi.

Açık göstergelerin 2026’nın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde netleşeceğini belirten Zehrani, uygulamanın ilk yılının geçiş dönemi olacağını, en somut etkilerin ise 2026’nın ikinci yarısı ve sonrasında gözlemleneceğini vurguladı.

Coğrafi konuma bağlı olarak değişen etki

Gayrimenkul ve değerleme uzmanı Mühendis Ahmed el-Fekih, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, yeni mülkiyet yasasının etkisinin coğrafi konuma göre farklılık göstereceğini belirterek, en olumlu etkilerin Mekke ve çevresindeki şehirler (Cidde ve Taif) ile Medine’de hissedileceği öngörüsünde bulundu. Riyad’daki gayrimenkul piyasasının ise gayrimenkul mülkiyeti ve yatırımı için yabancı sermayeyi çekmede önemli bir rol oynayacağını ifade etti.

El-Fekih, turizm sektörüne yatırım yapmayı hedefleyen sermayenin, Mekke’ye yakınlığı nedeniyle Taif gibi turistik bölgelere, ayrıca Abha ve Cizan ile Neom projesine yakınlığı sebebiyle Tebük’e yönelmesinin muhtemel olduğunu belirtti.

Uzman, yeni sistemin uygulanmasının ilk yılının piyasanın test edilmesi ve fırsatların değerlendirilmesi açısından bir geçiş dönemi olacağını, gerçek etkinin ise 2027’de, yani ikinci yıl itibarıyla hissedilmeye başlanacağını vurguladı. Ayrıca, yasanın Vizyon 2030 hedefleri doğrultusunda ulusal ekonomide gelir kaynaklarını çeşitlendirmeye ve petrol bağımlılığını azaltmaya katkı sağlayacağını, bu yatırımların Suudi vatandaşlar için yüzbinlerce yeni istihdam fırsatı yaratacağını kaydetti.

Sistem teşvikleri

Suudi Arabistan, Ocak 2026’dan itibaren yürürlüğe girecek olan yeni yabancı mülkiyet yasasıyla gayrimenkul sektöründe kapsamlı bir açılım gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Yasayla, Suudi Arabistan’da yabancıların belirlenen coğrafi alanlarda taşınmaz mülkiyeti edinmeleri yasal olarak düzenlenecek. Bu adım, Vizyon 2030 hedefleri doğrultusunda yabancı yatırımları çekmeyi, gayrimenkul sektörünün GSYİH’ye katkısını artırmayı ve ulusal ekonomide petrol dışı gelir kaynaklarını çeşitlendirmeyi amaçlıyor. Yasa ayrıca uluslararası yeteneklerin ülkede istikrarlı şekilde kalmasını ve yaşam kalitesinin yükselmesini hedefliyor.

Yasa kapsamında, yabancılar yalnızca Bakanlar Kurulu’nun belirleyeceği coğrafi alanlarda mülk edinme yetkisine sahip olacak. Bu alanlar, Gayrimenkul Genel Otoritesi’nin önerisi ve Suudi Arabistan Ekonomi ve Kalkınma İşleri Konseyi onayıyla belirlenecek.

Buna göre, Suudi Arabistan’da ikamet eden yabancılar, belirlenen coğrafi alan dışında sadece bir adet konut satın alabilecek. Mekke ve Medine’de mülk edinmek isteyenlerin ise Müslüman olması zorunlu.

Şirketler açısından ise Suudi şirketler yasasına göre kurulan ve hisselerinde yabancı ortak bulunan şirketlere, belirlenen coğrafi alanlarda mülk edinme hakkı tanınıyor; alan dışında ise faaliyet veya çalışan konutları için mülk edinilebilecek.

Yasa, borsaya kayıtlı şirketler, yatırım fonları ve özel amaçlı kuruluşlar için ise Suudi Arabistan genelinde mülk edinme imkânı sağlıyor. Bu haklar, Sermaye Piyasası Kurumu (CMA) tarafından Gayrimenkul Genel Otoritesi ve ilgili kurumlarla koordineli olarak belirlenen düzenlemelerle uygulanacak.

Yasa, özel ikamet programları veya Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleriyle yapılan anlaşmalarla tanınan hakları etkilemiyor ve yabancı mülkiyetine ekstra ayrıcalık sağlamıyor.

Ayrıca, yabancılardan yapılacak taşınmaz işlemleri için değerinin yüzde 5’ini aşmayan bir harç alınacak; detaylar yürütme yönetmeliğinde belirlenecek. Kurallara uymayanlar para cezası veya uyarı ile karşı karşıya kalacak; yanlış beyanda bulunanlara 10 milyon riyale kadar ceza uygulanabilecek ve mahkeme kararıyla gayrimenkulün satışı sağlanabilecek.


Guterres,'ten Suudi Arabistan’ın dijital hükümet alanındaki nitelikli ilerlemesine övgü

Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)
Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)
TT

Guterres,'ten Suudi Arabistan’ın dijital hükümet alanındaki nitelikli ilerlemesine övgü

Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)
Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Suudi Arabistan’ın dijital hükümet alanında kaydettiği nitelikli ilerlemeyi övgüyle değerlendirerek, ülkenin ulaştığı seviyenin uluslararası ölçekte örnek teşkil ettiğini ve yenilikçi, etkili kamu hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik açık bir kararlılığı yansıttığını söyledi.

Guterres, beraberindeki heyetle birlikte Riyad’daki Dijital Hükümet Kurumu (DGA) İnovasyon Merkezi’ni ziyaret etti. Ziyarette Kurum Başkanı Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Suudi Arabistan’ın New York’taki Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Dr. Abdulaziz el-Vasıl da hazır bulundu.

BM Genel Sekreteri, gelişmiş bir dijital geleceğin inşasına katkı sağlayacak girişimleri desteklemek için ortak iş birliğinin güçlendirilmesinin önemini vurguladı.

cds
Fotoğraf: DGA

Taraflar, görüşmede dijital hükümetlerin geliştirilmesi, inovasyonun desteklenmesi, dijital dönüşüm ekosistemlerinin sürdürülebilirliğinin artırılması gibi ortak konuları ele aldı. Ayrıca Suudi Arabistan’ın sürdürülebilir kalkınma hedeflerini desteklemek ve kamu sektörünün etkinliğini yükseltmek için yürüttüğü dijital yetkilendirme çabaları da değerlendirildi.

Toplantıda, kurum ile BM kuruluşları arasındaki iş birliği imkânları; özellikle bilgi paylaşımı, dijital standartların geliştirilmesi, ortaya çıkan teknolojiler ve yapay zekânın etkinleştirilmesi, kapasite geliştirme ve hizmet kalitesini uluslararası ölçekte yükseltecek ortaklıkların kurulması konularında incelendi.

dsec
Guterres'e Suudi hükümetinin dijital stratejisi hakkında görsel bir sunum yapıldı (SPA)

Guterres, İnovasyon Merkezi’nin dijital kapsayıcılık, hizmet tasarımı, eğitim deneyimleri, yapay zekâ ve yeni teknolojiler gibi alanlarda uzmanlaşmış laboratuvarlarını gezerek merkezde sunulan imkânlara ilişkin bilgi aldı.

Kurum ekibi, Suudi Arabistan’ın dijital hükümet stratejisine ve ilgili BM göstergelerinde kaydedilen ilerlemeye dair bir sunum gerçekleştirerek ülkenin dijital altyapısının olgunlaştığını ve ulusal deneyimin gelişmişliğini ortaya koydu.