Suudi Arabistan Veliaht Prensi: Gazze'deki savaşı reddediyoruz

TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi: Gazze'deki savaşı reddediyoruz

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman , Riyad'daki ‘Olağanüstü Arap İslam Zirvesi’nin açılışında (Saudia TV)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman , Riyad'daki ‘Olağanüstü Arap İslam Zirvesi’nin açılışında (Saudia TV)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman bin Abdulaziz, Gazze'de yürütülen vahşi savaşı ülkesinin kesin olarak reddettiğini yineledi. Veliaht Prens yaşananların, ‘Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) ve uluslararası toplumun başarısızlığını gösteren bir insani felaket’ olduğunu belirtti.

Prens Muhammed bin Selman, bugün Riyad'da ‘Olağanüstü Arap-İslam Zirvesi’nin açılışında yaptığı konuşmasında şunları söyledi:

Bu zirvenin yapılması, olağanüstü ve acı koşullarda gerçekleşiyor. Krallık, Gazze'deki olaylar başladığından beri yoğun çaba sarf etti ve savaşı durdurmak için istişare ve koordinasyona devam etti.

Prens Muhammed bin Selman, rehin tutulan kişilerin serbest bırakılmasını ve can kaybının önlenmesini talep ederken, "Biz, bir insani felaket karşısındayız. Bu felaket, BMGK ve uluslararası toplumun İsrail'in ihlallerine son verememesini ve çifte standart uygulamasını gösteriyor" dedi.

Veliaht Prens, ayrıca, Gazze'deki saldırıların ve sivillerin zorla göç ettirilmesinin devamına kesin olarak karşı olduğunu belirterek, Filistin halkına karşı işlenen suçlardan işgal güçlerini sorumlu tuttu.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi, "Bu üzücü durumu ele almak ve harekete geçmek için toplu ve koordineli bir çabaya ihtiyacımız var" dedi. Gazze'ye insani ve tıbbi yardım girişini sağlayarak ablukanın kaldırılması için birlikte çalışma çağrısında bulundu. Suudi Arabistan Veliaht Prensi, konuşmasının sonunda, bölgede güvenlik, barış ve istikrarın tek yolunun işgalin, ablukanın ve yerleşimciliğin sona ermesi, Filistin halkının meşru haklarını elde etmesi ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir devlet kurulması olduğunu vurguladı.



Bir inanç yolculuğunun ardından... Danimarkalı mühtedi kadın, İslam’la tanışalı henüz bir yıl olmadan hacca gitti

Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
TT

Bir inanç yolculuğunun ardından... Danimarkalı mühtedi kadın, İslam’la tanışalı henüz bir yıl olmadan hacca gitti

Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)

Mekke: Ömer el-Bedevi

Danimarka vatandaşı Liz Christensen, bir yıldan kısa bir süre önce, bir inanç sığınağı arayışı yolculuğunun ardından İslam'ı seçtiğini açıkladı.

Şarku’l Avsat ile yaptığı sohbette, dünyanın farklı yerlerinden dua ederek gelen hacıların görüntüsü de dahil olmak üzere İslam'a ait olmanın tüm tezahürlerini anlatırken sözleri gözyaşlarıyla karıştı.

Liz, bu yıl dünyanın 100 ülkesinden 2 bin 443 hacı adayını ağırlayan İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Misafir Programı'nın bir parçası. Misafirlerin her birinin inançlarının özünü ve çevreleri üzerindeki etkisini yansıtan bir hikayesi var.

Bu misafirlerin arasında, Danimarka'dan Suudi Arabistan'a yaklaşık on saatlik bir yolculukla gelen ve Haccın büyük rüknünü yerine getirmek üzere Arafat'ta vakfeye duran, inanç atmosferiyle dolu, huşu ve sükûnet içinde, takdir-i ilahi ile kuşatılmış hacılara katılarak, kendilerine af, mağfiret, merhamet ve ateşten kurtuluş bahşetmesi için Allah'a dua etmesine vesile olan kendi hikâyesine sahip Liz de bulunuyor.

Danimarkalı mühtedi Liz Christensen, yıllarını inanç yolculuğu üzerine düşünerek geçirdi. (Şarku’l Avsat)Danimarkalı mühtedi Liz Christensen, yıllarını inanç yolculuğu üzerine düşünerek geçirdi. (Şarku’l Avsat)

Şarku’l Avsat'a konuşan Liz gözyaşlarına hâkim olmaya çalışarak şunları söyledi: “Mutluluktan ağlıyorum. Çünkü küçüklüğümden beri Tanrı'yı arıyordum. Pek fazla insanın Tanrı hakkında düşünmediği ya da konuşmadığı bir toplumda büyüdüm ama ben Tanrı'yı arıyordum.”

Liz, inanç yolculuğu boyunca yıllarını düşünerek ve tefekkür ederek geçirmiş, mantığa aykırı olduğuna inandığı şeyleri eleştirmeye cesaret etmiş ve doğayı tefekkür etmesi onu gerçeğin özünü aramaya yöneltmiş.

Liz şöyle diyor: “Dünyadaki güç her zaman galip geldi ve sonra bu güce sevgi demeye başladım. ‘Sevgi en büyük güçtür’ dedim ve bundan tatmin oldum. Sonra doğaya geçtim ve ağaçlardan çok etkilendim. Bu yüzden ağaçlara baktığımda ‘Bir şey var, bir yaratıcı var diyorum’. Zira doğaya baktığımda bunun kendi kendine olması imkânsız.”

Yaklaşık iki milyon Müslüman bu yıl Hac ibadetini yerine getirmek üzere kutsal topraklara gitti. (Fotoğraf: Beşir Salih)Yaklaşık iki milyon Müslüman bu yıl Hac ibadetini yerine getirmek üzere kutsal topraklara gitti. (Fotoğraf: Beşir Salih)

Liz kendi inanç yolculuğuna devam ederken, oğlu geçen yıl şubat ayında İslam'ı seçtiğini açıkladı ve bu onun hareketi hakkında konuşmak için bir fırsat oldu. Liz şöyle diyor: “Bana bunu anlattığında ağlıyordum ama şimdi bunun gerçek olduğunu biliyorum.”

Bu yıl yaklaşık iki milyon Müslüman'ın Hac ibadetini yerine getirdiği kutsal topraklara gelen Liz, mekânın dinginliği karşısında şaşkına döndüğünü ifade etti. “Burada olduğum ve bu kadar çok kız kardeşle konuşabildiğim için çok mutluyum” diyen Liz, Haccın inanç arayışındaki uzun yolculuğunun doruk noktası olduğunu söyledi.