Kuveyt seçimleri için önerilen yasa, partizan ve kabile hareketlerinin hakimiyetini pekiştirebilir

Sadun, Ulusal Meclis üyeliği için seçim bölgelerinin yeniden tanımlanmasını önerdi Kuveyt Ulusal Meclisi (KUNA)
Sadun, Ulusal Meclis üyeliği için seçim bölgelerinin yeniden tanımlanmasını önerdi Kuveyt Ulusal Meclisi (KUNA)
TT

Kuveyt seçimleri için önerilen yasa, partizan ve kabile hareketlerinin hakimiyetini pekiştirebilir

Sadun, Ulusal Meclis üyeliği için seçim bölgelerinin yeniden tanımlanmasını önerdi Kuveyt Ulusal Meclisi (KUNA)
Sadun, Ulusal Meclis üyeliği için seçim bölgelerinin yeniden tanımlanmasını önerdi Kuveyt Ulusal Meclisi (KUNA)

Ulusal Meclis Başkanı Ahmed Abdulaziz es-Sadun, meclis üyeliği için seçim bölgelerinin nispi listelere göre yeniden tanımlanmasına yönelik bir yasa teklifi sundu. Gözlemciler, bu teklifin mevcut seçim sisteminin bazı kusurlarını giderdiğine, ancak İslamcıların hakim olduğu parti hareketlerinin hakimiyetini sürdüreceğine inanıyor.

Önerilen değişiklikler Kuveyt'teki seçim sistemini kısmen düzeltecek. Ancak bu, daha örgütlü aşiret partilerini ve gruplaşmaları siyasi sahnenin ön sıralarına iterek konsey üzerinde egemenlik kurmasını sağlayacak. Zirâ birliklerin ve siyasi partilerin çalışmalarına izin veren bir yasa bulunmuyor.

Önerilen yasada, Kuveyt’in beş seçim bölgesine bölünmesi, Millet Meclisi üyeliğine aday göstermenin her seçim bölgesinde genel seçimlerde aday sayısının on adayı geçmeyeceği listelerle yapılması öngörülüyor. Ayrıca seçilmesi gereken aday sayısının fazla olması halinde, her listedeki ara seçimlerde aday sayısının on adayı geçmemesi, ancak listedeki aday sayısının her halükarda azaltılabileceği gibi tek adaydan da oluşabileceği üzerine duruluyor.

Ülke’de 1980'den 2006'ya dek olan dönemde yaklaşık 25 ilçede seçim sisteminde değişikliklerin kaydedilmesi ardından Kuveyt'te fiilen beş seçim bölgesi yürürlükte. 1 Ağustos 2006'da merhum Kuveyt Emiri Sabah el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Kuveyt'i beş seçim bölgesine bölerek Ulusal Meclis üyeliğine ilişkin seçim bölgelerini yeniden tanımlayan bir yasa yayınladı. Her ilçenin 10 Meclis üyesi seçmesi, her seçmenin kayıtlı olduğu ilçedeki dört adaya oy verme hakkına sahip olması, bu sayının üzerinde oy vermenin geçersiz sayılması öngörüldü.

FOTO: Ulusal Meclis Başkanı Ahmed Abdulaziz es-Sadun (KUNA)
Ulusal Meclis Başkanı Ahmed Abdulaziz es-Sadun (KUNA)

Şubat 2012'de Kuveyt Ulusal Meclisi'nin kaldırılması ardından seçim kanununda değişiklik yapılarak her seçmenin kayıtlı olduğu ilçede yalnızca bir adaya oy verme hakkı tanındı. Bu sayının üzerinde oy vermek geçersiz sayıldı. Ulusal Meclis üyeliğine ilişkin seçim bölgelerinin beş seçim bölgesine bölünmesinin sürdürülmesi ve her bölgenin konseye 10 üye seçmesi öngörüldü. “Tek oy yasası” olarak anılan yasa, güçlü bir muhalefetle karşılandığı için parlamento seçimleri boykot edildi.

Sadun’un önerdiği seçim kanunu taslağının ikinci maddesinde, “Adaylık başvuruları, duruma göre genel seçim çağrısı yapan kararnamenin veya ara seçim çağrısı yapan kararın yayımını takip eden gün itibariyle 10 gün içinde bu amaçla hazırlanan form aracılığıyla yapılır. Aday, aday gösterme formunda imzasını atmalı, listede birden fazla aday varsa her aday kendi imzasını atmalıdır” ifadelerine başvuruluyor.

Üçüncü maddede, “Her listeye bir numara veriliyor. Listeler, Genel Seçim Komisyonu tarafından tüm listeler arasından yapılan halka açık kurayla belirlenecek. Bu, bu kanunun ikinci maddesi hükümlerince adaylıkların kapatıldığı günü takip eden gün Genel Seçim Komisyonu tarafından belirlenen saatte yapılacak. Aynı gün Genel Seçim Komisyonu tüm listelerin numaralarını ve her listede yer alan adayların isimlerini açıklar. Burada bu kanunun ikinci maddesi baz alınır” ifadeleri kullanılıyor.

Dördüncü maddede ise “Seçmenler, seçmenin oy kullanmayı seçtiği liste, seçmenin kayıtlı olduğu farklı bir seçim bölgesinde olsa dahi bu kanunun üçüncü maddesi hükümlerince, ilan edilen sayılarına göre beş seçim bölgesindeki listelerden herhangi birine oy verir. Her halükarda, bir seçmen birden fazla listeye oy veremez, aksi takdirde oy pusulası geçersiz sayılacaktır” vurgusunda bulunuluyor.

Sadun’un önerdiği seçim kanunu taslağının beşinci maddesinde, “Liste veya dahilindeki herhangi bir sayıdaki aday, genel seçimlerde ve ara seçimlerde, bu yasanın ikinci maddesinde belirtilen aday gösterme formundaki adayların isim sıralamasının önceliğine göre galip ilan edilir. Bu, tüm seçim bölgelerinde kullanılan tüm geçerli oyların seçilecek üye sayısına bölünmesiyle gerçekleştirilir. Listede yalnızca bir aday yer alıyorsa ve bu maddenin önceki paragrafında belirtilen zafer için gerekli sayıda oyu almışsa, liste galip ilan edilecektir. Listede birden fazla aday yer alıyorsa, her adayın kazanabilmesi için gereken sayıda oyu alması gerekir” ifadeleri yer alıyor.

Altıncı maddede ise “Seçim sonuçlarının, genel seçimlerde veya ara seçimlerde meclis üyeliği için gerekli sayının kazanılmasıyla sonuçlanmaması veya bu kanunun beşinci maddesi hükümlerine göre kimsenin kazanmaması durumunda, üye sayısının beşinci maddede belirtilen zafer için gerekli oy sayısını sağlayamayan adaylar arasından tamamlanması halinde, kazanmak için gereken en fazla oyu alan kişi kazanan ilan edilir. Daha sonra oy sayısına göre bir sonraki kişi ve konsey üyeliği için gerekli sayı tamamlanıncaya dek bu şekilde devam eder” ifadeleri yer aldı.

Son olarak yedinci maddede, “2006 tarihli 42 sayılı kanun, genel veya özel kanunların bu kanuna aykırı olan her hükmü gibi yürürlükten kaldırılmıştır” ifadelerine, sekizinci maddede ise “Bu kanunun uygulanması için gerekli kararları Genel Seçim Komisyonu verir” ifadelerine yer verildi.

Dr. Hasan Cevher, Abdullah el-Mudhaf, Muhelhel el-Mazaf, Muhanned es-Sayir, Dr. Abdulkerim el-Kandari, Muhammed Hayf, Abdullah el-Kandari, Bedir el-Mulla, Usame eş-Şahin ve Ömer El-Tabtabai olmak üzere on milletvekili, Kuveyt'in beş seçim bölgesine bölünmesi, her bölgenin 10 üye seçmesi ve aday göstermenin listelere dayanması koşuluyla, seçim bölgelerinin yeniden tanımlanması için iki ayrı talepte bulundu.



Suudi Arabistan’ın eski İstihbarat Şefi Prens Türki el-Faysal: ABD yönetiminden İsrail'e doğru bir kayma görüyoruz

Suudi Arabistan’ın eski İstihbarat Şefi Prens Faysal’ın daha önce CNN'e verdiği bir röportaj sırasında kullandığı poşunun rengi ve simgeselliği, sosyal medyada heyecan yarattı (Sosyal medya siteleri)
Suudi Arabistan’ın eski İstihbarat Şefi Prens Faysal’ın daha önce CNN'e verdiği bir röportaj sırasında kullandığı poşunun rengi ve simgeselliği, sosyal medyada heyecan yarattı (Sosyal medya siteleri)
TT

Suudi Arabistan’ın eski İstihbarat Şefi Prens Türki el-Faysal: ABD yönetiminden İsrail'e doğru bir kayma görüyoruz

Suudi Arabistan’ın eski İstihbarat Şefi Prens Faysal’ın daha önce CNN'e verdiği bir röportaj sırasında kullandığı poşunun rengi ve simgeselliği, sosyal medyada heyecan yarattı (Sosyal medya siteleri)
Suudi Arabistan’ın eski İstihbarat Şefi Prens Faysal’ın daha önce CNN'e verdiği bir röportaj sırasında kullandığı poşunun rengi ve simgeselliği, sosyal medyada heyecan yarattı (Sosyal medya siteleri)

Suudi Arabistan’ın eski İstihbarat Şefi Prens Türki el-Faysal, Filistin davasının başından beri açık bir adaletsizliğe uğradığını vurguladı. Bu durumu ‘herkesin gözünün önünde duran güneşe’ benzeten Prens Faysal, Filistinlilerin hakları, toprakları ve yaşamlarının, bunları geri getirecek herhangi bir yol olmaksızın ihlal edildiğini ifade etti.

Al Arabiya televizyon kanalındaki ‘Kabil Li’l-Cedel’ adlı programda konuşan Prens Faysal, konunun başından beri karmaşık oluşuna dikkati çekti. ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail'e Golan Tepeleri'ni ve Kudüs'ü başkent olarak verdiğini ve Trump'ın bu topraklara kendisine aitmiş gibi davrandığını hatırlatan Prens Faysal, mevcut ABD yönetiminin ‘geçmişte hiç olmadığı kadar İsrail'in çıkarlarına doğru sürüklendiğini’ belirtti.

Tüm Arap ülkelerinin bu planı reddettiklerini resmi olarak ifade ettiklerini söyleyen Türki el-Faysal, yakında Mısır’da yapılması planlanan Arap Birliği Zirvesi’nin Filistin davasının geleceği için net bir vizyon içermesinin önemini vurguladı.

Filistin kefiyesi

Suudi Arabistan’ın eski İstihbarat Şefi Prens Faysal’ın daha önce CNN'e verdiği bir röportaj sırasında kullandığı poşunun rengi ve simgeselliği sosyal medyada heyecan yaratmıştı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre birçok yorumcu bunu Suudi Arabistan'ın Filistin davasına verdiği sarsılmaz desteğin güçlü bir ifadesi olarak değerlendirdi.

Trump'ın ‘Gazze Şeridi'nin kontrolüne’ ilişkin açıklamalarının sonuçlarına değinen Prens Faysal, iktidarda olmadığı için Suudi hükümetinin planlarından haberdar olmadığını ifade ederek, Arap dünyasının yanı sıra Müslüman ülkelerden ve Avrupa ülkelerinden iki devletli bir çözüme ulaşma çabalarını desteklemek üzere ortak hareket etmelerini beklediğini ifade etti. Suudi Prens, Birleşmiş Milletlerin (BM) bu tür önemli konuların müzakere edileceği en iyi forum olmaya devam ettiğini vurguladı.

Filistin meselesinin temeli

Ülkesinin önemli dünya başkentlerinde büyükelçi olarak görev yapmış olan Prens Faysal, ABD Başkanı Donald Trump'ın söylemlerini hazmetmenin zor olduğunu ifade etti. Saygısız yorumlarda bulunmayı reddettiğini vurgulayan Prens Faysal, Filistin meselesinin temelinde Filistinlilerin değil, Filistin halkının şikayetçi olduğu İsrail işgalinin yattığını vurguladı.

ABD Başkanı Donald Trump, Gazze Şeridi'nin Filistinlilerden ‘temizlenerek’ başta Mısır ve Ürdün olmak üzere komşu ülkelere gönderilmeleri gerektiğini söylemiş, bu açıklama uluslararası arenada geniş çaplı tartışmaya yol açmıştı. Bunun üzerine ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, alternatif bir öneri sundu. Rubio, Trump'ın Gazze Şeridi sakinlerinin yerlerinden edilmesi önerisini reddeden Arap ülkelerine, ABD'nin, Gazze için yeni bir plan geliştirme fırsatı vereceğini açıkladı.

Rubio, Arap ortakların önümüzdeki günlerde Suudi Arabistan'da bir toplantı düzenleyeceklerini ve Gazze'deki duruma ilişkin kapsamlı bir planla Washington'a döneceklerini kaydetti. Rubio ayrıca Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan ve diğer ilgili Arap ülkelerinin görüşlerini dinlemek üzere bölgeyi ziyaret etmeyi planladığını da açıkladı.

Mısır daha önce, İsrail’in Gazze Şeridi’nde yaklaşık 16 ay boyunca yürüttüğü yıkıcı savaşın ardından Gazze'yi, Gazzelileri yerinden etmeden yeniden inşa etmeye yönelik alternatif bir plan hazırlamıştı. Tüm bunlar, Filistin halkının isteklerini ve meşru haklarını yansıtan sürdürülebilir çözümler bulma çabalarının bir göstergesidir.