Abu Dabi Barış Forumu’ndan küresel zorluklarla mücadelede dinlerin rolü vurgusu

Abu Dabi Barış Forumu Genel Sekreteri, Davos'ta düzenlenen oturumda, BAE'nin dünyada barış ve hoşgörü kültürünü yayma vizyonuna işaret etti. (WAM)
Abu Dabi Barış Forumu Genel Sekreteri, Davos'ta düzenlenen oturumda, BAE'nin dünyada barış ve hoşgörü kültürünü yayma vizyonuna işaret etti. (WAM)
TT

Abu Dabi Barış Forumu’ndan küresel zorluklarla mücadelede dinlerin rolü vurgusu

Abu Dabi Barış Forumu Genel Sekreteri, Davos'ta düzenlenen oturumda, BAE'nin dünyada barış ve hoşgörü kültürünü yayma vizyonuna işaret etti. (WAM)
Abu Dabi Barış Forumu Genel Sekreteri, Davos'ta düzenlenen oturumda, BAE'nin dünyada barış ve hoşgörü kültürünü yayma vizyonuna işaret etti. (WAM)

Abu Dabi Barış Forumu Genel Sekreteri Şeyh Mahfuz Bayyah, Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE), sürdürülebilir kalkınmadaki öncü rolüne ve dünya barışına yönelik çabalarına dikkat çekerek, herkes için güvenli, istikrarlı bir kalkınma ve ekonomik refahı garanti eden eden kucaklaşmaya olan ihtiyacı vurguladı. BAE'nin Dünya İklim Zirvesi'ne (COP-28) ev sahipliği yapması konusundaki başarısına işaret etti.

Açıklamalar, Abu Dabi Barış Forumu'nun Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu (2024) faaliyetlerine katılımı kapsamında geldi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre BAE’nin 100'ler Konseyi'nin Yürütme Konseyi'ne katılımı, İslam dünyası ile Batı arasındaki diyalog ve karşılıklı anlayışı geliştirmeyi amaçlıyor.

Abu Dabi Barış Forumu Genel Sekreteri, Davos Forumu kurucusu ve başkanı Klaus Schwab'ın başkanlığında, modern dünyanın yaşadığı zorluklarını incelemek ve sivil toplumun rolünü araştırmak üzere toplumsal çok taraflı iş birliğini geliştirmek için düzenlenen, sınırlı sayıda katılımcının yer aldığı kapalı bir yuvarlak masa toplantısına da katıldı.

Forumun ikinci günü, sürdürülebilir barışa ulaşmada eğitim ve yapay zekanın rolüne odaklanan stratejik bir tartışma oturumunda ‘Eylemdeki İnanç’ konulu Davos Forumu raporu sunuldu.

Genel Sekreter, küresel zorluklarla yüzleşmede dinlerin rolünü vurgu yaparak ve Abu Dabi Barış Forumu'nun, Roma Yapay Zeka Etiği Çağrısı’na katılma yoluyla yapay zeka etiği kavramlarını geliştirmedeki rolüne değindi.  Ayrıca, yapay zekada etiğin ve yönetişimin rolünü incelemek üzere Aralık 2023'te Londra'da başlatılan ilk Yapay Zeka ve Sivil Toplum Komisyonu’nun kurulmasında Abu Dabi'nin rolünü de vurguladı.

Üçüncü gün ise farklı dinlerin önde gelen isimlerin ve sivil toplumdaki üst düzey aktörlerin katılımıyla ‘Akşam Yemeğinde Diyalog: Eylemde İnanç’ çalıştayı düzenlendi. Şeyh Mahfuz Bayyah, tüm dinlerin öğretilerinde, özellikle de İslam'ın değerlerinde ve kutsal metinlerinde derinden kök salmış olan insan onuru değerlerine atıfta bulundu.  Ayrıca Marakeş Deklarasyonu, Yeni Merak Bildirgesi, Evrensel Vatandaşlık Bildirgesi ve İnsan Kardeşliği Bildirgesi gibi tarihi Abu Dabi Barış Bildirgelerine dayanarak, dini, kültürel ve ırksal farklılıkların aşılması, eşitlik, adalet ve çeşitliliğin kucaklanmasının içerdiği dini ve insani değerlere dayanan, insan onurunu koruyan ve onu koruyan uluslararası bir sistem inşa etme çağrısı yaptı.



Körfez ülkeleri, olası İsrail-İran savaşında nasıl bir politika izleyecek?

İran'ın İsrail'e misillemesi Tahran'da sevinçle karşılanmıştı (AFP)
İran'ın İsrail'e misillemesi Tahran'da sevinçle karşılanmıştı (AFP)
TT

Körfez ülkeleri, olası İsrail-İran savaşında nasıl bir politika izleyecek?

İran'ın İsrail'e misillemesi Tahran'da sevinçle karşılanmıştı (AFP)
İran'ın İsrail'e misillemesi Tahran'da sevinçle karşılanmıştı (AFP)

İsrail ve Hizbullah arasındaki çatışmaların İran'a da sıçramasıyla Ortadoğu'da topyekun savaş riski her geçen gün artıyor. 

Birleşik Krallık'ın tanınmış gazetelerinden Guardian'ın analizinde, Sünni bir koalisyon oluşturan Körfez ülkelerinin İran'a ya da onun desteklediği milislere doğal olarak sıcak yaklaşmadığı belirtiliyor.

Guardian'ın diplomasi editörü Patrick Wintour'un kaleme aldığı analizde, Körfez ülkelerinin İsrail'in İran'a karşı saldırıları artırmasını istemediği ve gerilimi düşürmek için ABD'nin devreye girmesini talep ettiği aktarılıyor. 

Irak, Kuveyt, Umman, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının bölgede istikrar ve refaha giden tek yol olduğunu vurguladığı belirtiliyor. 

Ayrıca analizde, Körfez ülkelerinin Filistinlilere insani yardım ve siyasi destek dışında bir şey sağlamamaya yönelik ortak stratejilerini değiştirmeyeceği savunuluyor. 

Son çatışmaların ardından İsrail'in misilleme olarak İran'daki petrol altyapısını ve nükleer tesisleri hedef alabileceği de öne sürülüyor. Wintour, Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi'nin (GCC) bu olasılıktan epey tedirgin olduğunu aktarıyor. 

GCC'nin Lübnan'daki saldırılarını durdurması için İsrail'e çağrı yaptığı fakat İran'in İsrail'e misillemesini destekleyen bir açıklamada bulunmadığına işaret ediliyor. 

Analizde, İsrail'in saldırılarını genişletmesiyle Körfez ülkelerinin bir ikilemle karşı karşıya kalacağı belirtiliyor. Bir yandan İran'ın bölgedeki etkisinin uzun vadede zayıflaması, burada sadece İsrail'in egemen olduğu istikrarsızlaştırıcı bir güç boşluğu yaratabilir. Diğer yandan bu boşluk, Körfez ülkeleri için İran'ın zayıflığından faydalanma ve Tahran'ın desteklediği milisleri geri püskürtme fırsatı yaratabilir. 

Analize göre İran'ın zayıflaması, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'ye Tahran destekli grupları dizginlemesi için daha fazla alan sağlayabilir. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad da Lübnan'daki nüfuzunu yeniden kazanabilir.

Wintour, en önemli denge unsurunun Suudi Arabistan-İran ilişkileri olduğunu belirtiyor. İki ülke, Çin'in ev sahipliğiyle 10 Mart 2023'te bir araya gelerek ilişkileri normalleştirme kararı almıştı. 7 yıl aradan sonra diplomatik ilişkiler tekrar başlatılmıştı.

Berlin merkezli Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nin pazartesi yayımladığı raporda da Riyad ve Tahran arasındaki ilişkilerin bölgede barışı sağlamaya yönelik kilit önem taşıdığına dikkat çekilmişti.

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal Bin Ferhan'la Katar'da dün yaptığı görüşmede, İsrail'in bölgedeki saldırganlığına karşı İslam ülkelerine birlik çağrısı yapmıştı.

İsrail'in bir sonraki adımı ne olacak?

İsrail'in önce Hamas lideri İsmail Haniye'yi Tahran'da, sonra da Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ı Beyrut'ta öldürmesinin ardından İran da aylardır beklenen misillemeyi salı gecesi yapmıştı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran'ın "ağır bedel" ödeyeceğini söylerken, ABD de Tel Aviv yönetimine destek veriyor. 

Amerikan medya kuruluşu CNN, "bölgesel savaşın fiilen başladığını" yazıyor. Kimliğinin açıklanmamasını isteyen İsrailli bir eski üst düzey askeri yetkili, Tel Aviv yönetiminin seçeneklerini değerlendirdiğini belirtiyor. 

Eski İsrail Başbakanı Naftali Bennett, İran'a kapsamlı saldırı düzenlenmesini savunuyor fakat CNN'e konuşan yetkili, Tel Aviv'in fevri davranmayacağını ve daha ölçülü bir saldırı planı yapabileceğini öne sürüyor. 

Öte yandan Amerikan gazetesi New York Times (NYT), İsrail ordusunun İran'a güçlü bir misilleme düzenleyebileceğini yazıyor. İsrail'in Ulusal Güvenlik Konseyi'nde İran stratejisinden sorumlu eski yetkili Yoel Guzansky, şunları söylüyor: 

İsrail'de ordu, savunma uzmanları, analistler ve siyasetçiler arasında İran'ın saldırısına güçlü şekilde karşılık verilmesine dair fikir birliği var.

NYT'ye konuşan yetkililer, Tel Aviv'in misillemeye yönelik kararını büyük ihtimalle cuma akşamı Roş Haşanah'ın sona ermesiyle vereceğini belirtiyor. Roş Haşanah'ta Yahudiler, İbrani takvimine göre yeni yılın gelişini kutluyor.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times, CNN