Körfez ülkeleri ve Çin ticari yakınlaşmayı artırıyor

Çin’in borç krizinin ardından serbest ticaret müzakerelerinde ilerleme ve yatırım uyarısı yapıldı.

Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, Bahreyn, Umman Sultanlığı’nın Çin ile yakınlaşması sürüyor. (Shutterstock)
Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, Bahreyn, Umman Sultanlığı’nın Çin ile yakınlaşması sürüyor. (Shutterstock)
TT

Körfez ülkeleri ve Çin ticari yakınlaşmayı artırıyor

Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, Bahreyn, Umman Sultanlığı’nın Çin ile yakınlaşması sürüyor. (Shutterstock)
Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, Bahreyn, Umman Sultanlığı’nın Çin ile yakınlaşması sürüyor. (Shutterstock)

Çin'in Suudi Arabistan Büyükelçisi Chen Weiqing geçen ay yaptığı açıklamada, Pekin ile Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri arasındaki serbest ticaret müzakereleri dosyasındaki maddelerin neredeyse yüzde 90'ının tamamlandığını bildirdi. İki taraf arasında iletişimin devam ettiğini de ekledi. Peki, Körfez ile Çin arasındaki serbest ticaret anlaşmalarına hangi alanlar dahil edilebilir?

Körfez ülkelerinden günümüzün en çok petrol tüketen ülkeleri arasında yer alan Çin'e yapılan ihracatın en önemli kalemini petrol ve gaz oluşturuyor. Buna karşılık artan tüketici ihtiyaçları nedeniyle Çin'in Körfez ülkelerine yönelik ihracatı, 1970'lerin sonlarında Çin'de başlayan ekonomik reformların ardından artış gösterdi. Bunun sonucunda ülke, önemli endüstriyel dönüşümler gerçekleştirerek üstün ihracat kabiliyetine sahip ülkelerden biri haline geldi.

Ekim 2023’te Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri ile Çin Ekonomi ve Ticaret Bakanları toplantısının ilk oturumu Çin'in Guangzhou kentinde düzenlendi. Katılımcılar, ekonomik ve ticari alanlarda stratejik iş birliğine yönelik ortak eylem planı çerçevesinde çalışmaların artırılması konusunu ele aldı. Gündemde öne çıkan en önemli konular ticaret, yatırım, sanayi ve ileri teknoloji ile ilgiliydi.

Körfez İstatistik Merkezi

2021 yılında Körfez'in Çin'e ihracatının değeri 131 milyar doları buldu. Aynı yıl Çin'den Körfez ülkelerine yapılan ithalat 98,3 milyar doları bulurken, petrol ihracatı ve ilgili ürünler Körfez'in Çin'e ihracatının değerinin yüzde 83'ünü oluşturuyor

Körfez İstatistik Merkezi raporuna göre 2021 yılında Körfez'in Çin'e ihracatının değeri 131 milyar doları buldu. Aynı yıl Çin'den Körfez ülkelerine yapılan ithalat 98,3 milyar doları bulurken, petrol ihracatı ve ilgili ürünler Körfez'in Çin'e ihracatının değerinin yüzde 83'ünü oluşturuyor.

Fotoğraf Altı: KİK ülkelerinin uluslararası çapta hamleleri sürüyor. (Shutterstock)
KİK ülkelerinin uluslararası çapta hamleleri sürüyor. (Shutterstock)

Çin'deki ekonomik değişimler ışığında bu hayati ticari ilişkiler nasıl devam edebilir?

Çin, Mao Zedung liderliğindeki sosyalist sistemin bıraktığı çarpıklıkları gidererek ekonomik sistemini geliştirdi ve ihracat potansiyelini artırdı. Yabancı yatırımlara kapı açarak, Çin'deki fabrikalarına teknoloji ve modern yönetim aktaran dev Amerikan ve Avrupalı ​​şirketlere cazip bir ortam sağladı. Doğal olarak bu şirketler Çin'in karşılaştırmalı avantajlarından, en önemlisi de düşük işçilik maliyetlerinden yararlandı. Çin'in tüketici kapasitesi imalat endüstrilerindeki üretimi karşılayamıyordu. Bu durum, ülkeyi mal ve ticari malların en önemli ihracatçı ülkesi olmaya itti. Küresel piyasalar kabul edilebilir maliyetlerdeki ihracatlara açıldı. Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, ABD, Körfez ülkeleri ve Çin'e komşu Asya ülkeleri bunlardan bazılarını temsil ediyor.

Çin ile Körfez ülkeleri arasındaki ticari ilişkiler ise güçlendi. Çin, Körfez ülkelerinin AB, ABD, İngiltere, Japonya ve daha sonraki yıllarda Güney Kore gibi ticaret ortaklarıyla rekabet edebilir hale geldi. Örneğin Çin otomobillerinin hem görünüm, hem güvenlik, hem de modern teknoloji açısından Almanya, Japonya, Kore ve ABD'den ithal edilen otomobillerle kıyaslanabilir hale gelmesiyle Çin'i Körfez ülkelerinde bu hususta ileri bir konumda buluyoruz. Çin'de endüstrinin gelişmesi ardından bu piyasaların önümüzdeki yıllarda elektrikli otomobilleri de alacak şekilde genişlemesi bekleniyor.

Körfez'in Çin'e ihracatının yüzdeleri

Körfez ülkeleri, Çin'i başta petrol ve gaz olmak üzere en önemli ihracat piyasalarından biri olarak görüyor. Umman'ın ihracatının yüzde 42'sini, Kuveyt'in ihracatının yüzde 27,4'ünü, Suudi Arabistan'ın ihracatının yüzde 19'unu, Katar'ın ihracatının yüzde 12,7'sini, BAE'nin ihracatının yüzde 7,7'sini ve Bahreyn'in ihracatının yüzde 2,4'ünü temsil ediyor.

Bu yüzdeler her Körfez ülkesinin ihracatının bileşimine bağlı olarak değişim gösteriyor. Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığına göre petrol ihracatı ülkenin toplam ihracatına hakim olduğunda bu yüzde artış gösteriyor.

Suudi Arabistan, Çin'e petrol ihracatında Rusya'dan sonra ikinci sırada yer alıyor. 2023 yılında 85,96 milyon metrik ton ham petrol ihraç ederek Çin'in petrol ithalatının yüzde 15'ini oluşturdu. Rusya ise yüzde 19'u temsil ediyor. Eylül 2023'te Çin'in petrol talebinin günde yaklaşık 17,1 milyon varil olduğu tahmin ediliyor. Çin'in petrol talebindeki artış, başta Körfez ülkeleri olmak üzere ihracatçı ülkeler için önem taşıyor.

Peki, Çin'deki mevcut daralma önümüzdeki birkaç yıl içinde petrol ekonomisinde değişikliklere yol açacak mı? Belki, fakat Çin, ekonomik büyümeyi teşvik etmeyi ve ekonominin karşı karşıya olduğu dengesizlikleri gidermeyi amaçlayan ekonomi politikalarını sürdürdüğü sürece çok büyük bir düşüş olmayacak.

Çin'deki pek çok işletmenin borç yükü altında olduğu, ödeme güçlüğü ve iflas riskiyle karşı karşıya bulunduğunun ortaya çıkması ardından dikkatli olunması gerekiyor.

İpek Yolu, Hint-Avrupa Koridoru

Petrol, Körfez ülkeleriyle Çin arasındaki ekonomik ilişkileri yönlendirse de, dikkate alınması gereken başka ekonomik alanlar da var. Çin; ABD, Avrupa, Asya, Afrika ve Ortadoğu ülkeleri gibi dünyanın çeşitli ülkeleriyle olan ticari ilişkilerinden büyük mali zenginlik elde ederek dünyanın en büyük yatırım yapan ülkesi haline geldi. Ayrıca İpek Yolu'nu canlandırmayı amaçlayan, Çin'den Hindistan ve Küçük Asya üzerinden Mezopotamya'ya, Mısır'a ve Afrika kıtasına, ardından Yunanistan, İtalya ve Birleşik Krallık'a kadar uzanan stratejik projesi Bir Kuşak, Bir Yol girişimini destekliyor.

Fotoğraf Altı: Guiyang, Nanming Nehri'ndeki Jiaxiu pavyonu. (Shutterstock)
Guiyang, Nanming Nehri'ndeki Jiaxiu pavyonu. (Shutterstock)

2013 yılında başlayan ‘Bir Kuşak, Bir Yol’ girişimi, birçok ülkeden ilgi gördü. Proje Asya, Afrika ve Avrupa'da 150'den fazla ülkeye yatırım yapmayı hedefliyor. Kuveyt, ekonomik tabanı çeşitlendirmek ve petrol ekonomisine paralel iş fırsatları yaratmak amacıyla ülkenin kuzey bölgesini geliştirme ve Çin yatırımlarını teşvik etme niyetiyle bu projeye dahil olmaya çalıştı. Ancak proje, Kuveyt'teki siyasi engeller ve Çinli yetkililerin yeniden değerlendirmesi nedeniyle henüz hayata geçirilemedi.

Proje aynı zamanda başka bir yeni proje olan Hint-Avrupa Koridoru ile önemli bir rekabet içerisinde. Bu proje Hindistan ve Körfez ülkelerini Ürdün ve İsrail üzerinden Avrupa'ya bağlamayı hedefliyor. Bununla ilgili mutabakat zaptı geçen yıl Hindistan'da düzenlenen G20 zirvesinde kabul edilmişti. Körfez ülkelerinin her iki projeyle de ilişkileri konusunda ekonomik çıkarlarına ve siyasi bağlantılarına uygun bir şekilde anlaşması gerekiyor.

Çin ile Körfez ülkeleri arasındaki ekonomik ilişkiler stratejik önemini koruyor. Petrol ihracatını geliştirmek ve Çin'den ithalatı artırmak, Çin'in bölge ülkelerindeki temel işletmelere, özellikle de kamu hizmetleri ve altyapı tesislerine yatırım yapmasını teşvik edebilir. Körfez devlet fonlarından Çin'deki hayati sektörlere yatırım yapma olasılığı hakkında sorular mevcut.

Ancak Çin'deki pek çok işletmenin borç yükü altında olduğu, ödeme güçlüğü ve iflas riskiyle karşı karşıya bulunduğunun ortaya çıkması ardından dikkatli olunması gerekiyor. Siyasi sistemin doğası göz önüne alındığında, Çin ekonomisinde devletin rolü hala çok büyük. Bu nedenle bilhassa ekonomik hayatın daha da serbestleştirilmesi ardından Çin'de yatırım çekiciliğinin önümüzdeki yıllarda artıp artmayacağı sorgulanıyor.

1,4 milyardan fazla nüfusa sahip Çin’in gayri safi yurt içi hasılası (GSYİH) Dünya Bankası verilerine göre yaklaşık 18 trilyon dolar değerinde. Körfez ülkeleriyle Çin arasındaki ilişkilerin iki taraf arasındaki ticaretin yanı sıra birçok alanı da kapsayacak şekilde gelişmesi gerekiyor.

*Bu haber Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al-Majalla dergisinden çevrildi.



ABD ile Ukrayna arasındaki kritik görüşmeler Cidde'de devam ediyor

(Soldan sağa) ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Suudi Arabistan Devlet Bakanı Musaid el-Ayban, Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Başkanı Andriy Yermak ve Ukrayna Savunma Bakanı Rüstem Umerov (AFP)
(Soldan sağa) ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Suudi Arabistan Devlet Bakanı Musaid el-Ayban, Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Başkanı Andriy Yermak ve Ukrayna Savunma Bakanı Rüstem Umerov (AFP)
TT

ABD ile Ukrayna arasındaki kritik görüşmeler Cidde'de devam ediyor

(Soldan sağa) ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Suudi Arabistan Devlet Bakanı Musaid el-Ayban, Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Başkanı Andriy Yermak ve Ukrayna Savunma Bakanı Rüstem Umerov (AFP)
(Soldan sağa) ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Suudi Arabistan Devlet Bakanı Musaid el-Ayban, Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Başkanı Andriy Yermak ve Ukrayna Savunma Bakanı Rüstem Umerov (AFP)

İki ülke arasındaki ilişkileri onarmak ve Rusya ile savaşa son verecek bir barış anlaşması için önemli bir çerçeve oluşturmak amacıyla ‘kritik’ olarak nitelendirilen ABD-Ukrayna görüşmeleri, Suudi Arabistan'ın Cidde kentinde devam ediyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, ‘kıymetli bir görüşme’ olarak nitelendirdiği Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Ukrayna'nın bu görüşmelerdeki pozisyonu tamamen yapıcı olacaktır” dedi ve Veliaht Prens'in gerçek barışa ulaşma şansını arttırma çabalarını övdü.

Görsel kaldırıldı.Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman dün akşam Cidde'de Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’i kabul etti. (SPA)

Televizyon görüntülerinde, ABD ve Ukrayna heyetlerinin aynı masada, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Musaid el-Ayban’ın da masanın başında yer aldığı görüldü.

Görüşmelerde ülkesinin heyetine liderlik eden Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Başkanı Andriy Yermak, Moskova ile Kiev arasındaki savaşa bir çözüm bulmayı amaçlayan iki taraf arasındaki toplantıların ‘yapıcı’ bir başlangıç yaptığını belirtti.

Yermak, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin başlamasından üç yıl sonra, toplantı fotoğrafları eşliğinde yaptığı Telegram paylaşımında, “ABD ekibiyle toplantı çok yapıcı bir şekilde başladı. Adil ve sürdürülebilir bir barış tesis etmek için çalışıyoruz” ifadelerine yer verdi.

ABD Dışişleri Bakanlığı'nda eski bir askeri danışman olan Abbas Dahuk, bu toplantıların ‘ABD ile Ukrayna arasındaki güvenin yeniden tesis edilmesinde ve diplomatik ilişkilerin güçlendirilmesinde önemli bir rol oynayabileceğine’ inanıyor.

Şarku'l Avsat'a konuşan Dahuk, “Bu üst düzey görüşmeler, belirsizlikleri açıklığa kavuşturmak, stratejik öncelikleri birleştirmek ve devam eden Rus saldırganlığı karşısında ortak hedefleri vurgulamak için bir fırsat sunuyor” dedi.

Eski ABD Başkanı Donald Trump ile Ukraynalı mevkidaşı Zelenskiy'nin 28 Şubat'ta Beyaz Saray'da gerçekleştirdikleri görüşmede, kameralar önünde hararetli bir tartışma yaşanmıştı. Bunun sonucunda ortak basın toplantısı iptal edildi ve Zelenskiy, Trump'ın Rusya ile savaş sırasında ABD'nin Ukrayna'ya verdiği destek karşılığında talep ettiği nadir toprak elementleri konusunda bir anlaşmaya varamadan Beyaz Saray’dan ayrıldı.

Görsel kaldırıldı.Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün akşam Cidde'de ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’yu kabul etti. (SPA)

Dahuk, “Ancak bu görüşmelerin başarısı, somut siyasi taahhütlere ve iki tarafın askeri yardım ve istihbarat paylaşımındaki gecikmelerden ya da Washington'daki siyasi değişikliklerden kaynaklanan hayal kırıklıklarını giderip gideremeyeceğine bağlı olacak. Gerçek bir diplomatik atılım, Rusya'nın işgal altındaki toprakların iadesini müzakere etmeye istekli olmasının yanı sıra Ukrayna'nın Avrupa ve NATO ile daha geniş kapsamlı ilişkilerine dair stratejik hedeflerine de bağlı olacak” ifadelerini kullandı.

Dün akşam Cidde'ye gelen Zelenskiy, bugün ABD'li yetkililerle Rusya-Ukrayna savaşının sona erdirilmesi konusunda yapılacak görüşmelere hazırlık amacıyla Suudi Arabistan Veliaht Prensi ile bir araya geldi.

Zelenskiy, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile yaptığı görüşme hakkında şunları söyledi: “Hem ikili hem de diğer ortaklarla iş birliği çerçevesinde gündemdeki tüm ana konuları ele aldık. Kendisinin (Veliaht Prens) gerçek barışın daha da yakınlaştırılmasına katkıda bulunan çabalarına değindim. Suudi Arabistan çok önemli bir diplomatik platform sağlıyor ve biz de bunu takdir ediyoruz. Veliaht Prens ile savaşı sona erdirecek ve kalıcı ve güvenilir bir barışı sağlayacak adımlar ve koşullar hakkında ayrıntılı bir görüşme yaptık. Özellikle de diplomatik çabalara olan güveni arttıracak kilit adımlardan biri haline gelebilecek olan esirlerin serbest bırakılması ve çocukların iadesi konusunu vurguladım.”

Görsel kaldırıldı.Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Kiev'in bu görüşmelerdeki tutumunun tamamen yapıcı olacağını vurguladı. (SPA)

Riyad 19 Şubat'ta iki ülkenin dışişleri bakanlarını bir araya getiren ve Şubat 2022'de Ukrayna savaşının patlak vermesinden bu yana ilk kez gerçekleşen ABD-Rusya görüşmelerine ev sahipliği yaparak üst düzey bir diplomasi arenası haline geldi.

Görüşmeler önemli bir diplomatik atılımla sonuçlandı ve her iki taraf da diplomatik personeli yeniden görevlendirmeyi ve ekonomik iş birliğini artırmayı kabul ederek, görüşmeleri ‘verimli’ ve ‘ileriye dönük önemli bir adım’ olarak nitelendirdi.