Suudi Arabistan'ın kuruluş günü 22 Şubat!

Eski bir pazarın bir görseli (Şarku'l Avsat)
Eski bir pazarın bir görseli (Şarku'l Avsat)
TT

Suudi Arabistan'ın kuruluş günü 22 Şubat!

Eski bir pazarın bir görseli (Şarku'l Avsat)
Eski bir pazarın bir görseli (Şarku'l Avsat)

Dr. Hamad bin Abdullah el-Ankari

Tarihçiler ve sosyologlar, devletlerin yaşamlarının sadece günlerin geçişi ve yılların değişimiyle ölçülmediğini, insanî başarıları ve medenî kazanımlarıyla ölçüldüğü konusunda hemfikirdir. Bu nedenle, insanlık tarihinde sayısız kanıt vardır ki bunların hepsi anlatılamaz, İnsanlık tarihinde, uzun yüzyıllar boyunca yaşayıp da kaybolan, günümüzde adı geçmeyen ne kadar çok millet, devlet ve halk geçmiştir! Diğer ülkelerin insanlık tarihinin gidişatını değiştirmede önemli etkileri oldu ve kuruluşundan bu yana uzun yıllar geçti.

Bununla birlikte, tarihçiler genellikle devletlerin başlangıçlarını ve sonlarını kaydetme eğilimindedirler. Bu ya büyük liderlerinin iktidara gelme günüyle veya ölümleriyle ilişkilendirilir, ya da devletin zaferi veya düşüşü gibi kaderini belirleyen hayati savaşlara karşı başarısızlıklarıyla bağlantılıdır, ya da olayların akışını etkileyen diğer günler, olaylar ve gerçekler gibi şeylerle ilişkilendirilir.

Suudi Arabistan, Arap Yarımadası'nın daha önce görülmemiş bir medeniyet uyanışına şahit oldu. Kurucusu Kral Abdulaziz bin Abdurrahman Al Suud'un parçalarının birleştirilmesinden, oğullarının krallık döneminden Kral Selman bin Abdulaziz Al Suud dönemine kadar her alanda büyük bir gelişmeye tanık oldu. Krallık, modern çağda dünya ülkeleri arasında bugün sahip olduğu bu yüksek konuma ve yüksek statüye ulaşana kadar önemli ve belirleyici tarihi dönüm noktalarından geçti. Bu öncelikle Allah’ın lütfu ardından da 600 yıla yaklaşan bir hüküm zincirine sahip olan Suudi kraliyet ailesinin liderlerinin çabalarıyla oldu. Bu liderlerin soyu, Kral Selman’ın 13. nesil büyük dedesi olan ve Diriye şehrini kuran Mani el-Muraydi’ye  kadar uzanıyor.

Suudi devletindeki asıl kuruluş ve yönetim şeklinin “şehir devleti” anlayışından büyük devlete doğru değişimi, H. 1139/1727'de emirliği devralan İmam Muhammed bin Suud dönemine kadar uzanıyor.  İmam Muhammed bin Suud, bir devlet kurdu ve devletin kuruluşunu ve temellerini atmaya başladığını gösteren bir dizi politika benimsedi. Bunlardan biri, Diriye’nin - o dönemin başkenti - iki parçasını birleştirerek, farklı merkezlerde ve bölümlere ayrılmış olanı devleti  tek bir yönetim altına almasıydı. Hatta Necd bölgesinin büyük bir kısmını birleştirdi ve bölgesel güçlere bağlılık göstermeden siyasi bağımsızlığını ilan etti. Ayrıca, devlet kaynaklarına erişim sürecini düzenledi ve haksızlıklardan kaçınmayı ve istikrarı sağlayarak devletin çeşitli alanlarda gelişmesini sağladı. Ayrıca, o dönemde hac ve ticaret yollarını güvence altına alarak devletin çeşitli bölgelerinde güvenliği sağladı.

Pek çok tarihçi İmam Muhammed bin Suud'un hükümdarlığının ilk dönemini ve ondan öncesini görmezden gelir ve Suudi devletinin kuruluşunu Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab'ın Diriye’ye varışı ve İmam Muhammed bin Suud ile buluşmasıyla bağdaştırır. Bununla birlikte Şeyh Diriye’yi kendisi yerleştikten kısa bir süre sonra oraya taşınan çok sayıda göçmenin yükünü taşıyabilecek bir devletin bileşenlerine sahip olduğunu düşündüğü için seçmişti. Diriye'de yerleşik düzene geçtikten sonra, Şeyh ve talebeleri, kimsenin müdahale etmeden Arap Yarımadası'nın çeşitli bölgelerine davetlerini yayma fırsatına sahip oldular.

İmam Muhammed bin Suud, Şubat 1727'de Hicri takvime göre 1139 yılında Diriye'de iktidara geldi ve başarılı bir liderlik sergileyerek kırk yıl boyunca devam etti. Bu dönem, devletin sınırlarının genişlediği ve Arabistan Yarımadası'nın büyük bir kısmını kapsayacak şekilde hazırlandığı bir dönem oldu. İmam Muhammed bin Suud, Suudi devletinin ilk kurucusu olarak kabul edilir ve onun liderliği, devletin birliğinin sembolü haline gelmiştir. Bu nedenle onun iktidara geliş tarihi, Suudi devletinin ihtişamını ve tarihi derinliğini hatırlatan özel bir sembolizmdir ve beş asra yaklaşan Suudi devletinin kuruluş tarihini hatırlamak için ulusal bir fırsattır.



Faysal bin Ferhan, Şarm eş-Şeyh Zirvesi'nde Suudi Arabistan heyetine başkanlık ediyor

TT

Faysal bin Ferhan, Şarm eş-Şeyh Zirvesi'nde Suudi Arabistan heyetine başkanlık ediyor

Faysal bin Ferhan, Şarm eş-Şeyh Zirvesi'nde Suudi Arabistan heyetine başkanlık ediyor

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan bin Abdullah, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz adına, bugün Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentine geldi.

Faysal bin Ferhan, Gazze Şeridi’ndeki savaşın sona erdirilmesine ilişkin anlaşmanın imzalanmasının beklendiği Şarm eş-Şeyh Barış Zirvesi’ne katılan Suudi Arabistan heyete başkanlık edecek.


Nobel Ödüllü Ömer Yaghi: Bu başarının arkasında Muhammed bin Selman'ın desteği var

Nobel Kimya Ödülü sahibi Suudi bilim insanı Ömer Yaghi,(SPA)
Nobel Kimya Ödülü sahibi Suudi bilim insanı Ömer Yaghi,(SPA)
TT

Nobel Ödüllü Ömer Yaghi: Bu başarının arkasında Muhammed bin Selman'ın desteği var

Nobel Kimya Ödülü sahibi Suudi bilim insanı Ömer Yaghi,(SPA)
Nobel Kimya Ödülü sahibi Suudi bilim insanı Ömer Yaghi,(SPA)

2025 Nobel Kimya Ödülü'nü kazanan Suudi bilim insanı Profesör Ömer Yaghi, Başbakan Veliaht Prens Muhammed bin Selman'a, "Vizyon 2030 kapsamında Krallığımız için bu başarıyı elde etmemizde en büyük etkiyi yaratan bilimsel kariyerime verdiği sürekli destekten dolayı" içten teşekkürlerini ve takdirlerini sundu.

Profesör Yaghi, Suudi Arabistan liderliğine, araştırma, geliştirme ve inovasyon sistemine, çeşitli bilimsel alanlardaki bilim insanlarına ve araştırmacılara verdikleri cömert destek ve himaye için minnettarlığını ve takdirini dile getirdi.

Yaghi, "Bu ödülü almak benim ve dünyadaki tüm Suudi ve Arap bilim insanları için büyük bir onur. Tanrı'dan bu başarının, gelecek nesil gelecek vaat eden Suudi ve Arap gençleri için araştırma ve inovasyon yolculuklarına devam etmeleri konusunda bir teşvik ve ilham kaynağı olmasını diliyorum" ifadelerini kullandı.

Nobel ödüllü araştırmacı, "Dünyanın dört bir yanından aldığım tebrik mesajlarından çok memnun oldum ve onlara minnettarım" dedi. Ayrıca, Kral Abdülaziz Bilim ve Teknoloji Şehri'nin (KACST) son yıllarda Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley ile ortak Mükemmeliyet Merkezi aracılığıyla sağladığı sürekli destekten övgüyle söz etti.

Profesör Ömer Yaghi, alanında en önde gelen Suudi bilim insanlarından biridir. 21. yüzyılın en önemli bilimsel yeniliklerinden biri olan ağ kimyası bilimini kurmuş ve enerji, çevre, su tuzdan arındırma ve karbon yakalama alanlarında yeni ufuklar ve uygulamalar ortaya koymuştur.

Öncü başarıları ve katkılarından dolayı, İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi tarafından verilen 2025 Nobel Kimya Ödülü'ne, bu tarihi başarıya ulaşan ilk Suudi bilim insanı olarak layık görüldü.


Suudi Arabistan, Gazze anlaşmasını ve Trump’ın önerisinin ilk aşamasının uygulamaya konulmasını memnuniyetle karşıladı

Sahil yolunda yürüyen yerinden edilmiş Filistinliler (AP)
Sahil yolunda yürüyen yerinden edilmiş Filistinliler (AP)
TT

Suudi Arabistan, Gazze anlaşmasını ve Trump’ın önerisinin ilk aşamasının uygulamaya konulmasını memnuniyetle karşıladı

Sahil yolunda yürüyen yerinden edilmiş Filistinliler (AP)
Sahil yolunda yürüyen yerinden edilmiş Filistinliler (AP)

Suudi Arabistan, Gazze konusunda varılan anlaşmayı ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmeyi ve kapsamlı ve adil bir barışın önünü açmayı amaçlayan Başkan Trump'ın önerisinin ilk aşamasının uygulamaya konulmasını memnuniyetle karşıladı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, anlaşmaya varılması için ABD Başkanı Donald Trump'ın aktif rolü ile Katar, Mısır ve Türkiye'nin arabuluculuk çabaları takdir edildi.

Suudi Arabistan, bu adımın Gazze Şeridi’ndeki Filistin halkının insani acılarını hafifletmek için acil bir şekilde harekete geçilmesine, İsrail'in tamamen geri çekilmesine, güvenlik ve istikrarın yeniden sağlanmasına ve adil ve kapsamlı bir barışın sağlanması yönünde pratik adımlar atılmasına yol açmasını umduğunu ifade etti. Açıklamaya göre bu, ilgili Birleşmiş Milletler (BM) kararları, Arap Barış Girişimi ve Filistin meselesinin barışçıl çözümüne ilişkin New York Deklarasyonu doğrultusunda, başkenti Doğu Kudüs olan 1967 sınırları temelinde bağımsız bir devletin somutlaştırılması esasına dayanmalı.