Petrol fiyatları Ortadoğu'da artan gerilimin etkisiyle son 6 ayın en yüksek seviyesine yaklaştı

Haziran teslim Brent ham petrolün varil fiyatı 88 dolara yükseldi. (Reuters)
Haziran teslim Brent ham petrolün varil fiyatı 88 dolara yükseldi. (Reuters)
TT

Petrol fiyatları Ortadoğu'da artan gerilimin etkisiyle son 6 ayın en yüksek seviyesine yaklaştı

Haziran teslim Brent ham petrolün varil fiyatı 88 dolara yükseldi. (Reuters)
Haziran teslim Brent ham petrolün varil fiyatı 88 dolara yükseldi. (Reuters)

Petrol fiyatları bugün (salı), dünyanın en büyük iki petrol tüketicisi olan Çin ve ABD'de talebin iyileşebileceğine dair işaretler ve Ortadoğu'da bölgeden gelen arzı etkileyebilecek genişleyen bir çatışmaya ilişkin artan endişelerin desteğiyle yükseldi.

Haziran teslim Brent ham petrol vadeli kontratları 58 sent artarak varil başına 88 dolara yükseldi. Mayıs vadeli ABD West Texas Intermediate ham petrol kontratı, bir önceki seansta 27 Ekim'den bu yana en yüksek kapanış seviyesine ulaştıktan sonra 58 sent artışla varil başına 84,29 dolara yükseldi.

IG piyasa stratejisti Yeap Jun Rong bir e-postada, “Çin ve ABD'de beklenenden daha güçlü ekonomik koşullar talep için daha iyimser bir görünüm sağlarken, Ortadoğu'da İran'ı da içeren jeopolitik gerilimler artmaya devam ediyor” dedi.

Mart ayında Çin'de imalat faaliyetleri son altı ayda ilk kez, ABD'de ise son bir buçuk yılda ilk kez genişledi. Bu da bu yıl petrol talebinin artacağı anlamına geliyor. Çin dünyanın en büyük ham petrol ithalatçısı ve ikinci en büyük tüketicisi iken ABD, en büyük tüketici konumunda bulunuyor.

Ortadoğu'da, İsrail'in Suriye'deki İran konsolosluğuna düzenlediği saldırı, aralarında üç üst düzey komutanın da bulunduğu yedi askeri yetkilinin öldürülmesiyle sonuçlandı. Bu, İsrail ile İran tarafından desteklenen Hamas arasında Gazze'deki savaşın kızışmasını temsil ediyor.

Yaklaşık altı ay süren çatışmanın, İsrail'in doğrudan İran'la savaşmasını da kapsayacak şekilde genişlemesi, petrol kaynakları üzerindeki etkilerine ilişkin endişeleri artırdı.

ANZ analistleri ise “Savaş kontrol altına alınmaya devam ettiği için piyasa şu ana kadar arz kesintileri konusunda endişe duymadı. İran'ın savaşa dahil olması petrol arzını tehlikeye atabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC+ olarak bilinen müttefikleri, üretim kesintilerinin piyasa ve üye uygulamalarını gözden geçirmek için yarın (Çarşamba) online Ortak Bakanlar İzleme Komitesi toplantısı düzenliyor. Üyelerin, ikinci çeyreğin sonuna kadar günlük 2,2 milyon varillik gönüllü üretim kesintisi öngören mevcut arz politikasına bağlı kalmaları bekleniyor.

OPEC üretimi geçen ay günlük 50 bin varil düşerek gönüllü kesintilerin bir miktar etkili olduğunu gösterdi.

Singapur merkezli DBS Bank’ın enerji sektörü ekip lideri Suvro Sarkar, “OPEC+ ülkelerinin üretim kesintilerindeki yüksek disiplin sahada hissediliyor. Piyasa ayrıca Rusya'nın önümüzdeki üç ay içinde (daha önceki bazı ihracat kesintileri yerine) daha büyük üretim kesintilerini hesaba katıyor” ifadelerini kullandı.

Sarkar, “Suriye'deki İran konsolosluğuna yapılan son saldırı da dahil olmak üzere devam eden jeopolitik risk olaylarına ek olarak bu durum, petrol fiyatlarını yakın vadede varil başına 90 dolara doğru itebilir” öngörüsünde bulundu.



Körfez ülkeleri, olası İsrail-İran savaşında nasıl bir politika izleyecek?

İran'ın İsrail'e misillemesi Tahran'da sevinçle karşılanmıştı (AFP)
İran'ın İsrail'e misillemesi Tahran'da sevinçle karşılanmıştı (AFP)
TT

Körfez ülkeleri, olası İsrail-İran savaşında nasıl bir politika izleyecek?

İran'ın İsrail'e misillemesi Tahran'da sevinçle karşılanmıştı (AFP)
İran'ın İsrail'e misillemesi Tahran'da sevinçle karşılanmıştı (AFP)

İsrail ve Hizbullah arasındaki çatışmaların İran'a da sıçramasıyla Ortadoğu'da topyekun savaş riski her geçen gün artıyor. 

Birleşik Krallık'ın tanınmış gazetelerinden Guardian'ın analizinde, Sünni bir koalisyon oluşturan Körfez ülkelerinin İran'a ya da onun desteklediği milislere doğal olarak sıcak yaklaşmadığı belirtiliyor.

Guardian'ın diplomasi editörü Patrick Wintour'un kaleme aldığı analizde, Körfez ülkelerinin İsrail'in İran'a karşı saldırıları artırmasını istemediği ve gerilimi düşürmek için ABD'nin devreye girmesini talep ettiği aktarılıyor. 

Irak, Kuveyt, Umman, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının bölgede istikrar ve refaha giden tek yol olduğunu vurguladığı belirtiliyor. 

Ayrıca analizde, Körfez ülkelerinin Filistinlilere insani yardım ve siyasi destek dışında bir şey sağlamamaya yönelik ortak stratejilerini değiştirmeyeceği savunuluyor. 

Son çatışmaların ardından İsrail'in misilleme olarak İran'daki petrol altyapısını ve nükleer tesisleri hedef alabileceği de öne sürülüyor. Wintour, Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi'nin (GCC) bu olasılıktan epey tedirgin olduğunu aktarıyor. 

GCC'nin Lübnan'daki saldırılarını durdurması için İsrail'e çağrı yaptığı fakat İran'in İsrail'e misillemesini destekleyen bir açıklamada bulunmadığına işaret ediliyor. 

Analizde, İsrail'in saldırılarını genişletmesiyle Körfez ülkelerinin bir ikilemle karşı karşıya kalacağı belirtiliyor. Bir yandan İran'ın bölgedeki etkisinin uzun vadede zayıflaması, burada sadece İsrail'in egemen olduğu istikrarsızlaştırıcı bir güç boşluğu yaratabilir. Diğer yandan bu boşluk, Körfez ülkeleri için İran'ın zayıflığından faydalanma ve Tahran'ın desteklediği milisleri geri püskürtme fırsatı yaratabilir. 

Analize göre İran'ın zayıflaması, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'ye Tahran destekli grupları dizginlemesi için daha fazla alan sağlayabilir. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad da Lübnan'daki nüfuzunu yeniden kazanabilir.

Wintour, en önemli denge unsurunun Suudi Arabistan-İran ilişkileri olduğunu belirtiyor. İki ülke, Çin'in ev sahipliğiyle 10 Mart 2023'te bir araya gelerek ilişkileri normalleştirme kararı almıştı. 7 yıl aradan sonra diplomatik ilişkiler tekrar başlatılmıştı.

Berlin merkezli Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nin pazartesi yayımladığı raporda da Riyad ve Tahran arasındaki ilişkilerin bölgede barışı sağlamaya yönelik kilit önem taşıdığına dikkat çekilmişti.

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal Bin Ferhan'la Katar'da dün yaptığı görüşmede, İsrail'in bölgedeki saldırganlığına karşı İslam ülkelerine birlik çağrısı yapmıştı.

İsrail'in bir sonraki adımı ne olacak?

İsrail'in önce Hamas lideri İsmail Haniye'yi Tahran'da, sonra da Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ı Beyrut'ta öldürmesinin ardından İran da aylardır beklenen misillemeyi salı gecesi yapmıştı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran'ın "ağır bedel" ödeyeceğini söylerken, ABD de Tel Aviv yönetimine destek veriyor. 

Amerikan medya kuruluşu CNN, "bölgesel savaşın fiilen başladığını" yazıyor. Kimliğinin açıklanmamasını isteyen İsrailli bir eski üst düzey askeri yetkili, Tel Aviv yönetiminin seçeneklerini değerlendirdiğini belirtiyor. 

Eski İsrail Başbakanı Naftali Bennett, İran'a kapsamlı saldırı düzenlenmesini savunuyor fakat CNN'e konuşan yetkili, Tel Aviv'in fevri davranmayacağını ve daha ölçülü bir saldırı planı yapabileceğini öne sürüyor. 

Öte yandan Amerikan gazetesi New York Times (NYT), İsrail ordusunun İran'a güçlü bir misilleme düzenleyebileceğini yazıyor. İsrail'in Ulusal Güvenlik Konseyi'nde İran stratejisinden sorumlu eski yetkili Yoel Guzansky, şunları söylüyor: 

İsrail'de ordu, savunma uzmanları, analistler ve siyasetçiler arasında İran'ın saldırısına güçlü şekilde karşılık verilmesine dair fikir birliği var.

NYT'ye konuşan yetkililer, Tel Aviv'in misillemeye yönelik kararını büyük ihtimalle cuma akşamı Roş Haşanah'ın sona ermesiyle vereceğini belirtiyor. Roş Haşanah'ta Yahudiler, İbrani takvimine göre yeni yılın gelişini kutluyor.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times, CNN