Biz ve Hindistan seçimleri

Nüfusu 1 buçuk milyara yaklaşan Hindistan hakkında ne yazık ki pek bir şey bilmiyoruz.

Genel olarak Sihler, Hıristiyanlar ve elbette saldırılardan en büyük payı alan Müslümanlar gibi azınlıklara yönelik Hindu çoğunluğun ihlalleri tekrarlanıyor (AFP)
Genel olarak Sihler, Hıristiyanlar ve elbette saldırılardan en büyük payı alan Müslümanlar gibi azınlıklara yönelik Hindu çoğunluğun ihlalleri tekrarlanıyor (AFP)
TT

Biz ve Hindistan seçimleri

Genel olarak Sihler, Hıristiyanlar ve elbette saldırılardan en büyük payı alan Müslümanlar gibi azınlıklara yönelik Hindu çoğunluğun ihlalleri tekrarlanıyor (AFP)
Genel olarak Sihler, Hıristiyanlar ve elbette saldırılardan en büyük payı alan Müslümanlar gibi azınlıklara yönelik Hindu çoğunluğun ihlalleri tekrarlanıyor (AFP)

Saad bin Tifle el-Acmi

Modi hükümeti, komşu ülkelerden (Bangladeş ve Pakistan) Müslüman göçmenlerin vatandaşlık almasını yasaklayan bir yasayı, bu iki ülkenin 1947'deki bağımsızlık gününde ana toprak Hindistan'dan ayrıldıkları ve Müslüman ülkeler olduklarından Hindistan vatandaşlığı talep etmeleri için hiçbir gerekçelerinin olmadığını öne sürerek kabul etti.

Kuveyt ve hatta Körfez ülkelerinde katıldığınız sohbetlerde Amerikan başkanlık seçimlerinin konuşulmaması nadir görülen bir durumdur. Hatta bölgemiz ve sorunlarımız için kimin, şu an ki Başkan Biden’ın mı yoksa eski başkan ve Biden'ın şu anda tek güçlü rakibi olan Donald Trump’ın mı daha iyi olduğu konusunda şiddetli tartışmalara da rastlanabilir. Bu takip, bölgemizdeki Amerikan askeri varlığının ve dünyanın en büyük süper gücü olan ABD'nin oynadığı küresel ağırlığın bir sonucu olarak anlaşılabilir.

Hindistan parlamento seçimleri ise birkaç gün önce başladı ve haftalarca devam edecek, böylece yaklaşık 970 milyon Hint seçmen, yani seçmen kaydı olan ve kendi ülkelerindeki seçimlerde oy kullanma hakkına sahip olan yaklaşık 1 milyar kişi bu seçimlerde oy kullanabilecek. Diğer bir deyişle gezegenimizin nüfusunun 8 milyar kişi olduğunu düşünürsek, dünyamızda yaşayan her sekiz kişiden birinin Hindistan seçimlerinde oy kullanma hakkı bulunuyor.

Körfez ülkelerinde Hint toplumundan çok sayıda kişi olmasına rağmen, Kuveyt veya Körfez’deki sohbetlerde Hindistan seçimleri ile ilgili bir diyaloga nadiren rast gelinir, hatta neredeyse yok denecek kadar azdır. Oysa Hint toplumunun ne kadar kalabalık olduğunu bilmek için nüfusu 4 milyon olan Kuveyt'te sayılarının yaklaşık 1 milyon olduğunu bilmek yeterlidir. Yani tüm sektörlerde çalışan ve her düzeyde inşaat ve ekonomiye etkin bir şekilde katkıda bulunan Hintler sadece Kuveyt Devleti’nde nüfusun dörtte birini oluşturuyorlar. Gerçek şu ki Hint toplumu Körfez ülkeleri yasalarına en çok uyan ve onlara en saygılı toplumlardan, dahası bu ülkelere gelen ve sayıları 200’ü aşan gurbetçi topluluklar arasında suç işleme ve çalıştıkları ülkenin yasalarını ihlal etme oranları belki de en az olan topluluklardan biridir.

Nüfusu 1 buçuk milyara yaklaşan, Körfez ülkeleri ve genel olarak Arap bölgesi ile kadim tarihi ticari, kültürel ve dini ilişkilere sahip büyük bir ülke olan Hindistan hakkında ne yazık ki pek bir şey bilmiyoruz. Körfez'de Hindistan ile ilgili araştırmalarla ilgilenen merkezler olduğunu hiç duymadım. Hindistan’ın meselelerini ve bunların gerçekliğimiz üzerindeki etkilerini, parlamento seçimleri sonuçlarının birçok halkı, ırkı ve milliyetiyle Hindistan ile ilişkilerimiz üzerindeki etkilerini ele alan periyodik seminerler de düzenlenmiyor.

Mevcut Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Hindistan seçimlerine ırkçı, azınlık karşıtı olan partisi Bharatiya Janata ile katılıyor. Tüm göstergeler onun başarılı olup üçüncü bir dönem seçileceğine işaret ediyor. Hindu ırkçı partisi, sayıları 200 milyondan fazla olan Müslümanlar başta olmak üzere tüm azınlıklara yönelik dışlayıcı bir söyleme dayanıyor. Modi, geçtiğimiz pazar günü destekçileri için düzenlenen bir seçim mitinginde, seçimlerde kendisiyle yarışan muhalefetteki Kongre Partisi’ni hedef aldı. Açıkça Müslümanlara atıfta bulunarak, partiyi Hindistan'ın zenginliğini sınırsız sayıda çoğalan davetsiz misafirlere dağıtmak istemekle suçladı.

Bharatiya Janata Partisi’nin laiklik ve yurttaşlar arasındaki eşitlik konusunda tuhaf yorumları bulunuyor. Parti teorisyenleri laikliğin çoğunluğun egemenliğini tanıma ve onun formülünün azınlıklara dayatılması gerektiği anlamına geldiğini savunuyorlar. Parti aynı zamanda ezici çoğunluk ile fırsatçı azınlıkları eşitleyen eşitliğin bu çoğunluğa haksızlık olduğuna da inanıyor ve şunu soruyor; azınlıklar lehine çoğunluk ezilirken eşitlik nasıl sağlanabilir?

Irkçı Hindu partinin destekçileri, kuzey ve kuzeydoğudaki bazı eyaletlerde Müslümanların sığır eti yediğini gördüklerinde veya bir Müslümanın Hindu bir kız ile evlendiğini duyduklarında Müslümanlara karşı katliamlar da gerçekleştiriyorlar. Onlara göre Müslümanların Hindu kızlar ile evlenmelerinin nedeni, onları Müslüman yapmaya yönelik küresel bir İslami komplo olduğu için, bu tür evlilikleri “cihat evliliği” diye adlandırıyorlar.

Genel olarak Sihler, Hıristiyanlar ve tabii ki bu saldırılardan en büyük payı alan Müslümanlar gibi azınlıklara karşı Hindu ihlalleri tekrarlanıyor. Nitekim Modi hükümeti, komşu ülkelerden (Bangladeş ve Pakistan) Müslüman göçmenlerin vatandaşlığa alınmasını yasaklayan bir yasayı, bu iki ülkenin 1947'deki bağımsızlıktan kısa bir süre sonra ana toprak Hindistan'dan ayrıldığı ve bu ülkeler İslam ülkesi olduklarından Hindistan vatandaşlığı talep etmeleri için hiçbir gerekçelerinin bulunmadığını öne sürerek kabul etti.

 Bugün bazı Hint Müslümanlar Pakistan (230 milyon kişi) ile Bangladeş (170 milyon kişi) Hindistan’dan ayrıldıkları için hayıflanıyor olabilirler. Çünkü eğer Hindistan Birliği içinde kalsalardı, bugün Müslümanların sayısı 600 milyona, yani şu anki Hinduların sayısına yakın olacaktı ve herhangi bir ırkçı partinin Hindistan'daki Müslümanları yabancı bir azınlık olarak görmesi zor olacaktı.

Hindistan seçimleri, bölgemiz meseleleri ve Hindistan ile ilişkileriyle ilgilenenlerin bu büyük ülkeyi daha iyi anlamalarına ışık tutması için bir fırsattır. Bu bölgemize fayda sağlayacak ve Hindistan gibi bir ülkede de Müslümanlara iyilik ve huzur getirecektir.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



Veliaht Prens Muhammed bin Selman: Bölgeyi istikrara kavuşturmak için ABD ile iş birliğini sürdürmek istiyoruz

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, Riyad'daki Körfez-ABD Zirvesi’nde, 14 Mayıs 2025 (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, Riyad'daki Körfez-ABD Zirvesi’nde, 14 Mayıs 2025 (SPA)
TT

Veliaht Prens Muhammed bin Selman: Bölgeyi istikrara kavuşturmak için ABD ile iş birliğini sürdürmek istiyoruz

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, Riyad'daki Körfez-ABD Zirvesi’nde, 14 Mayıs 2025 (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, Riyad'daki Körfez-ABD Zirvesi’nde, 14 Mayıs 2025 (SPA)

Körfez liderlerini ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya getiren Körfez-ABD Zirvesi bugün Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da başladı. Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman yaptığı açıklamada, bölgenin istikrarı için ABD ile iş birliği ve koordinasyonu sürdürmek istediklerini söyledi.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, ABD ile ilişkilerin stratejik bir ortaklık olduğunu vurgulayarak, “Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri ABD ile ekonomik ortaklığı vurguluyor” dedi.

“ABD Başkanı'nın Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldırma kararını alkışlıyoruz” diyen Muhammed bin Selman, Gazze konusunda ise şu ifadeleri kullandı: “Gazze Şeridi'ndeki savaş sona ermeli ve Filistin sorununa kalıcı ve kapsamlı bir çözüm bulunmalı. Gazze Şeridi'ndeki gerilimi durdurmak için ABD ile iş birliği yapmaya çalışıyoruz.”

Sudan meselesine de değinen Veliaht Prens Muhammed bin Selman, “Sudan'daki krizi sona erdirmek ve tam bir ateşkese ulaşmak için çabalarımızı sürdüreceğiz” dedi.

“Yemen'de kapsamlı bir siyasi çözüme ulaşılması için Yemenli taraflar arasında diyaloğu teşvik ediyoruz” diyen Muhammed bin Selman, “Ukrayna krizinin çözümüne yardımcı olmak için çabalarımızı sürdürmeye hazırız” şeklinde konuştu.

Bugün erken saatlerde Körfez liderleri ve temsilcileri, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Başkanı Donald Trump arasında yapılan görüşmeler ve imzalanan anlaşmalarla dolu yoğun bir günün ardından Körfez-ABD Zirvesi'ne katılmak üzere Riyad'a ulaştı.

ABD Başkanı Donald Trump, Körfez-ABD Zirvesi'nin tamamlanmasının ardından ilk resmi yurtdışı turunun ikinci durağı olan Katar'a ve oradan da Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) gitmek üzere Riyad'dan ayrıldı.