İleri teknolojilerden oluşan bir sistem ve sağlam bir altyapı

İleri teknolojilerden oluşan bir sistem ve sağlam bir altyapı
TT

İleri teknolojilerden oluşan bir sistem ve sağlam bir altyapı

İleri teknolojilerden oluşan bir sistem ve sağlam bir altyapı

Dr. Faysal b. Abdurrahman Usra / Suudi Arabistan’ın Ankara Büyükelçiliği Kültür Ateşesi

İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Kral Selman bin Abdulaziz ile Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman liderliğindeki bilge Suudi Arabistan yönetimi, her hac mevsiminde hacılara hizmet etmek ve Hac Hizmet Programı’nın hedeflerine ulaşmak için her zaman azami gayret göstermeyi vurgulayan bilge direktifleri çerçevesinde, modern bir dijital altyapı ile güçlendirilmiş üst düzey teknik imkânlar sunuyor. Vizyon 2030'un bir parçası olan Hac Hizmet Programı, özellikle bu yılki Hac sezonunda hacı adaylarına yüksek kaliteli hizmetler sunmayı, yetkili ve ilgili makamların kendilerine sunmaktan onur duyduğu hizmetleri geliştirmeyi, ibadetlerini kolaylıkla ve rahatlıkla yerine getirmelerini sağlamayı, kendilerine sunulan hizmetlerin kalitesini artırmayı ve deneyimlerini geliştirip zenginleştirmeye katkıda bulunmayı ve böylece Suudi Arabistan’ın parlak ve medeni imajını yansıtmayı amaçlıyor.

Bu modern teknik sistem bu yılki hacılar için hazırlandı. En basit haliyle, bilgi ve iletişim teknolojisinin en iyi şekilde kullanılmasını ve dijital dönüşümün sağlanmasını temsil ediyor. Ayrıca hizmet sistemini otomatikleştirmek, prosedürleri dijitalleştirmek, yeni ve modern akıllı teknolojilerden ve dijital çözümlerden yararlanmak da burada amaçlanan hususlar arasında. Aynı zamanda 3D artırılmış gerçeklik teknolojisi, Wi-Fi teknolojisi, dijital interaktif platform, QR kod teknolojisi, CHAT BOT teknolojisi, NFC teknolojisi, interaktif haritalar, uygulamalar ve web siteleri, akıllı kartlar, robotlar, Hac, Umre ve ziyaret platformu ve Mabrur uygulaması gibi çeşitli alanlarda yapay zekâ teknolojileri benimsendi. Tüm bunlar insanlığa en güzel şekilde hizmet etmek için teknolojiden yararlanmanın bir tezahürü olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca bunlar, iddialı bir şekilde ortaya koyulan Vizyon 2030'a dayanıyor. Bu şekilde yaratıcılık ve mükemmellik kültürünün sürdürülebilirliği sağlanmaya çalışılıyor.

Suudi Arabistan İçişleri Bakanı ve Hac Yüksek Komitesi Başkanı Prens Abdulaziz bin Suud bin Nayef bin Abdulaziz'in doğrudan gözetimi ve Kral Selman bin Abdulaziz’in danışmanı, Mekke Valisi ve Merkezi Hac Komitesi Başkanı Prens Halid el-Faysal ile Mekke Vali Yardımcısı ve Merkezi Hac Komitesi Başkan Yardımcısı Prens Suud bin Mişal bin Abdulaziz'in direktifleri ve takibi altında, yetkililerin mevcut 1445 Hac sezonu için planlarının ve hazırlık göstergelerinin hazır olup olmadığı ve hacı adaylarının dini vecibelerini kolaylıkla ve rahatlıkla yerine getirmelerini amaçlayan çeşitli hizmetler önceden gözden geçirildi.

Mekke ve Kutsal Mekânlar Kraliyet Komisyonu, Hac sezonu için hazırladığı planın uygulamasını açıkladı. Bu plan, kutsal alanlardaki altyapının geliştirilmesi, ulaşım sistemi hizmetlerinin iyileştirilmesi ve kurbanlık hayvan projesini içeriyor. Ayrıca kurban ibadeti yerine getirilirken yapılacak doğru uygulamalar üzerine bir farkındalık kampanyası da planda yer alıyor. Diğer yandan kutsal mekânlar büyük çalışmalara, ekipman alımına ve hazırlıklara tanık oldu. Öyle ki modern çadırlar; ışık ve ısı yalıtımı, yangına dayanıklılık ve ultraviyole ışınlarından korunma özelliklerine sahip üst düzey teknik özelliklerle donatıldı. Her çadıra özel bir soğutma sistemi bağlandı. Ayrıca her türlü güvenlik, emniyet, destek ve sağlık hizmeti de ayarlandı. Dahası hizmetlerin verimliliğini artırmak amacıyla iki katlı 123 kompleks şeklinde modern inşaat teknikleri kullanılarak 7 bin tuvalet inşa projesi yapıldı.

Hicri 1445 yılı Hac sezonunun belki de en önemli özelliklerinden biri, İçişleri Bakanlığı'nın Hac vizesi ile gelenler için dijital kimlik hizmetini başlatmasıdır. Bu sayede hacı adayları kimliklerini Absher ve Tevekkelna platformları üzerinden elektronik olarak kanıtlayabilecekler. Aynı zamanda Hac ve Umre Bakanlığı, yurtdışından ve yurtiçinden gelen hacılar için elektronik yol sistemi ile temsil edilen bir akıllı sistem paketini uygulamaya soktu. Hac ve Umre Bakanlığı ayrıca, iş sektörünü hedefleyen ve bu sektöre birçok avantaj sunan Nusuk Business platformunu başlattı ve Vizyon 2030'un hedefleri doğrultusunda çeşitli kategorilerdeki girişimcileri, start-up'ları ve kâr amacı gütmeyen kuruluşları sektöre dahil etmek için çalıştı. Ulaştırma ve Lojistik Hizmetler Bakanlığı da bu yılki Hac için kutsal mekânlardaki yaya geçitlerinde esnek kauçuk asfalt uygulamasını başlattı. Bu girişim, hacı adaylarının genel sağlığını iyileştirmek ve yaşam kalitelerini arttırmak amacıyla gerçekleştirildi. Bakanlık ayrıca ilk kez bu sene yaklaşık 32 yeni teknolojik denemeyi hayata geçirecek. Uçan taksi, kuryeyle sipariş teslimi ve diğer çeşitli hizmetler içeren bu girişim ulaşım sisteminin yeni deneyimler sunmaya ve hacı adaylarına hizmet etmek için modern teknolojileri kullanmaya devam ettiğini vurguluyor. Aynı zamanda Suudi Arabistan Karayolları Genel Müdürlüğü, bir dizi ilgili makamla ortaklaşa olarak, sıcaklığı düşürmek, binaların soğutulmasında kullanılan enerjiyi azaltmak ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için kutsal alanlardaki bir dizi yerde asfalt yüzeyleri soğutma girişiminin kapsamını genişletti. Bu girişim, Arafat'taki Nemire Mescidi yakınlarındaki 25 bin metrekarelik bir alanda uygulandı.

Bu sadece buzdağının görünen kısmı. Bu yılki hacı adaylarının, bir yandan Beytullah’ın misafirlerinin huzur ve maneviyat atmosferinde ibadetlerini kolaylıkla yerine getirebilmeleri için sunulan hizmet sistemini geliştirmeyi, diğer yandan da Suudi Arabistan'da kaldıkları süre boyunca kendilerine sunulan hizmetlerde dijital dönüşüm alanlarındaki gelişime ayak uydurmayı ve hizmetlerinde en yüksek kalite standartlarına ulaşmayı amaçlayan büyük hazırlıklardan faydalanmaları bekleniyor.

Başarıyı veren Allah’tır…



Suudi Arabistan’dan Suriye’ye ilk ham petrol hibe sevkiyatı ulaştı

Suudi Arabistan'ın Suriye enerji sektörüne yönelik hibe programının ilk sevkiyatı Banias limanına yanaştı. (SANA)
Suudi Arabistan'ın Suriye enerji sektörüne yönelik hibe programının ilk sevkiyatı Banias limanına yanaştı. (SANA)
TT

Suudi Arabistan’dan Suriye’ye ilk ham petrol hibe sevkiyatı ulaştı

Suudi Arabistan'ın Suriye enerji sektörüne yönelik hibe programının ilk sevkiyatı Banias limanına yanaştı. (SANA)
Suudi Arabistan'ın Suriye enerji sektörüne yönelik hibe programının ilk sevkiyatı Banias limanına yanaştı. (SANA)

Suudi Arabistan’ın Suriye enerji sektörüne yönelik hibe kapsamında gönderdiği ilk ham petrol sevkiyatı pazar günü Banias Limanı’na ulaştı. Yaklaşık 650 bin varil Suudi ham petrolü taşıyan tanker limana demirledi. Bu sevkiyat, toplam 1,65 milyon varil ham petrolden oluşan hibenin ilk bölümünü oluşturuyor.

Şarku’l Avsat’ın Suudi Arabistan Haber Ajansı SPA’dan aktardığı habere göre teslimat Suudi liderliğinin talimatları doğrultusunda gerçekleştirildi. Krallığın Suriye’yi destekleme konusundaki kararlılığını sürdürecek.

Hibe anlaşması, 11 Eylül’de Suudi Kalkınma Fonu ile Suriye Enerji Bakanlığı arasında imzalanmıştı. Suudi Enerji Bakanlığı’nın gözetiminde uygulanan hibe; Suriye rafinerilerinin işletme kapasitesini artırmayı, operasyonel verimliliği ve mali sürdürülebilirliği sağlamayı, ekonomik kalkınmayı güçlendirmeyi, ekonomik zorlukların aşılmasına katkı sunmayı ve hayati sektörlerin büyümesini teşvik etmeyi hedefliyor. Böylece ulusal ve uluslararası düzeyde Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne destek verilmesi amaçlanıyor.

SPA, bu adımın Suudi Arabistan’ın Suriye halkının yaşam koşullarını iyileştirmeye yönelik süregelen çabalarının ve iki ülke arasındaki güçlü, tarihi bağların bir yansıması olduğunu vurguladı.


Suudi Arabistan, Trump'ın bölgesel vizyonunun temel taşlarından biri

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Başkanı Donald Trump, Riyad'da yaptıkları görüşmede mutabakat zaptı imzaladılar, 13 Mayıs (Reuters)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Başkanı Donald Trump, Riyad'da yaptıkları görüşmede mutabakat zaptı imzaladılar, 13 Mayıs (Reuters)
TT

Suudi Arabistan, Trump'ın bölgesel vizyonunun temel taşlarından biri

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Başkanı Donald Trump, Riyad'da yaptıkları görüşmede mutabakat zaptı imzaladılar, 13 Mayıs (Reuters)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Başkanı Donald Trump, Riyad'da yaptıkları görüşmede mutabakat zaptı imzaladılar, 13 Mayıs (Reuters)

Brian Katulis

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Başkan Donald Trump ile görüşmek üzere Washington'a gittiğinde, masaya yatırılacak konuların sayısı çok ve birbiriyle bağlantılı olacak. Trump'ın mayıs ayında Suudi Arabistan'a yaptığı ziyaret sırasında ekonomi ve yapay zeka da dahil olmak üzere teknoloji alanlarında temelleri atılan gelişmiş ikili iş birliği çerçevelerinin takibinin yanı sıra, öne çıkan bölgesel güvenlik konuları da gündemin üst sıralarında yer almaya devam ediyor.

Riyad'ın yıllardır peşinde koştuğu eski ama her daim gündemde bir hedef olan güvenlik garantileri veya ABD ile savunma anlaşması konusu ön planda yer alıyor. Mart 2023'te, Çin'in Pekin'de arabuluculuk yaptığı bir anlaşmayla Suudi Arabistan ve İran arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden başlayacağının duyurulmasının ardından Riyad, Amerikan güvenlik garantilerini elde etme çabalarını yoğunlaştırdı. Bu hamle, özellikle Husiler, Hizbullah ve Suriye ile Irak'taki çeşitli milis grupları içeren ve “Direniş Ekseni” olarak bilinen bölgesel ortaklar ağı göz önüne alındığında, birçok ülkenin İran İslam Cumhuriyeti'nin niyetlerine ilişkin devam eden şüphelerini yansıtıyordu.

İki yıl öncesine kadar durum böyleydi. Bugün ise tablo tamamen farklı. 2025'te bölgesel sahne nispeten kısa bir sürede kökten değişti. Haziran ayında İsrail'in ABD'nin doğrudan desteğiyle başlattığı 12 günlük savaşta, İran’ın askeri kabiliyetlerine ve nükleer programına yıkıcı darbeler indirildi. Geçtiğimiz yıl da İran'ın Lübnan Hizbullahı'na ve Suriye'deki Esed rejimine yaptığı uzun vadeli yatırımlar çöktü ve bu durum İran rejiminin bölgesel stratejisini yerle bir ederek, onu 1979 devriminden sonra en zayıf noktaya getirdi.

Ne var ki bu, İran rejiminin tamamen yenildiği anlamına gelmiyor. İran, doğrudan veya farklı alanlara yayılmış vekilleri aracılığıyla bölgede huzursuzluk yaratma konusunda hâlâ önemli bir kapasiteye sahip. Bu durum, güvenlik anlaşmalarının önemini vurguluyor ve bu kritik dönemde Suudi Arabistan ile ABD arasındaki görüşmelerin önemini pekiştiriyor.

İsrail askeri harekâtlarının neden olduğu bölgesel istikrarsızlık

Bu sonbaharda birçok Ortadoğu ülkesinin gözünde tehdit dengesini değiştiren yeni bir faktör ortaya çıktı; İsrail'in 9 Eylül'de Katar'ın başkenti Doha'da Hamas liderlerine düzenlediği hava saldırısı. Trump yönetiminin, Katar'ın ABD'nin Körfez’deki önemli bir ortağı olmasına rağmen bu saldırıyı engellememesi, bölge ve dünya genelinde şok dalgaları yarattı.

Trump, bu yılın ilkbaharında Katar'ı ziyaret etmiş ve Katar hükümeti ona lüks bir uçak hediye etmişti. Fakat Washington, Doha'yı komşularının art arda gerçekleştirdiği iki saldırıdan koruyamadı; ilk saldırı haziran ayında İran'dan, ikinci saldırı ise eylül ayında İsrail'den geldi. Bu son saldırı, İsrail'in Gazze'ye kara harekâtı ve Lübnan, Suriye ve Yemen'e sürekli hava saldırıları da dahil olmak üzere geniş çaplı bir gerginliği yükseltme hamlesiyle eş zamanlı olarak geldi. Bu durum, ABD'nin İsrail'i kontrol altına alma kabiliyetine dair şüpheleri derinleştirdi ve bölge ülkelerinin güvendiği Amerikan güvenlik şemsiyesinin etkinliği konusunda birçok ülkenin endişesini artırdı.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Washington'a yapacağı ziyaret, Riyad ve Washington arasındaki ikili ilişkileri çeşitli düzeylerde güçlendirmek için stratejik bir fırsat taşıyor

İsrail'in Katar'a yönelik saldırısına Ortadoğu ülkelerinden hızlı bir tepki geldi. Sadece bir hafta sonra Doha, İran da dahil olmak üzere Arap ve İslam dünyasından liderleri Katar ile dayanışma içinde olduklarını ifade etmek ve İsrail saldırısını kınamak üzere bir araya getiren olağanüstü bir zirveye ev sahipliği yaptı. Zirvenin nihai bildirisi, siyasi söylem açısından zengin olsa da somut ve pratik adımlardan yoksundu. Bununla birlikte, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK), istihbarat paylaşımı alanındaki yükümlülüklerini pekiştirdi, balistik füze erken uyarı sistemleri de dahil olmak üzere ortak savunma planlarını güncelledi. Bu hamle, ABD tarafından uzun süredir teşvik edilen daha geniş savunma entegrasyonuna doğru bir eğilimi yansıtıyordu. Bölgenin güvenlik ortaklıklarını çeşitlendirme çabalarının bir başka göstergesi olarak, Suudi Arabistan, Pakistan ile gelişen tehditler konusundaki artan farkındalığı ve caydırıcılık seçeneklerini genişletme ihtiyacını yansıtan ortak bir savunma anlaşması imzaladı.

fvg
Katar'ın başkenti Doha'ya düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından hasar gören bir bina, 9 Eylül (Reuters)

Ancak İsrail saldırısının ardından, Gazze'de ateşkes anlaşmasına varıldı ve ekim ayı başlarında bir rehine takası yapıldı. Trump yönetimi, Katar'ı güvenlik ilişkileri konusunda rahatlatmak için hızla harekete geçti ve İsrail saldırısından duyduğu hoşnutsuzluğu, İsrail ve Hamas'ı aylardır tartışılan anlaşmaya zorlamak için bir kaldıraç olarak kullandı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Trump'ın ikinci döneminde Beyaz Saray'a yaptığı dördüncü ziyaret sırasında ABD Başkanı, Netanyahu'dan saldırı için resmi bir özür koparmayı ve kayıplar için üzüntüsünü dile getirmesini sağlamayı başardı. Washington'un Katar'a verdiği güvencelerin bir kısmı, eylül ayı sonlarında yayınlanan bir başkanlık kararnamesi ile cisim buldu. Kararnamede, “Katar Devleti'nin topraklarını, egemenliğini veya kritik altyapısını hedef alan herhangi bir silahlı saldırı, ABD'nin barış ve ulusal güvenliği için bir tehdit olarak değerlendirilecektir” denildi. Yine kararnamede, bu tür saldırıların Washington’u “ABD ve Katar Devleti'nin çıkarlarını savunmak ve barış ve istikrarı sağlamak için diplomatik, ekonomik ve gerekirse askeri araçlar da dahil olmak üzere tüm uygun ve yasal önlemleri almakla” yükümlü tuttuğu da ifade edildi.

Kararname önemli bir sembolik adım olsa da ABD Senatosu tarafından onaylanması gereken resmi bir güvenlik anlaşmasının hukuki ağırlığından yoksun. Bununla birlikte, bu kararın yayınlanma hızı, Trump yönetiminin İsrail saldırısının bölgesel ortakların ABD güvenlik şemsiyesine olan güvenine verdiği zararın farkında olduğunu gösteriyor.

Suudi Arabistan-ABD görüşmelerinden ne beklenebilir?

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın kasım ayında Washington'a yapacağı ziyaret, Riyad ve Washington arasındaki ikili ilişkileri çeşitli düzeylerde güçlendirmek için stratejik bir fırsat taşıyor. Şarku'l Avsat'ın al Majalla'dan aktardığı analize göre bu ziyaret, Başkan Donald Trump'ın mayıs ayında Suudi Arabistan'a yaptığı ve ekonomi ile yapay zeka da dahil olmak üzere teknoloji alanlarında ileri düzey iş birliğinin temellerini atan ziyaret sırasında kazanılan ivmeyi pekiştiriyor.

Gelgelelim, bu alanlardaki herhangi ilerleme ancak sağlam bir temele oturtulması halinde anlamlı olacaktır. Bu nedenle, Trump yönetiminin Katar'a güvenlik garantileri sunmak için yakın zamanda yayınladığı kararnamenin, önümüzdeki haftalarda Suudi Arabistan ve ABD arasında varılabilecek anlaşmalar için bir ön model görevi görmesi olası.

Trump'ın ikinci döneminin ilk dokuz ayını karakterize eden belirsizliğe rağmen, Ortadoğu hem söylem hem de eylem olarak Başkan’ın gündeminde açıkça bir öncelik olmaya devam etti

Son yıllarda, birbirini takip eden yönetimlerin yaşadığı dalgalanmalar ve ABD içindeki keskin bölünmeler nedeniyle ABD'nin güvenilirliği ve politikalarının istikrarı konusunda artan endişelere rağmen Washington, Suudi Arabistan'ın tercih ettiği stratejik ortak olmaya devam ediyor. ABD ordusu halen dünyanın en güçlü ordusu ve tıpkı 1990-1991 Körfez Savaşı sırasında bölgenin Saddam Hüseyin rejiminin doğrudan tehdidiyle karşı karşıya kaldığı dönemde olduğu gibi, ABD’nin Ortadoğu'daki güvenlik ittifakları ağı, Krallığın savunmasını desteklemede ona önemli bir avantaj sağlıyor.

zsx
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Başkanı Donald Trump, Riyad Havalimanı'nda Başkan Trump için düzenlenen karşılama töreninde, 13 Mayıs (Reuters)

Çin veya Rusya gibi rakip küresel güçlerin hiçbiri, ortaya çıkan herhangi bir şüpheye veya sorgulamaya rağmen, ABD'nin bölgedeki taahhütlerinin düzeyine veya askeri ve siyasi kabiliyetlerine yaklaşamıyor.

Bununla birlikte Riyad ve Washington arasında resmi antlaşma biçiminde kapsamlı bir güvenlik anlaşmasının imzalanması, özellikle 1 Ekim'den bu yana ABD'de iç harcama öncelikleri konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle ortaya çıkan ve sonu görünmeyen siyasi durum gibi birkaç nedenden dolayı olası görünmüyor. Hükümetin kapanması sorununun üstesinden gelindikten sonra bile, Senato içindeki derin ayrılıklar, resmi bir antlaşma için geniş çaplı bir destek elde etmeyi zorlaştırıyor. Bu durum, anlaşma yerine Washington'un Krallığın güvenliğine olan bağlılığını teyit eden bir başkanlık kararnamesinin yanı sıra, yeni silah anlaşmaları da dahil olmak üzere askeri iş birliğini derinleştirmek için ilave adımların duyurulmasını daha olası kılıyor.

Özellikle iç politika düzeyinde Trump'ın ikinci döneminin ilk dokuz ayını karakterize eden belirsizliğe rağmen, Ortadoğu hem söylem hem de eylem olarak Başkan’ın gündeminde açıkça bir öncelik olmaya devam etti. Suudi Arabistan ve ABD arasındaki ikili ilişkiler, Trump'ın bölgesel politikasının temel taşlarından biri olmaya devam ediyor ve bunun, bu ilişkiyi güçlendirmeye yönelik somut adımlar şeklinde yansıması bekleniyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarfından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.


ABD-Suudi Arabistan İş Konseyi CEO'su: Veliaht Prens'in ziyareti stratejik ortaklığı hızlandırıyor

ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Trump’ın Mayıs 2025'te Suudi Arabistan'a yaptığı ziyaret sırasında (Fotoğraf: Bender el-Calud)
ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Trump’ın Mayıs 2025'te Suudi Arabistan'a yaptığı ziyaret sırasında (Fotoğraf: Bender el-Calud)
TT

ABD-Suudi Arabistan İş Konseyi CEO'su: Veliaht Prens'in ziyareti stratejik ortaklığı hızlandırıyor

ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Trump’ın Mayıs 2025'te Suudi Arabistan'a yaptığı ziyaret sırasında (Fotoğraf: Bender el-Calud)
ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Trump’ın Mayıs 2025'te Suudi Arabistan'a yaptığı ziyaret sırasında (Fotoğraf: Bender el-Calud)

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın ABD ziyareti, Vizyon 2030 gündeminin desteğiyle ikili ilişkilerin benzeri görülmemiş bir ivme kazandığı kritik bir dönemde gerçekleşiyor. Bu bağlamda ABD-Suudi Arabistan İş Konseyi, her iki ülkenin kamu ve özel sektörleri arasında bir köprü görevi görerek, ortak hedefleri kalıcı ekonomik ortaklıklara ve etkili yatırım projelerine dönüştürme misyonuyla stratejik bir rol oynuyor.

ABD-Suudi Arabistan İş Konseyi CEO'su Charles Hallab, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, bu üst düzey ziyaretin arkasındaki stratejik hedefleri açıkladı. Hallab, Suudi Arabistan ile ABD arasındaki stratejik ortaklığın, savunma, yapay zekâ, dijital dönüşüm ve yaşam kalitesi endüstrileri dahil olmak üzere Vizyon 2030'un merkezinde yer alan kilit sektörlerdeki iş birliğinin ilerletilmesi ile güçlendirilmesini bekliyor.

x
ABD-Suudi Arabistan İş Konseyi CEO'su Charles Hallab (Şarku’l Avsat)

Hallab ayrıca, görüşmelerin ticaret ve yatırım akışlarının artırılması, teknolojik ve endüstriyel iş birliğinin genişletilmesi ve Suudi Arabistan'ın uzun vadeli ABD katılımını destekleyen daha açık, yenilikçi ve rekabetçi bir yatırım ortamı yaratma konusunda kaydettiği sürekli ilerlemenin vurgulanmasına odaklanmasını beklediğini belirtti.

Ziyaretin katma değerini vurgulayan Hallab, işin icra yönünü açıklayarak şöyle dedi: “Çarşamba günü düzenlenecek ve konseyin Suudi Arabistan Yatırım Bakanlığı ile ortaklaşa ev sahipliği yapacağı kritik ABD-Suudi Arabistan İş ve Yatırım Forumu’nda, çok büyük bir değeri temsil eden son derece fazla sayıda anlaşma ve mutabakat zaptı sunulacak.”

‘Büyüme için Liderlik: Suudi Arabistan-ABD Ekonomik Ortaklığının Güçlendirilmesi’ başlıklı ABD-Suudi Arabistan İş ve Yatırım Forumu, Suudi Arabistan Yatırım Bakanlığı ve ABD-Suudi Arabistan İş Konseyi iş birliğiyle çarşamba günü John F. Kennedy Sahne Sanatları Merkezi'nde düzenlenecek. Davetiyede belirtildiği üzere etkinlik, ‘enerji, teknoloji, finansal hizmetler, altyapı ve sağlık gibi hayati sektörlerde yeni yatırım fırsatlarını keşfetmeyi’ amaçlıyor.

Ortaklık fırsatları

Hallab, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın ABD ziyaretinin ‘Suudi Arabistan-ABD ilişkilerinin yeni bir ivme kazandığı dönemde gerçekleştiğini ve iki ülke arasındaki kalıcı iş birliğinin gücünü gözler önüne serdiğini’ vurguladı. Hallab’a göre ziyaret, Suudi Arabistan’ın dünyadaki en dinamik ve öngörülebilir yatırım destinasyonlarından biri haline gelme yolundaki büyük dönüşümünü de gösteriyor.

ergt
Suudi Arabistan Yatırım Bakanı Halid el-Falih ile Amerikan ve Suudi iş liderleri arasında Washington'da düzenlenen toplantıdan (ABD-Suudi Arabistan İş Konseyi’nin LinkedIn hesabı)

Hallab, bu üst düzey etkileşimin ‘güven, açıklık ve ortak amacı yansıtan güven verici bir mesaj gönderdiğini ve iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin derin bir güven üzerine kurulu olduğunu doğruladığını’ söyledi.

Bu ivmenin, Vizyon 2030'un iddialı hedefleri ışığında Amerikan iş ve yatırım camiasının geniş ortaklık fırsatlarına yönelik olumlu görüşünü pekiştirdiğini açıkladı.

İleri teknoloji ilgiyi artırıyor

Şu anda Amerikan şirketlerinin ilgisini çeken sektörlerle ilgili olarak Hallab, Amerikan şirketlerinin Vizyon 2030'un hedefleriyle yakından uyumlu çok çeşitli sektörlere güçlü ve artan bir ilgi gösterdiğini söyledi. Konsey, ileri imalat, enerji, yapay zekâ ve dijital altyapı sektörlerinde özel bir ivme görüyor.

frg
ABD-Suudi Arabistan İş Konseyi CEO’su Charles Hallab, ABD Başkanı Donald Trump'ın Riyad ziyareti öncesinde verdiği brifing sırasında (ABD-Suudi Arabistan İş Konseyi’nin LinkedIn hesabı)

Hallab ayrıca, sağlık, turizm ve eğlence sektörlerine katılımın arttığını da kaydetti. Tüm bu alanlarda, ABD şirketlerinin Suudi Arabistan'ın ekonomik çeşitlilik ve küresel rekabet gücü hedeflerini tamamlayan dünya standartlarında uzmanlık, inovasyon ve teknolojiler sunduğunu ve bu şirketlerin Suudi Arabistan'ın yönelimine olan güvenini yansıttığını açıkladı.

ABD finans sektörü projeleri araştırıyor

Mega projelerin finansmanı bağlamında konuşan Hallab, ABD finans kurumları ve yatırım fonlarının Suudi Arabistan'ın dönüşüm sürecinde umut vaat eden fırsatları giderek daha fazla araştırdığını doğruladı. Sahip oldukları uzmanlık ve küresel bakış açısı sayesinde, bu kurumların altyapı, temiz enerji, turizm ve teknoloji alanlarında Vizyon 2030 kapsamındaki büyük projelerin finansmanında kilit bir rol oynayabildiğini ifade etti.

Hallab, bu katılımın Suudi Arabistan pazarlarına duyulan artan güveni yansıttığını ve ikili ekonomik ilişkileri karakterize eden güçlü ortaklık ruhunu pekiştirdiğini vurguluyor.

Kritik mineraller konusu masada

Hallab’a göre kritik mineraller, Suudi Arabistan–ABD ekonomik iş birliğinin temel dayanaklarından biri haline geldi. Bu durum, küresel enerji dönüşümünü destekleyen güvenli ve sürdürülebilir tedarik zincirlerinin sağlanmasına yönelik ortak vizyonla da uyumlu. Hallab, Suudi Arabistan Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanı Bender el-Hureyf’in yakın zamanda Riyad’da ABD İçişleri Bakanı Doug Burgum ile bir araya gelerek madencilik ve mineral sektörlerindeki iş birliğini derinleştirme yollarını görüştüğünü aktardı. Hallab, “İkilinin görüşmeleri; keşif, işleme ve teknoloji paylaşımı alanlarında ortak çalışmalar için fırsatları ortaya koydu. Bu alanlarda Amerikan yenilikleri ile Suudi Arabistan’ın büyük doğal kaynak potansiyeli arasında güçlü bir uyum bulunuyor” ifadelerini kullandı.

xfg
HUMAIN CEO'su Tarık Emin ve Qualcomm CEO'su Cristiano Amon (HUMAIN)

Hallab, “Bu temele dayanarak, Veliaht Prens’in ziyareti, küresel mineral tedarik zincirlerinde dayanıklılığı ve ortaklığı güçlendiren stratejik bir çerçevede ilerlemek için uygun zamanda uygun bir fırsat sunuyor; aynı zamanda yatırım, sanayi büyümesi ve ortak refah için yeni yollar açıyor” dedi.

Teknoloji devleri de var

İleri teknolojilerle ilgili olarak Hallab, Suudi Arabistan-ABD ortaklığının Krallığı yapay zekâ ve ileri teknolojiler için bölgesel bir merkez haline getireceğini vurguladı.

Hallab, Suudi Arabistan'ın HUMAIN çatısı altında, Nvidia, AMD, Amazon Web Services ve Qualcomm gibi dev Amerikan teknoloji şirketlerinin desteğiyle Arapça büyük veri merkezleri ve yapay zekâ modelleri kurma yönündeki son girişimine dikkat çekti.

Hallab, yapay zekâ donanımı, yazılımı ve bulut hizmetleri alanındaki küresel uzmanlıklarıyla bu şirketlerin, Krallığın dijital dönüşümünü hızlandırmasına ve dünyanın en iyi yapay zekâ pazarları arasındaki konumunu güçlendirmesine yardımcı olabileceğini açıkladı. İş birliğinin teknoloji yaygınlaştırılmasıyla sınırlı olmadığını, aynı zamanda ‘Suudi yeteneklerini geliştiren ve çeşitlilik, rekabetçilik ve kapsayıcı büyüme gibi ortak hedefleri teşvik eden sürdürülebilir bir inovasyon ekosistemini desteklemeyi’ de içerdiğini vurguladı.

Uygulamanın sağlanması

Hallab, bu üst düzey ziyaretin sonuçlarının somut ilerlemelere ve kalıcı ortaklıklara dönüşmesini sağlamak için ABD-Suudi Arabistan İş Konseyi’nin ziyaretin ardından önemli bir rol oynayacağını açıkladı. Hallab, “Her iki ülkede kamu ve özel sektör arasında köprü görevi görmeye devam edeceğiz; bakanlıklar, devlet kurumları ve iş dünyası liderleriyle yakın iş birliği içinde, verilen taahhütlerin uygulanmasını takip edeceğiz” dedi.

Hallab, ABD-Suudi Arabistan İş Konseyi’nin amacının ivmeyi korumak ve ‘her diyaloğun eyleme dönüşmesini, her anlaşmanın yeni iş birliklerini teşvik etmesini ve her ortaklığın Vizyon 2030'un uzun vadeli başarısına ve Suudi Arabistan-ABD ekonomik ilişkilerinin sürekli büyümesine katkıda bulunmasını’ sağlamak olduğunu vurgulayarak sözlerini tamamladı.