Suudi Arabistan 2025 bütçesinde 315,5 milyar dolar gelir öngörüyor

 Hükümet, ekonomik çeşitliliği ve sürdürülebilir büyümeyi destekleyen stratejik genişlemeci harcama politikalarının benimsenmeye devam ettiğini vurguladı (Şarku'l Avsat)
Hükümet, ekonomik çeşitliliği ve sürdürülebilir büyümeyi destekleyen stratejik genişlemeci harcama politikalarının benimsenmeye devam ettiğini vurguladı (Şarku'l Avsat)
TT

Suudi Arabistan 2025 bütçesinde 315,5 milyar dolar gelir öngörüyor

 Hükümet, ekonomik çeşitliliği ve sürdürülebilir büyümeyi destekleyen stratejik genişlemeci harcama politikalarının benimsenmeye devam ettiğini vurguladı (Şarku'l Avsat)
Hükümet, ekonomik çeşitliliği ve sürdürülebilir büyümeyi destekleyen stratejik genişlemeci harcama politikalarının benimsenmeye devam ettiğini vurguladı (Şarku'l Avsat)

Suudi Arabistan, 2025 bütçesi ile ilgili yaptığı ön açıklamaya göre 2025 yılında 1.285 trilyon SR (342 milyar $) harcamaya karşılık, 1.184 trilyon SR (315.5 milyar $) toplam gelir bekliyor. Bütçede “büyümeyi destekleyen genişlemeci harcama politikalarının benimsenmesinin bir sonucu olarak” 101 milyar SR açık vereceği tahmin ediliyor.

Açıklamada, 2025 yılı için beklenen finansman ihtiyacının karşılanması amacıyla borçlanma sürecine devam edilmesi. Petrol dışı faaliyetlerin 2025 yılında yüzde 3,7 oranında büyümesi bekleniyor.

Şarku’l Avsat’ın SPA’dan aktardığu açıklamada, Krallık'ta meydana gelen ekonomik gelişmeler doğrultusunda, bir dizi mali ve ekonomik girişimin uygulanmasının tamamlandığı ve devlet bütçesinin istikrarını ve sürdürülebilirliğini artırmaya katkıda bulunan mali politikaların gerçekleştirildiği vurgulandı. 2025 mali yılı itibarıyla 2025 bütçesinin gayri safi yurtiçi hasılanın yaklaşık yüzde 2,3'ü oranında açık vermesi bekleniyor. Açıklamada, gayri safi yurt içi hasıladaki büyüme oranlarının, petrol dışı faaliyetlerdeki büyümenin desteğiyle sağlandığı belirtildi. Yaşam kalitesinin artması, özel sektörün güçlenmesi, işsizlik oranının tarihin en düşük seviyelerine indirilmesinin yanı sıra turizm, eğlence, ulaşım, lojistik ve sanayi gibi gelecek vaat eden sektörlerin, Suudi ekonomisinin performansına yönelik uluslararası kuruluşların ve kredi derecelendirme kuruluşlarının beklentilerinde ve refaha katkıda yansımaları olumlu oldu. Açıklamada, 2024 yılında reel GSYİH'nın yüzde 0,8 büyüme kaydetmesi de dahil olmak üzere 2024 yılına ilişkin en belirgin beklentiler gözden geçirildi; Petrol dışı faaliyetlerdeki büyümenin yaklaşık yüzde 3,7 civarında gerçekleşmesi beklenirken, son dönemde faiz oranlarında yaşanan düşüşün talep artışına katkıda bulunması bekleniyor. İlk beklentiler, tüketici fiyat endeksinin (enflasyon oranının) 2024 sonuna kadar yaklaşık yüzde 1,7'ye ulaşacağını gösterdiğinden, bunun ekonomik büyüme üzerindeki etkisi olumlu olabilir.

Suudi Maliye Bakanı Mohammed Al-Jadaan, temel hizmetlere ve stratejik projelerin uygulanmasına yönelik harcamaların artırılmasının devam edeceğini vurguladı ve ekonomiye yönelik olumlu görünümün, Krallığın iddialı stratejilerini uygulama konusundaki kararlılığını yansıttığını kaydetti.



Körfez ülkeleri, olası İsrail-İran savaşında nasıl bir politika izleyecek?

İran'ın İsrail'e misillemesi Tahran'da sevinçle karşılanmıştı (AFP)
İran'ın İsrail'e misillemesi Tahran'da sevinçle karşılanmıştı (AFP)
TT

Körfez ülkeleri, olası İsrail-İran savaşında nasıl bir politika izleyecek?

İran'ın İsrail'e misillemesi Tahran'da sevinçle karşılanmıştı (AFP)
İran'ın İsrail'e misillemesi Tahran'da sevinçle karşılanmıştı (AFP)

İsrail ve Hizbullah arasındaki çatışmaların İran'a da sıçramasıyla Ortadoğu'da topyekun savaş riski her geçen gün artıyor. 

Birleşik Krallık'ın tanınmış gazetelerinden Guardian'ın analizinde, Sünni bir koalisyon oluşturan Körfez ülkelerinin İran'a ya da onun desteklediği milislere doğal olarak sıcak yaklaşmadığı belirtiliyor.

Guardian'ın diplomasi editörü Patrick Wintour'un kaleme aldığı analizde, Körfez ülkelerinin İsrail'in İran'a karşı saldırıları artırmasını istemediği ve gerilimi düşürmek için ABD'nin devreye girmesini talep ettiği aktarılıyor. 

Irak, Kuveyt, Umman, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının bölgede istikrar ve refaha giden tek yol olduğunu vurguladığı belirtiliyor. 

Ayrıca analizde, Körfez ülkelerinin Filistinlilere insani yardım ve siyasi destek dışında bir şey sağlamamaya yönelik ortak stratejilerini değiştirmeyeceği savunuluyor. 

Son çatışmaların ardından İsrail'in misilleme olarak İran'daki petrol altyapısını ve nükleer tesisleri hedef alabileceği de öne sürülüyor. Wintour, Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi'nin (GCC) bu olasılıktan epey tedirgin olduğunu aktarıyor. 

GCC'nin Lübnan'daki saldırılarını durdurması için İsrail'e çağrı yaptığı fakat İran'in İsrail'e misillemesini destekleyen bir açıklamada bulunmadığına işaret ediliyor. 

Analizde, İsrail'in saldırılarını genişletmesiyle Körfez ülkelerinin bir ikilemle karşı karşıya kalacağı belirtiliyor. Bir yandan İran'ın bölgedeki etkisinin uzun vadede zayıflaması, burada sadece İsrail'in egemen olduğu istikrarsızlaştırıcı bir güç boşluğu yaratabilir. Diğer yandan bu boşluk, Körfez ülkeleri için İran'ın zayıflığından faydalanma ve Tahran'ın desteklediği milisleri geri püskürtme fırsatı yaratabilir. 

Analize göre İran'ın zayıflaması, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'ye Tahran destekli grupları dizginlemesi için daha fazla alan sağlayabilir. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad da Lübnan'daki nüfuzunu yeniden kazanabilir.

Wintour, en önemli denge unsurunun Suudi Arabistan-İran ilişkileri olduğunu belirtiyor. İki ülke, Çin'in ev sahipliğiyle 10 Mart 2023'te bir araya gelerek ilişkileri normalleştirme kararı almıştı. 7 yıl aradan sonra diplomatik ilişkiler tekrar başlatılmıştı.

Berlin merkezli Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nin pazartesi yayımladığı raporda da Riyad ve Tahran arasındaki ilişkilerin bölgede barışı sağlamaya yönelik kilit önem taşıdığına dikkat çekilmişti.

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal Bin Ferhan'la Katar'da dün yaptığı görüşmede, İsrail'in bölgedeki saldırganlığına karşı İslam ülkelerine birlik çağrısı yapmıştı.

İsrail'in bir sonraki adımı ne olacak?

İsrail'in önce Hamas lideri İsmail Haniye'yi Tahran'da, sonra da Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ı Beyrut'ta öldürmesinin ardından İran da aylardır beklenen misillemeyi salı gecesi yapmıştı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran'ın "ağır bedel" ödeyeceğini söylerken, ABD de Tel Aviv yönetimine destek veriyor. 

Amerikan medya kuruluşu CNN, "bölgesel savaşın fiilen başladığını" yazıyor. Kimliğinin açıklanmamasını isteyen İsrailli bir eski üst düzey askeri yetkili, Tel Aviv yönetiminin seçeneklerini değerlendirdiğini belirtiyor. 

Eski İsrail Başbakanı Naftali Bennett, İran'a kapsamlı saldırı düzenlenmesini savunuyor fakat CNN'e konuşan yetkili, Tel Aviv'in fevri davranmayacağını ve daha ölçülü bir saldırı planı yapabileceğini öne sürüyor. 

Öte yandan Amerikan gazetesi New York Times (NYT), İsrail ordusunun İran'a güçlü bir misilleme düzenleyebileceğini yazıyor. İsrail'in Ulusal Güvenlik Konseyi'nde İran stratejisinden sorumlu eski yetkili Yoel Guzansky, şunları söylüyor: 

İsrail'de ordu, savunma uzmanları, analistler ve siyasetçiler arasında İran'ın saldırısına güçlü şekilde karşılık verilmesine dair fikir birliği var.

NYT'ye konuşan yetkililer, Tel Aviv'in misillemeye yönelik kararını büyük ihtimalle cuma akşamı Roş Haşanah'ın sona ermesiyle vereceğini belirtiyor. Roş Haşanah'ta Yahudiler, İbrani takvimine göre yeni yılın gelişini kutluyor.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times, CNN