Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı: Filistin devleti için çözüm bulunmadan normalleşme olmaz

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, İki Devletli Çözümün Uygulanması için Uluslararası Koalisyon’un ilk toplantısının açılışında (Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, İki Devletli Çözümün Uygulanması için Uluslararası Koalisyon’un ilk toplantısının açılışında (Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı)
TT

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı: Filistin devleti için çözüm bulunmadan normalleşme olmaz

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, İki Devletli Çözümün Uygulanması için Uluslararası Koalisyon’un ilk toplantısının açılışında (Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, İki Devletli Çözümün Uygulanması için Uluslararası Koalisyon’un ilk toplantısının açılışında (Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan bugün (Perşembe) yaptığı açıklamada, Filistin devleti için bir çözüm bulunmadan İsrail ile normalleşmenin mümkün olmadığını vurguladı. Faysal bin Ferhan, “İki devletli çözüm uygulanmalı ve somut adımlara dönüştürülmeli. Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin etme hakkı da garanti altına alınmalı” ifadelerini kullandı.

Faysal bin Ferhan, “Gazze'deki ateşkes müzakereleri İsrail'in yeni talepleri nedeniyle defalarca çöktü” dedi. İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyine yönelik saldırılarını ‘şiddet döngüsünü besleyen bir soykırım biçimi’ olarak nitelendiren Bakan, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırısının ‘insani bir felakete yol açtığını’ kaydetti.

“Filistinlilerin haklarını ele almaz ve bir Filistin devletinin kurulmasına doğru ilerlemenin bir yolunu bulmazsak bölgenin güvenliği tehlikeye girer” uyarısında bulunan Faysal bin Ferhan, bunun ‘uluslararası hukuk ilkelerine bağlı olduğunu’ savundu. Faysal bin Ferhan, “Filistin mümkün olan en kısa sürede Birleşmiş Milletler'e (BM) üye olmalıdır” dedi.

Prens Faysal bin Ferhan, ‘Lübnan'la ilişkilerin kesilmesini’ reddetti, ancak ‘siyasi meseleleri çözmenin Lübnanlılara bağlı olduğunu’ vurguladı.



Rahman'ın misafirleri, Akabe Cemresi'ne taş atıyorlar

Rahman'ın misafirleri, bu sabahı şafak vakti Mina'ya vardıklarında Cemretü'l-Akabe'ye taş atıyorlar (Fotoğraf: Beşir Salih)
Rahman'ın misafirleri, bu sabahı şafak vakti Mina'ya vardıklarında Cemretü'l-Akabe'ye taş atıyorlar (Fotoğraf: Beşir Salih)
TT

Rahman'ın misafirleri, Akabe Cemresi'ne taş atıyorlar

Rahman'ın misafirleri, bu sabahı şafak vakti Mina'ya vardıklarında Cemretü'l-Akabe'ye taş atıyorlar (Fotoğraf: Beşir Salih)
Rahman'ın misafirleri, bu sabahı şafak vakti Mina'ya vardıklarında Cemretü'l-Akabe'ye taş atıyorlar (Fotoğraf: Beşir Salih)

Hacılar, bugün şafak vakti, Zilhicce ayının onuncu günü, sevinç ve coşku içinde, Allah'ın onlara Arafat'ta durma şerefini bahşetmesinden sonra, haccın en önemli kısmını yerine getirip, Allah'ın koruması altında “Muzdelife”de gecelediler.

Suudi Arabistan hükümeti, misafirlerin inanç dolu bir ortamda rahat ve huzur içinde ibadetlerini yerine getirebilmeleri için çeşitli alanlarda entegre ve kapsamlı bakım hizmetleri sunmaktadır.

Mina'ya vardıklarında, hacılar Peygamber Efendimiz'in sünnetine uyarak Akabe taşını attılar. Ardından bugün içinde kurbanlarını kesip başlarını kazıttılar, Kabe'yi tavaf ettiler ve Safa ile Merve arasında sa'y yaptılar.

Mina'da hacılar, hac ibadetlerini tamamlamak için birkaç gün daha kalırlar. Bu günlerde Allah'ı çok anar, hac ibadetini kendilerine bahşettiği için şükrederler ve üç taş atma ritüelini tamamlarlar. Önce küçük taş, sonra orta taş ve en son büyük taş olmak üzere her birine yedi taş atarlar.

Mina'da hacılar ibadetlerini yerine getirmeye devam ediyor, Teşrik günlerini geçiriyor, Allah’ı ​​sık sık anıyor ve Hacc'ı kendilerine bahşettiği için O'na şükrediyorlar. Daha sonra en küçüğünden başlayarak, sonra ortadaki ve en son olarak en büyüğü olmak üzere, her biri yedi çakıl taşıyla üç Cemarat'ın taşlanmasını tamamlıyorlar.

Rahman'ın misafirlerinin gelişi, Allah'ın şefkati ve hac ibadetini yerine getirenlerin gayretleri ile huzur ve sükunet içerisinde gerçekleşti ve bu durum hacıların rahat bir şekilde hareket etmesine, ibadetlerini kolaylıkla ve güvenle yerine getirmelerine vesile oldu.